Ezgi Aktan’dan 'Şeffaf Şarkılar'

Pürüzsüz, yumuşak, samimi, dolaysız, sıcak bir anlatım. Aktan ne anlatırsa anlatsın, sesinde hep aydınlık bir duygu taşıyor. Boşuna “umut sesli kadın” demiyorlar ona.

Ezgi Aktan’ın hem dijital mecrada hem de plak formatında çıkan sekiz şarkıdan oluşan dördüncü çalışması “Şeffaf”, duru bir anlatımla karşılıyor dinleyeni. Bu duru anlatım ve yalınlık, albümün adından da anlaşılacağı gibi şeffaflık vurgusuyla buluşuyor. Ezgi Aktan’ın şeffaf olma meselesi, özünde açıklık kavramıyla değerlendirilebilir. Mesela albümün açılış şarkısı olan “Affet”deki, “bir yalan bir gerçeği doğurur…” sözü yalanın farkındalığı ile gerçeğe ulaşmanın açıklığını duyurur. Aşk üzerine yazılmış bu şarkıda, geride kalmış bir ilişkinin hesaplaşması; yalnızlık, pişmanlık, yalan ve gerçek olanın sebepleri, sonuçlarıyla beraber anlatılıyor. Bu, birbirine karşı açık, dürüst olmayı, dolayısıyla sevgiliyle karşılıklı yaşanan bir iç döküşü de beraberinde getiriyor. Şarkıda, Ezgi Aktan’ın, Daniska’dan tanıdığımız, aynı zamanda albümün süpervizörlüğünü de yapan Gökhan Tümkaya ile düet yapması, şarkının meselesini pekiştirdiği gibi duygusunu da güçlendiriyor.

Albümdeki şarkılarda geçen gerçek, doğru gibi kavramlar ötekine inanma arzusuyla buluşuyor. Bir şeye veya birine inanmada, onun doğru olduğu düşüncesi yatmaz mı? Ama ya değilse? Sonuçta aşk da temelinde inancı taşır, diğerine inanmayı. Mesela, “Nasıl Bilirdiniz” şarkısında geçen “siz gerçek misiniz? elimde elleriniz/ doğru mu sözleriniz” soruları, şüphenin yarattığı boşluğu doldurma inancını taşıyor. Dolayısıyla, gerçek, doğru, Ezgi Aktan’ın şarkılarında inanç ve şüphe ekseninde ele alınıyor. Şeffaflığa belki buradan yaklaşabiliriz. Kişinin kendi düşüncesindeki şeffaflık ya da berraklık, başka bir deyişle, insanın kendine doğruyu söylemesi Aktan’ın asıl meselesi. Bunu ikili ilişkiler üzerinden ele alıyor Aktan. Zaten insan kendini en çok aşk ile tanımaz mı? Ötekinde kendini aramak, kendini görmek ve elbette diğerini de görmek; “Şeffaf”taki şarkılar böyle bir okuma olanağı da sağlıyor dinleyene. Belki, “varoluşun karşılıklı tanıklığı” denilebilir buna.

ezgi-aktan-seffaf-on-600x598.jpg 'Şeffaf' albüm kapağı/ Ezgi Aktan

Aşkın içindeki ayrılıklar, yaşanan acılar da hayattaki oluşlarımızın bir parçası. Geçmişin, anıların bizde bıraktığı izlerin peşine düşülüyor, yani aşkla hafıza arasında bir ilişki de kuruluyor şarkılarda. Albümün güçlü şarkılarından biri olan “Sarı”, bu anlamda örnek gösterilebilir. Sarı, ayrılığın rengi olarak geçiyor şarkıda. “Sarı gülün kokusu”, anıların canlanmasındaki tetikleyici unsur olarak Aktan’ın dilinden dökülüyor. Sarı, aynı zamanda solmuş ya da geride kalmış bir hatıra olarak da düşünülebilir. Ama koku sayesinde acı bir anıyı hatırlamak, onun dirilmesi açısından önemli. Şarkıda geçen “sarı bir gül kokusu burnumda/ acı bir an gözümün önünde/ bir kimsen oldu mu senin de hatırladıkça dirilttiğin?” sözleri, koku ve bellek arasındaki bağlantıyı gösteriyor bize. Dolayısıyla, geçmişteki kırık hatıralar insanın kendi oluşlarının, yolculuğunun da tezahürüdür, diyebiliriz. “Gönlünü derde düşürmek”, “gülü yitirmek”, “düşünü suya düşürmek” gibi ifadeler de biriktirdiklerinin, hayal kırıklıklarının, hayattaki yolculuğunun dışa vurumu. O nedenle şeffaflık, kendi içindekilerinin açıklıkla dile gelmesi olarak yorumlanabilir.

12694937-10153572948293285-5028328288072360102-o.jpg

Aşk üzerinden anlatılan yalan, doğru, gerçeklik sorunsalı; acı, tatlı karşıtlığıyla ele alınıyor. Gerçek de aşk da dildeki acı bir tat gibi. Belki bu aşamada, sözcüklerin hayatımızdaki etkisine de değinmek gerek. Başa dönersek eğer, Aktan’ın “Affet” şarkısında sorduğu, “sözcüklerin ömrü bittiğinde yalana mı dönüşür?” sorusu, duyguların düşünce üzerindeki etkisinde, sözcüklerin üstlendiği rolü işaret ediyor.,

Sözcüklerin ömrünün bitmesi, özünde diğerine olan inancın bitmesinin temsili. Ya da sözcüklerin yalana dönüşmesi, ilişkinin yalana dönüşmesinin tezahürü. Ancak, yalana aracılık eden sözcüklerin ölümü, anlamın kaybedilmesine yönelik bir çıkarım yapmamıza da olanak sağlıyor. Bu anlam kaybı, hayatın içindeki birçok şey için geçerlidir. O yüzden rahatlıkla genişletilebilir. Kısacası, şeffaflık vurgusu, kendine açık olmak anlamıyla öne çıkıyor.

12764565-1521380494832503-1504234962369744457-o.jpg

Albüm kapağının da saydamlık hissi verecek şekilde tasarlanması, Ezgi Aktan’ın tavrını, bu çalışmanın duygusunu pekiştiriyor. Hem sözlerde hem müzikteki yalınlık, baştan beri sözünü ettiğim açıklık arzusunu tamamlıyor. “Şeffaf”taki sekiz şarkının her biri sekiz ayrı aranjörle düzenlenmiş. Albümdeki şarkı sırasına göre Efe Demiryoğuran, Cihangir Arslan, Evren Arkman, Vehbi Can Uyaroğlu, Cenk Erdoğan, Çağatay Kadı, Selim Aydın, Volkan Başaran’ın düzenlemeleri bulunuyor. Düzenlemelerde bütünlük gözetilmiş. Ezgi Aktan’ın melodik dili, duygusu, yaratmak istediği etki, sadelik, özenle korunmuş. Bu doğrultuda, Aktan’ın yorumu da aynı sadelikle karşılıyor bizi. Pürüzsüz, yumuşak, samimi, dolaysız, sıcak bir anlatım. Dolayısıyla Aktan ne anlatırsa anlatsın, sesinde hep aydınlık bir duygu taşıyor. Boşuna “umut sesli kadın” demiyorlar ona.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Deniz Durukan Arşivi