AKP rozetini taktığı günleri göreceğiz daha

Muharrem İnce’nin 1. turda kendi gücünü ispatlamak ve pazarlıkları 2. tura ertelemek niyetinde olduğu aşikar. Şahsi ikbali vesilesiyle koca ülkeyi ateşe atacağı bir süreçten menfaat umuyor. Kazansak da kaybetsek de onun mahallesi değişecek.

Yüksek Seçim Kurulu, adaylar için imza toplama süresinin sona ermesiyle tabloyu kesinleştirdi. 14 Mayıs seçimleri ilk turunda Cumhurbaşkanlığı için Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan, Ata İttifakı adayı Sinan Oğan ve Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce resmi adaylar olarak yarışacaklar.

Görünen o ki Erdoğan’ın 3. kez adaylığı için yapılan itirazlar dikkate alınmayacak. Mecburen, bu hukuki rezilliği hazmederek gideceğiz seçimlere. Doğu Perinçek, Ahmet Özal gibi “yüzde 25 oyumuz var” diyen diğer aday adayları ise eğlence konusu olmaya devam ediyorlar. Onlardan bahsederek zaman kaybetmeyeyim.

Anketlere göre %3 ila %5 arası bir oy potansiyeli olduğu söylenen Muharrem İnce, 150.000 oy için Hüda Par’ı bile yerli ve milli ilan eden Erdoğan’ın en büyük umudu. Üstelik bu pozisyonunu hoyrat ve öfkeli bir üslupla sürdürüyor. Seçimlere girmemesi için yapılan tüm çağrılara “gider” yapıyor, fırça atıyor, hakaret ediyor. Bin bir badireler atlatarak buraya kadar gelmiş muhalif cephede yeni bir fay hattı oluşturuyor. Sosyal medya yangın yerine döndü. Muhalifler Erdoğan’ı, depremi, yoksulluğu unuttu, birbirlerine dalaşıyorlar artık.

UZLAŞMA ÇOK ZOR

Kemal Bey, Muharrem İnce ile görüşeceğini söyledi. Muharrem İnce’nin seçimlere girmemesi için son umudunu bu görüşmeye bağlayanlar olsa da kulislerde uzlaşmanın çok zor olduğu konuşuluyor.

Üstelik vakit kalmadı. Muharrem İnce 30 Mart Perşembe gününe kadar adaylıktan çekilmezse oy pusulalarında adı kesin yer alacak. Sonradan fikir değiştirmesi diğer ittifaklara tepkili seçmeni durdurmayacak yani.

Büyük ihtimalle Çarşamba günü bu görüşme gerçekleşecek.

Kemal Kılıçdaroğlu seçime giderken muhalif cephede yaşanan krizler karşısında başarılı bir performans sergiledi. Fakat bu kez karşısında iyi niyetli bir muhatap yok.

CHP kurmaylarında, yapılacak olan görüşmenin olumlu sonuçlanmayacağı, İnce tarafından “ayağıma geldiler” diye kullanılacağı, kendisini olduğundan daha ciddi bir konumda pazarlayacağı, bu görüşmenin İnce’ye yarayacağı endişesi var.

Bir başka senaryo da İnce’nin adaylıktan çekilmek için “pazarlık” edeceği ihtimali.

Muharrem İnce ile pazarlık edilmesi halinde Cumhurbaşkanı yardımcılığı veya bakanlık, Memleket Partisi’nin mecliste grup kurması için gereken 20 vekil koltuğu, bürokraside kadro, yeni Türkiye’de yetkili ve etkin bir pozisyon gibi taleplerde bulunması kimseyi şaşırtmaz elbette.

Kemal Bey’in bu talepleri kabul etmesi mümkün değil. İnce’ye 1. turdan önce daha azını kabul ettirmesi de mümkün değil.

“Pazarlıklar sonucu uzlaşamayan muhalefet” algısı yine Muharrem İnce’ye yarayacak.

Seçimlere giderken seçmenin daha güçlü ittifakları tercih edeceği, genelde kazanamayacak adaylardan son anda vazgeçildiği, Muharrem İnce’nin oy oranının düşeceği analizleri cebimizde duradursun.

Peki bu işin sonu ne olacak?

“TÜRKİYE’Yİ TÖKEZLETEN ADAM”

Muharrem İnce’nin 1. turda kendi gücünü ispatlamak ve pazarlıkları 2. tura ertelemek niyetinde olduğu aşikar. Şahsi ikbali vesilesiyle koca ülkeyi ateşe atacağı bir süreçten menfaat umuyor. Seçimlerin ikinci tura kalmasını canı gönülden istiyor. Memleketin burun buruna geldiği hayati riskler umurunda bile değil. Ekmeğinin peşinde aslında…

İnce’nin seçmeni büyük oranda “asla Erdoğan’a oy vermeyecek” kesimlerden oluşuyor. Dolayısıyla 2. turda pazarlık gücü çok güçlenecek diye bir garanti de yok üstelik. Fakat son ana kadar gündemimizde kalacağı kesin.

Gözümüzün önünde tarih yazılıyor. İnce’nin kaderinde aşağıdaki iki cümleden biri olarak anılmak var.

Türkiye’yi tökezleten Adam.

Türkiye’yi kaybettiren Adam.

Bunların her ikisi de insan içine çıkmasına imkan verecek, yenilir yutulur sıfatlar değil elbette. Muharrem İnce için öngörülerim genelde doğru çıkar. Kazansak da kaybetsek de onun mahallesi değişmek zorunda olacak.

AKP rozetini taktığı günleri göreceğiz daha.

Onun gibi esnaflardan çok gördük, şerbetliyiz neticede…


Hayko Bağdat: 1976 yılında Rum bir anne ve Ermeni bir babanın dördüncü çocuğu olarak İstanbul’da doğdu. 1994’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‘ne başladı. Babasının beklenmedik vefatı sebebiyle eğitimini tamamlayamadı. 2002'de Yaşam Radyo’da Türkiye’de ilk azınlık sorunlarını gündeme taşıyan “Sözde Kalanlar” programı ile gazeteciliğe başlayan Bağdat, Türkiye’nin önemli basın organlarından gazetecilik, köşe yazarlığı ve yorumculuk yaptı. 2007'de katledilen Hrant Dink’in ardından kurulan ve adalet arayışını sürdüren “Hrant’ın Arkadaşları” ekibinin kurucuları arasında yer alan Bağdat’ın “Türkiye’de Ermeni ve öteki olmayı” anlatan ilk kitabı ‘Salyangoz’ 2014’te, ikinci kitabı ‘Gollik’ 2015 yılında, üçüncü kitabı ‘Kurtuluş Ҫok Bozuldu’ ise 2016 yılında okurlarıyla buluştu. Kitabından esinlenerek kurguladığı tek kişilik gösterisi Salyangoz, 2016’da seyirci ile buluştu. 2017’de Almanya’ya taşınan Bağdat, Berlin’de gazeteciliğe ve üretmeye devam ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hayko Bağdat Arşivi