Unutunca ölecek misin?

Teneke Trampet’in Çocuk Oldun ve Meşin Ceketler’in Defin adlı teklileri geçtiğimiz ay yayınlandı. İki şarkının da öne çıkan meseleleri bellek ve zamana olan yaklaşımları

Teneke Trampet son çıkardığı Çocuk Oldun teklisiyle, bizi hafıza üzerine düşünmeye çağırıyor. Muhtemelen bir yaşanmışlıkla ilgili bu şarkı. Şarkının bize yansıttığı duygu bu minvalde. Zaten grubun solisti Oğuz Tarihmen, şarkıyı “babamın anısına” diye paylaşmış kendi özel hesabından.

Teneke Trampet’in anlattığı hikaye, herkesin başına gelme ihtimali olan bir sağlık sorununu işaret ediyor. Hayata gelmenin bir sonu varsa, o sona ulaşmadan önce geçirdiğimiz aşamalar hem yaşama hem ölüme dair.

Teneke Trampet yaşamımızdaki son evreyi, yaşlılığı anlatırken başka bir konuya, asıl meselesine değiniyor: Alzheimer’a. Şarkıda çeşitli göndermelerle hafızadaki boşluğun, karışıklığın, anlatma ve anlama yetisinin kaybolması gibi durumların dile getirildiğini görüyoruz. Ve bunu çok içten, içerden bir yerden anlatıyor.

Teneke Trampet

“Artık zaman yok, mekanlar yok, gündüz gece mevsimler yok, insanlar, eşyalar, çiçekler karışıyor…” sözleri hastalığın neredeyse tüm belirtilerini içeriyor. Zaman bilincinin kaybolması veya kronolojik sıranın bozulması; insanın yaşadığı ortamdan kopması, içe kapanması, başka, yeni bir zamanın içinde yaşaması olarak değerlendirilebilir mi? Bu, benim bilebileceğim, karar verebileceğim bir konu değil. Ancak şarkının duygusu, anlattıkları ve klibin bende yarattığı etki böyle. Bu anlamda, farkındalık yaratma açısından da önemli bu şarkı.

Çocuk Oldun adlı şarkı, bize başka bir okuma olanağı da sunuyor. Şarkının asıl meselesinin, yani anlattığı hikayenin dışına çıktığımızda (ki şarkı buna izin veriyor), grubun hatırlama/ hatırlatma edimini ele alışı, yorumlayış tarzı dinleyicide başka bir duygu da oluşturuyor. En azından bende böyle oldu.

Şarkıdaki nesnelerle bağ kurma, kişisel belleği tetikleme tutumu, zaman ve bellek kavramına daha geniş bir açıdan bakma arzusu doğurdu. Çocuk Oldun’u dinlerken, Henri Bergson’dan referansla, zamanı kavrama ve anıları diri tutma aracı olan belleğin asıl işlevinin, insanın kendini kendisine hatırlatmak olduğunu yeniden fark ettim.

Tüm bunların ışığında, şarkıda büyük bir hüzünle söylenen “unutunca ölecek misin, anılar orda boğulacak mı” sorusunun, aslında şarkının bam teli olduğunu düşünüyorum. Sizi hem varoluş meselesine götürüyor hem şarkıda anlatılan hikayenin meselesine hem de unutmanın kederine…

Şarkının hüzünlü bir atmosferi var. Ancak solistin sesinin berraklığı, müziğin soft dokunuşlarla ilerlemesi o atmosferi bir nebze de olsa kırıyor. Bu geçmişin ve şimdinin bir araya geldiği bir fotoğraf albümüne bakıyormuşuz hissi de uyandırıyor. Klipte, özellikle de sonlara doğru, görüntülerin sizi mekanın belleğinde gezdirdiğini fark ediyorsunuz. Klipte görünen virane mekan, kırık dökük birkaç parça eşya, aslında zihnin şu andaki kuytusunu işaret ediyor.

Elbette, sadece mekan değil, tüm yaşanmışlıklar da azalmış, parçalanmış. Bu oldukça çarpıcı bir anlatım. Orçun Karamustafa’nın çektiği klipte gördüğümüz, oğlunun alzheimer’lı babayı sevgiyle sarıp sarmalaması ama aynı esnada yaşadığı çaresizlik, “şimdinin bir imgesi” olarak bu çağın hafızasına aktarılıyor.

