Kafkaslar'da barış yolunda önkoşullar sürekli değişiyor

Aliyev iktidarı, 50 yaşın üstündeki tüm Karabağlıların, Azerbaycan için savaş suçlusu olduğunu söylüyor. Peki buna karşılık dünya ne yapıyor? Daha yapıcı bir çözüm için barış görüşmeleri.. Acaba 'barış' kelimesinin anlamını son dönemde nasıl değiştirdiler

Artık gördüğümüz ve duyduğumuz hiçbir şeye inanamayacak duruma geldik. Okuduklarımız ve konuştuğumuz kelimelerin anlamlarını bile bir gecede değiştirebilecek bir dünya düzeni kurdular.

ABD'de devletin gizli evraklarını çalan devlet başkanına 'hırsız' denemeyecek bir hukuk sistemi olan ; birçok dilin sözlüğüne girmiş olan twiter'ın adını bir gecede değiştirebilen bir dünya düzeni bu. Yani okuduğunuz şeyi anlayabilmeniz, doğru konuşabilmeniz için gerekli olan kelimelerin anlamı değişiyor. Basılı sözlüklerin değerinin artacağını hissediyorum. Zira online her şey bir tıkla değişebiliyor artık. Vikipedi'deki bilgileri nasıl üye olan herkes güncelleyebiliyor ise, güncel dil ve siyaset bilimi de sanki her gün elinde gücü olana göre güncelleniyor.

Geçtiğimiz hafta ARTI TV'deki Gamurç'ta konuk ettiğim Yalçın Çakmak ve Ahmet Özcan'la İletişim yayınlarından çıkan son kitapları "Şekavet, Hıyanet, İsyan - Geç Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Eşkıyalık" üzerine gerçekleştirdiğimiz söyleşide de bu kavramlardan birini konuştuk. Eskiden iktidara karşı kim varsa 'eşkıya', 'bozguncu' iken sonrasında 'terörist' oluveriyor. İktidarların sözlükleri de dünya düzeni değiştikçe güncelleniyor. İşgalciler, barış sözcüsü, barış yapıcılar ise işgalci olabiliyor artık. Hangi iktidarın hangi iktidar ile ne kadar paraya ne kadar iş için anlaştığına bağlı bu sözlüklerin güncellenme durumu da.

Yeterince paranız var ise yeterince gücünüz de var.

Bir yerde bu düzenin çürüyeceğini ve paranın biteceğini umuyorum...

Ama umutsuzum desem yeridir.

ŞUŞİ’DE HAVYAR FORUMU VE AĞDAM YOLU

Benim yakından takip ettiğim konulardan biri Karabağ'daki barış süreci olduğu için oradan bir örnekle pekiştireyim demek istediğimi.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü tanıdığını açıklaması (resmi deklarasyon değildir) sonrasında Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, Avrupa ve ABD'deki tüm lobi gücünü kullanarak Ermenistan ve Karabağ'ın imajını uluslararası alanda değiştirmek için kolları sıvadı.

Karabağ'ın Ermenistan ile tek bağlantısı olan Laçin koridorunu bloke eden Azerbaycan iktidarı, 240 günden fazla bir süredir Karabağ'a insani yardımların girmesine izin vermiyor. Buna karşı tez olarak oluşturdukları, 'insani yardım gidecek ise Azerbaycan'dan gitmeli' savını da geliştirmeye devam ediyorlar.

Azerbaycan bu süreç içerisinde Ağdam'dan Karabağ'a bir yol ve kontrol noktası oluşturdu. Ancak Karabağlılar bu noktanın Stepanakert'e bağlandığı noktada insani bir barikat kurdular. Nasıl Laçin Koridoru kapalı ise öteki taraftan da Ağdam yolu kapalı yani. Uluslararası kuruluşlarla birlikte toplanmış 400 tona yakın yardımı taşıyan 12 TIR’ın Ermenistan'dan Laçin Koridoru'na geçişine Azerbaycan kontrol noktasından izin verilmiyor.

Karabağ'a insani yardım koridorunun Ağdam'dan açılması, Azerbaycan'ın ileride bölgenin statüsünü kendi istediği şekilde belirlenmesi için bir yol aralaması da demek.

Nasıl mı ?

İnsani yardım konvoyunun içerisinde gelen ilaçlar daha önce Karabağ'daki Ermenileri tamamen yok etmek isteyen Azerbaycan devleti tarafından verilecek demek.

Tabii ki Karabağlılar için bu durumun güvenilirliği sorgulanır.

Gıdalar Azerbaycan tarafından sağlanacak demek.

Doktorlar ileride Azerbaycan tarafından sağlanacak demek...

Ve dahası...

Statüsü konusunda henüz bir anlaşma ve uzun vadeli bir görüş birliği sağlanmamışken, Karabağ'ın böyle bir durumu kabul etmesi, oblast veya özerk bir yönetim talebine de zarar verecektir.

Oysa uluslararası kamuoyu çok daha farklı bir yerde.

Bu uluslararası güçler ve uluslararası kamuoyu sözünün de sözlüğe nasıl girdiği tartışılmalı bir aslında.

Emperyalist güçlerin kendi %10'luk enflasyon artışları ve mülteci akımını önlemek için ırkçı partilere oy verecek olan vatandaşlarına 'uluslararası kamuoyu', ülkesindeki gaz ve enerji kaynakları kesilmesin diye her türlü taklayı atacak olan ve 'havyar diplomasisi' ile beslenen liderlere de 'uluslararası güçler' deniyor bu günlerde...

