Saray’ın son kumarı; HDP’yi kapatmak!

Bu konjonktürde HDP’nin kapanması gündeme gelirse hiç şaşırmayın. Çünkü parti kapatma süreci muhalefeti parçalamak, olmadı kriminalize etmek için sayısız fırsatlar sunuyor iktidara.

Cumhurbaşkanlığının resmi internet sitesine bir rapor konuluyor.

Saray’ın Türkçe ve İngilizce olarak hazırladığı raporun başlığı "10 Soruda 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Fetullahçı Terör Örgütü".

Raporun 29. Sayfasındaki "Kumpas Davaları" başlığının altında ilginç bir cümle yer alıyor.

"Ergenekon, Balyoz, KCK, Selam-Tevhid, Tahşiye, Askeri Casusluk davalarında sahte delil ve kurgu mahkemeler ile rakiplerini tasfiye ettiği ortaya çıktı."

Daha da ilginci Cumhurbaşkanlığına ait bu resmi belgede sıralanan Ergenekon, Balyoz, Selam-Tevhid, Tahşiye, Askeri Casusluk davaları bir şekilde beraat kararı ile sonuçlanmıştı. Bir tek KCK davasında Kürt siyasetçilere ağır cezalar verilmişti.

Eylül 2019’da Yargıtay tarafından cezaları onaylanarak KCK’dan mahkum olanlar arasında iki HDP’li milletvekili de vardı; Leyla Güven ve Musa Farisoğulları.

İşte CHP’li Enis Berberoğlu’nun yanı sıra iki HDP’linin milletvekilliklerinin düşürülmesine dayanak yapılan KCK mahkumiyetleri Cumhurbaşkanlığının resmi raporuna göre "sahte delil" ve "kurgu mahkemeler" tarafından verilmişti.

Geçtiğimiz Perşembe günü Meclis Genel Kurulu’nda dokunulmazlıkların kaldırılması hayli elektrikli bir ortamda tartışılırken HDP Grup Başkan Vekili Saruhan Oluç elinde bu raporun ilgili sayfasını sallayarak itiraz etmişti.

Ancak içlerinde KCK’nın da bulunduğu "Kumpas Davaları" başlığının altından yayınlandıktan bir süre sonra KCK çıkartılmıştı. Yani Cumhurbaşkanlığı kendi resmi belgesini "tashih" etmişti.

Aslında bir CHP’li ile iki HDP’linin vekilliklerinin düşürülmesi AKP-MHP tarafından planlanmış bir oyunun parçasıydı.

Son anketlerde oylarında ciddi bir düşüş belirlenen Saray ittifakı seçmen tabanındaki çözülmeyi engelleyemediği için belli ki iktidarının bekası için muhalefet bloğunu parçalamaya karar vermişdi. 

Elbette bu hamle önümüzdeki günlerde yaşanacakların da habercisi aslında.

Saray’ın küçük ortağı Bahçeli oynanacak bu oyunun ipuçlarını 15 Mayıs 2020 tarihli konuşmasında vermişti.

O konuşmasında Bahçeli "Türkiye’nin ve siyasi hayatımızın üzerindeki kabus bulutlarının dağıtılması için şu hususların gündeme alınması ve bir an önce hukuki ve ahlaki bir temele kavuşturulması sağlanmalıdır" diyerek peş peşe altı madde sıralıyordu. 

Bu maddelerden birini de "milletvekili dokunulmazlığıyla ilgili beklentiler karşılanmalıdır" diye dile getirmişti Bahçeli.

Ancak AKP-MHP ittifakının dokunulmazlıklarla ilgili bir anayasa değişikliği yapacak milletvekili çoğunluğu yoktu TBMM’de. O zaman gözler Meclis’te bekleyen dokunulmazlık dosyalarına çevrilmişti. Bin kadar fezlekenin yaklaşık 800’ü HDP’li vekiller hakkındaydı. Geri kalan fezlekelerin büyük bölümü de CHP’lilere aitti.

Nitekim beklendiği gibi oldu ve üç vekilin dokunulmazlıkları kaldırıldı ve hemen o gece tutuklandılar.

Bu aslında Saray’ın HDP ile CHP ve İYİ Parti’nin blok olarak hareket etmesini önlemeye, HDP ile aralarındaki çatlağı büyütmeye dönük bir hamlesiydi.

Özellikle CHP yönetiminin ve İYİ Parti’nin tutumları Saray’ın hedefine ulaşmasını kolaylaştırdı.

