Eğer ölürsem ben partizanca...

Semih'in sahneye 'Ciao Bella' ile çıkması, kiralandığı Sparta Prag'a dönerken seyirciye veda etmesi olarak yorumlandı.

Hani şu, Futbol Federasyonu'na emredince istediği maçı istediği saatte oynatan Katar televizyonu bein var ya... Galatasaray'ın şampiyonluk kutlamalarını yayınlayamadı.

Ekranlarında bir şahsın, "Galatasaray'ın şampiyonluğunda şaibe var" demesi ve bu konuda özür dilenmemesi nedeniyle, trt de ekrana yansıtamadı...

Üstelik reklam gelirinin büyük bölümünü kulübe aktarma vaadinde bulunmasına rağmen... 

Galatasaray izin vermemekte haksız mıydı trt'ye?

Yerden göğe haklıydı; çünkü 114 yaşındaki bir kuruma, üstelik bir devlet kurumu aracılığıyla suçlamada bulunuluyorsa, ortaya somut belgeler konulması gerekirdi...

Katar televizyonunun hatası da, sadece Erzurum maçının saatini değiştirmemesi değildi. Asıl haksızlığı, "Yılın şusu-busu" seçimlerinde yapmıştı. Galatasaray başta olmak üzere, diğer birçok kulüpten, "iktidar destekli-halk ekmek beslemeli" kulübün profesyonellerinden çok daha başarılı futbolcu ve teknik adamı gözardı ederek ödülleri malûm kulüpten kişilere vermişti... Şaibe olsa olsa bu seçimde olmalıydı...

*

KeşkeTürkiye futbol tarihini yazanlar daha radikal kararlar alabilse.

Keşke Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray aralarında anlaşarak Katarlılara şöyle dese:

"Bundan sonra maçlarımızı yayınlama hakkını başka bir kanala (mesela Azerbaycan Televizyonu'na) veriyoruz. Sen şimdi ödüle boğduğun kulübün maçlarını doya doya yayınla..." 

*

Galatasaray'ın zümrüdüanka özelliği göstermesinin başlıca nedeni, kaynağının, dünya çapında bir ekol kabul edilen Galatasaray Lisesi olması. Bu okul, futbolda başarının şartlarından felsefe, sosyoloji ve matematikte, denklerine fark atmış bir eğitim kurumu. Şahsen, kulübün, okullu kurucuların genlerini taşıdığına inanıyorum. Öyle güçlü ki bu genler, Abdürrahim Albayrak bile tahrip edemiyor...

*

Başarının bir nedeni de, sarı-kırmızı camianın sürekli özeleştiri yapması. Bendeniz Galatasaray Divan Kurulu üyesiyim. Geçmiş yazılarıma bakınız; tamamında kulüp eleştirisine yer verdiğimi görürsünüz. Bugüne kadar sadece yakın dostlarımın sitemleriyle karşılaştım. Ama hiçbir divan toplantısında, tek kişi bile karşıma çıkıp, "Sen ne biçim Galatasaraylısın" demedi...

*

Yeri gelmişken, şampiyonluk kutlamalarını da eleştireyim:

Sebep memleket ekonomisinin dibe vurması olsa gerek; organizasyon ucuzdu, kalite düşüktü...

Havai fişek ve maytap da neyin nesi be kardeşim...

Kucaklardaki minicik bebeleri, kalp hastalarını da mı düşünmediniz?

Bırakın artık bu ilkelliği. 

Dans edin, şarkı söyleyin, hoplayın, zıplayın.

Ateş, kül ve dumanın neresi eğlenceli?..

*

Törenden aklımda kalan en güzel iki sahne, Lyundama'nın dansı ve Semih'in "Ciao Bella" ile veda etmesiydi. İtalyanca parçanın sözlerinin anlamını bilenlerin gözleri, "Eğer ölürsem ben partizanca / Sen gömmelisin ellerinle beni / ellerinle toprağıma" bölümünde yaşla doldu...

Yolun açık olsun delikanlı dostum Semih.

Çek liginde çok başarılı olmanı dileriz.

Güle güle git, güle güle gel.

Senin gibi zarif insanlara bu bölgede artık pek rastlanmıyor... 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi