Koca ülke ağzına kadar dolu hapishanelerle, işkence, kötü muamele, kadına şiddet, çıplak arama, on binlerce KHK mağduriyetleri ve yargısız infazlarla anılıyor...
Kürd toplumu için modern anlamda bir ulus devlet talebinde bulunmamak 19. ve 20.YY'ın Kürt aydın-alim şahsiyetlerini işbirlikçi, statükocu, pasif ve egemen güçlerin oyuncağı yapmadı.
Tabii; Abdülhamid gibi İttihatçıların da Nursi'nin tavsiyelerine kulak kapadığı, Hamidiye Sistemine dair icraatlarından anlaşılıyor.
Günümüz köy koruculuk sisteminin, PKK çevrelerince Abdülhamid'in Hamidiye Alaylarının çağdaş versiyonu olarak değerlendirildiğini biliyoruz...
Hamidiye Alaylarında Kürtler ağırlıkta olsa da Arap, Türkmen ve Karapapak aşiretlerine de yer verilmiştir.
Bediüzzaman, Kürdlerin Türklerle ittihadının lüzumuna vurgu yaptığı aynı zaman diliminde Kürdlerin Ermenilerle ittifakını da tavsiye etmiştir.
Bugün; çoğu kez ezenin, güçlünün, resmi otoritenin ekmeğine yağ süren şiddet faktörünün, ezilen sınıf ve ulusların derdine deva olmadığı artık görülmelidir.
Erzincan üzeri Erzurum'a geçen Bediüzzaman işte tam da burada, Azadî'nin merkezi olarak kabul edilen Erzurum'da başta Cibranlı Halid Bey, Şeyh Said vb. siyasal ve dinî kişiliklerle görüşür.
Bediüzzaman'ın, Şeyh Said ile 13 Şubat 1925 hâdisesinden önce Erzurum'da yüz yüze görüştüklerini biliyoruz.
Evet; anti-demokratik, despot rejimlerin darbeler gibi şiddet içerikli eylemlere veya isyanlara her zaman ihtiyaçları vardır. Yoksa uzun ömürlü olamazlar!
Bitlis Hâdisesi'nin bir sebebi yine Kürdleri görmezlikten gelen 1914 yılı Yeniköy Antlaşması idi.
'Bitlis Hadisesi' ismiyle anılan ve Şeyh Selim, Şeyh Şehabeddin, Seyyid Ali’nin öncülük ettiği hareket, 1914 Mart'ında Bitlis'te cerayen etti.
Bediüzzaman'a dair, Kürdlüğünü unuttuğu, egemen ırk ve sınıfların safında yer aldığı veya statükocu bir pozisyon takındığı şeklindeki hakikatten kopuk yargılarda bulunmak yanlıştır.
Yandaşıyla, sağcısıyla solcusuyla siyaset, yargı, eğitim, diyanet tüm kurumlarıyla toplum olarak farkına varmalıyız ki; her güzellik ve iyiliğin özü ve başı yalanı terk edip doğru olmaktır.
Bediüzzaman'ı üç-beş mevlütle anma kolaycılığına kaçmak yerine, zengin öğretisiyle, isabetli mücadele yöntemi ve derin tespitleriyle yüzleşerek anlamaya çalışalım.
Bu izahlardan sonra, kimi Müslümanların endişelerinin giderilmiş olması gerekir. En azından bileceğiz ki; ‘mahlukatın bayramı’ Newroz düşmanlığının kimseye faydası yoktur.
Îsevîlerle Muhammedîlerin hayırda yarışmak gibi elzem bir sorumlulukları var ve bunun için de diyalog, dayanışma ve işbirliği içerisinde bulunmaları şarttır.
Yaptığım araştırma sonucunda; istismar etmeden bulduğum en isabetli tarifin; 'Müflis Müstebit!' olduğunu söyleyebilirim.
Özellikle iktidar cenahının bilinçli tercihiyle siyasetin iyice gerginleştiği toplumsal kutuplaşmanın tavan yaptığı günlerden geçiyoruz.
Bugün de benzerini yaşadığımız gibi; o zaman muhalefette iken doğru istemlere odaklanan İttihatçılar, iktidarı ele geçirdiklerinde zulümleriyle A.Hamid'i aratır oldular.
Kamuoyunun merak ettiği başka bir sorunun cevabına daha ulaşmak mümkündür. O da Nursi'nin savaştaki rolünün resmi bir vazifelendirme sonucu olup olmadığı tartışmasıdır.
Bediüzzaman’ın 'adi ve miskin' gibi sıfatları kullanması, yazarın iddia ettiği gibi geleneksel bir sünni veya Kürd kibrini salık vermez.
Önce tarihe kısa bir yolculuk yapıp Abbasî Devleti'nin şanlı sultanı Harun Reşid’e bakıyoruz.
Yazar Muhammed Salar, 'Bir kişilik bozukluğu bile sayılabilecek Kurdî tabela düşmanlığı yapmak gibi zavallılıklara Kürdler haklı olarak tepki gösterir' dedi.
Araştırmacı yazar Muhammed Salar, 'Dincilik mi Dindarlık mı?' isimli yeni kitabıyla okurlarının karşısına çıktı.
Şimdiki batıl siyasete eklemlenen ezberci ortodoksi Nurculuğun rağmına O’nu, mesajlarıyla birlikte doğru anlayıp doğrulayacak kuşaklar olacaktır.
Said-i Nursi'nin vefatının 59. yıldönümü dolayısıyla, 17 Mart Pazar günü 'Destar Cafe'de anma etkinliği düzenlenecek.
Yarın düzenlenecek olan paneli Demokratik İslam Kongresi hazırladı.
Aleyhimizde tanıklık yapacak koskoca bir yılı, 2018’i heba ettik bari 2019’da barışı konuşalım, barış ve adalet için fırsat kollayalım.
Sermayesi gittikçe tükenen bir iktidara karşın, toplumun değerlerini ciddiye alan, İslâm’ın anlamına, özüne dokunan güçlü ve sağlıklı bir muhalefeti inşa etmek çok mu zor?
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.