Ne CHP yönetimi ne de İYİ Parti sözcüleri HDP’li vekillerin adını andı. Böyle bir şey yokmuş, hiçbir HDP’linin milletvekilliği düşürülmemiş gibi yaptılar. Sadece CHP’li Enis Berberoğlu’nun adını dile getirdiler.

Oysa HDP yönetimi bu konuda çok hassas davrandı ve kendi vekilleriyle ilgili durumu kınarken Berberoğlu’nun da adını her vesileyle andı.

Uğradığı haksızlığa, hukuksuzluğa seyirci kalmamak için HDP yönetimi Hakkari’den ve Edirne’den Ankara’ya yürüme kararı aldı.

Bahçeli bu hak arama eylemini dün hemen kriminalleştirdi:

"HDP, usulü bir işlemin tamamlanması suretiyle milletvekilliklerinin düşürülmesi yönündeki uygulamalara ve kayyım atamalarına karşılık Türkiye’nin farklı noktalarından Ankara’ya yürüyüş başlatma kararı alması habis ve hain bir hedefin icra planlamasıdır."

Yani HDP’nin kazandığı belediyelere kayyım atamak, seçilmiş milletvekillerinin "kumpas davalarla" milletvekilliğini düşürmek "usulüne uygun" bir işlem, ancak milli iradenin hiçe sayılmasına, hukuksuzluğa, haksızlığa karşı çıkarak protesto yürüyüşü yapmak  "habis ve hain bir hedef" Bahçeli’ye göre.

Doğu Perinçek de dün iki HDP’linin vekilliğinin düşmesini fırsat bilerek uzun süredir yaptığı çağrısını yineledi:

"Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı HDP’ye kapatma davası açmalıdır."

İktidar bloğu ne yaparsa yapsın tabanındaki kanamayı durduramıyor. Bağıra bağıra gelen, coronavirüs salgınında daha da derinleşen ekonomik krizi önleyemiyor, halka güven vermiyor.

Bu yüzden iktidarını sürdürebilmek için Saray iktidarının bir dizi operasyona ihtiyacı var.

Kendi içinden çıkan DEVA ve Gelecek partilerinin seçime katılmasını engellemek, bir ittifak içersinde girseler de önlerine baraj engeli çıkartmak, seçim sistemini değiştirmek gibi bir planlama var belli ki.

Bu arada baroları, meslek odalarını etkisizleştirmek, özellikle muhalefeti engelleyemedikleri sosyal medyaya sınırlama getirmek iktidarın bekasını sürdürebilmesi için yaptığı planlamalar arasında.

Ama iktidarını sürdürebilmesinde belli ki Saray önündeki en büyük engel olarak HDP’yi görüyor.

Çünkü Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı’nın oyları son anketlere göre yüzde 40’larda. HDP kimin yanında yer alırsa seçimi o kazanacak. Yani günümüz koşullarında Saray’ın geleceği HDP’nin takınacağı tutumla belirlenecek.

Belli ki bu durum karşısında tek çare olarak HDP üzerinden muhalefet bloğunu parçalamayı iktidarlarını sürdürmenin bir aracı olarak görmüşler, oyunlarını buna göre kurmuşlar.

HDP hakkında açılacak bir kapatma davasına karşı özellikle CHP ve İYİ Parti’nin takınacağı tutum muhalefet bloğunun da seçim sathı mahalindeki kaderi açısından belirleyici olacak.

HDP’nin kapatılmasına dönük bir girişime CHP ve İYİ Parti sözcüleri, milletvekilliklerinin düşürülmesinde olduğu gibi görmezden gelen bir tavır alırlarsa bu muhalefetin oylarının tek bir hedefe yönelmesine zarar verebilir.

Böyle bir tablo özellikle ikinci turda Erdoğan’ın karşısına çıkacak Cumhurbaşkanı adayının şansını hayli zorlar.

 Yok eğer muhalefet böyle bir girişime karşı demokrat bir tutum almaya yönelirse Saray bu kez CHP ve İYİ Parti’yi "PKK işbirlikçisi" ilan ederek tabanlarında bir aşınma yaratmayı hedefleyecek.

İşte iktidardaki AKP-MHP bloğunun hesabı bu belli ki.

İktidarda kalabilmek için Saray, Ayasofya’nın ibadete açılmasından sonraki son kozunu kullanıp önümüzdeki süreçte HDP’nin kapatılmasını tezgahlayabilir. Bu da AKP’nin iktidar oyunundaki son kumarı olur!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi