Uçum'dan, Kurtulmuş'a 'Anayasa' yanıtı: 'Referanduma sunulmadan yürürlüğe girmesi çok su götürür ve sorunludur'

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, yeni anayasanın tartışılacağı yerin Meclis çatısı olduğunudile getirdiği ifadelerine Cumhurbaşkanı başdanışmanı Uçum yanıt verdi: "Referanduma sunulmadan yürürlüğe girmesine yönelik görüş çok su götürür ve sorunludur."

Uçum'dan, Kurtulmuş'a 'Anayasa' yanıtı: 'Referanduma sunulmadan yürürlüğe girmesi çok su götürür ve sorunludur'

Artı Gerçek - Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, "Tartışma yeri TBMM. Süreci kimsenin zehirlemesine müsaade edilmemeli" açıklamalarına sosyal medya hesabı üzerinden cevap verdi.

Paylaşımında, "Yeni anayasayı kanun olarak yapmak münhasıran TBMM’ye aittir" ifadelerini kullanan Uçum, "Hiç kimse, hiç bir merci TBMM’nin yeni anayasa yapma yetkisini tartışamaz, bu yetkiye ortak olamaz. Sadece Cumhurbaşkanı yeni anayasa kanununu Meclise geri gönderme ve/veya zorunlu yahut ihtiyari olarak referanduma sunma yetkileriyle sürece dahil olur. Ancak sistemin böyle olması diğer devlet kuruluşlarının ve toplumun yeni anayasa konusunda görüş açıklamasına, sürece ilişkin düşüncelerini paylaşmasına, tartışmalara katılmasına engel değildir. TBMM’nin sistemdeki rolü kanun tekeline sahip olmaktır, fikrin tekeline değil. Fikir sahibi her kurum, kuruluş, sosyal kesim, sivil toplum, demokratik siyasi mecralar tabiki fikirlerini ifade edecektir, her türlü yasama sürecine katkı yapmak isteyecektir ve katkı da yapacaktır. Bu durum vatandaş inisiyatifli demokratik bir toplum olmanın asgari gereğidir. Yeni anayasa sürecinin fikri boyutunu ve fikri çalışmalarını sadece Meclisle sınırlamak hiç kimsenin kabul edeceği, uygun göreceği bir yaklaşım olamaz" dedi.

Yeni anayasa kanununun 400 ve daha fazla oyla kabul edilmesi halinde referanduma sunulmadan yürürlüğe girmesine yönelik görüşün "su götürür ve sorunlu" olduğunu ifade eden Uçum, "Meclis yeni anayasa kanununu 400 veya daha fazla oyla kabul etse dahi bu kanun mutlak surette referanduma sunulmalı ve halk yüzde elliden fazla bir oyla kanunu onaylarsa yeni anayasa yürürlüğe girmelidir. Yeni anayasa konusunda halkın asli kurucu irade olarak belirleyici rolünü oynaması ancak referandumla onay vermesiyle olur" ifadeelrine yer verdi.

Mehmet Uçum'un paylaşımı şöyle:

