Celal Başlangıç

Celal Başlangıç

Halkın gerçekleri öğrenmesinden çok korkuyorlar

‘AK tetikçiler”in saldırılarından Trump’la yapılan görüşmeye kadar her olayda AKP iktidarının korkuları ortaya saçılıyor

Garip bir "üç maymun" oyununa kaptırdılar kendilerini.

Kafesledikleri seçmenler gerçekleri görecek diye ödleri patlıyor.

Bu yüzden dünyanın bildiği "üç maymun" oyununun çok farklı bir versiyonunu icat ettiler.

Bir süre sonra bu buluşlarına "Türk tipi üç maymun" diye bir ad takarlarsa hiç şaşırmayın.

"AK maymun" yaptıklarına inandıkları ahalinin gözünü kapatıyor, kulağını tıkıyorlar.

Aman görmesinler, aman duymasınlar diye. Çünkü onların gerçekleri öğrenmesinden çok korkuyorlar.

İstiyorlar ki bu gözlerini kapattıkları, kulaklarını tıkadıkları seçmenler, söyledikleri her yalana inansın. Sormasın, sorgulamasın.

Sadece ülke içinde değil, dışında da yitirdikleri itibarlarını ve meşruiyetlerinin tek dayanakları işte bu gözlerini kapatıp kulaklarını tıkadıkları seçmenler.

Onların sayısı yetmezse hileye, hurdaya başvurup yine onların niceliğini yitirdikleri meşruiyetlerini koruyacak düzeye çıkarıyorlar.

Görmek, duymak, bilmek, gerçekleri öğrenmek ve haykırmak isteyen muhaliflerin yani "AK maymun" olmaya itiraz edenlerin de sesleri çıkmasın diye ağızlarını kapatıyorlar.

Kulakları tıkayıp gözleri ve ağızları kapamak da yetersiz kalırsa bu kez "AK tetikçiler"i sürüyorlar piyasaya.

Gerçekleri eğip bükerek, ters yüz ederek sunuyorlar kafesledikleri halkın bir bölümüne.

Eğer yalanlarını ortaya çıkartan, böbürlenmelerinin ne kadar kof olduğunu ortaya çıkartan olursa namluları hemen ona dönüyor "AK tetikçiler"in.

Bu yöntemin sayısız örnekleri sergileniyor yine bugünlerde.

 

GERÇEĞİ SÖYLEMENİN BEDELİ ÇOK AĞIR

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump’la görüştü.

Yandaş medya hemen "yalan makinesi" olarak Erdoğan’ın Trump’tan ne kadar büyük bir itibar gördüğünü, kapılarda karşılandığını, hatta oturtacak yer bulamadığını pompalamaya başladı.

Ancak CNN Türk’ten Nevşin Mengü ekranda iki cümleyle bütün bu balonları patlattı:

"Girdisi çıktısı, oturdusu kalktısı toplam 23 dakika sürdü. Erdoğan, Trump’ı Türkiye’ye davet etti, Trump ise arkasını dönüp gitti."

Vayyy, sen misin bunu söyleyen, Reis’in ABD Başkanıyla görüşmesinin toplam 23 dakika sürdüğünü söyleyen.

Hemen "Küçük AK tetik" düşürdü horozu.

İlk twittinden ele veriyordu paniğini:

"Şoför Nebahat taklitçisi Nevşin Mengü bu sefer cami duvarına çok kötü pisledin, çok kötü."

Giderek artıyor paniği:

"Türkiye ABD ile kavga etsin diye kasten yayın yaptın. Bu sefer bedelini ağır ödeyeceksin Nebahat."

Mengü’nün ekranda söylediği bu iki cümlenin neresinden "Türkiye ile ABD’nin kavga etmesini isteyen" bir anlam çıkardıklarını anlamak için yaşadıkları paniğe bakmak gerekiyor.

"Küçük AK tetikçi" sıkıyor mermileri:

"Erdoğan ve Trump görüşmesi çok kısa sürdü diye yalan söyleyip göbek atan Şoför Nebahat, kamyonu devirdin."

Mengü "Görüşme çok kısa sürdü" demiyor ki "23 dakika sürdü" diyor.

Ne yani 25 dakika mı sürdü, tamı tamına 23 dakika sürdü.

Yalan bunun neresinde? Panik işte…

"Devletin ve milletin menfaatlerine düşman yayın yapmak gazetecilik değildir" diyor "Küçük AK tetikçi".

Bunlara göre "Devletin ve milletin menfaatine yayın yapmak" söyledikleri yalanı sormadan, sorgulamadan doğru kabul etmek.

Çünkü söyledikleri yalanlara milletin inanmasını "devletin menfaatine" sayıyorlar. "Devlet" dedikleri de artık tek bir adamda, Reis’te ifadesini buluyor.

Panik büyük. Erdoğan’ın Trump’la hepi topu 23 dakika görüştüğünü halkın, yalanlarıyla kafesledikleri ahalinin bilmesini istemiyorlar.

Tetikçinin son twiti de Aydın Doğan’a:

"Eğer yerli ve milli adamım diyorsan ve DEVLET’ine bağlıysan gereğini yapacaksın."

Aydın Doğan da "yerli ve milli adam" olduğunu gösterip Mengü’yü ekrandan uzaklaştırıyor.

Bunların yalanını teşhir etmenin, gerçeğin ta kendisini yazmanın, çizmenin, söylemenin bedeli çok ağır bu ülkede.

