Bayram okumaları

Dindarlar, seçimde sosyal adalet ve ahlâkı dışlayan otoriter, çoğunlukçu Dinci paradigmaya artık tenezzül etmediklerini ispatlamalı ve tercihlerini 'Büyük İnsanlık'tan yana yapmalı.

Uzun, yorucu fakat lezzetli bir orucun ardından iki dini bayramdan birincisinin coşku ve heyecanı içerisindeyiz.

Düşmanlık ve kırgınlıklara veda edildiği, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpüldüğü bu Ramazan Bayramına da mealesef buruk bir havada giriyoruz İslâm Alemi olarak! 

Din'in ahlâk ve adalet boyutunu görmezlikten gelip o kapsayıcı büyük hakikatı bireysel bir inanç ve ibadete indirgeyen günümüzün kaba, sığ dinci versiyonu kadar iman ve namaz gibi temel esaslarını en azından küçümseyen humanist toplumcu versiyonu da eksik ve sorunludur. Bireysel ve sosyal tüm sorunlara değinen dahası onları çözme iddiasında olan İslâm'a bütüncül yaklaşan sahih bir okumaya ihtiyaç vardır. İnanç, ibadet, sosyal ahlâk ve adaleti beraber ele alan şu ayet hayrete şayandır:

"Ey Şuayb!" dediler. "Babalarımızın taptıkları putları bırakmamızı yahut mallarımızda eksik veya fazla verme hususunda, dilediğimiz sahtekarlığı yapmamızı terketmeyi, sana namazın mı emrediyor?" Hud: 87

Sorunlar kronikleşmiş ve çeşitlilik arz etmiştir:

Milliyetçilik, mezhepçilik, depresyon, stres, obezite, yolsuzluk, çarpık kentleşme, çevre kirliliği, su-toprak-hava kirliliği, çölleşme, gök delenler ve beton yaşam, emek sömürüsü, uyuşturucu ve internet bağımlılığı, nomofobi vb...

En önemlisi tüm Şeriatların dokunulmazı olan insan hayatına vahşice bir yaklaşım söz konusu; bitmek bilmeyen kirli savaşlar, savaşlarda sivil insan kayıpları ve özellikle bebek katliamları tavan yapmış durumda!

Kısacası, ulus devletler çağı da diyebileceğimiz bu aç gözlü, çıkarcı ve hırçın devirde en kutsal değerlerimiz harcanıyor bu kadarı da olmaz dediğimiz acımasız, despot uygulamalara, hukuk katliamlarına bir bir tanık oluyoruz. Mealesef bu dramların sıradanlaşarak izlenmesi de artık sosyal bir ahlak(sızlık) boyutuna varmış durumda! 

Belirgin olarak anlamından koparılmış sadece Din'in simge ve sembollerine duyarlı şekilci bir dincilikle bu sorunları çözemediğimiz gibi insanları da dinden soğutuyoruz. Buna hakkımız yok!

Bu karamsar tabloyu değiştirmek gerekiyor.

Otoriter yönetimlerin baskıcı, sıkıcı ama etkisiz tazyikleri altında özgürlüğünü yitirmiş bireyler, adaletle beraber ahlak yoksunu toplumlar olmak kaderimiz olmamalıdır. İslâm Alemini savaş ve şiddetle anılan "geri kalmış" coğrafyalar olmaktan kurtarmalıyız.

Yapılacak iş çok ama en azından bu seçim ve bayram arefesinde Suruç'taki çok yanlış, haksız ve elîm hadise gibi gerginliği daha da tırmandıracak eylem ve söylemlerden uzak durmalı ve bu Ramazan Bayramı'nı kutuplaşmış sosyo-siyasal ortamı yumuşatmak için önemli bir fırsat olarak görmeliyiz. Bilmeliyiz ki hakiki bayramlar barut değil barış ve yeşil kokan coğrafyalarda kardeşçe kutlanan bayramlardır. 

Dindarların, 24 Haziran seçiminde sosyal adalet ve ahlâkı dışlayan otoriter, çoğunlukçu Dinci paradigmaya artık tenezzül etmediklerini ispatlamaları ve tercihlerini "Büyük İnsanlık'tan yana yapmaları gerekiyor.

Adaletin, kardeşlik ve dostlukların söz sahibi olduğu bir gelecek temennisiyle hepinizin Ramazan Bayramı'nı tebrik ederim.

Nice güzel bayramlara.

Cejna We Pîroz be.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi