CHP-AKP koalisyonu mu geliyor?

Kürtlerle anlaşıp eşit bir ülke kurma fikri ne İslamcılar ne de İttihatçılar için cazip bir teklif olamadı. İslamcılar ve İttihatçılar “Türk ülkesini kurtarmak için Türkiye İttifakı” paydasında buluşabilir. CHP-AKP koalisyonu kurulabilir.

Erdoğan’ın zamanı geldiğinde MHP’den kurtulacağını, önceki ortaklarına yaptığı gibi bütün günahların sorumluluğunu Bahçeli’ye, Ülkü Ocakları’na yıkacağını düşünenlerin sayısı pek de az sayılmaz. Ankara Emniyeti’nde yaşanan büyük kavga bu ayrılığın habercisi olarak görülüyor. Süleyman Soylu, MHP’nin Truva Atı olarak sekiz yıl boyunca ülkedeki suçu, suç örgütlerini şahsen yönetti. Ayhan Bora Kaplan’dan yeni itiraflar bekleniyor. Sezgin Baran Korkmaz Türkiye’ye döneceğini ve çok kişiyi yakacağını beyan etti. Rıza Sarraf hala iktidar için büyük sırlara sahip ve yakında onun da konuşacağı söyleniyor.

Gülen Cemaati ile AKP arasındaki ortaklığı bitiren ve büyük savaşı başlatan “dershaneleri kapatma kararı” benzeri bir hamle pek yakında Ülkü Ocakları için uygulanabilir. Ülkü Ocakları Avrupa’da pek çok ülkede yasaklı. Faşizan suç örgütü muamelesi görüyor. Sinan Ateş cinayeti devasa yolsuzlukların, uyuşturucu kaçakçılığının, mafya-devlet ilişkisinin en net fotoğrafı olarak ortada duruyor. Öyle ki merhumun eşi Ayşe Ateş, televizyon ekranlarından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “beni de öldürecekler” diye seslenerek yardım istedi. Dönen para o kadar büyük ki gerçekten herkes öldürülebilir. MHP, devlet içinde çok büyük bir kadroya sahip. Bu durumun artık MHP için de tehlikeli bir hal aldığı önceki deneyimlerden malum. Yargıdan emniyete kadar her koltuk için köşe kapmaca oynanan kadim kurumların çökme noktasına gelmesinde MHP’nin büyük payı var.

Cumhur İttifakı gemisi su alıyor. Telaş büyük.

Devlet Bahçeli, Ankara Emniyeti’ndeki üç ismin görevden alınmasını kastederek “Bugünlerde iç işgal cephesinde toplanıp, aynı zamanda emniyet ve yargı içine yuvalanmış soysuz ve kripto çetelerin yeniden Türkiye üzerinde hesap yaptığı görülmektedir” dedi. Bu girişimlerin ağır sonuçları olacağını belirten Bahçeli, "akıbetleri için 15 Temmuz gecesine dikkatle bakmaları ikaz ve ihtarımdır" ifadesini kullandı.

Hal böyleyken seçimlerden büyük bir zaferle çıkan Özgür Özel herkesi şaşırtan bir çıkışla “yumuşama” teklifinde bulundu. Bu, tüm siyasi hesapları altüst eden bir hamle oldu. Ayşe Ateş’e aracılık ederek Erdoğan ile görüştü. Emniyetteki kavgada taraf oldu. İsterse İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya tam destek vereceklerini söyledi.

Özgür Özel Cumhur İttifakını dağıtmaya, MHP’siz bir siyaset için Erdoğan’ı cesaretlendirmeye, yolunu açmaya, alternatif yaratmaya çalışıyor. Kabul edelim ki cesur ve akıllıca bir hareket. Normalleşme, yumuşama dedikleri, gerginliğin ve suçun en önemli kaynağını kurutmak olsa gerek.

Başta ekonomi, dış politika, yargı, emniyet, çeteler ile devlet arasındaki artık sürdürülemez hale gelmiş ilişkiler gibi konularda Özel, Erdoğan ile çalışmaya hazır olduğunu beyan ediyor. “Memleket uçuruma gidiyor, beraber durduralım” teklifinde bulunuyor.

CHP’ye göre Erdoğan “yargılanması gereken bir suçlu” kimliğinden sıyrıldı. Artık generalleri affeden, Sinan Ateş’in katillerini bulabilecek ve ülkenin önünü açabilecek tek lider payesini aldı. Erdoğan ortaklıkları bitirirken her zaman yaptığı gibi “MHP beni kandırmış” dese hangimiz şaşırırız ki? Özgür Özel, Erdoğan’a yumuşama değil, yumuşak geçiş teklif ediyor. Siyasi hayatının en zor dönemini yaşayan Erdoğan için oldukça cazip bir teklif sunuyor. Kurucu parti CHP, ülke batmasın diye sorumluluk alıp Erdoğan ile pek çok konu başlığında beraber çalışmaya hazır olduğunu söylüyor.

Kürtlerle anlaşıp eşit bir ülke kurma fikri ne İslamcılar ne de İttihatçılar için cazip bir teklif olamadı. İslamcılar ve İttihatçılar “Türk ülkesini kurtarmak için Türkiye İttifakı” paydasında buluşabilir. CHP-AKP koalisyonu kurulabilir.

Devlet Bahçeli, sessizce çekilmek konusunda tecrübeli bir lider. Tasfiye edilirse AKP ile bir savaşa girer mi dersiniz?

2028 genel seçimlerine giden süreç büyük sürprizlere gebe.

Heyecanla bekliyoruz…


Hayko Bağdat: 1976 yılında Rum bir anne ve Ermeni bir babanın dördüncü çocuğu olarak İstanbul’da doğdu. Esayan ve Mkhitaryan Ermeni okullarında eğitim aldıktan sonra, 1994’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‘ne başladı. Babasının beklenmedik vefatı sebebiyle eğitimini tamamlayamadı. 2002 yılında Yaşam Radyo’da Türkiye’de ilk azınlık sorunlarını gündeme taşıyan “Sözde Kalanlar” programı ile gazeteciliğe başlayan Bağdat, Türkiye’nin önemli basın organlarından gazetecilik, köşe yazarlığı ve yorumculuk yaptı. 2007 yılında katledilen gazeteci Hrant Dink’in ardından kurulan ve adalet arayışını sürdüren “Hrant’ın Arkadaşları” ekibinin kurucuları arasında yer alan Bağdat’ın “Türkiye’de Ermeni ve öteki olmayı” anlatan ilk kitabı ‘Salyangoz’ 2014’te, ikinci kitabı ‘Gollik’ 2015 yılında, üçüncü kitabı ‘Kurtuluş Ҫok Bozuldu’ ise 2016 yılında okurlarıyla buluştu. Kitabından esinlenerek kurguladığı tek kişilik gösterisi Salyangoz, 2016’de Türkiye’nin bir çok şehrinde seyirci ile buluştuktan sonra, tüm dünyaya yayılan turneleri ile beğeni topladı. 2017’de Almanya’ya taşınan Bağdat, Berlin’de gazeteciliğe ve üretmeye devam ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hayko Bağdat Arşivi