Paptircem’den 'Büyüklere Ninniler'

İyi bir hikâye anlatıcısı ve şarkı yazarı Paptircem. Şarkıların yorumlanışı ve müzikler bir yandan dinginlik duygusunu verirken, bir yandan da albümde yaratılan atmosferin depresif olduğunu söylemek gerek...

Sena Gül, yani sahne adıyla bildiğimiz Paptircem, ilk başlarda YouTube’a yüklediği müzikli viral videolarıyla dikkat çekmişti. Sonrasında, kendi yazdığı şarkıları da yayımlamasıyla, müzikteki yolculuğu başlamış oldu. 2021’den itibaren çıkardığı teklilerle dinleyici kitlesini genişleten Paptircem, asıl çıkışını 2023 yılında Padişahım şarkısıyla yaptı. Padişahım, daha önce yaptığı şarkılardan oldukça farklı. Hem söylemde hem müzikal alt yapıda ondan duymaya alışık olmadığımız bir yaklaşım göze çarpıyor bu şarkıda. Kullanılan elektro saz sampleri, dozunda darbuka dokunuşlarıyla; duygusallıktan sıyrılmış, daha hareketli, enerjik ve ironik bir yorumla bizi karşılıyor bu parça.

Şarkı, başta ilişkiler olmak üzere hayatın her alanında karşılaşılan buyurgan dile, baskıcı tutuma karşı bir tavır taşıyor. Paptircem şarkıdaki meselesini alaycı bir üslupla dile getiriyor, üstelik buyurganın dilini kullanarak ters köşe yapıyor. Zaten şarkının en can alıcı noktası da bu. Başka bir açıdan bakarak anlamı genişletmek, çoğaltmak da mümkün bu şarkıda. TİP’in 2023 seçimleri için hazırladığı klipte, Padişahım şarkısını uyarlayarak kullanması, bu parçanın herkesi kendi meselesi üzerinden yakalayabildiğinin göstergesi.

Padişahım, bir anlamda bize uyanmayı salık verirken, yeni çıkardığı, ilk albümü olan Büyüklere Ninniler ise “gözüne uyku girmeyenlere” adanıyor. Uyuyamayanlara, büyüklere ninniler fısıldayan Paptircem’in bu tavrı, aslında büyümekle ilgili meselesi olanlara dokunuyor. Büyümek, yetişkin olmak, kendi başına ayakta kalma deneyimini kazanmak aileden, özellikle anneden kopuşu da beraberinde getiriyor. Büyüklere Ninniler bu anlamda yaşanan kopuşun ya da ayrılığın nüvelerini taşıyor.

1710239539286.png

Ninni metaforuyla çocukluk ve yetişkinlik döneminin bir nevi karşılaştırılması yapılırken, çocukluktaki korunaklı yaşamın sıcaklığı ve özlem duygusu da kendini duyuruyor. Dolayısıyla büyüklere ninni söyleme isteği, şarkıdaki anlatıcının çocukluktaki hissiyatına kavuşma arzusunu temsil ediyor. Aynı zamanda yalnızlığı avutmanın da simgesi ninni. Mesela Çizelim Biri şarkısındaki “ah başını biri okşasa” ifadesi, albümle aynı adı taşıyan introdaki, “uyur çocuklar, uyur büyürler… solup gidenler hep büyükler/ niye yazılmaz büyüklere ninniler” sözleri, ninninin bittiğinin, büyümekle birlikte korunaksız kalındığının, yetişkinlikle tek başına ayakta kalma mücadelesi verildiğinin ifadesi. Kaybettim Yirmilerimde şarkısında da neden tüm ninniler biter diye sorulurken, peşinden hemen cevabı da geliyor: “uyu, büyü diye.” Uyuyarak büyümenin, büyüyünce de uykunun kaçmasının özünde ölüm kavramı var. Büyümenin ölüme doğru yaşamak olduğu bilinciyle, “hevesli mi insan yavaşça ölmeye” diye sorar Paptircem.

Büyümek şarkıdaki anlatıcıya göre aynı zamanda solmaktır. Büyüdükçe solmak, metaforik olarak ninnisiz kalmakla ilişkilendirilir. Çocukların büyümesinde uykunun önemli olması ve bebeğin, annenin sesi sayesinde kendini güvende hissetmesi açısından ninninin önemli bir işlevi vardır. Yetişkin olunduğunda, yani büyüme durduğunda uykuların kaçması, yaşama dair rüyaların bitmesi olarak da değerlendirilebilir. Mesela, Gökyüzüne Taşınsam şarkısındaki, “uzun zamandır çocuk değilim” diyen anlatıcı, “kimse bulmasa beni, biraz uyusam, yüzümü bulutlardan yastıklara gömsem/ koyunlar saysam, rüyalar görsem…” sözleriyle içinde bulunduğu ruh halini açıkça ifade ediyor. Bu kez uykusuzluk kavramı, rüyaların kaybolmasıyla bir arada ele alınıyor. Rüya görememek, hayallerin kaybolması olarak yer buluyor şarkılarda.

