'Ama siz Türkiye'de doğmuşsunuz!'

Biz ikinci dünya savaşından sonra Avrupa'nın yarattığı 'insan hakları' hikayeleriyle büyüyen bir nesiliz. İşte bu hikayelerin de bir sonu geldi. Avrupa'nın içine sinmiş o kör ayrılıkçı, ırkçı, Nazi, gün geliyor Avrupa'da bir memurun ağzından kaçıveriyor,

Bu hafta Belçika'da ilk şirket kuruluş belgelerimi tamamladım. Bağımsız bir çalışan olarak vergi dairesine ve sosyal güvenlik kurumunda başvurularımı yaptım.

Başvurular yerel bir ajanstan yapılabiliyor. Zaventem semtinde bir ajanstan randevu aldım ve gittim.

Ben biraz detaycı ve biraz da garanticiyimdir. Elimi taşın altına koymadan otuz yerden deneyimlerini dinler, piyasa araştırması yapar ve iş kaç senede nereye varacak bilmek isterim daha başlamadan.

Hele de parasal anlamda devletle ya da herhangi bir kurumla sonradan üstüne laf atacakları bir şey kalsın istemem.

O yüzden de çok soru sorarım.

Öyle de oldu. Neden 95 yerine üç aylık vergiler 170 Euro'dan başladık, yıl sonu karının vergilendirilme oranlarına kadar bir sürü soru sordum adama.

Belçika'da Flamanca konuşan bölgeden tipik bir Flaman memurun eline düşmüştüm.

Tüm sorularımdan sonra memurla aramda şöyle bir muhabbet yaşandı :

- Belki bir muhasebeci tutsanız daha iyi olur ?

- Muhasebecim zaten var, ama ben bileyim, önümü göreyim istiyorum.

Biraz durdu :

- Aaaaa siz Türkiye doğumlusunuz.

- Eeeee.

- Sizin için burada hesap kitap tutmak zordur belki. Emin misiniz şirket kurmak istediğinize?

Elinde benim Belçika vatandaşlık kağıdım olan memurun lafı çok zoruma gitti. Yahu ben Türkiye doğumluyum diye niye hesap bilmeyeyim ?

Yahu doğum yerimden ben mi sorumluyum?

Ne yani Türkiyeliler hesap kitap bilmez mi?

Anlayacağınız tipik bir diasporalı Türkiyeli tribine girdim. Ayrımcılık yaptı göz göre göre. Şikayet etsen üç sene uğraşır sonra da davayı düşürürler.

Brüksel bombacısının 16 yıllık hapsini iyi halden 10 yıla indirip salan memleketten beklenir.

"Avrupa'nın değerleri yok oldu" diyenlere hak verdim birden. Sonra eve geldim.

Terim ve Seçil Erzan fonları haberleri düşmeye başladı önüme. Dolandırılan onlarca zengin futbolcu, ünlü ünsüz bir sürü isim hatta bir zabıta (500 bin dolar) bile dolandırılmış.

Dedim "Flaman haklı"

Bizim Türkiyeliler hesap kitap bilmiyor herhalde. Baksana herkes kolay para tuzağına düşmüş.

Gülüp geçecektim. Erzan'ın dolandırdığı zabıtanın 500 bin dolar yatırdığını öğrendim.

Yok haksız bu Avrupalılar biz 'Türkiye doğumlular' hesap kitap bilmesek zabıtanın nasıl 500 bin doları olur....

Değil mi?

Anlayamadım, kavrayamadım.

Zenginin dolandırıcılığı züğürdün çenesini yoluyor işte. Paramız yok ama parası olanların dolandırıldıkları haberlerle günümüzü geçiriyoruz.

Sonra da yok Avrupa'nın değerleri yok olmuş, yok Amerika batmış muhabbeti ile kendimizi avutuyoruz.

İlginç bir toplumuz gerçekten.

Zabıtanın 500 bin doları nasıl kazandığına değil de Arda Turan'ın parasını kaptırdığına yananlar çok.

AVRUPA’NIN DEĞERLERİ

Kaldı ki Avrupa'nın değerleri çökmüş durumda. Orta Doğu’daki ülkeleri mülteci pazarına çevirip 'parası neyse veririz'ci anlayış bugün Avrupa'ya yıllar önce gelen mültecileri şimdinin mülteci karşıtları yapıyor.

Avrupalılardan çok Türkiye doğumlular mülteci karşıtlığını kışkırtabiliyorlar bazen. 'Gelmesinler' diyen eski mülteci şimdinin AB vatandaşı Türkiyeli çok.

Daha iki gün önce, İran'dan Belçikalı bir diplomatın serbest bırakılmasına karşı Belçika, Katarlı bir bakana yaptırım kararlarını kaldırdı.

Yani Katarlı bakan artık AB toplantılarına Brüksel'de katılabilecek.

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov için Kuzey Makedonya üzerinden açılan hava sahası da Avrupa'nın Ukrayna savaşında geri adım atmaya başladığının bir örneği.

Avrupa 'insan hakları' esası üzerine kurduğu 'demokrasi' görünümlü yarı monarşik devletlerinde artık kurduğu sistemi devam ettiremez bir hale geldi. Hadi nostaljik olsun diyeyim eski Avrupa kalmadı.

Zaten farkında iseniz eski Avrupa da kolonyalizmde çöktükleri servetlerin üzerine kurulmuştu. Hala Afrika ülkelerinin paraları Fransa'nın himayesinde basılıyor. Hala Kongo ve Togo'da Belçika'dan habersiz adım atılamıyor.

Oralarda da kim bilir ne kadar Sibel Erzan vakaları var.

Biz ikinci dünya savaşından sonra Avrupa'nın yarattığı 'insan hakları' hikayeleriyle büyüyen bir nesiliz. İşte bu hikayelerin de bir sonu geldi. Şimdi o Avrupa değerlerine inanan bir bizler kaldık. Avrupalı bile inanmıyor artık.

O yüzden Avrupalı olmayan ülkelerde doğmuş siyasetçileri daha çok görüyoruz sahnede.

Ama gel gör ki kör talih. Avrupa'nın içine sinmiş o kör ayrılıkçı, ırkçı, Nazi, gün geliyor Avrupa'da bir memurun ağzından kaçıveriyor : "Ama siz Türkiye'de doğmuşsunuz... "


Aris Nalcı: 1998'de Agos'ta, Hrant Dink ve arkadaşlarıyla çalışmaya başladı. Haber müdürlüğü, editörlük ve yazı işleri müdürlüğü yaptı. İMC televizyonunda programlar sundu ve bir süre haber müdürlüğü görevini üstlendi. Aynı dönemde Türkiye'de azınlıklarla ilgili ilk program olan Gamurç - Köprü'nün editörlüğünü ve sunuculuğunu yaptı. Programa halen ARTI TV'de devam ediyor. Birçok sivil toplum örgütünde azınlık hakları ile ilgili çalışmalar yaptı, sergi ve raporlar hazırladı. 1965 kitabının editörlerinden biridir, Evrensel ve Kor yayınlarından çıkan Paramazlar adlı kitabın ise çevirmenidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aris Nalcı Arşivi