Dinci miyiz dindar mı?

Müslüman bir coğrafyada Din, anlam ve önemini yitirdi mi orada Nihilizm, Deizm geçici duraklardır. Bir süre sonra simge ve semboller işinizi görmez.

CB.’nın konuşmalarından bir-iki alıntıyla başlayayım: "Geziciler, istediğiniz kadar çatlayıp patlayın. Yıktık, en güzel opera binasını yapıyoruz."

"Bu terörist gençlere, bu üniversitelerde okuma hakkı vermeyeceğiz!" Tabi yargı boş durmadı ve 'Katliamın lokumu olmaz' dedikleri için gözaltına alınan Boğaziçili 15 genç öğrenciden 9’u tutuklandı.

Daha önceden de hatırlarsınız seçim mitinglerinde HDP’ye yüklenip onu demonize etmek için şöyle seslenmişti Erdoğan: "Bunlar, ateist, dinsiz, Zerdüşt!" Demirtaş da: "Bunlar, Hazreti Peygamberimizin mirasını çarpıtıyorlar. Bunlar karşısında bir tek biz direniyoruz" diyordu.

Tabi biz CB.’ın üslubuna yabancı değiliz ve artık ‘Ey, Hey Dünya!’ da yabancı sayılmaz. Yalnız ben size yaşanmış ibretlik bir olayı anlatmakla yetineceğim ve kutuplaştırıcı söylemleri bırakmak isteyen herkesin örnek alabileceği bir dindarın üslubunun nasıl olması gerektiğine kendiniz kanaat getireceksiniz:

Hz. Ayşe anlatıyor: "Yahudilerden bir grup, Hz. Muhammed’in huzuruna girdi ve selam yerine: "es-Sâmu aleyke (ölüm üzerine olsun)" dediler.

Ne dediklerini (Yani ‘selam’daki ortanca harf ‘l’ harfini çıkarıp sadece ölüm manasına gelen ‘sem’ dediklerini) anlayıp ben de: "Ölüm ve lânet size olsun" dedim.

Hz. Peyğamber ise onların yaptığı bu hakarete rağmen; "Ey Ayşe, ağır ol, lanete gerek yok! Çünkü Allah her işte yumuşaklığı sever!" buyurdular.  

Ben; "Ey Allah’ın Resulu, ne söylediklerini işitmedin mi?" deyince O da; "Evet, işittim ve "Size de!" dedim ya!" dedi. (Buhari)

İşte ‘dinci’ değil gerçek ‘dindar’ üslup ve tavır budur. Bu erdemli tavrı takınan Zat ise sadece bir Peyğamber değil aynı zamanda Medine İslam Devleti’nin de devlet başkanıydı.

Şimdi öğrencilerin okuma hakkını ğasp ederek dindar bir nesil değil ancak cahil bir nesil yetiştirirsiniz. Yoksa perde altında yatan asıl sebep bu mu? Okumayan, düşünmeyen, sorgulamayan, körü körüne biat eden bir nesil mi yetiştirilmek isteniyor da biz mi bilmiyoruz! Çünkü Din’in ilk emri "OKU!" olup, aklını kullanmayan, düşünmeyen insana ağır tehdit ve ikazlarla doludur Kur’an ve hadis-i şerifler!

Siyasal iktidarın ‘dindar bir nesil’ diye bir kaygısı varsa öncelikle bilmeli ki; Dindar nesil; iman merkezlidir, özgürlük sevdalısıdır, muhabbet fedaisidir, çevre ve yeşil dostudur, hiçbir amacı için adaleti harcamayandır, barış elçisidir, estetiğe ve şeffaflığa önem veren bir nesildir. Şimdi köprü-möprüleri, yedi düvel fetihçiliğini geçin artık şunları duyalım, bilelim; Başörtülü ateist kızları, deizmi güvenli bir liman sanan gençleri, ateizmi derde deva zannedenleri, cezaevlerinde ağlayan bebekleri…

Bakınız! Müslüman bir coğrafyada Din, anlam ve önemini yitirdi mi orada Nihilizm, Deizm geçici duraklardır. Bir süre sonra simge ve semboller işinizi görmez. Orada en büyük tehlike radikalizm veya hak-hukuk-kural tanımayan anarşizmin baş göstermesidir. Anarşizm oldu mu tam bir diktatörlükle de orayı idare edemezsiniz! Onun için Din’i menfi olarak pazarlamaktan vaz geçip Din’i samimi olarak uzmanca ele almak durumundayız.

İşte her şey ortada dindar bir nesil değil dinci, milliyetçi, incelik ve nezaketten uzak nobran kuşaklar yetiştirildiğini görüyoruz;

Fuhuş ve uyuşturucu kullanımı yüzde bin artmış! Çocuk istismarı ise yüzde 700!. OHAL karnesindeki trajik vakalara neredeyse her gün bir yenisi ekleniyor; 160 bin gözaltı, 150 bin ihraç, 50 bin tutuklu bunların içerisinde 700 civarında bebek olduğunu unutmadan intihara sürüklenen onlarca insanı düşünelim. Tek Kürdçe mektebi olmayan ülkenin tek Kürdçe gazetesi "Welat"ın basacak matbaa bulunmadığı için fotokopiyle basıldığı, Kürdçe müziğe de artık tahammül edilmeyip düğünlerin basıldığı, sanatçıların gözaltına alındıkları, şiddeti, hakareti bıraktık farklı olana toleransın gösterilmediği kötü bir evreye geriledik. Çoğulculuk ve adalet artık popüler kavramlar oldu bu topraklarda!

Küresel Huzur Endeksi 2017 raporuna göre; En huzurlu ülkeler İzlanda, Danimarka ve Avusturya iken Müslüman Türkiye 163 ülke arsında ancak 146. sırada kendine yer bulabilmiş. Şu an tüccarlar, eğitimciler, sağlıkçılar, aydınlar, akademisyenler, medya çalışanları, evlenenler, gençler, işçiler, aileler ve toplumun büyük kesimi olarak mutlu değiliz!  Öyle ya! Din; aydınlıktı, ilimdi, düşünme, farkındalık, diğergamlık, temizlik, estetikti. Din; yardımlaşma, nezaket, adalet ve ahlâktı, huzur ve saadetti! Hani nerde? Tabi diyeceksiniz ki o din gerçek dindi, Allah’ın dini idi, Hz. Muhammed’in dini idi. Doğru!

Şu an sosyo-siyasal arenada aktüel olan; dinin özünü, anlam ve mesajını mealesef yine dinin simge ve sembolleri üzerinden hoyratça harcayan bir zihniyet ve yaşam biçimi ile karşı karşıyayız.. Bunun adına muhafazakârlık mı, Türk-İslam sentezi mi, yerlilik-millilik mi dersiniz? Ne derseniz deyin DİNDARLIK olmadığı kesin!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi