Özgür Özel gazetecilerle bir araya geldi: ‘İstifa olursa, ‘genel başkanın vekilidir’ tezine dayanan bir istifa olmayacak’

Özgür Özel gazetecilerle bir araya geldi:  ‘İstifa olursa, ‘genel başkanın vekilidir’ tezine dayanan bir istifa olmayacak’
Gazetecilerle bir araya gelen Özgür Özel, Genel Başkanlık adaylığından dolayı TBMM Grup Başkanlığından istifa etmesi gerektiği iddiaları ile ilgili “İstifa olursa, ‘genel başkan vekilidir’ tezine dayanan bir istifa’ olmayacak" ifadelerini kullandı.

Seda TAŞKIN



ANKARA - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanı Özgür Özel Ankara’da bir grup gazeteci ile bir araya geldi. Özel, aralarında Artı Gerçek’in de bulunduğu gazetelerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Konuşmasına tutum belgesini hatırlatarak başlayan Özel, Kasım ayında yapacakları kurultayda son kez genel başkanı delege sistemi seçmeyi hedeflediklerini belirterek, bundan sonraki süreçte üyelerin katılımlarıyla genel başkanın seçilmesini ve hem hem genel başkan seçiminde hem de il ve ilçe başkanlarının seçiminde üyelerin tam katılımını sağlamayı hedeflediklerini belirtti.

Özel, “Bu kurultayı biz yapıyor olsaydık 5 Kasım değil resmi kurultayı 12 Kasım tarihinde yapmayı tercih ederdik. 5 Kasım günü bütün üyelerimizle, 81 ilde, 975 ilçede temayül niteliğinde bir ön seçim gerçekleştirmeyi, başvuran bütün adayların katılacağı ön seçimde örgütümüzün, üyelerimizin belirlediği adayı 12 Kasım'daki resmi kurultayda kamu otoritesine bildireceğimiz bir şölene çevirmeyi doğru bulurduk” dedi.

Siyasi Partiler Kanunu’nun, bütün üyelerle ön seçim yaparak, resmi adayı teke düşürmenin önünde engel olmadığını belirten Özel, bundan sonra Siyasi Partiler Kanunu değişene kadar genel başkanı böyle seçeceklerini belirtti.

‘KARARIN TÜMÜYLE BOZULMAMASI ÇELİŞKİLİ’

Yargıtay’ın, Osman Kavala, Can Atalay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman ve Çiğdem Mater’in mahkumiyetlerini onayan kararını da değerlendiren Özel, şunları söyledi:

“Bugün iyi bir sabaha uyanmadık. Gezi kararı dün Yargıtay tarafından kısmen onaylandı. Hakan Altunay ve Mücella Yapıcı yönünden karar bozulması elbette memnuniyet verici. Ancak kararın tümüyle bozulması gerekirken sadece Mücella Yapıcı ve Hakan Altunay tarafından bozulmasını çok büyük bir eksiklik ve çelişki olarak görüyoruz.

Bu çelişkiyi geçen hafta kendisine yaptığım ziyarette Mücella Yapıcı şöyle demişti, ‘Yaşımdan utandıkları için beni salıverecekleri anlaşılıyor. Ve bunu da delil yetersizliğine bağlayacakları anlaşılıyor. Benim için olmayan delil Çiğdem için nasıl varmış çok merak ediyorum’ diyordu.

Dün karar açıklandıktan sonra da hepimiz gördük ki gerçekten Hakan Altınay açısından hem de mücella yapıcı açısından verilen kararlar kararın diğer kısmını onama kısımlarını da tamamen açığa düşüren, boşa düşüren aslında bir ikinci intikamcı tutumun sürdüğünü gösteren ve bunu tescil eden bir karardır.”

'TALİMATI VEREN İSİM ERDOĞAN'DI'

Yine okyanus ötesinden gelen bir talimatla Gezi kararının onaylandığını söyleyen Özel, şöyle devam etti:

“Bu kez talimatı yine okyanus ötesinden verdiler ama veren isim Recep Tayyip Erdoğan'dı. Gezi’yi onurumuz olarak görüyoruz, bu ülkenin gençlerinin, bu ülkenin yaşam biçimine müdahaleye itiraz edenlerin ortak isyanı, ortak baş kaldırışıydı. Ve Gezi daha sonradan mahkemeler tarafından tespit edildiği şekliyle de o dönemde FETÖ terör örgütü tarafından terörize edilmiştir. FETÖ'nün başlattığı süreci bir yerden sonra AKP iktidarı yeniden sahiplendi. FETÖ'nün yaptığı bütün kumpas davalarına karşı mesafe koyan ve onunla ilgili özürler dileyen, af dileyen birilerinin FETÖ'nün hedef gösterdiği ve daha sonra iddianamesini yazdığı Gezi davasına bu şekilde sahip çıkmalarını son derece manidar görüyoruz. Gerçekten bu süreci yaşıyor olmaktan büyük bir sıkıntı ve utanç duyuyoruz.”

