Aris Nalcı
Tetris bloklarından tespih tanelerine
Tetris'i hatırlıyor musunuz?
İlk olarak Sovyet bilgisayar mühendisi Aleksey Pajitnov tarafından tasarlanan, 6 Haziran 1984 tarihinde yayınlanmış bir bulmaca oyunuydu. Sanırım Z Kuşağı bir aplikasyon olarak bilir bu oyunu ama 1990'larda oldukça popüler olmuştu.
Yaratıcısı Pajitnov tabii ki Sovyetler yıkıldıktan sonra ABD'ye göç etti ve burada birçok başka oyuna imza attı. EA Sports ve Xbox, Gameboy, Atari, Sega gibi birçok şirkete oyun üretti.
Şimdilerde Microsoft'ta danışman.
Pajitnov bir röportajında diyor ki: "Tetris diğer bilgisayar oyunları gibi karşındakini yenmek veya rakibini yok etmek üzere kurulu bir oyun değil. Yıkıcı değil yapıcı bir oyun."
Haklı da.
Tetris yukarıdan düşen farklı şekilli blokaları birbirinin yanına veya üstüne dizerek bir birikim yaratmayı özendiren yapıcı bir puzzle oyunu. Kaos var. Yukarıdan düşen şekline senin değil sistemin karar verdiği şekillerden bir bina inşaa etme çabasını körüklüyor.
Kaosu düzene çevirmeyi belki de öğretiyor. O kaos içerisinde düşen blokları doğru sıralarsanız bir sıra yok oluyor size alan açılıyor.
Rahatlıyorsunuz.
Oyuna devam edebiliyorsunuz.
Silah yok. Vurmak, kırmak ve yok etmek yok.
90'lardan sonra neredeyse tüm oyunlar rakip üzerine kurulu oldu. Yapıcı platform oyunları bile 'taktiksel zihni geliştirmek' kılıfı altında çocuklara ve gençlere savaşmayı öğretti.
Bunda bir yanlış görmeyenler olabilir tabii. Çocukların mücadeleyi savaş taktikleriyle öğrenmeleri gerektiğini düşünenler az değil.
Ama bir de satrançla, Tetris'le öğrenenler var.
O savaş oyunlarının ardındaki taktiksel yapıyı çözmeye meyilli olanlar.
Boğaziçi'nde öğrencilere bir rektörü kabul etmedikleri için saldıranlar işte bu savaş oyunları taktikleriyle hareket edenler. En iyi bildikleri saldırmak. Gerisini düşünmeden.
Öğrencileri ise Tetrisçilere benzetebiliriz. Kaosla, kendilerinin belirlemediği bir sistemde yukarıdan düşen, kendilerine dayatılan bloklar var.
O blokları yakalayıp doğru yerlere koyduğunuzda bir sıra puffff oldu.
Rektörü, sistemi dayatanlar yukarıdan blokları salladılar ama her şey yerli yerine oturtuldu.
Akademisyenler mevzileri bırakmadı, Müslüman öğrenciler destek çıktı, hukukçular, siyasiler (sadece HDP, Bağımsız ve TİP bloğu diyelim) destek çıktı.
Bloklar yerli yerine oturdu veeee
Rektör puffff oldu.
Yukarıdan düşen rengarenk bloklar LGBTİ+ bayrağı oldu.
Tesbih taneleri
Tetris blokları dizilip yok olunca, özgürlüğe alan açıldı.
Şimdi de tespih taneleri gibi dizilme zamanı.
Direniş boyunca öğrencilere destek mesajı vermeyen ama oy zamanı gelince onlardan oy isteyecek siyasi partiler şimdi öğrencilerin "pufffff" gücünü görünce ağızları sulana sulana yanaşmaya çalışıyorlar.
Zor günlerde yanımızda durmayandan yol düzlüğe çıkınca ortak olmaz.
Bu bahsi geçen siyasi partiler 'taktiksel' olarak ne diyeceklerine "iki günde" karar veremezken, Tetris onların yerine karar verdi bile. Sonuçta Tetris'i oynayan taktiği, alanda saldırandan daha iyi biliyor.
Büyük fotoğrafı görebiliyor.
Daha önce kendisini yarı yolda bırakanın tekrar bırakacağını bile bile ama temkinli yoluna 'birlikte' devam edebiliyor...
Neyse ki tespih taneleri bir ipte ayrı ayrı da olsa durabiliyor. Tetris gibi değil. Daha geleneksel. Bizleri bağlayan bir ip var o tesbihin üzerinde. Parçalar yan yana durmayınca bir işe yaramıyor tespih de tetris gibi.
Bakalım şimdi siyasi partiler o ip dizilip tespihin başını çeken Boğaziçililerin arkasına dizilebilecekler mi?
İşte o zaman kazanmış olacağız...