Faşizme ölüm halklara mutlu yıllar

Bugün yılın ilk günü o yüzden gözlerinizi ve zihninizi yormak olmaz. Öncelikle tüm okuyucularımıza koca bir MUTLU YILLAR. Շնորհավոր Նոր Տարի

Bugün yılın ilk günü o yüzden gözlerinizi ve zihninizi yormak olmaz.

Öncelikle tüm okuyucularımıza koca bir MUTLU YILLAR.

Շնորհավոր Նոր Տարի

Hele ki yazı gece yayına girdiğinde ilk okuyanlardansanız, 31 Aralık'ı Artı Gerçek'e bakarak geçirmişsiniz demektir.

Bir bonus da oradan.

O zaman başlayalım.

Bu topraklarda çok değil az biraz önce 39 dil konuşuluyordu. Bugün bile izlerine rastlanan bu dillerde yılbaşı kutlanır, insanlar batı ve doğu gelenekleriyle yeni yılı karşılarlardı.

Şimdi ise alkol ve kuruyemiş satmayan bakkallar ve Corona ile giriyoruz yeni yıla...

Kolay değil.

Noel baba da geçmedi bu yıl buralardan, zira evin çatısında bacanın önünde geçen sene elinde sopayla bekleyen amca bu yıl silahlanmış.

Noel Baba da güvenlik gerekçesiyle OHAL ilan edip, zorunlu olmayan haller dışında Türkiye'ye uğramama kararı almış herhalde.

Olsun Noel Baba'ya ne gerek var. Devlet baba var nasılsa.

Ha bi de gömülü altınlar.

Samsun'un Tekkeköy'deki gibi kilisenin üstüne yapılan camileri kaza kaza çıkarılacağı düşünülen altınlar.

Van'da, Tokat'ta, Amasya'da, Yozgat'ta...

Duydunuz değil mi?

Samsun'daki caminin altında Bizans kilisesi var.

Türkiye'deki birçok diğer camiler gibi...

Kilisede de altın gömülü denince. Ekskavatörle kazıyorlar camiyi.

Tekkeköy'de 1928 yılında kiliseden camiye çevrilen, yapıda 7 kez yasal kazı yapılmış.

Yasal.

Bir şey çıkmıyor işte. Ama inat.

Azimle kazan...

Neyse.

Şimdi cemaat her cuma o kazdıkları yere eğilip namaza duracak.

Yeri göğü efsane kaplı memleketimin Noel Baba'ya inanmayacak, yılbaşında bazı bölgelerde kuruyemiş satımayacak sürreal gerçekliği içerisinde 2021'e girdik.

Neyse ki bitti.

Kuşlar Kumrular

Neyse ki Türkiye'nin kendi değerlerini bilenler var bir de. Size Kuşlar Kumrular geleceğinden bahsedeceğim biraz.

Rober Koptaş'ın bir makalesiyle tanışmıştım Kuşlar Kumrular ile. Bir de Zaven Biberyan'ın "Babam Aşkale'ye Gitmedi" romanında dipnottan. Okumadıysanız öneririm. Aras Yayıncılık'tan edininin mutlaka.

Şöyle bir geleneği hatırlatır yeni yılda.

Eskiden yılbaşında yapılıp satılan ince, gevrek bir simit varmış. Parmak kalınlığında hamurdan kumru görünümünde, ortası kuş motifi büyükçe bir halka simit şeklinde. Yeni yılın ilk kahvaltısını bu simitle yapmak yerleşmiş bir gelenek. Genellikle yürüme zorluğu çeken hastalara ve yeni ayaklanmış bebeklere iyi geleceğine inanılarak onların ayakları altında kırılır, eve uğur ve bereket getireceği inancıyla evin bir köşesine asılırdı. Simitçiler, tazeliğini belirtmek için "yeni buğday kebabı"nın yanı sıra "kuşlar kumrular, anasız babasız kuzular" diye de seslenirlerdi.

Paris'ten bir Tatavlalı Ara Kebapçıoğlu anlatıyor:

1950 doğumluyum. Kendimi bildim bileli kumrular alınır, bayatlamadan yenirdi. Katık olarak el altında ne varsa, kaşar peyniri, beyaz peynir, zeytin, hatta bal, reçele yumulurdu. Ta ki ben İstanbul’dan 1970’lerin başında ayrılana kadar. 1994’ten sonra doğum yerime tekrar kavuştuğumda sordum anneme, hâlâ yapılıyor mu?
-O-oooo diye bir cevap aldım. Kaç senedir kokusuna hasretiz; yapmıyorlar artık.

Var mısın? Varım. Oturdum yaptım kumru’cuklardan. Ekmek hamuru, karamela şurubu, susam, şekillendirme, ve hop fırına. Hiç de zor değilmiş. Sıcağı sıcağına yemek için pişkin olması gerek, daha uzun dayanabilmesi için de az pişirip sonradan fırında veya ekmek ızgarasında ısıtılabiliyor.

Babamın çocukluk anılarında İstanbul’un Ermeni mahallelerinde sokak satıcıları Kuşlarkumrular, çarnes ne çıllar! (Kuşlar kumrular, almasan olmaz ) diye bağırarak satarlarmış.
Bunu duyan müşteri de pencerelere üşüşüp salıverirmiş sepeti. Acaba Müslüman komşular, Rumlar ve Yahudiler de alır mıydı bu kumrulardan? Tam da bizlerin kandil simidi, Ramazan pidesi aldığımız gibi?"

Son yıllarda Kurtuluş'da (Tatavla) Harbiye Fırını yapıyor bu simitleri. Şimdi Aras yayınevinin bir zoom toplantısında konuşulunca tekrardan yapıvermiş. Tatavla'nın çok renkliliğini  yine Tatavlalılar bilir. Dedim ya başta. Neyse ki değerini bilenler hâlâ var.

Teşekkürler Harbiye Fırını.

Noel Baba'ya liste;

Şimdi umutlu olma vakti.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu geçen hafta "Ermenistan Azerbaycan'ın toprak bütünlüğüne saygı duyarsa ilişkiler düzelir" dedi. Rus Barış Gücü'ne göre bir barış anlaşması imzalanırsa bu iş tamam. Ne kaldı geriye? Ermenistan'a bir temsilci atamak.

O da neden olmasın Garo Paylan olsun.

Yurt dışında tezkereyle giden askerler mutlaka annelerine kavuşsun.

Gazetecilik suç sayılmasın.

Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Figen Yüksekdağ ve tutuklu tüm siyasiler ve iş insanları, STK çalışanları, gazeteciler, öğrenciler, yani açıkçası haksız yere yargılanan herkes ailesine kavuşabilsin 2021'de...

Türkiye'de anadil özgür olsun.

Kadın cinayetleri dursun.

Süren suikast davalarında insanların vicdanını rahatlatacak adil hukuki kararlar çıksın.

Demokratik seçimler olsun, kimse oy çalmasın görelim neymişiz biz.

Avrupa Birliği'ne girelim mesela...

Komşularla sıfır ilişkiden - Komşularla sıfır soruna geçelim artık.

Liste uzuyor da uzuyor değil mi?

Ne kadar da çok şey varmış.

Fark ettim ki liste de memleket gibi sürreal olma yolunda.

Bizi Noel Baba'ya liste yazdıracak duruma getirenlere ah olsun.

Faşizme ölüm, halklara mutlu yıllar o zaman.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aris Nalcı Arşivi