Brüksel'de Avrupa Devlet ve Hükûmet Başkanları Konseyi Başkanı Charles Michel ile yapılan üçlü görüşme sırasında Michel, 'uluslararası bir güç lideri' olarak Ağdam yolunun da bir alternatif olduğunu söyleyiverdi mesela.

Aynı Michel'in, Erdoğan Brüksel'i ziyaret ettiğine Belçika Başbakan'ı olduğunu ve Emine hanım için caddeleri kapattığını hatırlatalım.

İşte bu 'uluslararası güç'ün sözünün hemen sonrasında bir koz olarak kullanılacağı belli idi.

Öyle de oldu. Aliyev Ağdam'ı rota olarak gösterdi.

TÜRKİYE’NİN DURUŞU, YENİ ÖN KOŞUL, ZANGEZUR

Temmuz aynının son günlerinde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ile Dışişleri Bakanlığı'nda görüştü. Fidan, basın toplantısında yaptığı açıklamada, Azerbaycan-Ermenistan bölgesinde huzur ve istikrara giden yolun kapsamlı bir barış anlaşmasından geçtiğini, bunun için ise Zengezur Koridoru'nun açılmasının büyük öneme sahip olduğunu söyledi.

Burada Zangezur'u Laçin'e karşı bir koz olarak kullanan Fidan, Türkiye-Ermenistan arasındaki normalleşme sürecini de Azerbaycan'a bağlamış durumda.

Kendi açıklamasında daha önce 'Karabağ' sebebiyle sınırın kapandığına anacak artık böyle bir sorun kalmadığına değinen Fidan şimdi de Zangezur koridorunu çaktırmadan önkoşul olarak gösteriyor.

Fidan'ın sözleri aynen şöyle : "Bizim inancımız bir an önce Ermenistan'la Azerbaycan arasındaki anlaşmaların imzalanması; Türkiye'nin de böylece Ermenistan'la ilişkilerini normalleştirerek, Kafkasya'da Azerbaycan, Türkiye ve Ermenistan'ın merkezinde olduğu bir ekonomik ve istikrar kalkınma sürecinin bir an önce başlaması. Tabii bu bölgedeki diğer ülkeler için de esas itibarıyla büyük bir fırsat teşkil etmekte."

HER ERKEK BİR "TERÖRİST"

Tüm bunlar olurken Karabağ'da insani kriz devam ediyor. Oradaki insanlar ekmek kuyruklarında bayılırken Laçin koridorundan bir başka haber daha geliyor. 1991'deki savaşta yer alan şimdi emeklilik yaşı gelmiş bir Karabağlı, sağlık nedenleriyle Ermenistan'a nakledilirken ; Laçin'deki Azerbaycan güvenlik noktası tarafından kaçırılıyor. Bakü'ye gönderilip yargılanacak.

Üstelik kanıt da kendisine benzemeyen eski bir fotoğraf ve bir gizli tanık ifadesi.

Ne kadar tanıdık bu cümleler değil mi ?

Büyük ağabeyi Türkiye'den ‘gizli tanıklığın’ nasıl kullanılacağı ile ilgili derslerini alan Azerbaycan şimdi bu 'gizli tanıkları' Karabağlı erkek hastalar üzerinde kullanacak.

Bu tekil olay şunu gösteriyor ki Karabağ'da 1991'de savaş durumunda silah kullanma eğitimi almış herkes, kimilerine göre 'halk savunma birlikleri', kimilerine göre 'ayrılıkçı savaşçılar' birer tehdit olarak gözaltına alınıp Bakü'de yargılanacak.

Savaş halinde kadın-erkek herkesin öz savunma için silah eğitimi almasının doğal olduğunu kabul edersek ; Aliyev iktidarı bu öz savunmayı kabul etmediğini söylüyor. Ayrıca bölgedeki tüm erkek toplumundan hem kendi vatandaşlığını kabul etmesini hem de inanmadıkları bir adalet sisteminde yargılanmayı kabul etmelerini istiyor.

Aliyev iktidarı, şu anda 50 yaşın üstündeki tüm Karabağlıların, Azerbaycan için potansiyel savaş suçlusu olduğunu söylüyor.

Peki buna karşılık dünya ne yapıyor ?

Daha yapıcı bir çözüm için barış görüşmeleri...

Merak ediyorum acaba 'barış' kelimesinin anlamını son dönemde nasıl değiştirdiler?


Aris Nalcı: 1998'de Agos'ta, Hrant Dink ve arkadaşlarıyla çalışmaya başladı. Haber müdürlüğü, editörlük ve yazı işleri müdürlüğü yaptı. İMC televizyonunda programlar sundu ve bir süre haber müdürlüğü görevini üstlendi. Aynı dönemde Türkiye'de azınlıklarla ilgili ilk program olan Gamurç - Köprü'nün editörlüğünü ve sunuculuğunu yaptı. Programa halen ARTI TV'de devam ediyor. Birçok sivil toplum örgütünde azınlık hakları ile ilgili çalışmalar yaptı, sergi ve raporlar hazırladı. 1965 kitabının editörlerinden biridir, Evrensel ve Kor yayınlarından çıkan Paramazlar adlı kitabın ise çevirmenidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aris Nalcı Arşivi