İstanbul Modern’de bir ‘star sanatçı’

İstanbul Modern’de açılan Olafur Eliasson sergisi bu müze için de, kent için de istisnai bir olay. Bu seviyede bir sanatçının bu kadar çok işini getirebilmek hem deneyim hem iyi referanslar hem de iyi bir bütçe gerektiriyor.

Yaza çağdaş sanatta bir dünya ‘starının’ sergisini gezerek girdik. İstanbul Modern’de açılan Olafur Eliasson sergisi bu müze için de, kent için de istisnai bir olay. Eliasson daha otuzlu yaşlarından itibaren dünya çapında adını duyurduğu işler yapmış, önemli kentlerin önemli kurumlarında büyük ve sansasyonel sergiler açmış çok ünlü, kelimenin tam anlamıyla yıldızlaşmış bir isim. Hem şaşırtıcı ve sürprizli, hem politik ve eleştirel, hem yenilikçi ve yaratıcı hem de kitlesel ve popüler... Çağdaş sanatın neredeyse tüm özelliklerini kendinde toplayan, belki de bu nedenle ‘star’ bir isim.

İstanbul Modern tam 20 yıldır aynı yerde, ama ikinci binasında kentin en önemli modern ve çağdaş sanat kurumu olarak izleyicileri ağırlıyor. Malum, bir zamanlar ‘antrepolar’ bölgesi olan Tophane’de, 2004’te Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından müzeye dönüştürülmüş bir depo binasında açılmıştı İstanbul Modern. Sonra bu bölge Galataport’a dönüşürken, müze yıkıldı ve ünlü mimar Renzo Piano’nun tasarladığı şimdiki bina yapıldı. Geçen yıl açılan bu yeni bina ve içindeki sergiler ilgi görüyor. İstanbul Modern kısa sürede bir milyon ziyaretçi ağırlamakla haklı olarak övünüyor.

olaffor.jpg

Türkiye’nin en iyi sanatçılarının dünya çapında yabancı isimlerle birlikte sergilendiği çok iyi bir sabit koleksiyon sergisi var İstanbul Modern’in. Burada modern ve sonrası Türk sanatının dünya sanatıyla birlikte gelişimini ve üretilen işlerin çeşitliliğini görebiliyorsunuz. Aydınlık ve hafif müze binası da beğeniliyor. Üstelik artık eskiden olduğu gibi yalnız değil. Malum daha önce 1950’lerde yapılmış ve 2000’lerde neredeyse terkedilmiş eski depo binalarıyla çevriliydi İstanbul Modern.

Şimdi hemen yakınında Mimar Sinan Resim Heykel Müzesi var ve o eski depolar şık mağazalar ve lokantalara dönüştü. Ama yine de tam oturmayan bir şeyler var burada. Mimar Sinan’ın müzesi Türk sanatının hazine sandığını ağırlıyor olmasına rağmen sanat gündeminde yeterince yer edinemiyor, yeterince izleyici çekemiyor. Galataport ise kentin sanatsever kitlesinin sevdiği ve benimsediği bir lokasyon olamadı. Sanki daha çok yabancı turistlerin sevgilisi. Eh onu tasarlayanların hedefi tam da buydu belki, ama bölgenin aynı zamanda bir müze adasına dönüşmesi de bekleniyordu ve bu süreç henüz tamamlanmış görünmüyor.

olaffor3.jpg

İşte bu noktada İstanbul Modern’in bir dünya starını getirerek açtığı sergi anlamlı ve önemli bir işlev kazanıyor. Müze bu sergiyle birlikte hiç tartışmasız kentin sanat gündeminde en tepede yerini alırken adını taşıdığı şehri de uluslararası sanat gündeminde görünür kılıyor. Bir Eliasson sergisi dünyanın her yerinde meraklıların ilgisini çeker. Sanatçının İstanbul’da açtığı sergiyi ve burada ürettiği işleri merak eden çok sayıda sanat insanı olacaktır. Ve tabii bu sergi İstanbullular için mutlaka görülmesi gereken güzel bir hediye. Nitekim açılış gecesinde binlerce davetli müzeyi ve sergi salonunu doldurdu. İstanbul Modern’in kendi tarihinde de yer edinecek bu sergi. Bugüne kadar benim hatırladığım bu çapta 2007’deki Andreas Gursky ve belki 2018 Tonny Cragg sergilerini sayabiliriz... Dolayısıyla İstanbul Modern’in de yaptığı en önemli uluslararası sergilerden biri oldu Olafur Eliasson…