paptircem-68046-jpg.webp

DEDEM YANAŞTI BEMBEYAZ KAYIĞIYLA

Uyku, uyanıklık, rüya, hayal, çocukluk, büyümek gibi kavramlar geçmişle şimdi arasında bağ kurarken, otobiyografik belleği de yansıtıyor şarkılara. Mesela, Kaptan şarkısında anlatıcı, çocukluğunda ailecek yapılan hafta sonu tatillerinden söz ediyor. Şehirden iki saat uzaktaki yazlıklarına arabayla gidişlerini ve orada geçirilen zamanı anımsayan anlatıcı, şarkının hikâyesinde iki farklı zaman dilimi ve iki farklı duyguya götürüyor bizi. Sekiz yaşına ait olan anısı, yani şarkının açılışı, coşkulu, mutlu, bagajı güneşli bir anıyken, şarkının sonlarına on altı yaşındaki bulutlu ve hüzünlü anıyla karşılaşıyoruz.

Şarkıda, çocukluk ve ergenlik dönemine dair iki anının anlatılması, çocukluğun mutluluk ve hayallerle dolu olmasına karşın, ergenliğin, yani büyüme sürecinin başlamasının hayallerin yıkılmasına ve gerçeklerle yüzleşmeye neden olduğuna dair göndermelerdir. Başka bir açıdan bakarsak, iç dünya ile dış dünyanın çarpışmasıdır söz konusu olan. On altı yaşında karşılaştığı gerçek; dedenin kaybedilmesi, simgesel olarak masadaki bir tabağın eksilmesiyle anlatılır. Bu aynı zamanda, acının başladığı yerde büyümenin de başladığını gösterir.

Diğer yandan, şarkıdaki, çocukluk dönemine ait anıdaki “…hayallerim ve ay çiçekleri/ öğle vakti varmışız yazlığa/ dedem yanaştı bembeyaz kayığıyla” sözleriyle, ergenlik dönemindeki anıda geçen “bugün cuma, gidiyoruz yazlığa/ annem biraz durgun, ben on altı yaşında/ beş tabak var sofrada/ şarkı yok radyoda…” ifadeleri, dinleyicide şiirsel bir tat bırakıyor ve sözler, müziğin dışında, kendi içlerinde de bir ritim oluşturuyor. Tüm bunların sinematografik bir anlatımla şarkıya yedirilmesi ise, hikâyenin gözümüzde canlanmasına, aynı zamanda şarkıdaki öznenin de anılar yoluyla kendisini dışardan izlemesine olanak sağlıyor. Bu noktada, şarkı sözlerinde Paptircem’le beraber, şarkıda düet yaptığı Dilan Balkay ve albümün prodüktörü Kaan Arslan’ın da katkısı olduğunu belirtmek gerek.

Sekiz şarkılık bu albüm konsept bir çalışma. Paptircem, ninni metaforu üzerinden, yukarıda söz ettiğim gibi, çocukluk/ büyümek, uyku/ uyanıklık gibi kavramları merkezine alıyor. Albümün merkezine alınan bu kavramlar, özünde yaşam/ ölüm olgularıyla ilgili soruları da barındırıyor. Bu doğrultuda, şarkılarda varoluş sorunsalının da kendini hissettirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Geçmişin şimdinin içinde yer alması ise, bir anlamda, şarkıdaki öznenin geriye dönüp kendini yeniden oluşturma arzusunu imliyor. Geçmişteki hataların düzeltilmesi çabası da denebilir buna. Özellikle şarkı sözlerinde katkısı da olan Deniz Tekin’le düet yaptığı Çizelim Biri adlı şarkı, kendinle yeniden tanışmayı, kendine karşındakinin gözünden bakmayı da barındırıyor. Bu bakış tek taraflı değil kuşkusuz. Şarkıdaki özneye karşısındaki kişinin nasıl baktığı, nasıl görmek istediği de önemli. Mesela Uzaktan Bir Tanıdık şarkısında geçen “istediğin kadın olamadım” sözleri aslında şarkıdaki öznenin benliğini koruma, kendi istediği gibi olma çabasına gönderme.

Kısacası iyi bir hikâye anlatıcısı, iyi bir şarkı yazarı Paptircem. Şarkıların yorumlanışı ve müzikler bir yandan sakinlik, dinginlik duygusunu verirken, bir yandan da albümde yaratılan atmosferin depresif olduğunu söylemek gerek. Bu iki ayrı duygu çocukluk ve yetişkinliğe vurgu yapmak için kullanılmış. Bu anlamda iyi düzenlenmiş şarkılar ortaya çıkmış. O zaman çalsın Büyüklere Ninniler. Eve yalnız dönenler için…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Deniz Durukan Arşivi