Cem Erciyes
Yayıncılık da değişiyor fuarlar da
Frankfurt Kitap Fuarı’ndan gelip İzmir Kitap Fuarı’na gittim ve bu hafta sonu da İstanbul Kitap Fuarı’ndaydım. Kitap fuarları birbirini takip ediyor. Geçen hafta aynı anda sekiz kitap fuarı vardı. Fuar mevsimi diyebileceğimiz Eylül-Aralık ayları arasında benim tespit edebildiğim 33 fuar gerçekleşiyor. Aralık ayıyla birlikte belediyeler, eğer AKP’li değilse, yılbaşı kutlamalarına ağırlık verdiği için olsa gerek fuarlar sona eriyor.
Eylül ayından başlayarak düzenlenen kitap fuarları, tarih sırasına göre şöyle: Kırşehir, Maltepe, Sarıyer, Kartal, Gemlik, Manisa, Bandırma, Sultanbeyli, Pendik, Bornova, Kadıköy (çizgi roman festivali), Samsun, Küçükçekmece, Kocaeli, Rami, Mersin, Gaziantep, Kayseri, Denizli, Alanya, Konya, Bartın, Malatya, Batman, Antalya, İzmir, Bağcılar, İstanbul, Aydın, Urfa, Ankara, Diyarbakır, Isparta.
Frankfurt Kitap Fuarı’ndan bir önceki yazımda söz etmiştim. Türkiye’nin okura yönelik fuarlarından çok farklı, uluslararası yayıncılık sektörüne yönelik bir fuar. Bizdeki fuarlar ise daha çok birer kültürel etkinlik, kitap-edebiyat şenliği gibi. Özellikle belediyelerin desteklediği ya da bizzat düzenlediği fuarlar böyle. TÜYAP fuarları katılımcıları için ekonomik bir denge içeriyor. Yani katılımı epey masraflı, ama satış oranları yüksek ve sonunda mesela İstanbul Fuarı’na katılan yayıncılar çok kar etmese bile masraflarını çıkartıp tanıtım-pazarlama etkinliği yapmış oluyorlar. Belediyelerin düzenlediği fuarlarda ise önemli olan tanınmış yazarların ve mümkünse siyaseten dost yayınevlerinin katılımı. Böylece o kentin ya da mahallerinin seçmenlerine dönük ‘kültürel’ bir etkinlik gerçekleştirilmiş oluyor. Daha önceki bir yazıda da değindiğimiz gibi fuardan fuara kültürü hatırlayan belediyelerin bu işte ne kadar başarılı ve samimi oldukları ise tartışılır.
İzmir Kitap Fuarı, belediye fuarlarının biraz daha şık bir örneği. Şıklığı bu iş için tasarlanmış büyük bir fuar merkezinde yapılıyor olması. Küçük bir kültür merkezi fuayesinde ya da açık havada çadırların içinde düzenlenen fuarlardan farklı… İzmir’in güzel bir fuar geleneği var. Yirmi yıl boyunca ilkbahar geldiğinde TÜYAP’ın Kültür Park’ta düzenlediği fuarlar yazar ve yayıncılar için güzel anılarla geçip gitti. Belediye, kentin dışında yaptığı fuar merkezinde düzenlenmesini istiyordu fuarın. Yayıncılarla aralarındaki çekişmeyi sonunda İzmir Belediyesi kazandı. Düzenli otobüs seferleri olduğu söylenen bu modern fuar merkezine ulaşım çok kolay değil. Ama yine de değişen yaşam biçimine uygun bir yanı olduğunu düşünüyorum. O da otomobille gidip arabanı park ederek gezme imkanı vermesi… Basmane’den girilen, Kültür Park’taki fuar en çok gençlerin, öğrencilerin fuarıydı. Şimdi onlar yine güç bela geliyorlar, ama bu arabayla gidilen fuar orta ve üst orta sınıflar için daha cazip, AVM kültürüne uygun bir fuar. Lüks alışverişin bile Alsancak’tan, kent içi çarşıdan çıkıp ‘İstinyepark’ gibi AVM’lere yöneldiği İzmir’de böyle bir fuar merkezi de ne yazık ki kaçınılmazdı. ‘Ne yazık ki’ diyorum çünkü İzmir Fuarı’nın ruhu önemli ölçüde kaybolmuş ve bu etkinlik standardize edilmiş, diğerlerine benzer hale gelmiş oldu. Benim gibi bundan şikayetçi olan çok kimse var. O nedenle ilk baharda yine Kültür Park’ta açık havada bir ikinci kitap fuarı düzenleniyor. Yani İzmir’de artık iki fuar birden var… Benim katıldığım sonbahar fuarının geçen haftaki açılış günü yeterince kalabalık yoktu ve katılımcılar da hallerinden pek memnun değildi. (Genelde İzmir fuarları ikince hafta sonu toplar, umarım yine öyle olmuştur.) Açılışın en güzel yanı, benim de yayıncısı olduğum ve edebiyatını çok sevdiğim yazar Hakan Günday’ın Onur Konuğu olmasıydı. Günday, Belediye Başkanı Cemil Tugay ile birlikte fuarın açılışını yaptı. Her ikisi de güzel birer konuşma yaptılar, kısa, dozunda, güzel bir açılıştı…
İSTANBUL FUARI BAŞLADI
Yayıncılık da hayat da kitaplar da fuarlar da değişiyor. Bu hafta sonu da İstanbul Fuarı başladı. Mesela Notos Yayınları artık fuara katılmayacağını duyurdu. Çünkü fuarın katılım koşulları küçük yayıncılar için ağırlaştı. Her ne kadar Yayıncılar Birliği ve fuar yönetimi bu konuda tedbir alıyor ve küçük stantlar için özel fiyatlar uyguluyor olsa bile satışların bunu destekleyecek düzeyleri tutturması zor. Notos gibi fuardan çekilen pek çok küçük yayıncı var. O yayınevleri, yöneticileri, temsil ettikleri yazarlar aslında bizim kitap evrenimizin çok önemli bir parçası ve yoklukları hissediliyor. ‘Küçük yayıncılar için Kültür Bakanlığı bir destek programı başlatamaz mı?’ Bu da alternatif fikirlerden biri. Ama iş dönüp dolaşıp İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin fuara destek vermesine gelebilir. Yani bu işte belediyelerden kaçış yok…
Fark ettiniz mi bilmiyorum ama Metis Yayınları’nın belki Tepebaşı’ndaki fuardan bu yana kullandığı kitapçı dükkanı şeklindeki standı artık yok. Metis de herkes gibi kitapların bir masanın üstüne sıralandığı, arkada bir kulede yayınevinin adını yazdığı standart stand tasarımına dönmüş… Artan kitap çeşidinin bunu zorunlu kıldığını tahmin ediyorum. Fuarda etkinliklerde önemli bir değişiklik yoktu; yine çok meşhur olmayanların söyleşilerine bir iki kişi katıldı, yine az tanınan yazarlar okurlarını beklerken en meşhurlar salonları doldurup saatlerce kitap imzaladı. Özellikle sosyal medyayı etkili kullanan, hatta en büyük özellikleri bu olan bazı yeni yazarların ilgiyi üstlerinde topladıkları bir fuar daha yaşıyoruz.
Fuarın bir başka yıldızı da Ekrem İmamoğlu’ydu. ‘Umudumuz İmamoğlu’ açılış töreninin yapıldığı salonda büyük bir kalabalık topladı. Daha sonra fuarın Onur Yazarı Yalvaç Ural ile bir söyleşi yaptılar ki bu da epey kalabalıktı. ‘Yalvaç Abi’ zaten hoşsohbet biridir, tanıyanlar bilir. Açılış günü İmamoğlu’nun çocukluğu ve kitaplarla ilişkisi hakkında da tatlı anılar dinleme olanağı bulduk.
Yalvaç Ural’ı onur yazarı olarak seçen İstanbul Kitap Fuarı’nın teması da ‘Çocukluk Şenliktir’… Yayıncılığımızda büyük bir payı olan çocuk yayıncılığının, çocuk kitaplarının öne çıkartıldığı bir tema seçilmiş bu yıl. Hakikaten en zor zamanda bile sektörü ayakta tutan bu türe işaret edilmesi önemli. Hem bizi biraz politikadan da uzaklaştırıyor, şu sıralar belki herkesin ihtiyacı olan budur. Yayıncılığın yükselen değeri, imza salonlarının yıldızı ‘gençlik kitapları’ da belki bir sonraki fuarın gözdesi olur. Okurların zaten öyle, fuarın en büyük enerji kaynağı bu tür, bir yılın teması olmayı hak ediyor bence…