Kaynaklar tükendikçe pislikler ortaya saçılıyor

İlk kavgaya tutuşanlar batan geminin fareleri oldu. Sırada miçolar var. Yakında makinistlere, kamarotlara, çarkçıbaşına kadar tırmanacak bu paylaşım savaşı.

AKP milletvekilinin akrabası da olan danışmanı bir iş insanını arıyor "Sana para kazandırmak istiyorum" diye.

Gaziantep’te Milli Emlak adına kayıtlı 200 milyon TL değerindeki arsanın tapusunu üzerine geçirmeyi teklif ediyor; 50 milyon TL rüşvet ve yedi milyon lira tapu masrafı karşılığında.

AKP’nin danışmanı arsa teklif ettiği iş insanına "Adıyaman’da bugüne kadar iş adamlarına ne paralar kazandırdık, bunları da biliyorsun", "Her ne kadar bizim telefonlarımız dinlense de biz devletiz biliyorsun" demeyi de ihmal etmiyor.

Danışmanının teklifi üzerine AKP’li milletvekiliyle de görüşen iş insanı 50 milyon liralık rüşvetin 36,2 milyon lirasını ödüyor.

Ancak kendisine verilen satış belgelerinin ve arsa tapusunun sahte olduğunu öğreniyor.

Bunun üzerine Ankara’ya giderek AKP’li milletvekili danışmanının yanı sıra dolandırıcılığa katılan eski bir AKP milletvekilinin de olduğu birkaç kişiden verdiği rüşveti geri istiyor. 

Rüşveti alanlar da 36,2 milyon liralık altı ayrı senet düzenleyip imzalıyorlar.

Ancak senetler vadesinde ödenmeyince batma noktasına gelen iş insanı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na avukatları aracılığıyla 7 Ocak 2021’de suç duyurusunda bulunuyor.

Ama aynı gün bu dolandırıcılık tezgahını çevirenlerden AKP milletvekilinin danışmanı da savcılığa başvurarak, kendilerini şikayet eden iş insanının senetleri silah zoruyla imzalattığını iddia ediyor.

Bu şikayet üzerine iş insanı "yağma, tehdit, özel hayatın gizliliğini ihlal" gibi suçlardan 10 Ocak 2021’de tutuklanıyor.

9 Mart 2021’de iş insanı hakkında düzenlenen iddianamede AKP milletvekilinin danışmanı, eski bir AKP milletvekili, oğlu, akrabası olan bir banka müdürü de iddianamede "müşteki" olarak yer alıyor.

Dolandırıldığını iddia eden iş insanının yaptığı suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturmada ise henüz hiçbir şüphelinin ifadesi alınmadı.

Dolandırıldığını iddia ettikten sonra tutuklanan iş insanının başvurusu üzerine soruşturma dosyasına bir görüntü de eklendi.

Bu görüntüde iş insanının haklarında suç duyurusunda bulunduğu kişilerden bazıları ile şarkıcı Serdar Ortaç yer alıyor.

İş insanının iddiasına göre rüşvet verdiği kişilerden bazıları bu parayla Serdar Ortaç’ı bir villaya çağırarak eğlence yapmışlar.

İşte sosyal medyada ortaya çıkan bir arabanın bagajındaki balya balya dövizlerin kahramanları da bu dolandırıcılık iddiasında yer alan kişiler.

İş insanı bu kişilerden bazılarına zaman zaman borç verdiğini, bu görüntülerin de alınan borcun geri ödenmesi sırasında bir çalışanı tarafından kaydedildiğini söylüyor.

(Kaynak: www.dw.com)

AKP’li eski ve yeni milletvekilleriyle, danışman ve banka müdürü yapılan akrabalarla Saray rejiminin kurduğu rant, soygun, talan, rüşvet ve yolsuzluk düzeninin üzerine dolandırıcılık eklenmiş bir fotoğrafıdır.

Bu yağma düzenine artık Saray’ın adamlarının birbirlerini dolandırması de eklendi çünkü kaynaklar hızla tüketiliyor, yandaşlar azalan kaynaklar üzerinden birbirleriyle paylaşım savaşına giriyorlar.

Kokain çektiği görüntüler sosyal medyaya düşen AKP’nin kadrolu büro elamanı Kürşat adlı gencin öyküsü de Saray rejiminin düştüğü yeni paylaşım kavgasının bir sonucudur.

Çünkü 20 yaşındayken girdiği AKP’li Kastamonu Belediyesi’nden seçimler kaybedilince 25 yaşında, bütün dünyalığını yapmış bir genç olarak ayrılıyor.

Belediye kaybedilince avanta kanalları tıkanan, açıkta kalan kadrolar AKP’nin nüfuz gücü etkisindeki diğer alanlara kapılanıyorlar.

Lüks arabaların, villaların, çılgın gece hayatlarının, gramı 500 lira olan kokainin keyfini sürdürebilmek için kendilerine yeni kanallar arıyorlar.

Büyükşehir bile olmayan bir belediyeden milyonlarca lira vuran 25 yaşındaki bir genç Saray’ın kurduğu bu soygun düzeninin bir piyonudur ancak.

Yani zurnanın son deliği olan bu gence gelene kadar yerel yöneticilerinden AKP’nin il ve ilçe yönetimlerine, milletvekillerine, eş, dost, akraba ve yakın çevrelerine kadar daha üst düzeyde olanların siyasetten nasıl zengin olduklarını siz düşünün.

