Suriye ve Rusya’dan, Türkiye ve El Nusra’ya uyarı

Türkiye – Suriye normalleşmesi için daha uzun bir süre var demektir. Ancak Suriye ve Rusya açısından bu sonuncu saldırıda olduğu gibi bu örgütlere karşı zamanın daraldığına dair işaretler geliyor.

Suriye ordusu geçtiğimiz günlerde El Nusra (Heyet Tahriuşşam – HTŞ) unsurlarının bulunduğu bölgelere saldırılar düzenledi. Bu bölgeler arasında Suriye içinden göçenlerin de bulunduğu kamplar da vardı.

Saldırılar BM tarafından “uyarı” ile karşılandı. BM bildirisinde “2254 sayılı BMGK kararı ve ateşkes anlaşmasına uygun davranılması gerektiği” vurgulandı ve Suriye ve Rusya’nın bu türden tansiyonu yükseltecek saldırılardan kaçınması istendi.

BM bildirisinin tonunun uyarı seviyesinde olması Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Koalisyonu’nu tatmin etmedi. Daha sert ve Suriye’yi “savaş suçu” işlemekle suçlayan bir açıklama bekleniyordu.

Saldırı Suriye ve Rusya’nın, El Nusra ile ilgili kararlılıklarının bir işareti sayılmalı.

El Nusra, bundan bir süre önce Afrin ve civarına giriş sağlamış ve örgütün lideri Ebu Muhammed El Culani, katıldığı bir toplantıda yaptığı açıklamada bölgenin tek hakimi gibi konuşmuştu.

El Culani, Türkiye’nin daha önce yaptığı Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarına gönderme ile bu bölgelerde bulunan örgütlere El Nusra koordinasyonunda hareket etme çağrısı yaptı. Bu sözler bir yandan Türkiye ile zımni bir işbirliği isteğine işaret ediyor, diğer yandan aslında Türkiye’nin sevk ve idare ettiği Milli Ordu adı verilen örgütün bileşenlerine uyarı niteliği taşıyordu.

El Culani bu çağrıyı Türkiye’nin onayını alarak mı yaptı, yoksa Türkiye de dahil olmak üzere orada bulunan güçlere rağmen mi yaptı sorusunun cevabı önemli. Culani’nin bu sözlerine Ankara’nın sessiz kalması ve sükut ederek Culani’nin muhataplık söylemine tepki vermemesi ikrardan mı?

Öyle ya da değil, Suriye ve Rusya, El Nusra’nın daha önce bulunduğu bölgelerden ileri geçmesine ama daha da önemlisi “devlet gibi” hareket etmesine izin vermek istemiyor. Burada Suriye ve Rusya’nın Ankara’yı sorumlu gördüğü de söylenebilir. Sonuçta El Nusra, Türkiye ile Rusya arasında yapılan ateşkes anlaşmasına göre “Türkiye’nin sorumluluğunda” ve attığı her adım Türkiye’yi bağlıyor.

El Culani, El Nusra’nın sadece silahlı bir örgüt olmadığı mesajını da vermeye çalışıyor. Katıldığı toplantıda “Suriye Kurtuluş Hükümeti” vurgusu yapması ve diğer örgütlerin bu hükümet çatısı altında hareket etmeleri için çağrı yapması aynı zamanda “sivil bir hareket oldukları” imajını yaratmaya yönelik.

Ancak bu çağrılar ya da çabalar Suriye ve Rusya açısından, El Nusra’nın pozisyonunu veya niteliğini değiştirmiyor: El Nusra savaşılması gereken bir terör örgütüdür.

Son saldırılar da bu nitelendirmeye göre yapıldı ve El Nusra üst düzey militanlarından 9’u öldürüldü.

El Nusra’nın askeri kanat sorumlusu bu saldırılara sert tepki gösterdi ve karşı saldırılarda bulunduklarını açıkladı. Tepki gösteren ve karşı saldırılara katılanlar arasında Milli Ordu bileşenleri arasında yer alan Türkistan İslam Partisi gibi örgütler de vardı. Bu “ılımlı muhalif” örgütler Türkiye’nin izni olmadan mı Türkiye’nin de terörist saydığı El Nusra ile aynı cephede yer aldı?

El Nusra, Afrin’e girdikten sonra sorulan soru dengelerin ne şekilde değişeceği ve Suriye ve Rusya’nın nasıl ve ne zaman tepki vereceğiydi.

Çok geçmeden saldılar geldi.

Bu saldırılar sadece El Nusra’nın sahada vurulması anlamına gelmiyor, Türkiye’ye de bir mesaj var. Bu mesaj aslında doğrudan Rusya’dan.

Türkiye desteklediği örgütlerin bazılarının son zamanlarda yaşattığı bazı rahatsızlıklar nedeniyle o bölgede “yeni yapılanmaya” gidecek gibi görünüyor. Bu iddia El Nusra daha Afrin’e girmeden dile getiriliyordu. Zaten El Nusra’nın Türkiye adına asayişi sağlamak üzere Afrin ve çevresine girdiği dile getiriliyordu.

Şimdi acaba yeni yapılanma olursa örgütlerin zabıtası El Nusra mı olacak? Öyle ise o bölgede savaş farklı bir kimliğe bürünecek, sertleşecek demektir.

Değilse bile örgütlerin yeniden tanzim edilmesi sonrasında Türkiye’nin hedefi ne olacak? Tam da Suriye ile normalleşme adımlarının atılmasının olası olduğu bugünlerde bir yandan Şam’ı zorlamaya devam etmek için bu unsurlar kullanılmaya devam edecek mi?

Öyle olursa Türkiye – Suriye normalleşmesi için daha uzun bir süre var demektir. Ancak Suriye ve Rusya açısından bu sonuncu saldırıda olduğu gibi bu örgütlere karşı zamanın daraldığına dair işaretler geliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi