Sedef Sebüktekin’den yeni tekli: 'Yok Olmak'

"Elbette her şey çok kaygan ve rahatsız” edici diyor Sedef Sebüktekin yeni çıkan teklisi “Yok Olmak”ta. “Yok Olmak”, ilk başlardaki anlaşılma kaygısının ya da sesini ulaştırma isteğinin, bir başka meseleyle birleşip evrildiğini gösteriyor.

Deniz DURUKAN


Sedef Sebüktekin müzik sahnesinde son yılların dikkat çeken isimlerinden biri. Henüz solo albümü yok, (Nova Norda, Canozan ve Birkan Nasuhoğlu’yla beraber çıkardıkları ortak çalışma “Evde”yi unutmadan) ama 2016 yılından itibaren yayınladığı teklilerle neredeyse iki albümlük bir arşiv oluşturmuş Sebüktekin. Tek tek anlattığı hikâyeler, toplamda bütünlüğü sağlıyor ya da o kadifemsi sesiyle, bizi ortada bir yerde buluşturuyor. Bu anlamda şarkılardaki hikâyeler adım adım bu yolculuğa tanıklık ettiriyor. Bu yolculukta kendini oluşturma, değişim, hayaller, gerçek gibi meseleler kendini duyuruyor.

Tüm bunları aşk üzerinden anlatması, kişisel olanın daha baskın olduğu duygusunu yaratıyor. Bir yanıyla öyle. Bir yanıyla da değil. Kişiselmiş gibi duran meseleler, belli bir kesimin duygularında karşılık buluyor. Ama o kesiminin, Sebüktekin’in dinleyicisinin oldukça kalabalık olduğunu söylemek gerek. Bu anlamda, bir duygudaşlığın sesi denebilir Sedef Sebüktekin’in şarkıları için. Mesela ilk dönem şarkıları olan “Korkma”, “Deli Değilsin”, “Hayalin Kadar”, “Bugün İçicem”, “Kayboluyorum”da dile getirdiği; yeni sahillerde yüzme arzusu, kaçmaya hevesi olmamak, utandıklarını fısıldamak, istediği cevapları hayattan alamamak, dünü kafadan atmak, süte batırılmış yalanlar, bilincin altında yatan tüm yaratıkların ortaya çıkmasını beklemek gibi ifadeler, bir anlamda, duyulmayanın duyurulması arzusunu taşıyor. Bunda, anlaşılmak istemenin yanı sıra, üstü örtülü olan birçok şeyin örtüsünü kaldırma isteği de var. Bu sadece Sebüktekin’in değil, hemen herkesin anlaşılma, sesini diğerine ulaştırma arzusu aslında. Sebüktekin’in sesini diğerine ulaştırma isteği kuşkusuz karşılık buluyor. O yüzden daha ilk şarkısında “Korkma” diye sesleniyor; kaçmaya hevesli olmadığının da altını çizerek. Bu, bir nevi, attığı ilk adımdan itibaren kendini cesaretlendirme hem kendine hem yanındakine sarılarak yola çıkmaya hazırlanma hali olarak değerlendirilebilir.

“Elbette her şey çok kaygan ve rahatsız” edici diyor Sedef Sebüktekin yeni çıkan teklisi “Yok Olmak”ta. “Yok Olmak”, ilk başlardaki anlaşılma kaygısının ya da sesini ulaştırma isteğinin, bir başka meseleyle birleşip evrildiğini gösteriyor. Odağına yabancılaşma sorunsalını ele alıyor Sebüktekin. Şarkıda geçen “neden buradayım” sorusu, esasen gündelik olanın sıkıntısıyla kendini gösterse de daha kapsamlı bir okuma yapmaya olanak sağlıyor. Bulunduğu mekâna yabancılaşmadan söz eden Sebüktekin, “ben, yabancısı kendi evimin, uzaktan izliyorum kahkahaları…” sözleriyle de dışardaki hayatın içerideki hayatla uyuşmadığını ortaya koyuyor. Şarkıdaki öznenin dışarıyı izlemesi ve gördüklerine yabancı kalması, içinde bulunulan yapının kayganlığıyla, her şeyin kaygan olması ise her şeyin sahte olmasıyla ilişkilendirilir. Yabancılık da bu noktada başlar ama bunun ucu hem mekânsal hem de kültürel olana uzanır. “Kendi evimin yabancısı” derken sözünü ettiği “ev,” daha büyük bir mekânı, yaşadığı kenti işaret ediyor. Metropol hayatının durağan olmayan yapısıyla insan ilişkilerindeki kayganlığı bir arada değerlendiriyor. Bu kaygan ilişkiler ağının yabancılaşmayla dolaylı olarak bağı da kuruluyor. Yabancı olmayı, bireyi kuşatan dışsal baskılarla ele alıyor. Şarkıda geçen “bir adam fısıldıyor kulağıma uyuştur kendini/ istemem yok olmak” sözlerinde, uyuşturmanın uyum sağlamakla ilgisini kurabiliriz. Yani kültürel, dışsal baskılara uyum sağlamak, kendini uyuşturmak, hissizleştirmek diye okunabilir. “İstemem yok olmak” sözü, tam da bu noktada anlam kazanıyor; çünkü hissizleşmek, düşünememek yok olmakla eş anlamlıdır. Kimsenin seni duyamamasıdır. Aynı zamanda kendini de duymamaktır.

Mesela, “Yok Olmak”tan kısa bir süre önce çıkardığı “Ne Diye Sorma” şarkısında kendine seslenir. Aşk girdabında savrulan anlatıcı, bu girdaptan kurtulmak için kendi iç sesine kulak vermeyi, kendini kendine dinletmeyi salık verir. Dolayısıyla sesini duyurmak burada başka bir anlama bürünür; kendini düzene sokmak, aşk acısından kurtulmanın telkini olarak yer alır. Sesini duyurmak, anlatarak hafiflemek anlamına da geliyor. Tıpkı “Kötü Hikâye” şarkısında olduğu gibi.

Sedef Sebüktekin iyi bir müzisyen. Yazdığı akustik ve elektronik altyapılı şarkılarla, yorumculuğuyla, anlatımındaki sadeliğiyle müzikteki yolculuğunda güçlü adımlarla ilerliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Deniz Durukan Arşivi