Mafya'nın ünlü omerta yasası işliyor bir kız çocuğu herkes tarafından öldürüldüğünde. Suç, kolektif olunca havaya dağılıyor ceza, suya bırakılan yeni bir beden ortaya çıkana kadar da unutuşa bırakılıyor.
Barış eğer bir boş gösterene dönüşmüşse, kitlelerin özgürlük için mücadele etmesi kaçınılmaz hale gelmiştir belki de. Temel hak ve özgürlükleri için mücadele edenlerin önünde inşa edilmeyi bekleyen bir dünya vardır.
İlhan Sami Çomak, ona yüklenen cezayı doldurdu, otuz yıl. Otuz yıl çok uzun bir zaman, insanı dünyaya ve bütün gezegenlere yabancı hissettirebilecek kadar uzun bir zaman. Çıkması beklenirken 'yok artık' denilecek bir şey oldu.
Borçlar silinirse özgür olursun. Dünya Bankası yokken bile borçların kazındığı tabletlerin kırılması, yeniden özgürlüğün kazanılması olarak görülmüştü.
Dünyaya nereden bakıyorsanız oradan anlayabilirsiniz değer meselesini. Mesele sadece başkasının hakkı için savaşmak değildir, merhamet hiç değildir, bir değerler çerçevesini hayata çağırmak için, insanın kendinden kalan parçayı kurtarma mücadelesidir.
İnsanın kendi hatasını kabul etmemek için her yere savrulabileceği, uzamdan bile çıkabileceği bilgisi bana böyle zamanlarda gelmiştir. Bu tek kişilik gösterileri lüzumsuz hale getiren fazlalık, benim için öğretici olmuştur.
Genco Erkal sadece oyuncu ya da yönetmen olarak değil, çevirmen, dramaturg ve yazar olarak da emek vermiştir tiyatroya. Onun serüveni, 60'lı yıllarda başlayan ve tiyatro tarihinin en önemli işlerini ortaya çıkarmış sanatçılar kuşağının serüvenine aittir.
Birilerinin hayatta kalmasına kim karar verir? Böyle bir 'hak' gerçekten var olsa bile, meşru ve ahlaki midir? Öldürme hakkı, yasal bir zemine taşınsa bile genel bir kabulün sonucu olabilir mi?
Temel hak ve özgürlüklerin keyfi yasaklarla gaspedildiği bir ortamda, güçlü bir biçimde örgütlenmek ve çok geniş bir alana yayılmış yasakları püskürtebilmek için birlikte davranmaktan başka çıkış yolu olmadığını kabul etmek gerekiyordu.
Aldığı kadar un, yapanın kaldırma gücüyle de paraleldir, hamuru yoğuran içten içe bunu bilir, bardakla ölçmeye ihtiyaç duymadığında kendi için gerekli olan ayarı da sezmiş demektir.
Kolektif bir düşün canlandığı zamanlara, “ama koşullar imkanlarla sınırlıdır” diyerek karşılık verenlerin tekil düşlere daldığı bir dünyada, mesele, kendiliği yığından ayıran özellikleri parlatmaktan ve hayata bir kariyer planı gibi bakmaktan ibarettir.
Kimse kimseyi bir yere çağırmıyor, herkes tekil sesine başkalarının eşlik edeceği günün peşinde. Kahvesini yalnız içiyor, okuduğu kitaplardan çıkardığı anlam ne kadar farklıysa, o kadar iyi olduğunu sanıyor çıkardığı sesin.
Her şeyin her şeyle ilgisi var. Sokakta yaşayan canlıları, incitmeden, işkence etmeden, tok ve mutlu yaşatmayı başaran bir toplulukta zaten pek çok sorun çözülmüş olacak. Hiyerarşi parçalandığında, hayvanlar kurtulduğunda hepimiz kurtulacağız.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.