Doğan Özgüden

Doğan Özgüden

Çetin Altan ve Cigerxwin'i saygıyla anıyorum

Çetin Altan'ı 8 yıl önce 22 ekim 2015 yılında yitirdik. Kürt ulusunun büyük gururu Cigerxwin de yine bir 22 Ekim günü, 22 Ekim 1984'te Stockholm'de yaşama veda etmişti. Yılmaz Güney'in ölümünden bir ay sonraydı.

Dönemin Orman Fakültesi Öğrenci Birliği başkanı olan yazar-yayıncı dostumuz Fahri Aral’ın TÜSTAV’daki arşiv fonundan bize ilettiği bir fotoğraf: 1965-66 yıllarında öğrenci derneklerinin organize ettiği bir açık oturumda Akis Dergisi genel yayın yönetmeni Metin Toker, Akşam Gazetesi genel yayın yönetmeni Doğan Özgüden, Cumhuriyet Gazetesi yazarı İlhan Selçuk ve Akşam Gazetesi yazarı Çetin Altan

22 Haziran 1927'de İstanbul'da doğmuş olan gazeteci-yazar Çetin Altan sekiz yıl önce, 22 Ekim 2015'te yaşama veda etmişti.

Hem basın yaşamında, hem de sosyalist mücadelede uzun yıllar beraber olduğum Çetin Altan'ı, ölümünün hemen ardından yazdığım "Çetin de gitti, hava kurşun gibi ağır!" başlıklı yazımı yeniden paylaşarak anıyorum:

Çetin Altan, 1953'ten itibaren 50'li ve 60'lı yıllarda Sabah Postası, Milliyet ve Akşam gazeteleriyle Ant Dergisi'nde birlikte mücadele verdiğim Türkiye'nin en seçkin gazetecilerindendi...

Gazeteciliğin yanı sıra sosyalist hareketin örgütlenme sürecinde, sendikal mücadelede, açık oturumlarda beraberdik.

Genel yayın yönetmeni olduğum dönemde Akşam'daki günlük fıkralarıyla ve de polemikleriyle sosyalist düşünce ve eylemin gelişmesine büyük katkı getirdi.

Onunla da kalmadı, 1965 seçimlerinde Türkiye Isçi Partisi listesinden bağımsız İstanbul milletvekili seçildi. Bağımsız olarak kendisine söz verilmediği için Türkiye İşçi Partisi'ne katılarak AP'li milletvekilleri tarafından sövülme ve dövülme bahasına Meclis'te sosyalistlerin sesini yükseltti.

Geniş kültür birikimi, Türkçeyi kullanmaktaki ustalığı, tabulara meydan okumasıyla Türkiye basın ve düşün yaşamının anıt isimlerinden biri oldu.

Dostluk yıllarımız acı-tatlı anılarla dolu...

1965'te, Meclis'te kavgalı bir oturumun akşamında, Çetin'in Ankara'daki evinde ilk kez Nazım Hikmet'in kendi sesinden bir kaydını büyük coşkuyla dinlemiştik:

Hava kurşun gibi ağır

Bağır bağır bağır bağırıyorum

Koşun

Kurşun eritmeğe çağırıyorum

Hava bugün Türkiye’de de, tüm coğrafyalarda da kurşun gibi ağır...

Türkiye'nin demokratikleştiğini görmek 1953'ten beri ortak tutkumuzdu...

Sonsuza yolculuğunda güle güle Çetin...

Göremeden ayrıldın bu dünyadan, belki bizim kuşağın son yaşayanları, belki ardımızdan gelenler de göremeyecek...

Ama bunca yıldır boşuna bağrılmadı, haykırılmadı...

Bu ülkenin insanları, Asuri'si, Ermeni'si, Kürd'ü, Rum'u, Türk'üyle elbet bir gün o günleri görecekler...

Kurşun eritelecek...

Nazım ustanın dediği gibi "güzel günler göreceğiz çocuklar..."

***

Yılmaz Güney'i kaybetmemizden 1 ay sonra Cigerxwin'i de kaybettik

Kürt ulusunun iki büyük gururu, Yılmaz Güney ve Cigerxwin, bundan 39 yıl önce sürgünde arka arkaya yaşamlarını yitirmişlerdi. 9 Eylül 1984'te Paris'te kaybettiğimiz Yılmaz Güney'in acısı yaşanırken Cigerxwin 22 Ekim 1984'te Stockholm'de yaşama veda etmişti.

1971 yılında değerli dostumuz Mehmet Emin Bozarslan, Türkçe’ye çevirdiği Kürt tarihi Şerefname’yi Ant kitabı olarak yayınlamamızın ardından Cigerxwin’un şiirlerini de Türkçe’ye çevirmekte olduğunu söylemiş, kitap olarak yayınlamamızı önermişti.

Ne yazık ki, 12 Mart 1971 darbesi Ant’ı yasakladığı, tüm sorumluları ve yazarları hakkında yüzlerce yıl hapis istenen davalar açtığı için Cigerxwin’u da Türkiye’de yayınlayamamıştık.

Büyük ozanla ancak 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Belçika’da, Brüksel Kürt Enstitüsü’nün düzenlediği bir gecede buluşarak Newroz’u birlikte kutlamıştık.

