Hayko Bağdat
Durumumuz 10 numara, 5 yıldız
Meral Akşener’in 6’lı masadan kalkmasıyla başlayan süreç, Türkiye siyasetinde uzun yıllardır yaşanan en heyecan verici zaman dilimiydi. Millet İttifakının ortak adayının açıklanması için vakti sonuna kadar kullanan liderler, var olan gerginliği daha fazla taşıyamadı. Kamuoyu önünde, canlı yayınlarda birkaç defa gitti geldi masa.
Nihayet sonuç netleşti. Muhalefetin adayı Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Belediyeleri AKP’ye teslim etmemek için bulunacak makul çözümlerle Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş, artık büyükşehirleri değil memleketi yönetecekler.
Peki şimdi ne durumdayız?
Lafı hiç uzatmadan söyleyeyim; daha iyi durumda olamazdık. Hatta kötü bir çağrışım yapmasa, çıkan tartışmaları “Allah’ın bir lütfu” olarak addedebilirim.
Umut tacirliği yapmıyorum, gelin hep beraber bir hasar tespiti yapalım.
Erdoğan, 5’li çete ve rejim bekçileri, büyük bir ihtiyat ile olan biteni bizlerle beraber televizyondan izlediler. İçlerinde aceleci olanları “Millet İttifakı dağıldı, Akşener bizim tarafa yakın artık. Kesin kazanacağız” naraları atarak tansiyonu yükseltse de ortaya çıkan sonuç ile yıkıldılar. Moralleri altüst oldu. Artık muhalefetin tüm ağır topları aynı posterde yer alıyor. Bu, yeni bir durumdur. Oyun bozan, mevcut senaryoların tamamını yıkan bir durumdur. Kaçarı yok. Bu rejimin tüm hukuksuzlukları için hesap sorulacak. Vaziyetleri hiç de iyi değil artık.
6’lı Masa yeniden bir araya gelmese onlara kızardık. Erdoğan rejimine karşı bugüne kadarki en cesur ve en lazım hamleyi gerçekleştirdiler. Şimdiye kadar yaşanılan gerginlikler kamuoyuna hiç yansıtılmadı. Fakat gerginlikler ve fikir ayrılıkları vardı. Üstelik anlaşılan o ki bu sorunlar çözülmeden, gerektiği kadar açık davranılmadan yola devam edilmiş. Şimdi balon patladı. Artık her partinin seçmeni vaziyeti gördü, duydu, anladı. “Farklılıklarımızı görmezden gelmeliyiz” dönemi bitti. “Farklıyız ve yan yana durmaktan başka çaremiz yok” dönemine geçildi. Bu netlik hepimizi rahatlattı.
İyi Parti, 6’lı Masa’nın rotasını belirleme gücünü kaybetti. Elindeki en büyük kozu oynadı ve istediği sonuca ulaşamadı. Seçmen nezdinde “ocak dışı” ilan edilmekten son anda döndü. CHP’yi sağa yatırma misyonu artık sürdürülebilir olmaktan çıktı. Başta Kürt sorunu ve yeni bir barış ihtimali olmak üzere memleketin pek çok acil derdini gündeme alabilmek için Kılıçdaroğlu’nun alanı genişledi. Meral Akşener’in geleceğin Türkiye’sinde demokratik açılımların trafik polisliğini yapması eskisi kadar kolay değil.
HDP, Türkiye demokrasisini yeniden inşa etme kararlılığını korudu. Yapıcı bir tavır aldı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kutladı, Mansur Yavaş’ın denklemdeki yeni rolünü sorun etmedi. Kemal Bey HDP ile temasta olacak. Çok uzun yıllardır bağrına taş basarak oy vermeye ikna edilen HDP seçmeni şimdi daha rahat. Mevcut tabloda tercih ettikleri aday Kemal Bey idi. Sandığa mahcup ve kırgın gitmeyecekler. Kemal Bey’i tüm güçleriyle ve açıktan destekleyecekler. HDP, bu seçimlerde çok çalışacak ve bu rejimi sonlandırmak, Kemal Bey’i seçtirmek için elinden geleni yapacak.
