Gagik I nerede?

Ani kentinin hikayesi bir yana bu kentteki en enteresan yapılardan biri Pakraduni Kralı Gagik I'in yaptırdığı Gagigaşen (Ermenice Gagik'in yaptığı demek) Surp Krikor Lusavoriç kilisesidir.

1994 yılında çekilmiş bir fotoğraf, arada sırada dolaşır durur sosyal medyada. Kars'taki, Ermenilerin tarihi kenti Ani şehrinin ünlü Pakraduni Kralı Gagik I'in kolunun fotoğrafı olduğu efsane edilir.

Bugün gündemden uzak, tarihe yakın ama bir o kadar da günümüzün içinde olan Gagik I'in olağandışı heykeli ve hikayesini anlatacağım size.

Ani şehrini bilmeyen yoktur. Yıllarca “ANI ören yeri” diye adını inkar edenlere karşın il kültür müdürleri dahil herkesin 'Ani' olduğunu bildiği bu şehir, bir Ermeni krallığının başkentiydi.

Ermenistan’la şu anda aralarında bir adım var.

Arpaçay nehrinin bir yanı Türkiye diğer yanı Ermenistan.

Sınır yalandan aslında. Kentin giriş kapısının yanından giderseniz mayınlı alana girersiniz, ama inip de nehir kıyısında kahvaltı etmişliğimiz ve hatta o nehirde yüzmüşlüğümüz vardır. Orada çalışanların bizim gibi dışarıdan gelenlere izin verdiklerini de biliyoruz hani. Sınır görüntüde.

Arpaçay'daki balıkların da suyun hangi tarafının Türkiye hangi tarafının Ermenistan olduğunu bildiğini sanmıyorum. Orta malı onlar da.

Ani kentinin hikayesi bir yana bu kentteki en enteresan yapılardan biri olan Pakraduni Kralı Gagik I'in yaptırdığı Gagigaşen (Ermenice Gagik'in yaptığı demek) Surp Krikor Lusavoriç kilisesi, önemli bir mimari eserdir.

Daire tabanlı olması ve katlı bir şekilde inşa edilmiş olması ile arkeologları hayrete düşürür. Tabii inşaat mühendisliği açısından, Ani'deki depremlere dayanamadığından başarılı bir müteahhitlik örneği olduğu söylenemese de kilise hem yapısı hem de içindekilerle önemlidir.

Dünya savaşı ortasında Ani kazısı

Ani kentine arkeologlar ilk olarak 1904 yılında ayak bastı. Nikoghayos ( Nikolay Yakovleviç) Marr adında Tiflis'i bir dilbilimcisi ve oryantalist arkeolog buraya geldiğinde önemli bir yapı bulacağını biliyordu. Ama Gagik I'in heykeli kadar olacağını beklemiyordu.

Hatta bir dünya savaşının ortasında arkeolojik çalışma yapacağını hiç kestiremiyordu.

Ama öyle oldu.

Kazılara başladıktan sonra iki ünlü Ermeni entelektüel, mimar Toros Toromanyan ve şarkiyatçı Hovsep Orbeli de ona katıldılar. Fotoğrafçı Aram Vruyr da daha sonra çıkanları belgelemek için bölgeye gitti.

katolikos-izmirliyan-ve-gagik-i-ardzan-3-483x600.jpeg

1906 yılında Marr'ın kazısı büyük bir taşa rastladı. Etrafını kazdıkça bunun bir kilise parçası değil de bir heykel olduğunu anladılar.

Ama bu heykel, daha önce bu bölgede görünenler gibi değildi. Kırmızı tüf taşından yapılmış bir kaftan ve beyaz sarık, boynunda koca bir haç ile Gagigaşen'in bir küçük kopyasını elinde tuttuğu anlaşılıyordu.

Gagik I'in heykeliydi bu.

Yüzünde de boya kullanılmıştı. Bu Ermeni kilisesi mimarisinde alışılmış bir durum değildi. Öte yandan Ermeni kralının, kırmızı tüf taşından kaftan giyiyor olması da ilginçti.

Bu kıyafetin sebebini Gagik I'in Ani'de her kesimi kapsayan (Müslüman ve Hıristiyan) bir ticaret başkent yaratma fikrinden geldiğini iddia edenler de vardır, dönemin modası olduğunu söyleyenler de.

Biz ikisini de iddia diyelim ama kuvvetle muhtemel iddialardır.

Başarılı olabilseymiş çok şey değişirmiş Türkiye-Ermenistan sınırında.

2 metre 26 cm yüksekliğindeki Gagik I heykelinin, kendi adını alan kilisenin kuzey duvarında durduğu tahmin ediliyor.

Bu buluşun haberi Kafkaslara yayıldıktan sonra Ermenistan'dan, Gürcistan'dan ve Rusya'dan birçok insan, heykeli görmeye ve Ani'de inceleme yapmaya başladı.

İşte bu ziyaretler sırasında, eşi bulunmaz heykelin günümüze kalan tek tam boylu fotoğraflarından biri de çekildi.

Bu ziyaretçilerden biri de Katolikos II. Matthew İzmirliyan idi. Kendisi aslında İstanbulludur, Eçmiadzin'e Dünya Ermenileri Patriği seçildikten sonra İzmirliyan olarak bilinir. Her Ermeni gibi onun da hikayesi bambaşkadır. Ama biz Ani'ye dönelim şimdi.

İşte İzmirliyan (veya İstanbulluyan) Aram Vruyr ile Ani'ye bir ziyarette bulunur.

