Alp Altınörs
Suudi Arabistan tarihinden bir yaprak
Suudi Arabistan, dünyada köleliği en son kaldıran ülkedir. Bu ülkede resmi kölelik, 1965 yılına kadar sürmüştür.
Suudi hanedanının Türk burjuva modernleşmesine karşı husumeti, 30 Ekim 1855’te Hicaz eyaletinde çıkan köle sahipleri isyanına kadar gider.
O dönemde, Afrika’dan özellikle de Sudan ve Etiyopya’dan kaçırılan siyah köleler, Hicaz/Arabistan ekonomisinin belkemiğini oluşturuyordu. Siyah köleler Arabistan’da inci dalgıcı, kürekçi ve gemilerde tayfa olarak, inşaat işçisi ve hizmetçi olarak çalıştırılıyordu. Ayrıca köle sahiplerinin, kölelerini gündelikçi veya kiralık işçi olarak çalıştırması da yaygındı.
Kiralık kölelerin kazançlarının büyük kısmı sahiplerine gidiyordu.
Tanzimat ve Islahat Fermanları ile Osmanlı’da köle emeğinin rolü, yeri ve kapsamı gerilerken, Hicaz eyaleti bu gelişmelerin dışında kaldı. Sultan Abdülmecid’in siyah esir (üserayı zenciye) ticaretini yasaklayan 1847 tarihli ilk fermanı, Arabistan’da sadece öfke uyandırdı. Bu öfke, birikerek, 1855’te Osmanlı’ya karşı isyana dönüştü.
Mekke Şerifi Abdülmuttalib’in talimatı üzerine Reisululema Şeyh Cemal, 30 Ekim 1855’te, köle ticaretinin yasaklanmasını “şeriata aykırı olduğu” gerekçesiyle lanetleyen ve Türkleri “müşrik” ilan eden bir fetva yayımladı. Fetvada Türklerin kanlarının kısasa gerek duyulmaksızın dökülmesinin (“heder edilmesinin”) helal olduğu söyleniyor ve Türk çocuklarının köle yapılmasına cevaz veriliyordu. Kısacası fetva, Türklere yönelik bir katliam ve köleleştirme çağrısıydı. Mekke sokaklarında Türklere karşı cihat ilan edilmişti. Benzer bir ayaklanma da, idari açıdan Hicaz’a bağlı, köle ticareti merkezlerinden Massava’da çıktı.[1]
KÖLE SAHİPLERİ AMACINA ULAŞTI
Her ne kadar bu ayaklanmalar bastırılmış da olsa, neticede Arabistan’daki köle sahipleri partisi, amacına ulaştı. Siyah köle ticareti Hicaz’da yeniden serbest bırakıldı. Abdülmecid, 27 Ocak 1857’de siyah esir ticaretini yasaklayan fermanını yayımladığında, Hicaz eyaletini bundan muaf tuttu. Böylece, pratikte, Afrikalı köle emeği, imparatorluk genelinde gerilerken, Hicaz’da varlığını korudu.
Birinci Dünya Savaşı’nın ardından, Türkiye’de cumhuriyetin ve medeni kanunun ilanı ile birlikte kölelik resmen ortadan kaldırılırken, Suud hanedanının egemenliğinde kalan Arabistan’da şeriat düzeni ve ona dayandırılan kölelik de varlığını sürdürdü. Türkiye, Milletler Cemiyeti’nin Köleliğin Önlenmesi Anlaşması’nı 5 Haziran 1933’te imzaladı. Suudi Arabistan’da ise kölelik, iki kuşak daha sürdü. Suudi Krallığı, yoğun uluslararası baskılar neticesinde BM’nin köleliğe karşı sözleşmesini 1965 yılında imzalayarak, dünyada köleliği kaldıran en son ülke oldu.
[1] Kaynak: Ehud Toledano, Osmanlı’da Köle Ticareti, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1994, s.112.
Cevdet Paşa da “Tezakir” adlı eserinde Hicaz’daki isyanı anlatır. (TTK, Ankara, 1953)
Alp Altınörs: Çevirmen, yazar, siyasal iktisatçı, düşünce işçisi. İngilizce, İspanyolca ve Rusça dillerinden çeviriler yapmakta ve bu dillerde araştırmalar yürütmektedir. "İmkânsız Sermaye- 21. Yüzyılda Kapitalizm, Sosyalizm ve Toplum" adlı kitabın yazarıdır. Uluslararası siyasal iktisat, uluslararası ilişkiler, filoloji ve tarih disiplinlerinde; SSCB, Çin Halk Cumhuriyeti ve Osmanlı İmparatorluğu tarihi, sosyalizmin sorunları ve 19. Yüzyıl Rus edebiyatı üzerine pek çok makalesi ve çevirisi bulunmaktadır. TED Ankara Koleji Lisesi'ni ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni bitirmiştir. 2008 yılında İstanbul'da kurulan Nazım Hikmet Marksist Bilimler Akademisi'nin koordinatörlüğünü yürütmüş siyasal iktisat dersleri vermiştir. 2014-2016 yıllarında HDP Merkez Yürütme Kurulu'nda yer almıştır.