Ali Duran Topuz
Yurttaş muhtaç olmuş kuru soğana
Soğan yoksulluktur. Sadece yoksul yiyeceği olduğu için değil, yoksulluğun sınırını tanımlayan bir yiyecek olduğu için. “Soğan ekmekle yaşamak” vecizesi olası en yoksul yaşam sınırını gösterir. “Mevlam gör diyerek iki göz vermiş.”
Gösterir ama görmeyenler var bir de,Numan Kurtulmuş konuşuyor: "Biz Togg diyoruz adamlar soğan diyor. Biz TCG Anadolu diyoruz, adamlar sarımsak diyor."
Kurtulmuş’un lafına döneceğim ama soğan deyip geçmemek lazım, az sabır rica ediyorum: Soğan sadece yoksulluk değil, haysiyettir de. “(Sana, ona, buna…) minnet edeceğime soğan ekmek yerim daha iyi.”
İktidar, soğan fiyatlarında somutlaşan yoksulluk halinden doğan itiraz ve isyanları, bu haysiyet fikrine dayanarak savuşturmak istiyor, “Kılıçdaroğlu seçileceğine soğan ekmek yerim.” Şu 21 yıldır sayısız örneğini gördüğümüz “tersine çevir söyle inanan çıkar” kurnazlığının kabak tadı vermiş ifadelerinden biri. Kabak demişken: Çekirdeği 150 lira, bal kabağı 40 lira, sakız kabak 25 lira; geçen bir pazarda tanesi 10 liranın üstündeydi.
Hasılı kötü haberi biri iktidara versin, soğan ekmek ile minnetsiz yaşamak eskidendi, 21 yıllık egemenlikleri altında yoksulluk sınırın geçtik, bir de açlık sınırı var, soğan bile bulamama hali. İşte o haldeyiz, kilosu 30 lira olmuş. Yani, “Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana” devrini geçtik, geniş yoksul kesimlerin soğan bulmakta zorlandığı devirdeyiz. “Bilmem ağlasam mı ağlamasam mı.”
Soğan ağlatır, bir soyarken, bir bulamazken bir de insanların bu hallere düştüğü görüldüğünde. Bu hal görülmesin ve gösterilmesin diye çırpınan iktidar bir yandan bağlı medyasından hayal propaganda ediyor, öte yandan TOGG filan diyerek tartışmayı küçümsemeye çalışıyor.
Çalışıyor da ne oluyor? Kurtulmuş’un kendisi bize söylüyor ne olduğunu: TOGG isimli “yerli ve milli” otomobilin fiyatları 15 Mart’ta açıklandı: En ucuzu 953 bin lira, pahalısı 1 milyon 215 bin lira. Yani? Soğan bulamayanla bir işimiz yok diyor, her bulabilen de bize uymaz. Soğan diye bir derdi hiç olmayanlara iş yapıyoruz biz. Açlara, yoksullara değil, toklara, varsıllara sesleniyoruz. “Milletin sırtından doyan doyana.” Ne demişler, “Sofu soğan yemez, bulunca sapını komaz.”
Sadece varlıklılara seslenmiyor Kurtulmuş, bir de o varlığı var eden ve koruyan yöntemlere güveniyor: TCG Anadolu, “dünyanın ilk SİHA gemisi.” SİHA? “Silahlı İnsansız Hava Araçları.”
İnsansız olan sadece araç değil, politikalar da. Kurtulmuş’un vecizesi, iktidarın temel tercihi olan militarizmin yüceltilmesinden başka bir anlam taşımıyor. Militarizm sadece ülke içinde iktidarı elde tutmak için baskı aygıtı olarak yüceltilmiyor, aynı zamanda içerde ve dışarda savaş yürütmek için yüceltiliyor. Hani “Bu kadar Suriyeli, Afgan nereden çıktı” diye soruluyor ya, cevabı burada ve herkesçe malum: Yakın ve uzak komşularda çıkan savaşlar insanları yerinden ediyor, iktidar Suriye’ye savaş açmasa o kadar Suriyeli de gelmezdi.
Özetin özetiyle söylersek: Numan Kurtulmuş bize bu seçimin ruhunu ilan ediyor: Biz TOGG satın alabilenlerle beraber, baskıcı ve savaşçı bir iktidarız. Soğan diyenler, sarımsak diyenler bizi ilgilendirmez, yoksulluk çünkü korktuğumuz bir şey değil, elimizde itirazlarını durduracak her imkan var. TOGG imrenerek gelmeyenler için de insansız ya da insanlı uçaklarımız var.
Soğan yön gösterir bir de, ama tek başına değil mutfak kardeşi sarımsak ile beraber: Soğan sol, sarımsak sağ. Yönleri bilmeyen çocukları, acemi erleri eğitmek için geliştirilmiş şaka yollu bir yöntem. E soğan solu gösteriyorsa Numan Kurtulmuş ya da başka bir iktidar ağzı niye dikkat kesilsin soğana, fiyatına, anlamına, önemine? Sağdan sağdan gidecektir elbet, gideceği yere, mesela seçime kadar.
Madem miri malımız Mahzuni Şerif’e sırt verdik bu yazıda, onunla bitirelim; Kurtulmuş ve gibilerine yıllar evvel cevaben söylemiş büyük usta, seçimden önceki halimizi de anlatıyor:
“Dura dura bir sel oldum erenler
Bilmem çağlasam mı, çağlamasam mı?”
Kılıçdaroğlu: Soğanla alay edenler, çocukların yetersiz beslenmesine gülenler, yetimlere ne yapsın…
Erdoğan'ın Başdanışmanı Aktay'dan 'soğan' tefsiri: İsrailoğulları da yoldan çıkınca soğan istemişti