Aris Nalcı
Faili belli 'azınlıklar'
Sedat Peker'in açıklamalarıyla birlikte faili belli 'meçhuller'i tekrardan 'derin'lemesine konuşmaya başladık. Öyle ki Teşkilat-ı Mahsusa'dan bu yana devam eden bu derin hesaplaşmada ortaya saçılan bilgi kırıntılarından neredeyse Türkiye'nin tüm suçlarıyla ilgili söyleyecek konu çıkıyor.
O kadar ki her dosya yeniden açılabilir, her cinayet yeniden araştırılabilir. HTS kayıtlarının bile devlet eliyle değiştirilebildiği bir yüzyılda kime güveneceğini bilmeyen bizler, inandırıcılığını kaybetmemiş siyasetçi ve kurumların ağzına bakıyoruz.
Derin turnusol
Bu derin hesaplaşmada İçişleri Bakanı daha önce tamamını FETÖ'ye yıkmaya çalıştıkları Hrant Dink cinayetini bu kez Sedat Peker'le ilişkilendirdi. Peker ise konuyu ciddiye alıp daha bakan yayındayken cinayetin azmettiricisi Erhan Tuncel ile tanışmadığını kendisine 'kol kanat' gerdiği iddialarını yalanladı.
Bunu yaparken karakol ve istihbarat teşkilatında dahi kayıtların kolaylıkla sahtelenebilir olduğunu da ima etti.
Gel de inan;
İkisine de.
Yalanın bini bin para olan iktidar partisinde suikastlar bir turnusol olarak kullanılıyor. Belli ki bu suikastların bağlantılandırıldığı kişiler ortadan kalktığında, bu hesaplaşma bittiğinde, taraflar işledikleri suçların 'kanında yıkanmış' ve 'arınmış' olarak tekrar ortaya çıkacak.
Talat'a, Ağar'a, Peker'e olduğu gibi.
Bu ülkenin eli kanlıları hep bir dönem sonra parlamentodaydı. Veya önemli işinsanları oldular.
Anlaşılan teşkilat kendi içerisinde ne kadar suç varsa karşısındakine yamamaya çalışıyor.
Peki neden bu suikastları sürekli gündemde tutuyorlar? Neden dönüp dolaşıp Dink davasını FETÖ'ye şimdi de Peker'e bağlamaya çalışıyorlar?
Çünkü bu devlet bir suçla kuruldu.
Bir suça ortaklıkta uzlaşanların, inkar üzerine kurdukları suskunluklarının üzerine devletleşti.
1915'ten de önce başladı bu.
Sevan Nişanyan'ın son Pazar Sohbeti'nde bahsi geçtiği üzere aslında Çerkesler'in Osmanlı'ya göçü (göçe zorlanması) ile bir tek tip Müslüman toplum yaratma gayesi belirginleşmeye başladı.
Tabii o uzun uzun anlattı. (Şuradan dinleyebilirsiniz: youtube.com)
Bu son değil tabii. Daha kim bilir neler çıkacak bu kapışmadan.
Bu gösteriden bir medet umanlardan değilim.
Sosyal medyada işi karikatürize edip eğlenenler her seferinde bahsi geçen
- Dinleyin ulan!
- Ben vurdum!
- Ben dövdürdüm gazeteciyi!
- Ben korudum o adamı!
- Ben seçtirdim seni oraya!
Diknelmelerinde ismi geçenler çizgi roman karakterleri değil, gerçek kişiler olduğunu unutmamalı. Bu anlatılan hikayede özneler suçlular ve faili belli 'meçhuller'.
Bizim dinlerken utandığımız, onların konuşurken utanmadıkları konular bunlar.
Niye şimdi?
Bu vesile ile faili belli 'meçhuler'imizi bir kez daha düşünmeye başladım. Neden bilinmez, özellikle Ermeni, Süryani, Rum ve Yahudilerin ayrı listelendiği bir araştırma bugüne kadar yapılmamış.
"Faili meçhuller'in milleti olmaz" diyenleri duyar gibiyim.
Haklısınız.
Ama Müslüman olmayanlarının kaybedilmesinde / cinayetinde mutlaka bu devletin Teşkilat-ı Mahsusa kodları işleme alınmıştır.
Kendimizi kandırmayalım.
Bir Ermeni her yerde Ermenidir.
Sosyalist hareketin içinde yer alan ahpariklerimiz o yüzden hep Fırat, Polat, Murat, Orhan, Osman gibi isimler aldılar.
Bu konuda Kadir Akın'ın Osmanlı'daki Ermeni sosyalistler Paramaz ve arkadaşları ile ilgili yaptığı çalışma bazı kesimlerin gözünü açtıysa da henüz at gözlükleriyle bakmaya devam eden çok insan var çevremizde.