"YENİ ANAYASA KANUNUNU TEKLİF VE KABUL YETKİSİ MÜNHASIRAN TBMM’YE AİTTİR! Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildikten sonra Meclis (bütçe kanunlarının teklifi hariç) kanun yapma tekeline sahip oldu. Yeni anayasa da elbette bir kanunla yapılacaktır. Yeni anayasayı kanun olarak yapmak münhasıran TBMM’ye aittir. Hiç kimse, hiç bir merci TBMM’nin yeni anayasa yapma yetkisini tartışamaz, bu yetkiye ortak olamaz. Sadece Cumhurbaşkanı yeni anayasa kanununu Meclise geri gönderme ve/veya zorunlu yahut ihtiyari olarak referanduma sunma yetkileriyle sürece dahil olur. Ancak sistemin böyle olması diğer devlet kuruluşlarının ve toplumun yeni anayasa konusunda görüş açıklamasına, sürece ilişkin düşüncelerini paylaşmasına, tartışmalara katılmasına engel değildir. TBMM’nin sistemdeki rolü kanun tekeline sahip olmaktır, fikrin tekeline değil. Fikir sahibi her kurum, kuruluş, sosyal kesim, sivil toplum, demokratik siyasi mecralar tabiki fikirlerini ifade edecektir, her türlü yasama sürecine katkı yapmak isteyecektir ve katkı da yapacaktır. Bu durum vatandaş inisiyatifli demokratik bir toplum olmanın asgari gereğidir. Yeni anayasa sürecinin fikri boyutunu ve fikri çalışmalarını sadece Meclisle sınırlamak hiç kimsenin kabul edeceği, uygun göreceği bir yaklaşım olamaz. Tam tersine kurumların, kuruluşların, kurulların, Meclis dışındaki demokratik siyasi aktörlerin, sendikaların, mesleki örgütlerin, sivil toplum temsilcilerinin, sosyal kesimlerin, bireylerin yeni anayasa konusundaki talepleri, görüşleri, değerlendirmeleri, eleştirileri TBMM’nin yeni anayasa kanun yapımına katkı sunar. Yine Türkiye’de yeni anayasa talebinin 1987 yılına kadar giden bir tarihi var. Bu otuz yedi yıllık sürede oluşan toplumsal ve siyasal birikimin, geliştirilen hukuksal yaklaşımların ve önerilerin hepsi yeni anayasının yapım sürecine bir çok fayda sağlar. Tüm bunlar yeni anayasa yapım sürecinin demokratik ve toplumsal meşruiyetini çok daha güçlü kılar. Diğer konu yeni anayasanın kanunlaştırılmasında ve yürürlüğe sokulmasında hangi kuralların geçerli olacağıdır. Yeni anayasanın yapılmasında mevcut anayasanın değişikliğe ilişkin hükümlerine göre hareket etmek TBMM’nin karar vereceği bir husustur ve böyle yapması da hukuksal meşruiyet açısından son derece isabetli olur. Mevcut anayasada, anayasa değişiklikleri 400 ve daha fazla oyla kabul edilirse zorunlu referandum yoktur, Cumhurbaşkanı ihtiyari referanduma sunabilir. Ancak yeni anayasa kanununun 400 ve daha fazla oyla kabul edilmesi halinde referanduma sunulmadan yürürlüğe girmesine yönelik görüş çok su götürür ve sorunludur. Burada dikkat edilmesi gereken şudur: Mevcut anayasanın; “400 veya daha fazla oyla kabulde referanduma sunmadan anayasa değişikliğini yürürlüğe koyma imkanını” yeni anayasa için de uygulayalım demek halkın doğrudan onayı olmadan yeni anayasa yapalım demektir. Bu bakış açısı yeni anayasa yapımında son kararı halkın vermesine ilişkin meşruiyet ilkesinin ihlalidir. Bu ilke günümüzde demokratik sistemlerde neredeyse mutlak kabul gören bir ilkedir. Yeni anayasa yapımında doğrudan demokratik meşruiyeti sağlamanın biricik yoludur. Ayrıca bir kanun olarak yeni anayasa ile anayasaya dayanılarak çıkarılan kanun (anayasal yasa) arasında niteliksel fark vardır. Anayasa, devletin kurucu iradesinin ve milletin siyasi birliğinin hukuk sistemi olarak ifadesidir. Anayasal yasa ise kural ve kurum düzenlemelerdir. Anayasal yasayı her zaman halkoyuna sunmak gerekmese de yeni anayasayı halkın onayına sunmak demokratik meşruiyetin yanı sıra milli egemenlik ilkesinin de bir şartı ve gereğidir. Bu nedenlerle Türkiye, TBMM eliyle yeni anayasasını yaptığında Meclis yeni anayasa kanununu 400 veya daha fazla oyla kabul etse dahi bu kanun mutlak surette referanduma sunulmalı ve halk yüzde elliden fazla bir oyla kanunu onaylarsa yeni anayasa yürürlüğe girmelidir. Yeni anayasa konusunda halkın asli kurucu irade olarak belirleyici rolünü oynaması ancak referandumla onay vermesiyle olur."

