Ne de olsa ne mutlu ki Türküz hepimiz

Bizim köhnemiş ve çağ dışı muhalefetimiz önlük giyip sokaklarda andımız okumaya devam ededursun, Erdoğan çocukları damadının etkinliğine götürüp varlığını Türk varlığına armağan eden ilk Türk Astronot turistini alkışlatıyor.

İlk, orta ve lise eğitimimi Ermeni okullarında aldım ben. Lozan Anlaşması’nın ülkede kalmış Ermeni, Rum ve Yahudi azınlıklara tanıdığı bir hak olarak anadilde eğitim imkanımız vardı bizim. Hala var. Müfredata göre haftalık Türkçe dersi kadar Ermenice öğrendik, din dersinde Hristiyanlık anlatıldı. Yani bugün Kürtlere ve diğer etnik gruplara, Alevilere, ateistlere sağlanmayan haklar Lozan’dan beri var bu topraklarda.

Peki ya diğer dersler?

Onlar sizlerin okuduğu müfredat ile aynı. Hatta Milli Eğitim Bakanlığı’nın atadığı müdür yardımcısının insafına göre biraz daha milliyetçi olanı diyebilirim. Her sabah bahçede az bağırdığımız iddia edilerek defalarca andımız okutulan Ermeni çocuklardan birisiyim. İstiklal Marşı’nın 10 kıtasını, Atatürk’ün gençliğe hitabını, marşları, Ermenilerin “Doğu Anadolu’daki katliamlarını”, “ihanetlerini” ezberlettiler bizlere. Türk resmi tezlerini çoğunuzdan iyi bildiğimi iddia edebilirim yani. İyi öğrettiler.

Halk TV’nin “Büyük Skandal”* başlıklı haberine göre bu yıl okullarda okutulacak ders kitaplarında "Ne Mutlu Türküm Diyene" bölümü çıkartılmış. Hayat Bilgisi dersinin 1’inci sınıf 2’nci kitabının girişinde "Andımız" metnine yer verilirken metnin son cümlesi olan "Ne Mutlu Türk’üm diyene" yerine "Varlığım Türk varlığına armağan olsun" cümlesiyle bitecekmiş.

1933 ile 2013 yılları arasında her sabah öğrencilere okutulan Andımız, 8 Ekim 2013 tarihinde yapılan yönetmelik değişikliğiyle kaldırılmıştı.

Bu gelişme ufacık çocukların her sabah esas duruşta militarist bir yemin ile güne başlayıp, Türk olduklarına mutlu olup, yaşamlarını feda etmeye ant içmelerini mantıklı bulanlar için büyük bir skandal olarak görülüyor hala. Çocuklarına aynı muameleyi yapan muasır medeniyetten bir örnek göster desen haritada yer bulamayacak olan “aydınlanmacılar”, yaşadığımız barbarlık dönemine alternatif olarak esas duruşta çocukların hayalini kuruyorlar.

Eh, hal ve düzey böyle olunca, ders kitaplarını ideolojik hesaplaşma alanına çevirme, çocukları militana dönüştürme geleneğinde Erdoğan el yükseltmiş. Hayat Bilgisi dersinin birinci sınıf ikinci kitabında bulunan bir bölümdeki mizansende, Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın üstlendiği TEKNOFEST’e gönderilen çocuklar pek heyecanlıymış.

“Elif, okulunda TEKNOFEST afişi gördü. Afişte yazan hava gösterileri ve konserler ilgisini çekti. Türkiye’nin ilk ve tek Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali’ne katılmaya karar verdi. Yarışmalara katılabilmek için bir etkinlik planlaması gerekiyordu. Aklına ilk Türk astronot Alper Gezeravcı’nın uzaya çıktığı araç geldi.”

Hiçbir siyasi partinin gerçekçi bir eğitim programı önerisi yok bu ülkede. Muasır medeniyet, çocukları korumak için siyaseti eğitimden tamamen ayırdı, bilim ve sanat alanlarını özgürleştirdi, bireyleri destekledi, başarıya, zirveye ulaştı. Bizim köhnemiş ve çağ dışı muhalefetimiz önlük giyip sokaklarda andımız okumaya devam ededursun, Erdoğan çocukları damadının etkinliğine götürüp varlığını Türk varlığına armağan eden ilk Türk Astronot turistini alkışlatıyor.

Kızmayın ama başka ne olacaktı? Bu çocuklar aşıyı mı bulacaktı? Seneye de Bilal’in okçuluk derneğine gider bir başka büyük Türk önderini örnek alırlar bu gidişle.

Ne de olsa ne mutlu ki Türküz hepimiz.


Hayko Bağdat kimdir?

1976 yılında Rum bir anne ve Ermeni bir babanın dördüncü çocuğu olarak İstanbul’da doğdu. Esayan ve Mkhitaryan Ermeni okullarında eğitim aldıktan sonra, 1994’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‘ne başladı. Babasının beklenmedik vefatı sebebiyle eğitimini tamamlayamadı. 2002 yılında Yaşam Radyo’da Türkiye’de ilk azınlık sorunlarını gündeme taşıyan “Sözde Kalanlar” programı ile gazeteciliğe başlayan Bağdat, Türkiye’nin önemli basın organlarından gazetecilik, köşe yazarlığı ve yorumculuk yaptı. 2007 yılında katledilen gazeteci Hrant Dink’in ardından kurulan ve adalet arayışını sürdüren “Hrant’ın Arkadaşları” ekibinin kurucuları arasında yer alan Bağdat’ın “Türkiye’de Ermeni ve öteki olmayı” anlatan ilk kitabı ‘Salyangoz’ 2014’te, ikinci kitabı ‘Gollik’ 2015 yılında, üçüncü kitabı ‘Kurtuluş Ҫok Bozuldu’ ise 2016 yılında okurlarıyla buluştu. Kitabından esinlenerek kurguladığı tek kişilik gösterisi Salyangoz, 2016’de Türkiye’nin bir çok şehrinde seyirci ile buluştuktan sonra, tüm dünyaya yayılan turneleri ile beğeni topladı. 2017’de Almanya’ya taşınan Bağdat, Berlin’de gazeteciliğe ve üretmeye devam ediyor.

* Halk TV’nin haberi, BirGün'den Mustafa Kömüş’ün haberinden alıntıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hayko Bağdat Arşivi