'Kimliğinin hareketin önüne geçmemesi için' diyenler lütfen 'herkesin bildiğini kendinizden, yoldaşlarınızdan saklayarak gerçeği arayamazsınız' kuyruğundan bir sıra alınız lütfen.
Ne diyorduk. Bu vesile ile sosyal medyada başlattığım küçük kampanya bizdeki gizlileri ortaya çıkartmaya başladı bile yavaş yavaş. Onlarca Ermeni kayıp yakını ve fili belli 'meçhul' ailesi irtibata geçti.
Bazıları devlet gelip de 'sessizliklerini koruyorlar mı?' diye kontrol etmesin diye, yıllarca herkese kayıp çocuğunun Avrupa'da olduğunu söylemiş.
Bazıları 77'den, 92'den beri haber alamıyor.
Bazıları 'PKK aldı' diyor. Bazıları 'devlet', bazıları 'mafya'.
Bundan sonra fırsat buldukça yazılarımın altında güncellenen listeleri paylaşacağım. Bu konuda Süryani kayıplarla ilgili detaylı bir çalışma yapan David Vergilli'ye ayrı bir teşekkür gerek. Yaptığı çalışmada kayıp Süryani ailelerin çoğu var. Oraya şimdi bir de Hürmüz-Şimuni Diril çifti eklendi. (David'in makalesini şuradan okuyabilirsiniz: failibelli.org)
Ne yazık ki Rumlarla ilgili henüz yeterince veri gelmedi, Yahudi toplumundan da tek tük. Neden mi önemli bu 'azınlık' faili meçhulleri raporlamak?
Çünkü onların isimleri aslında 100 yıldır süren katliamın tanıkları / kanıtlarıdır.
Talat, Topal Osman, Peker, Ağar, Soylu gibilerinin ortaklıkları, devletin suçlarının kanıtları onların cinayetlerinin satır aralarında.
Bugünün Türkiye'sindeki Hristiyan ve Yahudi toplumlarının suskunlukları, içe kapanıklıkları hem zorunlu hem isteyerek devlete bağlılıklarının psikolojik açıklaması da bu cinayetlerde yatıyor.
Çünkü her kayıp, her cinayet, bir toplumun 10 yıl daha susmasına sebep olacak göz dağını yaratıyor.
Ancak Hrant Dink cinayetiyle yaşadığımız 'sessizlik yeminini bozma' patlamalarıyla bu toplum hakikate biraz olsun ulaşabiliyor. O yüzdendir ki devlet – siyaset - mafya üçgeninin turnusolu olarak kullanılmak isteniyor.
Çünkü bu patlamayı sağlayacak kadar ses getirdi. Değişimi tetikleyecek şey yine bizim faili meçhullerin aydınlatılmasında yatıyor.
Eğer Hayrabed Honca ismi veya Şimuni- Hürmüz Diril isimleri yeterince ses getirecek olsaydı, onu da konuşurlardı, ama şimdi işleri youtube'un 'like'larına veya izlenme oranlarına kaldı.
Agos'un manşetinden tamamlayalım bugünü:
Ne biliyorsanız açıklayın...
NOT: Bu hafta içerisinde ulaştığım faili meçhul Ermenilerin isimlerini buraya bırakayım tanıyan bilen olursa lütfen bana bir şekilde ulaşın. Birlikte sessizlerin sesi olalım.
Maritsa Küçük - 28 Aralık 2012
Hrant Dink - 19 Ocak 2007
Sevag Balıkçı - 24 Nisan 2011
Nubar Yalım - 1982
Hayabed (Honca) Hançer - 1 Mayıs 1980 Kayseri
Armenak (Orhan) Bakır - 13 Mayıs 1980
Musa Yalman
Yakup Yontan (Derikli) 25 Temmuz 1992 Kızıltepe
Mehmet Cantekin
İskender Elmas (Adıyamanlı) 1985
Serdar Ben (Maviş) (10 Ekim Ankara Garı)
Hasan Ben - 1991 Dersim
İmam Boztaş - Dersim 2003
İmam Boztaş (baba yada dede) 1994
Giragos Göçer - 1968'ler 55 yaşında (1968'ler) Herōrk Köyü
Ohan Göçer - 1968'ler 35 yaşında.
Manuel Demir - 1988
Cihan Alptekin (Hemşinli)
Diran Nergiz - (1 Mayıs 1977)
Doktor Levon Zakaryan - 90'ların sonu (İstanbul) ????
Norayr Sert - Mayıs 1977 (Tıbrevanklı)
Ziya Bakırcıyan - 1993 Adıyaman
Yazı görseli: Birçoklarının Ermeni olduğu ancak bunu söyleyemedikleri bir Bingöl köyünde Umut Vedat Gayretli'nin yakaladığı eski bir Ermeni mezarlığı. Taşlardan geriye kimsesizler mezarlığını andıran bir tarla kalmış.