NE OLMUŞTU?

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Meksika ve Küba programları dönüşünde uçakta gazetecilerle söyleşi yaptı ve soruları yanıtlamıştı.

Yeni anayasa konusundaki tartışmalar ve bu konudaki görüşmeler anımsatılarak, "Yeni anayasa çalışmaları için bir takvim var mı? Yeni siyasi iklim, yeni anayasaya yakınlaşmamızı daha çok sağlar mı?" sorusunu TBMM Başkanı Kurtulmuş, şöyle yanıtlamıştı:

"Sadece anayasa çalışmalarının başarılı bir şekilde yürütülmesi değil, aynı zamanda siyaset kurumunun güçlenmesi için de partiler arasında diyaloğun önemli olduğuna inanıyorum. Yıllardır söylediğim, şimdi Meclis Başkanı olduktan sonra da yapmaya gayret ettiğim şey, bu iklimin oluşturulmasıdır. İklimin oluşması için de insanların birbirlerine karşı yumruk sallaması değil, insanların birbirleriyle el sıkışması lazım. Fikirler farklı olabilir, görüşler farklı olabilir, hedefler farklı olabilir ama hepimizin, Türkiye'nin geleceğini daha iyi yapabilmek, daha olumlu işler yapabilmek için müşterek çalışabilme zeminini kurmamız gerekiyor.

Bu anayasa çalışmaları, aslında hem Türkiye'de siyasetin normalleşmesi bakımından önemli bir fırsat olur hem de bu karşılıklı normalleşme sürecinin anayasa başta olmak üzere yasama faaliyetlerinin kalitesinin arttırılması bakımından katkısı olur. Siyasi partiler arasında görüşmelerin yapılmış olması, Sayın Cumhurbaşkanımızın ana muhalefet partisinin liderini kabul etmesi ve bu görüşmenin oldukça sıcak, dostane bir ortamda geçmesi Türkiye demokrasisi adına kazançtır."

'EĞER BURADA PARTİLER BİR UZLAŞMA ZEMİNİ GELİŞTİREBİLİRLERSE BU PARLAMENTODA İSTENİLEN BİR ANAYASA GERÇEKLEŞEBİLİR'

Kurtulmuş, TBMM'nin 28. Dönemi'nde halkın oylarının yüzde 95'inin temsil edildiğine; 14 siyasi parti ve 6 siyasi parti grubunun bulunduğuna işaret ederek, "Çok sesliliğe açık bir parlamentomuz var. Eğer burada partiler bir uzlaşma zemini geliştirebilirlerse bu parlamentoda istenilen bir anayasa gerçekleşebilir" diye konuşmuştu.

Yeni anayasa için doğru zemin ve doğru yöntemin bulunması gerektiğine dikkati çeken Kurtulmuş, bu çalışmaların doğru zemininin TBMM olduğunu söyledi. Herkesin bu konuda fikrini söyleyeceği, toplumun bütün kesimlerinin anayasayla ilgili külli bir fikri de dile getirebileceğini anlatan Kurtulmuş, şöyle devam etmişti:

"İsteyen istediği maddelerle ilgili teklifler de yapılabilir. Bunun için parti ziyaretlerinden sonra sivil toplum kuruluşlarının, hukuk camiasının, üniversitelerin, kanaati olan grupların da fikirlerinin alınması için zemini düzgün bir şekilde oluşturmaya gayret edeceğiz. Ayrıca bu tartışmalar yapılırken doğru bir yöntemin tespit edilmesi lazım. Açıkçası şuna başından itibaren özen gösteriyorum. Doğru zemini, doğru yöntemi söylüyorum ama 'Şu yöntemle yapacağız.' ya da 'Şöyle olması gerekir.' diye bir dayatmayı ortaya koymanın doğru olmadığına inanıyorum. Partilerle görüşmelerimizi tamamladıktan sonra yönteme ilişkin belki teklifler talep edeceğim."