ZAMAN ESKİ BİR DÜŞMAN

Meşin Ceketler yeni bir grup. Ama grup elemanları daha önceden bildiğimiz, farklı gruplarda çalmış, söylemiş isimler. Vokalde Mazaai projesiyle adını duyuran Murat Genç var. Gitarda Rashit’ten tanıdığımız, şarkının söz ve müziğinde imzası olan Tolga Özbey, bas gitarda Makine gurubundan tanıdığımız Caner Koşunda, davulda birçok gurubun albüm kayıt ve konserlerinde yer alan Timur Kurşunoğlu yer alıyor. Son olarak da, gitarist Murat Erdoğan katılmış gruba.

2022 yılında Yabancı Şehrin Sokaklarında adlı ilk teklisini çıkaran grup, geçtiğimiz ay Defin adlı ikinci teklisini de çıkardı. Grup, post punk esintileriyle hard rock tarzını birleştiriyor. Bu tavır bizi post punk’ın geçmişine götürüyor; yetmişler ve seksenlerde müzikte yarattığı dalgalanmayı yeniden hatırlamamıza olanak sağlıyor.

Meşin Ceketler

O yıllarda post punk, gotik rock’la bir bağ kurmuş, daha doğrusu gotik rock’ın, alternatif rock müziğin oluşmasında etkin olmuştu. Post punk’a ilgi doksanlarda azalsa da bugün post punk ve rock müzik cephesinde bir hareketlilik var. Uzun yıllardır süren durgunluğun yeni hamlelere dönüştüğünü söylemek gerek. (Özellikle İngiltere’de post punk’ın yeniden dirildiğini, yeni bir dalgayla, caz öğeleri, deneyselliği ve bir çok tarzı da içinde barındıran bambaşka bir söylemle geldiğini biliyoruz.)

Gerçi içinde bulunduğumuz dönemin ruhu, çoğu konuda olduğu gibi, müzikte de “adlandırma”yı artık pek kabul etmiyor. Tarzlar arasındaki etkileşimlerle her şey birbiri içine geçiyor, birbiri içinde eriyor. Çoğulcu bir anlatımın baskın olduğu bir yapı var.

Meşin Ceketler aslında daha klasik bir rock soundunun izini sürüyor. Sert gitar soloları, karanlık bir atmosfer hakim şarkıda. (Sözünü ettiğim karanlık atmosfer gotik bir anlatımı işaret etmiyor.) Ancak, bugünün belirgin anlayışı olan tarzlar arasındaki tüm sınırları kaldırma arzusunu onların da taşıdığını ya da şarkının böyle bir iması olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Kaldı ki, Defin adlı şarkı, geçmişi geride bırakmanın, gömmenin vaktinin geldiğini anlatıyor. Bu geride bırakma tavrı, aynı zamanda hesaplaşmayı da içeriyor. Hem genel hem özel olana göndermeleri olan bir şarkı Defin. Hataları, yanlışları, nefreti, yıkılan inançları, hayal kırıklıklarını, hepsini barındırıyor içinde. Zaten, şarkıda geçen “zaman eski bir düşman” sözü, yaşanan tüm olumsuzlukların hesabının zamana kesildiğinin de göstergesi.

Geçmişi gömmek, tüm hatalarıyla beraber insanın kendisini de geride bırakmasını işaret ediyor. Şarkıdaki gömme ritüeli iki duyguyu yan yana koyuyor: Biri kabullenme, diğeri değişim.

Kabullenmek, geçmişi değiştiremeyeceğimize göre, olmuyorsa olmuyor deyip her şeyi geride bırakmayı; değişim ise, yola çıkmayı, yarına odaklanmayı ifade ediyor. Yarına odaklanmak, yeni bir “ben” inşa etmek anlamına geliyor. Ancak, neyi ne oranda geride bırakırsak bırakalım, yine de yanımıza geçmişe ait bir şey almak isteriz; kendimizi hatırlamak için.

Grup da geçmişi defnettikten sonra meşin ceketlerini alıyor, şarkıda söyledikleri gibi “uzuyorlar”. Meşin ceket, hem grubun adına gönderme hem de müzikteki tavırlarını simgeleyen önemli bir metafor. Yukarıda da belirtmiştim, şarkı hem izledikleri müzikal geleneğin hem de farklı tarzlar arasındaki geçisin imasını taşıyor. Karşımızda dünü, bugünü, geleneği, yeniyi aynı anda ve bir arada içeren bir yapı var: meşin ceketler, biraz da bu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Deniz Durukan Arşivi