Dümeni çoktan vermişler kağıttan kaptanlara

Birsen Tezer, yeni albümüyle sözlerini ve melodisini gönlümüze düşürüyor. Şarkıları yorumlamadaki bilgisi, ses perdelerinin arasındaki o yumuşak geçişler, temiz bir aralıkta okuması, duru sesi ve yer yer şarkılara yansıyan teatral tat çok etkileyici

“Dümeni çoktan vermişler kağıttan kaptanlara.” Böyle söylüyor Birsen Tezer yeni çıkan albümü “Kağıttan Kaptanlar”da. Dümen ve kağıttan kaptan imgeleri albümün genel tavrını belirliyor. Bir anlamda albümün meselesi de oluyor kaptan ve dümeni. “Kağıttan Kaptanlar” bizi dümenin nereye kırıldığına, rotanın nasıl çizildiğine götürüyor.

Rota, albümdeki birçok meselenin odağında. Hem müzisyenin hem de dışarıdaki hayatın gerçekliğini belirleyen yönü ifade ediyor. Birsen Tezer’in rotası ile dışardaki hayatın rotasının çarpışması ve ortaya çıkan uyumsuzluk söz konusu. Bu uyumsuzluğun temelinde, dümeni ele geçiren kağıttan kaptanların yani işin ehli olmayanların, hilebazların “yönü ve yönetimi” tayin etmesi yatıyor.

c009363960c64802b939db46b711f8bbbirsen20tezer-1.jpg

Daha derin analiz yaptığımızda, şarkıdaki mekanın deniz olduğunu ve tüm duyguların denizin kendi içindeki devinimiyle beraber ele alındığını görüyoruz. Rüzgar, hem bu devinime hem de müzisyene eşlik ediyor. “Rüzgarı alıp ardıma denizlere sürdüğüm” sözleri geçmişe olduğu kadar, içinde bulunduğu ana da dokunuyor. Şarkının bütününe bakıldığında, rüzgar gençliğin coşkusunu, serseriliğini hissettiriyor; o esriklik içinde hayatın batıp batıp çıkması ise denizin dalgalanmasıyla veriliyor. Şarkı bu anlamda görsel bir anlatım da sunuyor dinleyiciye.

Rüzgar ve deniz, zaman kavramıyla bağlantı kurmamızı da sağlıyor. Rüzgar hem geçmişi hem de zamanın akıp gitmesini imliyor. Deniz ise geniş zamanların yansımasını çağrıştırıyor. Dolayısıyla, açıklığı, ferahlığı ve netliği işaret ediyor. Aynı zamanda olgunluk çağının getirdiği görmüş geçirmişlik de deniz imgesiyle veriliyor.

Şarkıdaki öznenin kendi içindeki değişimini de gözlemliyoruz: “Şimdi biraz sessiz, belki biraz huysuz/ vazgeçmeden hâlâ oyundan uzakta/ karışmadan insana yalnız/ Biliyorum kalkılmaz bu masadan kavgasız…” sözlerinde, insana, oyuna uzak olan ama direncini kaybetmeyen bir kadınla karşılaşıyoruz. Burada oyun kavramı hileyi, yani dümeni işaret ediyor. Hem oyun hem de dümen, ikincil anlamlarıyla kullanılıyor.

Geleceğinse kokusu yoktur. Şarkıda, yarına kalacak hiçbir kokunun olmadığının dile getirilmesi bu yüzden. Kokunun kalmaması yönsüzlükle de ilişkilendirilebilir. Yönsüz kalmış insan, kokuyu da kaybetmiştir. Dolayısıyla zaman şimdiye hapsolmuştur.

Zamanın hapsolması 'Kadın' adlı şarkıda “sonsuz bir tutsaklık var her yerde” sözüyle vurgulanıyor ve insanın kapana kısılır gibi zamana kısılmasına şahitlik etmemizi sağlıyor. “Kader çarkı gibi başa saran” şeylerin döngüselliğinden de söz ediyor Birsen Tezer. Bunu, kendi özelinden yola çıkarak, müzisyen kimliğini de içine katarak, hayattaki tekrarlar, ondan beklenenler ve kendi beklentileri çerçevesinde dile getiriyor.

MESELE TESLİM OLUP OLMAMAKTA

Albümde yer alan, söz ve bestesi Doğan Duru’ya ait olan “Seyri Zaman” adlı şarkı, “Kağıttan Kaptanlar” çalışmasının ruhuna, duygusuna uygun olarak yazılmış.

Şarkı, zaman, çürüme, dümen ve rota kavramlarıyla beraber, çok çağrışımlı bir yolculuğa çıkarıyor dinleyeni. Akıl ile duyguların çelişmesi, onarma arzusunun doğurduğu dümeni geriye kırma isteği, iç dünyada kopan fırtınanın rotanın şaşmasıyla ilişkilendirilmesi, bir şarkının yaratım aşamasında ne kadar çok bileşeni olduğunu ve liriğin şarkının önemli unsurlarından biri olduğunu bir kez daha gösteriyor bize.

Rotanın şaşması, sadece bu şarkıda değil, dile getirilsin veya getirilmesin, albümün tamamında hissedilen bir duygu. Bu, kimi zaman duyguların alabora olmasından kaynaklı bir kayma, kimi zaman da dışardan müdahalelerle rotanın saptırılmasının yarattığı hayal kırıklığı olarak albümün tüm atmosferine yayılıyor.

birsen-tezer.jpg

Birsen Tezer’in şarkılarında ima ettiği “yönün kaybolması”, elbette kişisel olana yaslanmıyor. “Bireysel olanın politik olduğu” hatırlatılıyor, özellikle 'Kadın' adlı şarkıda bunu daha net olarak duyumsuyoruz. “Aldılar, attılar, elden ele çöp gibi verdiler.. Tekinsiz bir yol gibi gerçeklik uzuyor önümde” sözleri, öteki olma meselesine de dokunuyor.

Bu aşamada, tekinsizlik kavramına değinmekte de fayda var. Çünkü şarkılarda bu duyguyla da karşılaşıyoruz. Tekinsizlik, Birsen Tezer’in hayata ve insana dair yarattığı imgelerle başkalaşıyor. Tekinsizlik, “yabancılaşma” olarak yansıyor şarkılara. Mesela “Çık Ordan” şarkısında şehrin kabus gibi üstüne çökmesi ya da Emre Tankan’la birlikte yazdıkları “Tatsız Tuzsuz” adlı şarkıdaki “terkedilmiş evler gibi ruhum/ üstümüze çevrilmiş silahlar gibi hayat/ mesele teslim olup olmamakta …” sözleri, artık tanıdık olmayan şeylerin yarattığı yabancılaşmayı (kokunun yarına kalmaması da yabancılaşmayla ilişkilendirilebilir) ve yalnızlaşmayı beraberinde getiriyor. Yabancılaşma ve yalnızlaşma, Kağıttan Kaptanlar’ın bir diğer meselesi olarak şarkılara yansıyor.

Albüm dokuz şarkıdan oluşuyor. “Saklasam Kendimi”, “Tatsız Tuzsuz”, “Kadın” ve albüme adını veren “Kağıttan Kaptanlar” adlı şarkılar daha önceden yayınlanmıştı. Şimdi dört yeni şarkı daha eklenmiş, ayrıca Türk Sanat Müziği’nin önemli bestecilerinden Osman Nihat Akın’ın “Göze mi Geldik” şarkısı da yeniden düzenlenip yorumlanarak yer almış bu albümde.

Birsen Tezer, yeni albümüyle sözlerini ve melodisini gönlümüze düşürüyor. Şarkıları yorumlamadaki bilgisi, ses perdelerinin arasındaki o yumuşak geçişler, temiz bir aralıkta okuması, duru sesi ve yer yer şarkılara yansıyan teatral tat çok etkileyici. Birsen Tezer hem çok iyi bir yorumcu hem iyi bir müzisyen ve şarkı yazarı.

2014-12-16-birsen-tezer-passage-15447301333.jpg

Albümde, Adem Gülşen (tuşlu çalgılar), Emre Tankal (elektrik gitar), Derin Bayhan (davul&perküsyon), Orhan Deniz (bas gitar) gibi çok önemli müzisyenler de yer alıyor. Birsen Tezer’le birlikte albümün düzenlemelerinde imzaları olan bu müzisyenlerin, “Kağıttan Kaptanlar”a çok şey kattıklarını söylemek gerek. Pürüzsüz çalmışlar. Müziği çok iyi duyuyorsunuz. Üst seviyede bir performans bu.

Ülkenin en iyi stüdyolarından biri olan Hayyam Stüdyoları’nda yapılan kayıtlar da albümü yukarıya taşıyor. Kısacası, Birsen Tezer ve albüme katkıda bulunan müzisyenler dört dörtlük bir işe imza atmışlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Deniz Durukan Arşivi