'İLK TURDAKİ GÖRÜŞMELERİMİZİ ÇOK SICAK, ÇOK OLUMLU GÖRDÜM'

TBMM Başkanı Kurtulmuş, yeni anayasa konusunda yaptığı görüşmeler anımsatılarak, yapıcı görüşmeler olup olmadığı sorusunu, "Şimdiye kadar ziyaret ettiğim partiler, anayasa çalışmaları için kapıyı açık tutmuştur. Yani iyi karşıladılar, çok olumlu görüşmeler oldu. Ama tabii ki anayasa görüşmelerinde yöntemi bulunduktan sonra esas tartışma, konulara girildikçe ortaya çıkacaktır" diye yanıtlamıştı.

Kurtulmuş, "Anayasa'nın değişmesi gerektiğini düşünüyorlar mı?" sorusuna karşılık, "Tabii ki. Zaten bu siyasi partilerin tamamı kendi programlarında da anayasa değişikliklerinden bahsetmişlerdir. Dolayısıyla bu bir fantezi değil, bu bir hayal değil. Olabilir. İlk turdaki görüşmelerimizi çok sıcak, çok olumlu gördüm. Ümit ediyorum ki sonuç alırız." ifadelerini kullanmıştı.

Yeni anayasa konusunun başkanlık sistemi üzerinden yürütülmesinin sürece zarar verip vermeyeceğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, bu konunun iklim meselesi olduğunu belirtmişti.

Kurtulmuş, "Cumhuriyet'in ikinci asrı, yeni bir yüzyıl, Türkiye Yüzyılı, burada Türkiye'nin hedefleri var. Parlamento da önüne yeni bir anayasayı yapabilme işini hedef olarak koymalıdır. Öncelikle bu iklimin oluşabilmesi için müzakere, fikirleri karşılıklı söyleme, el sıkışma önemlidir" demişti.

"Anayasanın değişmesi meselesi bir bakıma matematik işidir" diyen Kurtulmuş, 400'ün üzerinde bir oyu hedefleyen yaklaşımın esas alınması gerektiğini belirttmişti.

'TOPLUMSAL AYRIŞMAYA, KUTUPLAŞMAYA VESİLE OLACAK ANAYASA TARTIŞMALARININ TÜRKİYE'YE FAYDASI OLMAZ'

Parlamentoda 400'ün çok üzerinde bir destek bulunursa toplumsal olarak çok ciddi bir mutabakat sağlanacağına işaret eden Kurtulmuş, şu ifadeleri kullanmıştı:

"Anayasa tartışmaları, toplumsal mutabakatın sağlanmasına vesile olmalıdır ama toplumsal ayrışmaya, kutuplaşmaya vesile olacak anayasa tartışmalarının Türkiye'ye faydası olmaz. Şunu kesinlikle belirteyim. Bu işin tartışma yeri Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, anayasa yapma iradesine de gücüne de yetkisine de sahiptir. Bu süreci kimsenin zehirlemesine müsaade edilmemesi lazım. Bu süreç, ciddi bir şekilde parlamenterler arasında, siyasi iradeyle olacak bir şeydir. Siyasi iradenin temsilcileri, konularını gündeme getirirler ve tartışırlar."

Kurtulmuş, bu süre içinde denge denetim mekanizmaları, parlamentonun gücünün artırılması, hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi ile hak ve özgürlüklerin genişletilmesi gibi konuların gündeme gelebileceğine işaret ederek, "Burada mühim olan, anayasanın zamanın ruhuna uygun bir şekilde, kapsayıcı, kuşatıcı, demokratik ve özgürlükçü olmasıdır" ifadelerini kullanmıştı.

(HABER MERKEZİ)

akp numan kurtulmuş Recep Tayyip Erdoğan mehmet uçum yeni anayasa