Son günlerde yaşadığımız krizin özü batı değerlerinden koparak batı sisteminin içinde kalmayı ummak. ABD ile papaz olduk diye yeniden AB konuşulması tutarsızlıktır.
Tarımsal üretimimizi arttıralım demek iyi ama aynı zamanda çok büyük toprak birleşmeleri yapmamız gerektiğini de söyleyeceksiniz, ortalama dört işletmeden bir işletme olacak.
Ülke geleceğinde bu denli yaşamsal bir işlevleri varken, olmuşken sessizce kenara çekilmemeleri gerekirdi.
Erdoğan’ın AB müzakerelerini açabilmesi ve bu doğrultuda önemli adımlar atması dengenin fayda yönünü yukarı çekiyordu...
Fen bilimleri ve teknoloji öğretmenleri ortalama 11 soruyu doğru cevaplayabilirken, kimya öğretmenleri kendi branşlarına ilişkin 50 sorudan 14’üne doğru cevap verebildi.
Yakında Kadıköy, Beşiktaş, Çankaya ve Alsancak’tan da zaten anayasal kavramlar olan ama milliyetçi bir tonlama ile sunulan “tek devlet, tek…” sesleri daha gür duyulur ise kimse şaşırmasın.
Bir ülkede enflasyon yüksekse o ülke kötü yönetiliyordur, nokta. Rahip Brunson meselesi ise kötü yönetim üzerine tüy dikmek gibi.
Cari açık birilerinin zannettiği gibi bir iktisat politikası yanlışlar kümesinin sonucu değil, yapısal bir mesele, büyüdüğümüz zaman kaçınılmaz. Geriye hukuksuzluk belası kalıyor.
Devlet tüm çağrılara rağmen evrensel hukuka uygun bir davranış kodu benimsemekten uzak durur ve tırmanma yukarı yönlü artarsa neler olur? Ne yalan söyleyeyim, düşünmek bile istemiyorum.
Size son bir haftada görüp indirdiğim ilginç (!) haberlerden bir küçük derleme sunacağım, bu derleme Temmuz 2018’de Türkiye’nin bir resmidir.
Çimento, kömür, metalürji üretecek ABD Çin piyasalarını da derin bir fakirliğe itiyor, yeniden kitlesel 'boat people' dramları gündeme gelebilir.
OHAL ile terörle mücadele arasında bir mantıksal bağ yoktur; OHAL ilanı mesela on binlerce kamu çalışanını yargı denetimine kapalı biçimde işten atmak gibi şeyleri devreye sokmak içindir.
Hani o sık sık sözünü ettiğiniz ‘beka sorunu’ var ya, siz iktidardasınız diye var. Siz oldukça da bu ülke insanın ‘beka sorunu’ eksik olmayacak
İktisatçılar bilir ki, reel faiz büyüme oranını aşıyor ise, bu sevimsiz durumun bir dizi sonucu olur ama en önemlilerinden biri de kamu iç borç stokunun artmaya başlamasıdır.
Hukuk sistemini evrensel standartlara getirelim, eğitimi doğru tartışalım, doğru hedefler koyalım, senede yüzde altı büyüme, düşük faiz ve değerlenen TL aslında hiç de zor bir hedef değil.
İster devlet deyin, ister sistem deyin, kaynak sıkıntısından denetime yeterli para ayrılamayacak. Yatırımlarda tasarruf sorunu olacağı için her türlü güvenlik önlemi ikinci plana itilecek.
Trump ile Binali Yıldırım çok farklı kültürel kökenlerden gelmekle birlikte aynı siyasi kumaştan yapıldıklarına kanımca hiç kuşku yok, bu tuhaf durum da muhtemelen çağın bir azizliği.
Tüm mesele, çok net anlaşılıyor, rekabete kapalı ihale rejiminin finanse ettiği başkanlık sistemi imiş ve bu uğurda herkes kullanılmış.
Çok değil, otuz sene önce yüzde on barajı ile püskürtülmek istenen islami siyasi hareket nasıl oldu da bugün yüzde elli bandına oturdu?
Yaklaşık tüm hukuksuz demokrasilerde seçimlere katılım oranı yüksektir, hukuk devleti ilkelerinin oturduğu yerlerde ise düşük.
Türkiye’nin, AB süreci dışında kaldığı müddetçe, siyaseti, üç korner bir penaltı ilkesi doğrultusunda, zavallılığı, etkinsizliği, adaletsizliği, garipliği ile sürdüreceği anlaşılmaktadır.
Günümüz Türkiyesi’nde, olacak şey değil ama bu seçmen olabilme-dolaysız vergi verme ilişkisi anayasal olarak geçerli olsa idi acaba sonuçları ne olurdu?
Yarınlar nasıl şekillenir, bizler nasıl bir Türkiye’de yaşarız? Gökkubbe başımıza çökmeyecektir. Ama, gökkubbe sağlam kalsa da başımıza çok büyük sıkıntılar çıkacağına kuşku pek yok.
Sevimsiz bir gerçek ama rüzgar küresel olarak sanki burada ve başka yerlerde Erdoğangillerden yana esiyor. Türkiye acaba 24 Haziran günü bu küresel çılgınlığın dışına kendini atabilir mi?
Ey, Sayıştay yönetimi, bütçenin tümüyle bir mali planlama aracı olduğunu unutur, bu büyük sapmalara izin verirseniz, yeni göğü inletmezseniz, birileri de bir raportörünüzü görevden alır.
Yüksek büyümeyle gelen yüksek cari açık dolar üzerinde baskı oluşturmakta ve negatif beklentiler TL’nin değer kaybına yol açmaktadır. Meselenin emperyal güçlerle alakası yoktur.
Bizim berbat, dökülen sistemde esas olan zorunlu askerlik ama askerlik büyük bir kitle için zorunlu olmaktan çoktan çıkmış durumda, yeni bedelli yasalarının çıkacağını herkes biliyor.
Askeri tehdidin geçtiğini söylüyorlar. Bu tehdit geçti mi, geçmedi mi, bilemem ama bu tür konulara ilkesel olarak değil de tehdit zaviyesinden bakmak yandaşların düzeylerinin bir göstergesi.
24 Haziran seçimlerine dört nala giderken tartışılmaması en çok ilgimi çeken nokta siyasi partilerin, seçimlerin, referandumların finansman yöntemi.
Anlaşılan AKP’nin vesayet kurumlarına karşı olmadığı ama bu kurumları kontrol edemedikleri zamanlarda şikayet ederek vesayete karşılarmış gibi kendilerini pazarladıklarıdır.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.