KURTULMUŞ’A 'ATALAY’LA İLGİLİ KARARIN OKUTULMASINI DÖNEM SONUNA BIRAK' ÇAĞRISI

Türkiye İşçi Partisi’nden milletvekili seçilen ve Gezi Davası’nda hapis cezası onanan Can Atalay’la ilgili de değerlendirmelerde bulunan Özel, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’a, Atalay hakkındaki kararın TBMM Genel Kurulu’nda okutulmaması ve dönem sonuna bırakılması çağrısında bulundu. Özel, şunları söyledi:

“Can Atalay'la ilgili mesele, garabetin içindeki bir diğer felakettir. Siyasi partilerin kendi aralarındaki uzlaşı ve AKP Parti ile MHP’lilerin de oylarıyla Can Atalay İnsan Hakları Komisyonu’na seçildi. Belki Cezaevleri İnceleme Komisyonu’nda görevlendirilecek. Bu komisyonun özelliği cezaevine habersiz gider, kapıyı aç dersin içine bakarsın, öyle bir soralım falan olmaz. Yani cezaevlerindeki bütün kapıları açtırma yetkisi veriyorken, Atalay’ın üzerine bir kapı kapandı. Şimdi burada Numan Kurtulmuş'un, siyasi hayatındaki bence en önemli dönüm noktasına geldik, çattık.

‘NUMAN KURTULMUŞ KARARI OKUTURSA ANAYASA İHLALİNİ HAYATA GEÇİRMİŞ OLUR’

AK Parti'nin bazı taahhütlerini kendi konuşmalarında belli satır başlarını almalarını uyardık, dedik ki Can Atalay konusunda daha net bir tutum alınsın. ‘1 Ekim'e kadar çözülür. Yargıtay gereğini yapacaktır. Meclise iş kalmayacaktır. İyimser bakıyorum, olumlu sonuç bekliyorum’ demişti. Olmadı, şimdi önüne o karar yazılıp gelecek. 5 Ekim’de Anayasa Mahkemesi hak ihlali için görüşmeye başlayacak. 5 Ekim'de kararın hemen çıkması çok iyi olur ama belki birkaç ay sürecek. Numan kurtulmuş, bu kararı okutursa tutumunu Mustafa Şentop gibi, yani saray talimatıyla bir anayasa ihlalini hayata geçiren kişi olur. O vakitten sonra artık anayasaya sadakat, iç tüzüğe uygunluk, hakkaniyetli meclis başkanlığından söz etmek mümkün olmaz. Bu anayasal yönden ölümcül bir hata olur. Kendi tarafsızlığını ortadan kaldırır, kendi iddiasını ortadan kaldırır. Elbette kendisiyle gerekli resmi temas ve görüşmeleri sağlayacağız. Ancak bu kararın okutulmayıp Anayasa Mahkemesi'nin kararının beklenmesi, hatta o kararın ne çıkacağından da bağımsız bu okutma işleminin bundan sonra da olabilecek durumlara örnek teşkil etmemek üzere dönem sonuna bırakılmasını mutlaka bekliyoruz.”

Özel, geçmiş döneme ilişkin de eleştirilerde bulunarak, şunları söyledi:

“CHP, COVID krizini sağlıktan sorumlu genel başkan yardımcısı olmaksızın, MYK’da konuşulmadan geçirdi. Mavi Vatan, Azerbaycan, Rusya-Ukrayna savaşı, F-35 krizi hepsinin olduğu süreçlerde dış politika, genel başkan yardımcısı olmadan, başdanışman üzerinden götürüldü. Tahıl krizinin yaşandığı bir dönemde tarımdan sorumlu Genel Başkan Yardımcısının olmadığı bir MYK ile yönetiliyoruz. Örgütten sorumlu genel başkan yardımcımız yok, örgüt üzerinde görülmedik birtakım şeyler yapılınca, örgütler üzerinde kimden hesap sorulacak o yok. Benim yönettiğim MYK’da, bu görevlendirmelerin tamamı olacak.”

