Enver Topaloğlu

Enver Topaloğlu

Roni Margulies’in veda şiirleri: Harfiyat Kamyonları

Roni Margulies’in şiirine bakılarak onun çok kalabalık biri olduğu düşünülebilir. Onunki sanki 'şair yalnızlığı'nın 'politik kimlik ve etkinlik'le dengelendiği bir 'kalabalık olma hali' gibidir.

Şiirin duygu ve düşünce kuran yönünün üzerinde durulduğu kadar duygu “sökümü”, düşünce “bozumu” da gerçekleştiren bir dil faaliyeti olduğuyla sanki pek ilgilenilmemiştir. Bu açıdan yaklaşılmamıştır. Öte yandan “kurmak”, “sökmek” ve benzeri fiiller şiir dilindeki kadar olmasa bile şiiri konu alan çalışmalarda da yadırgatıcı bulunabilir. Tarihsel deneyim ve birikim göstermektedir ki şiirde ve şiiri konu alan çalışmalarda sözcüklerin seçiminde katı denilebilecek kurallar uygulandığı dönemlerde vardır. Öyle ki “şiirin yanına bile yanaşmayacak sözcükler”den bir sözlük bile çıkarmak mümkündür. O sözcükler için “şiirde asla” ilkesi, aşılması zor bir engel işlevi görmüştür.

Şiirde sözcüklerin bağlamla ilişkili ve koşut olmasının, anlatının içeriğiyle dilsel bağdaşlık, nesnel karşılıklılık göstermesinin gözetilmesi önemlidir, ama abartılmaması kaydıyla diyelim ve devam edelim.

Postmodern kültürel süreçte sözcük seçiminde olduğu gibi şiirle ilgili birçok başka ilke ve kuralda da esnemeler, önemli çözülmeler gerçekleşmiştir. Bağlam açısından sorun teşkil etmeyen sözcüklerin seçimiyle ilgili katı kuralların esnemesi şiire yeni ve değişik olanaklar sunacak deneylerin, girişimlerin önünün açılmasını sağlamıştır. Öyle ki “şiirde asla olmaz” denilen sözcüklerin günümüzdeki kullanımının, şiiri derinleştirip genişlettiğine tanıklık ediyoruz. Birçok teknik ve teknolojik terim yakın zamana kadar şiirde arızaya yol açan “çapak” niteliğindeyken günümüzde, artık durumun değiştiği söylenebilir. Belki yadırganıyor, ama şiir aynı zamanda yadırgatıcı da olabilen bir dil etkinliğidir demiyor muyuz?

Şiirin öncelikle alışkanlıklarla çatışmasından daha olağan ne olabilir? Bu bağlamda şiirin çatıştığı olgulardan biri de dilsel alışkanlıklardır elbette. Buna göre diyebiliriz ki şiir, şiir sözlükleriyle, yazım kurallarıyla, dilbilgisi ilkeleriyle sınırlanamaz, sınırlanmamalıdır. Zaten sınırlama değil, böylesi bir durum, ancak olsa olsa şiiri zincirlemek olabilir.

Sözün buraya kadar uzaması aslında, duygusal ve düşünsel “söküm”, “bozum” kavramlarının şiirle birlikte kullanılmasının yadırgatıcılığına karşın konumuzla ilgili sorunu açımlamak bakımından işlevsel olabileceğini ifade etmek amacından kaynaklandı. Yadırgatıcılığını bile bile bahse konu kavramdaki ısrarımızın da bir nedeni var: Roni Margulies ve onun yayımlanan yeni şiir kitabı.