30 YILLIK KARİYERİNDEN BİR SEÇKİ

Danimarkalı sanatçı Olafur Eliasson’un sözünü ettiğimiz bu sergisi “Senin beklenmedik karşılaşman” adını taşıyor. Sergi, sanatçının 30 yıllık kariyerinin bir özeti gibi... Onun sıkça uğradığı temaları temsil eden işler var… Sanatçı ayrıca buraya özel işler de üretmiş.

Evet 2004 Tate Modern sergisindeki gibi sapsarı kocaman bir güneşle (The Wheather Project) ya da 2008’de Brooklyn’de kurduğu gibi gerçek bir çağlayanla ya da 2015’te Paris’te yaptığı gibi devasa buz kütleleriyle bizi şaşırtmıyor bu kez. Ona ün kazandıran gösterişli ve sansasyonel işlerinden bir yenisi yok İstanbul Modern sergisinde. Ama onu sanat dünyasında kalıcılaştıran ışığı, suyu, renkleri ve algılarımızı kullanarak ürettiği benzersiz işlerinden örnekler var.

olaffor2.jpg

‘İşlerim izleyiciyle karşı karşıya geldiğinde tamamlanır’ diyen sanatçının ziyaretçileri dinamik keşif süreçlerinin bir parçası kıldığı etkileyici işler bunlar. Mesela kendine has ışıklandırması sayesinde içinde hayatın birden siyah beyaza döndüğü, zaman-mekan algısının bozulduğu 1997 tarihli bir işi ‘Tek Renkli Oda’. Ya da optik yansımalarla kendinizi içeriyi izlerken bulduğunuz bir düzenleme ya da yine ünlü bir işi, fışkıran suyun hareketini donduran bir dizi ışık oyunu… Bunların yanı sıra İstanbul Modern’e has işleri de var Eliasson’un. Bunlardan biri sanatçının yeni müze binasına özel tasarladığı, merdivenlerin üstünde kalıcı olarak asılı duran büyük metal heykel: “Senin beklenmedik seyahatin”. Diğeri ise İstanbul Boğazı’nın dönüşen renklerini sergi alanına taşıyan “Günbatımından şafağa, Boğaziçi” adlı yapıt.

Bu seviyede bir sanatçının bu kadar çok işini getirebilmek hem deneyim hem iyi referanslar hem de iyi bir bütçe gerektiriyor. Bu koşulların ilk ikisi İstanbul Modern’de bolca var, bütçeyi ise kurucu aile Eczacıbaşıların katkısıyla oluşturmuşlar. Eczacıbaşı Topluluğu ve Vitra sponsorluğunda gerçekleşti sergi.

Görenlerin hafızasında yer edinecek, önemli bir deneyim. İstanbul Modern’e nice 20 yıllara dileklerimizle…


Cem Erciyes kimdir?

Gazeteci, yayıncı. 1971 doğumlu Cem Erciyes, İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ni ve Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdi. İstanbul Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler dalında yüksek lisans yaptı. Gazeteciliğe 1992’de Dünya Gazetesi’nde başladı. Dünya Kitap dergisi ve kültür sanat sayfalarında çalıştı. 1997 yılında Radikal’e geçti. Kültür Sanat Editörü ve Radikal Kitap Eki Yayın Koordinatörü, Ek Yayınlar Yönetmeni gibi görevler üstlendi… 2016 yılında Doğan Kitap’ın yayın direktörlüğünü üstlendi. Halen bu işi yapıyor. Çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde yazıları yayımlandı. TRT’de, Açık Radyo’da kültür sanat ve tarih programları hazırladı, sundu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cem Erciyes Arşivi