O zamanlar Türkiye Ermenistan sınırı yok. Eçmiadzin - Kars 3 buçuk saat.

Hop oradadır Patrik.

25 Haziran 1909 olarak yazar günlüklerine o tarihi. İşte Ani'de yapılan ilk kazılardan kalan fotoğraflar da o zaman çekilmiştir. 2 metre 26 santimetrelik heybetli Gagik heykeli ile Patrik İzmirliyan'ın çekilmiş fotoğraflarının yanı sıra kazıda çalışan işçiler ve diğer bulgular da kayıt altına alınmıştır.

ardzan-4.jpeg

Gagik efsanesi

Nikolai Marr'ın anılarında ve arşivlerinde anlatıldığı gibi arkeolojik çalışmalar 1915'ten sonra da sürer. Birinci dünya savaşı başladığında Marr, Toromanyan ve Orbeli, alarmı çalarlar. Her yere haber gönderseler de insanlar can derdinde iken kimse arkeolojiyi düşünecek değildir.

Ermeniler doğuya doğru kaçmaktadırlar. Bir yandan gelen savaş, diğer yandan da eserleri kurtarma paniği başlar.

1918'de, Eçmiadzin'den gelen bir grup Ermeni genç bilim insanı Nikolai Marr ve ekibi eşliğinde ne yapılabileceğini düşünürken eserlerin bazılarını kayıklarla Arpaçay'ın karşı kıyısına götürmeye başlarlar.

Bunları Hovsep Orbeli'nin notlarından okuyabiliyoruz.

Orbeli, Sovyetler Birliği'nde şarkiyatçı ve bir akademisyendi. Güney Kafkasya orta çağ tarihi konusunda uzmandı. Leningrad Devlet Ermitaj Müzesi'ni 1934 - 1951 yılları arasında idare etti. Ayrıca Ermenistan Bilimler Akademisi'nin kurucusu ve ilk başkanı.

Yerevan Devlet Üniversitesi'nin kurucu babası ve arkeolog Aşkarhabek Kalantar da ekibe katılır. Bir grup Ermeni talebe birliği ile geçirilebildiği kadar eser karşı kıyıya geçirilir.

Efsane ve iddialar

Sıra Gagik heykeline geldiğinde ise ağırlığının nakliyata dayanamayacağı ve parçalanabileceği düşünülür.

Dolayısı ile Gagik heykeli götürülemeyecektir.

Kazı ekibinin notlarından çıkarılan bir varsayım ortaya atılır:

“Geri gömelim!”

Gagik, bugüne kadar Türkiye'de definecilerin aralarında konuştuğu bir efsane yaratacağından bihaber Türkiye sınırlarında kalan Ani'de geri gömülür...

Veya öyle olduğu yazılır. Ben onların yalancısıyım.

Kimsenin bilgi sahibi olmadığı bir konudur Gagik heykelinin akıbeti.

1924'te Ani adıyla yayınlanan bir dergide H. Ateşyan, heykelin baş kısmının Aşkarhabek Kalantar tarafından 1918'de Lori'deki Sanahin Manastırı'na götürüldüğünü yazar. Ancak bugüne kadar bu manastırda böyle bir kanıt bulunamamıştır.

Bu iki iddianın yanı sıra bir başka iddia da “yeraltındaki Ani” iddiasıdır.

Ani kenti yer üstünde var olduğu gibi yeraltında da mağaralarla doludur. Bu mağaraların çok uzun ve dibi olmadığı söylenir. Hatta Kars'ta 'Giden gelmez mağaraları' dediklerini duymuşumdur.

1901'de İvan Panov isimli bir demiryolu mühendisinin bir grup ile birlikte 960 metre derine kadar ilerleyip burada bir duvarla karşılaştıkları yazılmıştır. Kazı ekibinin sonu gelmeyen bu derin mağaralardan habersiz olduğu düşünülemez. Ancak Gagik'in heykelinin buraya saklanmış olması da sadece bir spekülasyondan ibaret.

Bu gizemli bekleyiş, 1994'te Erzurum Müzesi’ni gezen Gürcistan'dan bir arkeolog tarafından yeni bir fotoğraf ile Gagik'in heykelini arayanların umutlarını tekrar yeşertir. G. Kavtaradze heykelin sol kolunun bir parçasının Erzurum Müzesi'nde yerde olduğunu söyler ve bir fotoğraf ile belgeler.

erzurum-muzesi-1994.jpeg

Gagik'ten en son duyum o zaman alınmıştır.

Ermenistan'da devlet üniversitesinden ilginç bir efsaneyle tamamlayalım.

Derler ki, bu heykelin nereye gömüldüğü Marr, Orbeli ve Toromanyan tarafından detaylı bir şekilde izah edilmiş ve haritalandırılmıştır. İşte o bilgi Ermenistan'da nesilden nesile güvenli ellerde dolaşmaktadır. Taa ki UNESCO gözetiminde Ermeni arkeologların bir kazı yapıp buluntuların Ermenistan devlet müzesine götürülmesine izin verilene kadar...

Efsane o ya, UNESCO'dan yardım bekleniyor.

Bugün o UNESCO'nun "İyi Niyet Elçisi" 'duygusal' bağlantıları Panama Belgeleri'ne konu olan Aliyev'in eşi. Belli ki uluslararası güçlerden ümit beklemek eskiden beri Ermenilerin tek çaresi.

Bir dönem UNESCO Ermenistan temsilcisi Gagik Gyurciyan'ın Agos'ta 2000'lerin başında söylediklerini hatırlıyorum:

"Hele bir bulalım da,"

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi