Hayko Bağdat
Sezgin Tanrıkulu bizim gözbebeğimizdir
Siyaset kurumu korkunç bir sefalet içinde.
Bu durumu sadece Erdoğan rejiminin pespayeliği norm haline getirmesiyle açıklayamayız. Muhalefette yaşanan vasatlık topluma çok büyük zarar veriyor. Daha fenası umutsuzluğu kalıcı kılıyor.
CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun bir televizyon programında Kürtlere yapılan zulümlerden örnek vermesiyle başlayan tartışmalar içinde bulunduğumuz acizliğin en net tablosunu gösterdi bizlere. Tanrıkulu’na karşı başlatılan linç kampanyası çok tehlikeli boyutlara ulaştı. Sezgin Tanrıkulu can güvenliği riskiyle karşı karşıya bırakıldı. Üstelik bu linçin ateşine benzin döken Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi oldu. CHP sözcüsü Faik Öztrak elinden gelse kendi vekilini götürüp AKP’ye teslim edecek kadar çirkin bir aymazlık içinde.
Tabuta son çiviyi Kemal Kılıçdaroğlu çaktı. “TSK gözbebeğimizdir” dedi geçti.
Son seçim sürecinde “yüzleşme, helalleşme” gibi kavramlarla yüreklere su serpen, “Piro” diye hitap edilen, Kürt şehirlerinden tarihinin en büyük oyunu toplayan Dersim’li Kemal, Diyarbakır’lı Sezgin Tanrıkulu’nu barbarların ortasına atıverdi işte.
Peki Sezgin Tanrıkulu yalan mı söylüyor?
Peki Kemal Bey kimlerle, hangi konularda yüzleşecekti? Seçimlerden önce hangi sözleri verdi bizlere?
Kemal Bey bizi aptal mı zannediyorsunuz siz?
SADAT’ın kapısına gidip ne diye bağırıp çağırdınız o vakit? Narkotik çetelerden, mafyalardan, 5’li çetecilerden, cihatçı çetelerden “tüm kurumları ele geçirdiler” diye bahsederken yalan mı söylüyordunuz? Adalet, emniyet, yargı, polis, üniversite, MİT, Kızılay, Merkez Bankası, AFAD, Külliye…
Hangi kurumlar gözbebeğiniz, hangileri çete bir söyleyin hele bizlere.
Kürt sorununun 40 yıllık çatışmalı sürecinde hangi katliamların işlendiğini, ne işkenceler yapıldığını, TSK’nın AİHM kararları ile sabitleşen ağır suçlarını, buna karşı ödenen tazminatların varlığını bilmiyor musunuz gerçekten?
Kemal Bey siz Sezgin Tanrıkulu’nun gerçeği söylediğini bilmiyor musunuz gerçekten?
Hepimizden iyi bildiğinize eminim. Peki yıllardır en yakınınızda olan vekilinizi nasıl satarsınız böyle? Tahir Elçi’yi katleden karanlığa nasıl meze edersiniz Sezgin Tanrıkulu’nu?
Yüzünüz kızarmıyor mu? Utanmıyor musunuz?
Ümit Özdağ’ı İçişleri Bakanı yapmaya, MİT’i teslim etmeye razı gelmek kolay ama katledilen Kürtlerin, Cumartesi Annelerinin yanında durmak zor öyle mi?
Bir komutla esas duruşa geçmek kolay ama gözümüzün önünde katledilen Kemal Kurkut’un yanında olmak zor öyle mi?
Siz daha dün helikopterden atılarak katledilen Kürtlerin, cezaevinde işkence gören tutsakların, F16 ile bombalanarak paramparça edilen Roboski insanlarının aileleriyle helalleşmeyi müjdelemişken şimdi karşımıza geçmiş katilin hafifletici sebeplerini savunuyorsunuz öyle mi?
Yıllardır tanıdığınız, insan hakları alanında bir ömür tüketmiş olan yoldaşınızı faşizmin kucağına itekliyorsunuz öyle mi?
O koltukta oturabilmek için tüm değerlerinizi yitirdiniz. Tüm sözlerinizi yediniz. Egemene yaranmak için size umut bağlayan tüm mağdurları sattınız.
Bari susun biraz. Sözcünüze de susmasını söyleyin.
Devletin derinliklerinde iştahlarını kabarttığınız katillere karşı korkmadan gerçekleri söyleyen bir arkadaşımızı korumalıyız şimdilerde. Onurun, haysiyetin, dürüstlüğün, cesaretin itibarını korumalıyız.
Hani o Kürtleri helikopterden atan, hani o Hrant Dink’i Osmanbey’in ortasında vuran, hani o Dersim halkına kimyasal bomba atan, Maraş’da, Çorum’da, Sivas’ta Alevileri katleden gözbebeğiniz devlet var ya?
Onun şerrinden korumalıyız Sezgin Tanrıkulu’nu.
Sezgin Tanrıkulu bizim gözbebeğimizdir çünkü.
Siz ise bu mevzuda yok hükmündesiniz…
Hayko Bağdat: 1976 yılında Rum bir anne ve Ermeni bir babanın dördüncü çocuğu olarak İstanbul’da doğdu. 1994’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‘ne başladı. Babasının beklenmedik vefatı sebebiyle eğitimini tamamlayamadı. 2002'de Yaşam Radyo’da Türkiye’de ilk azınlık sorunlarını gündeme taşıyan “Sözde Kalanlar” programı ile gazeteciliğe başlayan Bağdat, Türkiye’nin önemli basın organlarından gazetecilik, köşe yazarlığı ve yorumculuk yaptı. 2007'de katledilen Hrant Dink’in ardından kurulan ve adalet arayışını sürdüren “Hrant’ın Arkadaşları” ekibinin kurucuları arasında yer alan Bağdat’ın “Türkiye’de Ermeni ve öteki olmayı” anlatan ilk kitabı ‘Salyangoz’ 2014’te, ikinci kitabı ‘Gollik’ 2015 yılında, üçüncü kitabı ‘Kurtuluş Ҫok Bozuldu’ ise 2016 yılında okurlarıyla buluştu. Kitabından esinlenerek kurguladığı tek kişilik gösterisi Salyangoz, 2016’da seyirci ile buluştu. 2017’de Almanya’ya taşınan Bağdat, Berlin’de gazeteciliğe ve üretmeye devam ediyor.