Wikipedia'nın verdiği bilgilere göre asıl adı Şehmuz olan Cigerxwin 1903 yılında Mardin'in Gercüş ilçesine bağlı Hisar Beldesi'nde (Hesarê) Şehmus Hasan olarak dünyaya gelmişti.

1914 yılında 1. Dünya Savaşı'nın başlaması sonucu ailesiyle birlikte Suriye'de bulunan Amude şehrine göç etti. Küçük yaşlarda çobanlık ve ırgatlık yaptı.

18 yaşında Diyarbakır'a gelen Cigerxwin buradaki medresede dini eğitim veren şeyhlerin yanında din eğitimi aldı. Bu dönemde Kürt kültürü ve edebiyat klasikleri ile tanıştı. 1925 yılında Şeyh Said İsyanı'na katıldı. İsyanın bastırılmasından sonra Şeyh Said'in büyük oğlu ve isyanın II. lideri olan Şeyh Ali Rıza Efendi'nin kadrosuna katılarak Rewanduz'a ve daha sonra Bağdat'a gitti. 1927’de Hobûn örgütü içinde yer aldı.

1928 yılında Kürtçe şiirler yazmaya başladı, Hawar dergisinde, Kürt halkının o dönem içinde bulunduğu durumun kendi üzerindeki etkisinden yola çıkarak, “Yüreği Kanlı” anlamına gelen Cigerxwin adı altında şiirler yayınladı.

1946 yılında Kamışlı'ya geçen Cigerxwin burada politik faaliyetlerine devam etti. Aynı yıl Civata Azadî û Yekîtiya Kurd (Özgürlük Meclisi ve Kürt Birliği) adlı siyasi yapılanmanın başına getirildi. 1948 yılında Suriye Komünist Partisine üye oldu. 1954 yılında Suriye Parlamentosu'na girebilmek için bu partiden aday oldu.

Bu dönemde parti ile birlikte faaliyetler yürüterek 1957 yılına kadar Kamışlı'daki Cizîrê bölgesi içerisinde yer alan Cizîrê İçin Barış Komitesi adlı kuruluşun başkanlığını yaptı. Ardından 1957'de Suriye Komünist Partisi'nden ayrılarak daha önce kuruluşunda yer aldığı Azadi (Özgürlük) örgütündeki kişilerle birlikte yeni kurulan Suriye Kürdistan Demokrat Partisi'ne katıldı. Burada merkez komitesi üyesi olarak politik faaliyetler sürdürdü.

1959 yılında Irak'a geçti. Bağdat Üniversitesi'nde Kurmanci şivesiyle Kürtçe ders veren ilk öğretmen oldu. Kürt dili için çalışmalar yaptı ve öğrenci yetiştirdi. 1963 yılında siyasi faaliyetleri nedeniyle Şam'da tutuklandı.

1969 yılında Kuzey Irak'a giderek orada bulunan Mustafa Barzani'nin ayaklanmasına destek verdi. 1973 yılında Suriye hükümetinde yer alan Baas Partisi'nin baskıları nedeniyle Lübnan'a geçti. Burada şiir derlemeleri olan Kîne Em?'i (Türkçe: Biz kimiz?) yayımladı.

1979 yılında İsveç'in Stockholm şehrine geçerek edebi çalışmalarını burada sürdürdü. Burada çeşitli eserler yayımlamaya başlayan Cigerxwin 1984 yılında 81 yaşında Stockholm'de hayatını kaybetti. Cenazesi daha sonra Kamışlı'ya getirilerek orada toprağa verildi.


Doğan Özgüden: 1952’den itibaren İzmir’de Ege Güneşi, Sabah Postası, Milliyet, Öncü gazetelerinde çalıştı, 60’larda İstanbul’da Gece Postası ve Akşam Gazetesi genel yayın yönetmenliği yaptı. 1967’den itibaren eşi İnci Tuğsavul, Yaşar Kemal ve Fethi Naci ile birlikte sosyalist Ant Dergisi’ni yayınladı. Gazeteciler Sendikası, Gazeteciler Cemiyeti, Basın Şeref Divanı ve Türkiye İşçi Partisi yönetimlerinde bulundu. 12 Mart 1971 darbesinden sonra Türkiye’den ayrılarak yurt dışında Demokratik Direniş Örgütü, İnfo-Türk Haber Ajansı ve Güneş Atölyeleri, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Demokrasi İçin Birlik örgütü kurucuları arasında yer aldı. Evren Cuntası tarafından 1982’de eşiyle birlikte Türk vatandaşlığından çıkartıldı. 12 Mart rejimine karşı Türkiye Dosyası, 12 Eylül rejimine karşı Kara Kitap adlı İngilizce, Türkiye’deki ve sürgündeki yaşamını ve mücadelelerini anlatan iki ciltlik “Vatansız” Gazeteci ve altı ciltlik Sürgün Yazıları adlı Türkçe ve Fransızca kitapları bulunuyor. Kurulduğu tarihten beri Artı Gerçek'e yazıyor. (https://www.info-turk.be/ozguden-tugsavul-T.htm)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Doğan Özgüden Arşivi