Celal Başlangıç
Son çiviyi çakan CHP olmasın
Referandum sonrası gelmekte olan artçı sarsıntılar artık tüm siyasal yapılanmalarda hissediliyor.
AKP’de nefesler tutulmuş, kopacak kıyamet öncesi gergin bir sessizlik yaşanıyor.
MHP’ye "artık bu haliyle gidici" gözüyle bakılırken genel merkezde büyük bir değişim ya da merkez sağı da kapsayacak biçimde yeni bir partinin doğumuna ebelik yapması bekleniyor.
Elbette Türkiye siyasetinin sağ cenahında bunlar yaşanırken, solun, özellikle Hayır'ın en büyük parçası CHP’nin bu artçı sarsıntılardan etkilenmemesi düşünülemezdi.
CHP’de önce gençlerin fitilini ateşlediği tartışma parti içinde giderek hız kazanıyor.
Bugün toplanacak olan Parti Meclisi’nde CHP’nin önümüzdeki sürece ilişkin "yol haritası"nı çıkartacağı duyuruluyor.
Ancak PM üyelerinin bir kısmı buna hiç inanmıyor.
"Görünen o ki" diyorlar "Kılıçdaroğlu ve çevresindeki dar bir kadro zaten kararlarını almışlardır. PM toplantısında bize tebliğ edecekler."
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun referandum günü yaptığı açıklama özellikle partinin gençlik kolları tarafından çok "cılız" bulunmuştu.
Daha sonra Kılıçdaroğlu’nun YSK’yi protesto gösterilerini kurumsal olarak desteklemediklerini açıklaması özellikle CHP’li gençlerin tepkisini çekmişti.
Lider Kılıçdaroğlu ve çevresindeki merkez yöneticilerine ilk tepki Üsküdar Gençlik Kolları’ndan gelmişti.
Üsküdar gibi muhafazakarların ağırlıklı olduğu ilçede Hayır’ın önde çıkması AKP’de büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştı. Bu başarıda CHP’li gençlerin payı büyüktü. Ancak referandum gecesi Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına ilk tepkiyi CHP Üsküdar Gençlik Kolları göstermişti:
"Oldu bittiye gelen rejim değişikliğini sükunetle karşılayan, bizler kadar cesur olmayan yönetim anlayışını da tanımıyoruz."
Özellikle CHP’li gençlerin tepkileri ard arda geldi.
CHP Beşiktaş Gençlik Örgütü bir deklarasyon yayınlayıp "Bu süreçte sonuç alınamayacak girişimlerle parti örgütlerini ve milyonlarca insanın Hayır iradesini pasifize etmekten başka bir sonuca varmayan bu çabalara yönelen parti yöneticilerini uyarıyor ve Hayır’a gereğince sahip çıkmaya davet ediyoruz" görüşünü dile getirdi.
CHP Gaziosmanpaşa Gençlik Kolları ise kendi milletvekillerine tepkiliydi:
"Bizim referandum akşamı YSK önündeki bekleyişimize kısa bir süre katılıp kendisine bir soru sorduğumuzda ise adeta kaçan milletvekilleri görmeyi hazmedemiyoruz."
Gaziosmanpaşalı gençlerin bir tepkisi de kendi liderlerineydi:
"Bizler umutla ve inançla sandıkları terk etmeyip Hayır için mücadele ederken, sayın genel başkanımızın yaptığı cılız, umutları bitiren, inançları yıkan açıklamalarını kabul etmiyoruz. Bizler sokakta hayır için mücadele verirken sadece cılız açıklamalar yapmakla yetinen CHP Genel Merkezi’ni bir an önce CHP’nin özüne dönmeye, direnmeye ve mücadeleye davet ediyoruz."
CHP Toroslar İlçe Gençlik Kolları da yaptığı açıklamada genel merkeze tepkisini gösterirken "Selam olsun ilk kıvılcımı ateşleyen Üsküdar İlçe Gençlik Örgütündeki yoldaşlarımıza" demeyi ihmal etmiyordu:
"16 Nisan’dan bugüne kadar geçen süreye rağmen genel merkezimizi, bağımlı ve güdümlü yargı ile vakit kaybetmek yerine; hiçe sayılan demokrasinin, yönetim ve devletin ana unsuru olan toplum tarafından yeniden tesis edilmesi yönündeki mücadeleyi desteklemek ve yönlendirmek üzere alanlarda görmek istiyoruz."
Gençler bu tepkilerini CHP lideri Kılıçdaroğlu’na ve partinin genel merkezine duyurmaya çabalarken, en açık, en net tespit Milletvekili Fikri Sağlar’dan geldi.
Birgün Gazetesi’nde önceki gün çıkan yazısında Sağlar "Referandumu CHP meşrulaştırdı" diyordu.
"Şayet CHP 16 Nisan’da sandıklar kapanmadan, ‘mührü olmayan oy pusulası ve zarfları kabul edeceğim’ diyen YSK’ye karşı çıkıp, ‘Böyle bir uygulamayı kabul etmeyiz, bu durum referandumun meşruiyetini yok eder’ diyebilseydi… Balkon konuşmalarından önce oynanan oyunu anlatıp, aynı YSK Başkanı’nın 2014 yerel seçimlerinde Güroymak’ta mühürsüz oy pusulası nedeniyle seçimi iptal ettiğini hatırlatsaydı, halkı kendi oylarına sahip çıkmaya çağırabilseydi, korkmadan cesaretle demokrasiye sahip çıkabilseydi, bugünkü tartışmalar olmazdı."
Sağlar, dokunulmazlıkların kaldırılmasında payı olan CHP yönetiminin anlayışını da dolaylı biçimde eleştiriyordu yazısında:
"Dokunulmazlıklar kaldırıldığında TBMM, Anayasanın değişimi Bahçeli sayesinde kabul edildiğinde de demokratik rejim sona erdirilmişti. Şimdi de ‘AKP devletini kurmak’ adına YSK kullanıldı."
Özellikle HDP’nin eşbaşkanlarını, milletvekillerini cezaevine gönderecek sürecin önü CHP yönetiminin de katkılarıyla açılmıştı.
Eğer bugün Selahattin Demirtaş’ından Figen Yüksekdağ’ına kadar HDP’liler cezaevinde olmasaydı mutlaka bu referandumun sonucu farklı olurdu.
Hatta daha net söyleyelim, AKP’nin hileyle kapatamayacağı kadar bir fark ortaya çıkar, en azından referandum iptal edilirdi.
Ne yazık ki CHP yönetimi bu oyunu görememiş, dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda AKP’ye destek vermişti. Şimdi de AKP’nin oyununda figüran durumuna düşmüştü.
CHP Milletvekili İlhan Cihaner haklı olarak uyarıyordu önceki gün:
"Referanduma ve yeni anayasaya meşruiyet kazandıracak tüm adımlardan uzak duralım. Cumhuriyet’i tabuta koyup son çiviyi bize çaktırmaya çalışıyorlar."
Türkiye’nin önünde zorlu bir süreç, herkesin üzerine düşen ağır bir sorumluluk var.
En büyük suç da; ülkedeki demokrasi kırıntısının, ağır aksak ve eksik de işlese parlamenter sistemin tabutuna son çiviyi çakmak.