Çünkü halk gerçekleri öğrenirse, kafeslediklerini sandıkları ahalinin bir bölümü ne kadar büyük kandırıldığını anlarsa iktidarı kaybedeceklerinden korkuyorlar. Beş paralık itibarlarının kalmayacağını biliyorlar, halkın Gezi benzeri bir isyana kalkışmasından çekiniyorlar.

 

AMAN HALK GERÇEKLERİ ÖĞRENMESİN DE…

 

Alman Der Spiegel Dergisi, Erdoğan’ın damadı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın Dubai’de bulunduğunu iddia ettiği milyonlarca Euro’yu Malta üzerinden aklamaya çalıştığını iddia etti.

Bakan Albayrak’ın avukatı yandaş medyaya iddiayı yalanlıyor.

Ancak bu noktada gazetecilik açısından çok komik bir durum yaşanıyor. Çünkü yandaş medya bu iddiayı halkın bilmesini istemiyor. Bu yüzden iddianın ne olduğunu yazmadan yalanlamasını koyuyor sayfalarına.

Olsun, aman halk gerçeği öğrenmesin de…

Albayrak’ın avukatının yalanlamada yer alan sözleri zaten korkularını ele veriyor:

"Ülkemiz hakkında uzunca bir süredir yapılan yalan haberlerle yurt içi ve yurt dışındaki Türk vatandaşları kışkırtılmak ve Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve yöneticilerinin itibarına zarar verilmek istenmektedir."

Evet, hepsinin düşünce tarzı aynı; gerçekleri öğrenmek halkı "kışkırtır", gerçekler öğrenilirse T.C. yöneticilerinin itibarı kalmaz.

İşte bütün korkuları bu.

 

SORULARINDA BİLE KORKULARI VAR

 

İşlerine iade edilmek için açlık grevi yapan Nuriye Gülmen ve Selçuk Özakça’ya gözaltında savcının yönelttiği sorular da korkularını ele veriyor aslında.

"Masumane hak arayışı görünümündeki bu eylemlerin asıl amacı nedir?"

Aslında bu soruyu soran savcının kafasında yanıtı da şöyle var kesin olarak:

"Amacım işe falan dönmek değil, halkı kışkırtmak, AK devleti yönetenlerin itibarını düşürmek için yapıyorum bu eylemi."

Zaten savcının bir başka sorusu, bu korkuyu gözler önüne seriyor:

"Ülkemiz genelinde eylem birlikteliği yaparak ülkemizde Gezi türü olaylar mı başlatmak istiyorsunuz?"

Bu soru bile, bu iktidarın foyasının ortaya çıkmasından, foya ortaya dökülünce kendilerine inananların da artık inançlarını yitirmesinden, arkasından Gezi benzeri olayların yaşanmasından ne kadar korktuklarını gösteriyor.

 

‘AK MAYMUN’ VE ‘AK ASLAN’ MESELESİ

 

Halk gerçekleri bilmesin, yalanlarıyla kafesledikleri ahali, iktidarın yarattığı sahte bir dünyaya inancını sürdürsün istiyorlar.

Halka sahte bir dünya, yalancı zaferler sunduklarının en büyük kanıtlarından bir başkası da Erdoğan’ın Trump’la yaptığı görüşmede yaşanan "çeviri oyunu".

Gerçi yandaş medya "çeviri hatası" gibi başlıklarla geçiştirmek, işin aslını faş etmek istemedi ama, bu yaşananın adı, Türkiye’de yaşayan insanları, AKP’ye inanan seçmenleri kandırmak için tezgahlanan bir numaradır.

Bütün dünya Erdoğan’ın Trump’a "Biz geçmişte yaptığımız hataları tekrarlamayacağız, bu yolda beraberce çalışmaya devam edeceğiz" dediğini biliyor.

Oysa, "üç maymun" oyununda olduğu gibi AKP’nin gözünü kapattıkları, kulağını tıkadıkları ise Erdoğan’ın Trump’ı "Terör örgütleri ile ilkeli ve kararlı mücadele konusunda geçmişte yaşanan hataları telafi edecek adımların devamının geleceğini umut ediyoruz" diye uyardığını sanıyor.

İşte AKP’nin ülke sınırları dahilinde sahneye koyduğu "üç maymun" oyununun Türkiye versiyonu böyle.

Halkın, kafesledikleri ahalinin gerçekleri öğrenmesinden çok korkuyorlar. Eğer gerçekleri öğrenirlerse, bütün itibarlarını kaybedecekleri, Gezi gibi bir isyanla iktidardan düşecekleri endişesini taşıyorlar.

Bu yüzden gazeteleri, dergileri, televizyonları kapatıyorlar, internet sitelerine erişimi engelliyorlar.

Bu yüzden 160 gazeteci cezaevinde, 123 gazeteci hakkında yakalama ve gözaltı kararı var.

Bu yüzden ülkede ifade ve düşünce özgürlüğünün sınırlarını daralttıkça daraltıyorlar.

Bu yüzden "AK maymun"laştırdıklarının gözlerini kapatıyorlar, kulaklarını tıkıyorlar.

Gerçekleri öğrenmek, bilmek, sorgulamak isteyenlerin yani muhaliflerin de "öbür maymun" gibi ağzını kapatıyorlar. (*)

 

(*) AK tetikçilere not: Bu yazıyı okuyup "AK Parti seçmenine maymun dedi, diye hemen silahınıza sarılmayın. Oyunun adı "üç maymun" olduğu için "AK maymun" ifadesi kullanıldı. Eğer oyunun adı "üç aslan" olsaydı "AK aslan" ifadesi kullanılacaktı.

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Celal Başlangıç Arşivi