‘MERKEZ İLÇEYE SEÇİM YAPTIRMAMAK KABUL EDİLEMEZ’

Özel, “Görülmedik birtakım şeyler oluyor ve bunun hesabını sorabileceğimiz bir mekanizma yok partide” dediniz, kastınız neydi?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Kayseri ilimizin yirmi kurultay delegesi var. Toplamda 600 delege oluşması lazım. Bu delegelerin 250'si Melikgazi'de. Mahallelere sandık konulacak. Ve o mahallelerden ilçe delegeleri oluşturulacak. Melikgazi'de önce dediler ki beşinci katta bir odada bütün mahalleler aynı anda seçilecek ve içeriye gözlemci almayacağız. Oysa sandık mahallenin kendine kurulamıyorsa da mahallede en uygun yerde, ilçe binasında ama ayrı zamanlarda ve takvimi ilan edilerek yapılır. Buna itiraz edildi. Genel merkezden giden gözlemciler böyle seçim olmaz dediler ve seçimi iptal ettiler. O seçim bir daha hiç yapılmadı. Melikgazi Kayseri il kongresine sokulmadı. Ve buna genel merkez seyirci kaldı. Melikgazi değişimciydi. Gelse yirmi kurultay delegesi değişimci olacaktı. Böylesine bir merkez ilçeye seçim yaptırmamak kabul edilebilir bir durum değil.

Şimdi biz Yüksek Seçim Kurulu'na bazı başvuruları yapmayı unutmuşuz. Ama hiç yapmadığımız başvuruları yapıyoruz. Fatih kongresinde kendi ilçemizi tam kanunsuzluktan bozduruyoruz. Ama seçmen kaydırmalarla ilgili alınması gereken düzenli bilgiyi almayı unutmuşuz. Onursal Adıgüzel, 15 Eylül günü Genel Başkana mail atıyor. Genel Başkan teşekkür ediyor 18 Eylül’de bizimkiler yazı yazıyorlar. Bunun üzerine de genel merkezdeki arkadaşlarımız, 18’indeki başvuruyu bakın başvurmuştuk parti eksik bir şey yapmadı diye sizlerle paylaşıyor. Yazının 18’inde yazıldığı doğru ama biz 18 Haziran’da niye yazılmadığını soruyoruz, 18 Eylül’deki yazıyı paylaşıyorlar. Genel Başkanımız ben hiç delege aramadım diyor ama PM toplantımızda 25’ten fazla vaka anlatıldı kendisine genel başkan yardımcılarının nasıl müdahil olduğu ile ilgili. Genel başkan yardımcılarımız İstanbul'da aday açıklamasına gidiyorlar. Yani iki adaya da giderseniz olur.”

Genel Merkez’in tutumunun kamuoyunda her geçen gün daha da olumsuz karşılandığını belirten Özel, son yapılan araştırmada partinin tutumunu olumlu bulanların oranının yüzde 11’e kadar düştüğüne dikkat çekti. Özel, “Yani yüzde 89 bir şeyler yanlış gidiyor diyor” dedi.

‘İTTİFAK POTANSİYELİ KAYBEDİLMEK ÜZERE’

İyi Parti’den gelen açıklamalar ve yerel seçimlerde Millet İttifakı’nın nasıl hareket edeceğine yönelik soruları yanıtlayan Özel, ittifak potansiyelinin kaybedilmek üzere olduğunu belirterek şöyle konuştu:

“Bugünkü şartlarda, ittifak potansiyelimizi kaybetmek üzereyiz. Kasımda ortaya çıkacak değişim ve umutla, muhataplarımızla yeni ilişkiler kurabileceğimiz yeni bir enerji ile hareket etmeyi umut ediyoruz. İttifak ortaklarımızla yeniden görüşeceğiz. Toplumsal ittifak düzeyinde de kırılma var, bunların tamamını onarmak son derece önemli. Kurultaydan sonra avucumuzu açarak, ‘hesabımız kitabımız yok, el sıkışmaya geliyoruz’ diyerek görüşeceğiz. Her yerde ittifak yapacağız diye bir şey yok. 2 bin 300 maddede anlaşabilmiş ittifak ortaklarının birlikte olmadıklarında kaybedecekleri yerler ortaya çıktığında ittifak yapmamak harakiri yapmak anlamına gelir. Şartları sonuna kadar zorlayacağız.”

