Kaos mu? Bu ne cüret?

Yetkisiz ve çürümüş bir rejime geleceğimizin hiçbir zaman dilimini o kadar da kolay teslim edecek değiliz. Son tarih 24 Haziran 2023’tür. Sonra yetki biter. Erdoğan’ın koltuğunda oturması ayeti kerime değil ya neticede?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem olan bölgeleri bir yıl içinde yeniden inşa etmek için bizlerden bir yıl süre istiyor.

Son genel seçimler 24 Haziran 2018’de yapıldı. Bu demektir ki AKP ve MHP, halktan belli bir vade ile aldıkları “yönetme” yetkisini en geç 24 Haziran 2023’te teslim etmek zorundadır. Ancak savaş olursa seçim ertelenebilir. Anayasa’da böyle yazıyor. Seçim erkene alınabilir fakat ertelenemez.

“Seçim ertelensin” çıkışını ilk ortaya atan TBMM Eski Başkanı Bülent Arınç dahi bu konuda Anayasa değişikliğinden başka çare olmadığını kabul etmek zorunda kaldı.

Peki fiziki şartlar, yıkım, o tarihe kadar seçim yapılmasına izin verecek mi? Milyonlarca insanın yaşadığı kentler yıkıldı. Milyonlarca insan göç etti. İkametgahlar, seçim bölgeleri, seçmen kütükleri, kentin nüfusuna göre çıkaracağı vekil sayısı, sandık güvenliği, sayım vesaire.

Bülent Arınç, bu durumu “kaos olur” diye tarifledi.

Yani AKP ve MHP ülkeyi yönetmeye, yıkılan 10 kenti yeniden inşa etmeye, bizleri güvenle seçime ulaştırmaya yetkisi olmasa da devam edecek öyle mi?

Bu ne cüret?

Niye kaos olsun Beyefendi?

Siyasi ömrünü tamamlamış hatta meşruiyetini yitirmiş, büyük ihtimalle bu seçimlerde silinip gidecek olan bir klik hangi hukuk ile bölgenin yeniden inşasını yapacakmış?

Hangi yetkiyle devletin tüm imkanlarını kullanacak, toplanan paraların sevk ve idaresini yönetecekmiş?

Tarihimizin en mezhepçi, en ırkçı koalisyonu var tepemizde. Yolsuzluk, hırsızlık yüzünden çökmüşüz. Liyakatsizlik, hukuksuzluk, yüzünden çökmüşüz. Memlekette kurum kalmamış.

Yeniden inşa için sivil toplum örgütleri, bilim insanları, şehir planlamacıları, yerel yönetimler, üniversiteler, köklü kurumlar, akıl, fikir lazım bizlere. Bu rejim onların en iyilerini cezaevinde tutuyor. Yerlerine kayyım atıyor. Dışardakilerin pek çoğu haklarında açılan davalarla uğraşıyor, bir kısmının hala pasaportu yok.

Yeniden inşa için aşağıdan yukarıya örgütlenmeye, rant canavarlığından uzak durmaya, şeffaflığa, denetlenebilir olunmasına, parlamentoya, tartışmaya ihtiyacımız var.

Bir yılda yeniden inşayı böyle mi yapacaklar?

Asla…

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş elinde kılıç, beşli çetenin dozerleri eşliğinde medeniyetler beşiği Hatay’ı yeniden inşa edecek öyle mi?

O zaman kaos olmaz mı yani? Her olaya “Allahın lütfu” gözüyle bakmaktan vaz geçemiyorsunuz öyle değil mi?

Önümüzde dört ay var. Resmi seçim tarihine yetişmek için imkanlar yeterli olur mu hep beraber düşüneceğiz.

Diyelim ki fiziki şartlar, yıkım, o tarihe kadar seçim yapılmasına izin vermiyor. Milyonlarca insanın yaşadığı kentler yıkıldı. Milyonlarca insan göç etti. İkametgahlar, seçim bölgeleri, seçmen kütükleri, kentin nüfusuna göre çıkaracağı vekil sayısı, sandık güvenliği, sayım vesaire.

O vakit Anayasa’da geçici bir düzenleme yaparız. Depremin acılarını telafi etme sürecini yürütecek ve bizleri güvenle seçime ulaştırmayı vazife edecek, sınırlı yetkilere sahip bir “milli” komisyon kurarız. İçinde tüm partilerin eşit katılımıyla temsilciler ve lazım olan bilgiye sahip liyakatli insanlar olur. Erdoğan ve AKP, yetkilerini “siyaset üstü” olan bu komisyona devreder. Şartların elverdiği en yakın tarihte genel seçimler yapılır.

Kazanan partiler, halktan aldıkları yetkiyle memleketi yeniden kurarlar.

Bu ihtimal niye aklınıza gelmiyor Sayın Arınç?

Yetkisiz ve çürümüş bir rejime geleceğimizin hiçbir zaman dilimini o kadar da kolay teslim edecek değiliz. Son tarih 24 Haziran 2023’tür. Sonra yetki biter.

Erdoğan’ın her senaryoda koltuğunda oturması ayeti kerime değil ya neticede?

O’nsuz senaryolara ufaktan alışsanız iyi olur derim…


Hayko Bağdat: 1976 yılında Rum bir anne ve Ermeni bir babanın dördüncü çocuğu olarak İstanbul’da doğdu. 1994’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‘ne başladı. Babasının beklenmedik vefatı sebebiyle eğitimini tamamlayamadı. 2002'de Yaşam Radyo’da Türkiye’de ilk azınlık sorunlarını gündeme taşıyan “Sözde Kalanlar” programı ile gazeteciliğe başlayan Bağdat, Türkiye’nin önemli basın organlarından gazetecilik, köşe yazarlığı ve yorumculuk yaptı. 2007'de katledilen Hrant Dink’in ardından kurulan ve adalet arayışını sürdüren “Hrant’ın Arkadaşları” ekibinin kurucuları arasında yer alan Bağdat’ın “Türkiye’de Ermeni ve öteki olmayı” anlatan ilk kitabı ‘Salyangoz’ 2014’te, ikinci kitabı ‘Gollik’ 2015 yılında, üçüncü kitabı ‘Kurtuluş Ҫok Bozuldu’ ise 2016 yılında okurlarıyla buluştu. Kitabından esinlenerek kurguladığı tek kişilik gösterisi Salyangoz, 2016’da seyirci ile buluştu. 2017’de Almanya’ya taşınan Bağdat, Berlin’de gazeteciliğe ve üretmeye devam ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hayko Bağdat Arşivi