Değirmenin suyu kesilince de paylaşım kavgası en alttaki çantacılardan başlıyor. Nitekim Kürşat adlı gencin yediği haltlar da kendi arkadaşlarıyla girdiği alacak verecek meselesi yüzünden ortalığa saçılıyor. 

AKP’nin kaybettiği Kastamonu Belediyesi’nden AKP Genel Merkezi’ne uzanan soygun düzeninin 20’li yaşlardaki bir Özel Kalem Müdürü lise mezunundan ortaya dökülen pislikleri bunlar.

AKP’nin kazandığı belediyelerde de benzer rezillikler yaşanıyor.

Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı, Mali Hizmetler Daire Başkanı hakkında suç duyurusunda bulunuyor.

Teknik takibe alınan daire başkanı da bir müteahhitten 30 bin lira rüşvet alırken suçüstü yakalanıyor.

AKP’li belediye başkanının 31 Mart’ta seçilir seçilmez daire başkanı yaptığı bu kişinin makam odasındaki kasasından adeta bir servet çıkıyor; 135 bin Euro, 36 bin TL, beş kilogram altın, 13 çeyrek ebadında basılan özel altın, 75 tam altın, 50 yarım altın, bin 59 çeyrek altın, kendisi dahil sekiz farklı kişi adına çeşitli bankalarda ait 23 adet hesap cüzdanı ve 40’a yakın gayrimenkul tapusu…

İş böyle bir servetin elde edilmesine varıncaya kadar bu daire başkanının sorumluları neredeymiş, diye sormayın. Belli ki rüşvetler paylaşılırken sorun çıkmış.

Biraz üzerine gidilse görülecek ki çok büyük bir paylaşım savaşında AKP’nin avantacıları birbirlerini ihbar da etmeye başlamışlar.

İstanbul, Ankara, Mersin, Adana gibi devasa bütçeleri olan büyükşehir belediyelerini kaybeden AKP’nin daha ne yolsuzluk dosyalarının ortaya çıkacağını, hortumun kesilmesiyle daha da şiddetlenecek paylaşım savaşlarını varın siz hesap edin.

Medeni bir memlekette her biri büyük bir skandala yol açacak üç yolsuzluk dosyası açıkladı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu. Bu dosyalardan daha 50 tane olduğunu söyledi. Ancak İçişleri Bakanlığı yeni rezillikler ortaya dökülmesin diye el koymuş dosyalara. Ne soruşturulmasına izin veriyor ne kendi soruşturuyor.

Neler yok ki İmamoğlu’nun KRT’deki programda açıkladığı dosyaların içinde… AKP’ye yakın bir şirket 49 milyon liraya satın aldığı arsayı dört gün sonra 130 milyon liraya Kiptaş’a satıyor.

2016 yılında yapılan bu satışla AKP’ye yakın şirket dört günde 27 milyon dolar kazanıyor. Yani 200 milyondan fazla bir avanta yandaşa belediye kaynaklarından sunuluyor.

Başka bir dosya… Bir özel şirket 25 milyona bir arsa alıyor. Ancak şirketin 25 milyon lira ödediği arsa imarda yeşil alan olarak görülüyor.

Boşuna, yeşil alanı bir şirket 25 milyona niye alır ki diye sormayın, rant şebekesi o dönemki belediyeyle birlikte kurulmuş.

Satın alındıktan sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu arsaya imar izni veriyor. 2017 yılında söz konusu şirket 25 milyona aldığı araziyi imar değişikliğinden sonra İBB’ye tam 430 milyon liraya satıyor.

İşin ilginci İBB önce imar değişikliği yaptığı, sonra da 430 milyon liraya satın aldığı bu arsayı tekrar imar değişikliği yaparak yeşil alana çeviriyor.

İBB’nin başkanı İmamoğlu olduktan sonra Türkiye Sınai Kalkınma Bankası Gayrımenkul Değerlendirme Şirketi’ne bir değerlendirme yaptırıyor. Şirket "Bu arsanın değeri 10 milyon dolardır" diyor. Oysa bu araziyi 2017 yılında AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi 116 milyon dolara satın almış.

Türkiye’nin çok önemli belediyelerini kaybettiler. Devletin kasası her geçen gün boşalıyor. Saray’dan aşağıya doğru dağıtılan avantanın, eşi dostu zengin etmenin kanalları giderek daralıyor.

Böyle bir süreçte doğal olarak paylaşım kavgası en alttakilerden başlıyor. Önümüzdeki günlerde daha da yukarılara doğru tırmandığına, hatta sonunda Saray’ın kapısına dayandığına tanık olacağız.

İlk kavgaya tutuşanlar batan geminin fareleri oldu. Sırada miçolar var. Yakında makinistlere, kamarotlara, çarkçıbaşına kadar tırmanacak bu paylaşım savaşı. Kaynak azaldıkça kavga büyüyecek.

Hazırlıklı olun! Saray rejiminin yolsuzlukları, rüşvetleri, hırsızlıkları, soygunları, yağmaları, talanları önümüzdeki günlerde daha da çok ortaya dökülecek.

Ekonomik koşullar bu kadar kötü olmasaydı insanlara bu soygun düzenini bir süre daha kabul ettirmek kolaydı.

Ancak; pahalılık, yoksulluk, yokluk, hatta açlık insanların boğazını öldüresiye sıkarken, Saray çevresince makbul olanların mal, mülk, para içinde yüzmelerinin hesabı elbet her geçen gün daha fazla soyulan yurttaşlar tarafından en yakın sandıkta sorulacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi