Bu suçun ortağı olmayın

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tarihte benzerine az rastladığımız en ırkçı, en sömürgeci, en barbar yöntemlerle Kürtçe’ye ve Kürt gençlerine saldırmaya devam ediyor. Peki bu iş nereye varacak? İnsanlar Kürtlükten istifa etsin diye mi bekliyorsunuz?

Bafra T Tipi Cezaevi’nde tutulan Enes İlgen ile Serdar Başaran, not defterlerinde yazdıkları Kürtçe şiirlerden kaynaklı 11 günlük hücre cezası aldı. Avukatlar ile görüşen mahpuslar, cezaevi idaresinin 6 Haziran’da koğuşlara baskın yaptığını, baskınlarda Enes İlgen ile Serdar Başaran'a ait not defterlerinde yer alan Kürtçe şiirlerin hücre cezasına gerekçe yapıldığını ve iki mahpusa 15 Ağustos’ta 11 günlük disiplin cezası verildiğini belirtti.

Balıkesir'de inşaat işçileri Özgür İpek, Mehmet Argın ve Cemal Güzel, parkta Kürtçe müzik dinledikleri gerekçesiyle gözaltına alındı. "Örgüt propagandası" ve "polise mukavemet" suçlamalarıyla mahkemeye çıkarılan işçiler tutuklandı. Gözaltına alınan Cemal Güzel'in kardeşi Kadir Güzel'in aktardıklarına göre, ağabeyi ve arkadaşları gözaltına alındıkları sırada onlarca polis ile birlikte, çevrede bulunan bazı kişilerin de saldırısına uğradı. Darp edilerek gözaltına alınan 3 kişi, nezarethanede de şiddete maruz kalırken, darp raporu almalarına müsaade edilmedi.

İstanbul’da farklı zamanlarda yapılan düğünlerde Kürtçe şarkılarla halay çektikleri nedeniyle gözaltına alınan 18 kişiden 11’i tutuklandı. İstanbul’da Bağcılar, Esenyurt, Sultangazi ve Gaziosmanpaşa’da farklı zamanlardaki düğünlerde Kürtçe şarkılarla halay çektikleri gerekçesiyle 18 kişi gözaltına alındı. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nde tutulan 18 kişi işlemlerin ardından adliyeye çıkarıldı. Savcılık ifadelerinin ardından 11 kişi “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi. Yedi kişi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Hakkari’de bir düğünde söylenen şarkılar ve sloganlar nedeniyle ekipler, “terör propagandası yapıldığı” gerekçesiyle beş kişiyi gözaltına aldı. Sorgu işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden dördü çıkarıldıkları mahkemede tutuklanırken, bir şüpheli ise serbest bırakıldı.

Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde bir düğünde Kürt ulusal kıyafeti giyen ve Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çeken 6 kişi "örgüt propagandası" ile suçlanarak gözaltına alındı. İki hafta önce katıldıkları bir düğünde Kürt ulusal kıyafetleri giydikleri ve çalınan şarkılar eşliğinde halay çektikleri bahanesiyle dün sabah saatlerinde de ev baskınları yaşandı. Gökhan Rızaoğlu, Seyyit İbrahim Yardımcı, Okan Sekirden ve ismi öğrenilemeyen 2 kişi ile İstanbul'dan Mutlucan Sekirden olmak üzere 6 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar "örgüt propagandası yapmak"la suçlanıyor.

Onlarca örnek daha var. Bütün bu zorbalıklar sadece birkaç ay içinde oldu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tarihte benzerine az rastladığımız en ırkçı, en sömürgeci, en barbar yöntemlerle Kürtçe’ye ve Kürt gençlerine saldırmaya devam ediyor. Halay çeken, şarkı dinleyen, şarkı söyleyen, ıslık çalan, şiir yazan, şiir okuyan insanları polis dayağıyla topluyor, tutukluyor, sabıka veriyor, hayatına kastediyor.

Peki bu iş nereye varacak?

Milyonlarca insan Kürtçe’yi unutsun mu istiyorsunuz? Ninnileri, ağıtları, türküleri, klanları Türkçe’ye mi çevirsinler? Atalarından gördükleri yöresel kıyafetlerini toprağa gömüp sizin uygun gördüğünüz kostümleri mi giyisinler? Düğünlerde hangi dansları etsinler? Müzisyenler hangi şarkıları çalsınlar? Salonları hangi renklerle süslesinler?

İnsanlar Kürtlükten istifa etsin diye mi bekliyorsunuz? Türk mü olsunlar?

Bir dönem Bulgaristan Türkleri için gözyaşı döken, asimilasyon ve baskıdan kaçanları baş tacı eden devlet, kendi vatandaşı olan milyonlarca Kürt’e ne yaptığını zannediyor? On binlerce cana mal olan Kürt sorununu çözmek için Kürt düşmanlığının işe yarayacağını mı düşünüyor? Devlet ne yapıyor? Neyi hedefliyor?

Normal bir ülkede yaşamanın hayalini kuran Türkler, Kürtlere yapılan bu zulmü görmeden hayatılarına nasıl devam ediyor? Bu kadar büyük bir utancı nasıl hazmediyor?

Ez cümle karşımızdaki devlet politikası Kürt düşmanıdır ve var gücüyle bir halka, onun kimliğine, tarihine, kültürüne, geçmişine ve geleceğine en alçak saldırılarda bulunmaktadır. Bu durum şu an yaşanmaktadır, acildir, yakıcı ve büyük bir derttir.

Her şey normalmiş gibi yapan herkes bu suçun ortağıdır, paydaşıdır.


Hayko Bağdat kimdir?

1976 yılında Rum bir anne ve Ermeni bir babanın dördüncü çocuğu olarak İstanbul’da doğdu. Esayan ve Mkhitaryan Ermeni okullarında eğitim aldıktan sonra, 1994’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‘ne başladı. Babasının beklenmedik vefatı sebebiyle eğitimini tamamlayamadı. 2002 yılında Yaşam Radyo’da Türkiye’de ilk azınlık sorunlarını gündeme taşıyan “Sözde Kalanlar” programı ile gazeteciliğe başlayan Bağdat, Türkiye’nin önemli basın organlarından gazetecilik, köşe yazarlığı ve yorumculuk yaptı. 2007 yılında katledilen gazeteci Hrant Dink’in ardından kurulan ve adalet arayışını sürdüren “Hrant’ın Arkadaşları” ekibinin kurucuları arasında yer alan Bağdat’ın “Türkiye’de Ermeni ve öteki olmayı” anlatan ilk kitabı ‘Salyangoz’ 2014’te, ikinci kitabı ‘Gollik’ 2015 yılında, üçüncü kitabı ‘Kurtuluş Ҫok Bozuldu’ ise 2016 yılında okurlarıyla buluştu. Kitabından esinlenerek kurguladığı tek kişilik gösterisi Salyangoz, 2016’de Türkiye’nin bir çok şehrinde seyirci ile buluştuktan sonra, tüm dünyaya yayılan turneleri ile beğeni topladı. 2017’de Almanya’ya taşınan Bağdat, Berlin’de gazeteciliğe ve üretmeye devam ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hayko Bağdat Arşivi