Hayko Bağdat
Bu ne cüret?
Sosyal medyayı kullanarak insanlığa büyük zararlar vermek mümkün müdür?
Instagram, X, Facebook, Youtube, Tiktok gibi mecralarda şiddetin, cinayetin, tacizin, tecavüzün, vahşetin propagandası yapılabilir mi?
Suç özendirilebilir mi? Yeni suçların işlenmesine zemin hazırlanabilir mi?
Bu soruların cevabı kesinlikle “evet” olmalıdır. Ülkeler, gelişen teknolojileri, iletişim araçlarını ifade özgürlüğüne zarar vermeden kontrol altına almak için sürekli yeni krtiterler oluşturuyor.
Bu kriterlerin tartışılmasına vesile olan en önemli gelişme Suriye iç savaşıdır. Yakın tarihte sosyal medyayı kullanarak milyonlarca insana ızdırap veren en tehlikeli örgüt IŞİD olmuştur. Türk askerlerinin yakılarak infaz edildiği video benzeri binlerce propaganda videosu çekilmiş, korkunç insanlık suçları kayda alınıp servis edilmiştir.. Vahşetin çağrısına uyan on binlerce cihatçı militan dünyanın her yerinden önce Türkiye’ye gelmiş, Türk istihabaratı eliyle Suriye’ye akın etmiş ve bölge halklarına tarihin gördüğü en büyük kıyım yaşatılmıştır.
Peki Türkiye’de sosyal medya şirketleri, gençleri ve çocukları koruyabilmek adına mı yasaklanmaktadır? Erdoğan ve avanesi her akıllarına geldiğinde internetin fişini çekerken hangi kriterleri ölçü almaktadır?
Mesela bir dönem yasaklanan Wikipedia, 2017 yılında Türkiye hükümetini terör örgütleriyle işbirliği içinde gösteren bazı makaleler nedeniyle erişime kapatıldı. Bahsettiğimiz örgütler başta IŞİD olmak üzere Suriye ve bölgeyi kan gölüne çeviren cihatçı gruplardır.
Türkiye’nin Suriye’de işgalci bir güç olduğu, Suriye topraklarında asker ve çeteler eliyle büyük suçlar işlediği, bölgeye silah ve militan transfer ettiği, yağmacılık, cinayet ve insan kaçırma gibi faaliyetler sürdürdüğü bir gerçektir. Wikipedia’nın kapatılması Türkiye halkını keriz yerine koymak, dünyanın bildiği gerçekleri kendi vatandaşından saklamak için gerçekleştirilmiştir.
Erdoğan’ın internet ile olan kavgasının tek sebebi gerçek bilgiye ulaşılmasına mani olmak, propaganda bakanı Fahrettin Altun eliyle yaşam alanlarımıza, bilgi alma hakkımıza, serbest düşünceye ve iletişim hakkımıza saldırmaktır.
Gelelim Instagram’ın kapatılmasına. Fahrettin Altun, Hamas’ın Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye'nin ölümünden sonra yayımladığı mesajda, "Heniye'nin şehadeti dolayısıyla insanların taziye mesajı yayınlamasını herhangi bir gerekçe göstermeden engelleyen sosyal medya platformu Instagram'ı da şiddetle kınıyorum. Bu çok açık ve net bir sansür girişimidir" ifadelerini kullandı. Çözüm olarak harika bir teklifte bulundu. "Yerli ve milli sosyal medya platformlarını üretmemiz gerekiyor. Bu noktada özel sektörümüze gerçekten çok ciddi bir rol düşüyor" dedi.
Göbels Fahrettin, Erdoğan’ın siyaseti zarar görmesin diye seksen beş milyonluk ülkeyi dünyadan koparmanın, gençleri açık hava hapisanesinde yaşatmanın, yabani rejimlerinin üstünü bayrakla örtmenin peşine düşmüş durumda.
Bu ne cürettir?
Bu nasıl bir aymazlıktır?
Ucu size dayanan her suç haberine erişim yasağı getireceksiniz, milyonlarca genci dünyadan koparıp kendi saçma propagandalarınızı dayatacaksınız, araştırmacı gazeteciliği, haberciliği, edebiyatı, sinemayı, konseri, festivali düşman belleyeceksiniz ve bizler kaderimize razı geleceğiz öyle mi?
Yerli ve milli diye dayattığınız hırsızlık ve açlık rejimine itiraz etmeyeceğiz öyle mi?
Kuzey Kore, Çin, İran, Rusya, Bangladeş ve Türkiye’nin aynı ligde olduğu bir dünyada sadece muhaliflerin değil iktidarların da huzur içerisinde olamayacağını iyi bilmeniz lazım.
Bilmiyor musunuz yoksa?
Hayko Bağdat kimdir?
1976 yılında Rum bir anne ve Ermeni bir babanın dördüncü çocuğu olarak İstanbul’da doğdu. Esayan ve Mkhitaryan Ermeni okullarında eğitim aldıktan sonra, 1994’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‘ne başladı. Babasının beklenmedik vefatı sebebiyle eğitimini tamamlayamadı. 2002 yılında Yaşam Radyo’da Türkiye’de ilk azınlık sorunlarını gündeme taşıyan “Sözde Kalanlar” programı ile gazeteciliğe başlayan Bağdat, Türkiye’nin önemli basın organlarından gazetecilik, köşe yazarlığı ve yorumculuk yaptı. 2007 yılında katledilen gazeteci Hrant Dink’in ardından kurulan ve adalet arayışını sürdüren “Hrant’ın Arkadaşları” ekibinin kurucuları arasında yer alan Bağdat’ın “Türkiye’de Ermeni ve öteki olmayı” anlatan ilk kitabı ‘Salyangoz’ 2014’te, ikinci kitabı ‘Gollik’ 2015 yılında, üçüncü kitabı ‘Kurtuluş Ҫok Bozuldu’ ise 2016 yılında okurlarıyla buluştu. Kitabından esinlenerek kurguladığı tek kişilik gösterisi Salyangoz, 2016’de Türkiye’nin bir çok şehrinde seyirci ile buluştuktan sonra, tüm dünyaya yayılan turneleri ile beğeni topladı. 2017’de Almanya’ya taşınan Bağdat, Berlin’de gazeteciliğe ve üretmeye devam ediyor.