Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar!

1915'te Ermeni halkının başına ne geldiyse bugün benzeri Karabağ'da yaşanıyor. Kafkaslar'da Ermenilerin, Türkiye’de, Irak’ta, Suriye’de Kürtlerin geleceği Batı’nın çıkarları doğrultusunda beraber çalıştıkları diktatörlerin vicdanına teslim edilmiş durumda

1915’te Ermeni halkının başına ne geldi?

Medeni dünya bu konuya ne diye isim verdi?

Fail kimdi, mağdur kimdi?

Bu bir soykırımdı ve bugün bu soykırımı inkar eden, soykırım suçu işleyen kadroları kahraman ilan eden, her yere katillerin heykelini diken, okullara adını veren bir ülke Türkiye, öyle değil mi?

ABD Senatosu ve Joe Biden böyle düşünüyor öyle değil mi?

Putin de böyle düşünüyor olmalı.

Neticede 1915’in bir soykırım olduğunu parlamentolarında kabul eden Almanya, Arjantin, Avusturya, Belçika, Bolivya, Brezilya, Bulgaristan, Kanada, Şili, Kıbrıs, Çekya, Fransa, Yunanistan, İtalya, Libya, Litvanya, Lübnan, Lüksemburg, Hollanda, Paraguay, Polonya, Portekiz, Rusya, Slovakya, İsveç, İsviçre, Suriye, Vatikan, Venezuela, Uruguay, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda böyle düşünüyordur kesin.

Ortada soykırıma uğramış bir halk var. Soykırım insanlığın adını koyduğu en büyük suç. Medeni dünya tüm kurumlarıyla böyle bir suçun “bir daha asla’ yaşanmaması için elinden geleni yapacak, fail kimliğin tekrar palazlanmasına, tekrar saldırmasına mani olacaktır öyle değil mi?

Mesela Almanya’da gittikçe güçlenen Neo Nazi AFD Partisi iktidara gelse, Nazi sembolleri ve Hitler fotoğraflarıyla gidip yeniden Yahudi halkına saldırsa, onları yurtlarından göçe zorlasa buna itiraz etmemiz gerekir öyle değil mi?

Öyle değilmiş…

YÜZBİNLERCE ERMENİ YURDUNDAN EDİLDİ

Türkiye ve Azerbaycan, İsrail’in silah ve mühimmatı, Putin’in onayı, gaza ihtiyacı olan Avrupa’nın kumpası, ABD’nin İran’a gol atma isteği sayesinde yüzbinlerce Ermeni’yi evinden, yurdundan etti.

Ermeni halkını yollara süren askerin omzunda şu arma vardı:

Medeniyet, soğan zarı kadar ince bir tabaka. Diplomasi ise büyük bir dolandırıcılık oyunu. Demek ki Ermeni Diasporası medeni dünyayı yönetmiyormuş. Dünya, silahı fazla olanın haklı olduğu büyük bir kaosmuş.

Avrupa Parlamentosu’nun göçmen korkusundan Türkiye’ye yaptırım uygulamaya maçası yetmiyormuş.

Soykırımın ne olduğunu en iyi bilen İsrail, Ermeni halkının imhasına mühimmat sağlayabiliyormuş.

Halkların haklarını esas alan hiçbir uluslararası sözleşmenin hükmü yokmuş.

İnsanlık tarihi boyunca tekerrür eden ve fakat günümüzde bir daha asla olmaz zannettiğimiz tüm suçlar tekrar bal gibi işlenebilirmiş.

Önceden olduğu gibi bu suçlar işlenirken tüm medeni dünya kafasını başka tarafa çevirebilirmiş,

Onların Demirtaş ve Kavala için büyük endişe duymak, Artsakh’taki gelişmeleri derin bir kaygıyla takip etmek gibi iki yüzlü cümleleri hep suya yazılıymış.

Kafkaslar'da Ermenilerin, Türkiye’de, Irak’ta, Suriye’de Kürtlerin geleceği Batı’nın çıkarları doğrultusunda beraber çalıştıkları diktatörlerin vicdanına teslim edilebilirmiş.

Aynı 1915’te olduğu gibi…

Mehmet Akif’in “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” dizesi ne kadar da haklıymış…


Hayko Bağdat: 1976 yılında Rum bir anne ve Ermeni bir babanın dördüncü çocuğu olarak İstanbul’da doğdu. 1994’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‘ne başladı. Babasının beklenmedik vefatı sebebiyle eğitimini tamamlayamadı. 2002'de Yaşam Radyo’da Türkiye’de ilk azınlık sorunlarını gündeme taşıyan “Sözde Kalanlar” programı ile gazeteciliğe başlayan Bağdat, Türkiye’nin önemli basın organlarından gazetecilik, köşe yazarlığı ve yorumculuk yaptı. 2007'de katledilen Hrant Dink’in ardından kurulan ve adalet arayışını sürdüren “Hrant’ın Arkadaşları” ekibinin kurucuları arasında yer alan Bağdat’ın “Türkiye’de Ermeni ve öteki olmayı” anlatan ilk kitabı ‘Salyangoz’ 2014’te, ikinci kitabı ‘Gollik’ 2015 yılında, üçüncü kitabı ‘Kurtuluş Ҫok Bozuldu’ ise 2016 yılında okurlarıyla buluştu. Kitabından esinlenerek kurguladığı tek kişilik gösterisi Salyangoz, 2016’da seyirci ile buluştu. 2017’de Almanya’ya taşınan Bağdat, Berlin’de gazeteci

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hayko Bağdat Arşivi