Dünya medyası Türkiye seçimleriyle çok yakından ilgileniyor. Muhalefetin kavgaya tutuştuğu ve Erdoğan’ın rakipsiz kalma ihtimalinin ortaya çıktığı bu süreç manşetlere, makalelere konu oldu. Otoriter liderlerin düşüşü, örgütlü halkın demokrasiyi sandıkta geri kazanması deneyimi bizde de gerçekleşmek üzere. Komşularımız başta olmak üzere pek çok ülke, Gezi’den beri heyecanla takip ettikleri Türkiye demokrasi güçlerine odaklandı. “Artık Erdoğan’ın alternatifi var” algısı güçlendi. Kemal Bey kazanırsa, tüm kurumlarıyla yıkılmış olan bir devleti yeniden kurmak için dünyadan büyük teveccüh görecek.
YENİ TÜRKİYE'NİN GÜNDEMİ DEPREM VE DEPREMZEDELER OLACAK
Muhalefetin kavga etmesinden en büyük zararı deprem bölgesindeki insanlar gördü. Yakınlarının ölüsünü arayan, su arayan, çadır bekleyen insanlar gündemden düştü. Bunun vebali hepimizin. Fakat iki büyük şehir belediye başkanının Cumhurbaşkanı yardımcılığı görevine getirilecek olması deprem riskleri karşısında büyük bir kazanım elde etmemizi sağladı. Yeni Türkiye’nin birinci gündemi deprem ve depremzedeler olacaktır. Artık deprem risklerine karşı atılması gereken merkezi adımlar için yönetimde iki önemli ve yetkin lider olacak. Ellerimiz yakalarında, Türkiye’nin yeniden enkaza dönmesine mani olmak için ne gerekiyorsa yapmalıdırlar.
Ayrıca adayımız bütün bu çirkinlikler içinde en dürüst olanıdır. Bu az şey mi? Sevgili eşi, çocukları ve tüm ailesiyle örnek birer yurttaş olarak gördük hep onları. Halkın çalınan haklarını ve servetini yerine koymak için en cesur davranan liderdir. Devlet ile rejim ile hizaya girmekten vazgeçtiğinden beri büyümüştür ve eli güçlenmiştir. Bu toprakların “Aleviye oy vermezler” ırkçılığını yırtıp atabilmemiz, geleceğimizin mayası olacaktır. Yüzümüzü kızartmayacağını düşünüyorum. Buna inanıyorum…
Kısacası sevgili okurlar, benim kanaatimce durumumuz 10 numara 5 yıldızdır.
Bizim durumumuz iyidir.
Erdoğan kendi durumunu düşünsün artık.
Hayko Bağdat: 1976 yılında Rum bir anne ve Ermeni bir babanın dördüncü çocuğu olarak İstanbul’da doğdu. 1994’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‘ne başladı. Babasının beklenmedik vefatı sebebiyle eğitimini tamamlayamadı. 2002'de Yaşam Radyo’da Türkiye’de ilk azınlık sorunlarını gündeme taşıyan “Sözde Kalanlar” programı ile gazeteciliğe başlayan Bağdat, Türkiye’nin önemli basın organlarından gazetecilik, köşe yazarlığı ve yorumculuk yaptı. 2007'de katledilen Hrant Dink’in ardından kurulan ve adalet arayışını sürdüren “Hrant’ın Arkadaşları” ekibinin kurucuları arasında yer alan Bağdat’ın “Türkiye’de Ermeni ve öteki olmayı” anlatan ilk kitabı ‘Salyangoz’ 2014’te, ikinci kitabı ‘Gollik’ 2015 yılında, üçüncü kitabı ‘Kurtuluş Ҫok Bozuldu’ ise 2016 yılında okurlarıyla buluştu. Kitabından esinlenerek kurguladığı tek kişilik gösterisi Salyangoz, 2016’da seyirci ile buluştu. 2017’de Almanya’ya taşınan Bağdat, Berlin’de gazeteciliğe ve üretmeye devam ediyor.