Özel, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından aday olarak ilan edilmesiyle ilgili de şunları söyledi:

“Belediye başkan adayı göstermek Parti Meclisi’nin görevi. Sadece MYK teklif edebiliyor. PM’de salt çoğunluk evet derse aday belirleniyor. Genel başkanın bu iyi niyetli tutumu seçilmemiş PM yetkilerini kullanmaktır. Herhalde sayın Genel Başkanın da objektif kriteri mutlak vatandaş memnuniyetidir. Ve Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ta gördüğü yüksek memnuniyet oranları ile bu şartlarda PM de aday gösterecektir ön kabulüyledir. Bu kanaati ben de paylaşıyorum, memnuniyeti yüksek olan isimler aday gösterilmelidir. Sembol iki isim için anlaşılabilir ama bundan sonra yeni aday açıklamaları, seçilecek PM’yi incitir. Biz anayasasızlaştırılmaya karşı çıkarken, tüzüksüzlüğe karşı susamayız.”

‘ASKER DELEGE SÖYLEMİ CHP KİMLİĞİ İLE BAĞDAŞIR GÖRMÜYORUZ’

Özel, bir gazetecinin örgütte yaşananlar üzerinden “Kurultayın meşruiyetinin olmayacağını mı söylüyorsunuz?” sorusu üzerine şu yanırı verdi:

“Partimiz için bir meşruiyet tartışması başlatmak yerine şöyle ifade ettim. Örneğin, kendini delege yapanın sözünden çıkmayan asker delege diye söyleniyor. Biz bunu CHP kimliği ile bağdaşır görmüyoruz. Sen istediğin kadar kulağına söyle, şuna oy vereceğiz diye. O delege eve gider, 3. kata çıkana kadar fikir değiştirir. Çünkü 4. katta oturan genç bir kadın seçmenle karşılaşır, ‘CHP değişmezse ben bu ülkeden gideceğim’ der. Ya da berber kulağına ‘millet çok öfkeli, CHP değişmezse oy vermeyecek’ der ve bu sözler kalır kulağında.”

'YÜZDE 89, ‘BİR ŞEYLER YANLIŞ GİDİYOR’ DİYOR'

CHP’ye gelen bir anket sonucunu paylaşan Özel, seçimden sonra partinin tutumunu olumlu bulanların oranının sadece yüzde 11 olduğunu aktardı. Özel, “Yani yüzde 89 bir şeyler yanlış gidiyor diyor” dedi. Özel, milletvekili aday belirleme süreçlerinde kendisinin de etkin rol aldığı eleştirileri ile ilgili de şu yanıtı verdi: “Ben 8’li komisyonda hiç olmadım. Hiçbir milletvekili belirleme komisyonunda görev almadım. İttifak görüşmelerinde yoktuk. 39 milletvekilinden pazar günü sabah haberdar olduk. Yukarıda 8’li masa bütün gece çalışmış MYK toplantısına çağırıldık, girdik, ne oluyor dedik. Çok kötü şeyler oluyor dediler. Ve toplam 39 hatta o an 45’ti. Yani İyi Parti'ye de seçilecek yerden iki, dört tane de sınırın altı, toplam kırk beş. Yüzde 30 oy alsak, 65 milletvekili verilmişti. Ve bu bizim haberdar olduğumuz bir şey değildi.”

‘İSTİFA OLURSA, ‘GENEL BAŞKANIN VEKİLİDİR’ TEZİNE DAYANAN BİR İSTİFA OLMAYACAK’

Özel, Genel Başkanlık adaylığından dolayı TBMM Grup Başkanlığından istifa etmesi gerektiği iddiaları ile ilgili de şöyle konuştu:

“Seçimden önce hedeflediği pozisyona gelen bir tek ben varım ve benim pozisyonumu tartışıyorlar. Ben seçimden önce talep açtığım pozisyondayım, onlar değil. Önümüzdeki dönem Meclis’in yoğunluğu olacak, anayasa görüşmeleri gibi. Bizim de kongreye yoğunlaşmamız gerek. Dolayısıyla Grup Başkanlığı yoğunluğundan belli bir süreliğine ayrılmak lazım, öyle bir düşüncem var. 1 Ekim’de Grup Başkanı olarak görev yapacağım, grubumuzda arkadaşlarla son görüşmeleri yaptıktan sonra karara vereceğiz. Ama, öyle ‘grup başkanı genel başkanın vekilidir o yüzden istifa etmelidir’ tezine dayanan bir istifa olmayacak.” (ARTI GERÇEK)

Öne Çıkanlar