İNGİLİZCE ŞİİRLERİN ÇEVİRMENİ RONİ’DEN ŞAİR MARGULİES’E

Roni Margulies’in (1955-2023) yeni, belki de son şiir kitabı, “Harfiyat Kamyonları” adıyla Yapı Kredi Yayınları’ndan (Nisan 2024) çıktı. “Harfiyat Kamyonları”nın yayın notunda şu bilgiler paylaşılıyor: “19 Temmuz 2023’te yaşamını yitiren Roni Margulies’in bu kitabı, dostları Şavkar Altınel ve Mustafa Arslantunalı tarafından hazırlanarak yayınevimize teslim edilmiştir.”

Adını 1975’te İngilizceden çevirdiği ve dönemin dergilerinden Soyut’ta çıkan şiirlerle duyuran Margulies’in ilk şiirleriyse 1983’te Tan dergisinde yayımlanır. Şairin “Her Rind Bilir” adını taşıyan ilk kitabı 1991’de okurla buluşur. Şairin modern Türkçe şiirdeki yolculuğunun sonraki ara durakları “Gün Ortasında” (1992), “Mağrur Olma Padişahım” (1994), “Bilirim Niye Yanık Öter Ney” (1996), “Elsa” (1999), “Saat Farkı” (2002), “TK1980” (2006), “Apollo Yılları” (2010) ve “Ornitoloji” (2017) adlı kitapları olur.

Şiir yolculuğu çeviriyle başlayan Roni Margulies’in İngilizceden Türkçeye çevirdiği şairleri de anımsatmadan geçmeyelim. Ted Hughes, Philip Larkin, Thom Gunn ve Yehuda Amihay yapıtları onun çevirisiyle Türkçeleşmiş şairler.

ARA DURAKLAR

Kitaplar şairlerin aynı zamanda ara duraklarıdır. Ancak bir duraktan bir sonraki durağa gerçekleşen yolculukta her şairin geçtiği yol değişebilir. Ancak şair yolunu hiç değiştirmeden de sürdürebilir yolculuğunu. İlhan Berk’e “şiirin Evliya Çelebisi” denilmesi bu nedenledir. Ama örneğin Margulies’in konuları, izlekleri, temaları değişse de şiirsel biçim ve biçeminde bir duraktan sonrakine geçişte, aynı çizgide kaldığı dikkati çeker. Doğrusal ya da düz bir yol olmuştur onunki. Kıvrımlar, engebeler, geçitler; atlamalar, zıplamalar, kopmalar, yoktur denilebilir. Onun şiirinde yol, yön değiştiren geçitler yoktur, ama kendiliğinden oluşmuş izlenimi veren, doğal akışı bozmayan geçişler vardır.

YOLUN SONUNDAKİ ŞİİR

Kitabın girişinde şairin yakın arkadaşlarından şair ve çevirmen Şavkar Altınel’in sunusu var. “Yolun Sonundaki Şiir” başlıklı sunuda Altınel, bir yandan arkadaşının dolaylı biçimde de olsa bir portresini çiziyor, kimi ortak anılarını anımsatıyor. Bir yandan da gençliğin kaybının etkilerine değinirken Roni Margulies’in iki çeşit yaşı olan insanlardan olduğuna dikkat çekiyor. Bunu da “kronolojik yaş” ve “doğal yaş” sınıflamasıyla açıklıyor. Şavkar Altınel’in, kısa yazısında okuru, gençlik ve gençliğin kaybı üzerine uzun uzun düşünmeye yönelttiğini de ekleyelim.

HARFİYAT HAFRİYAT

Şiir bazen doğru bilinene karşı şüpheyi kışkırtmaktır. Yerleşik olanın yerleşikliğini bozmaktır. Kısaca şiir bozguncudur, bozgunculuk çıkarmaktır. Şiirin bozgunculuğunun sonuçları en çok da dile yansır. Buna karşın şiir bir tür “ben yaptım oldu” kesinliği sunmaz. Daha çok “denedim, acaba nasıl oldu” sorusu ekseninde kalır.

Şiirde dilsel sapmalar, çarpıtmalar netice itibarıyla birer öneridir. Şair bir teklifte bulunur. O nedenle yerleşik değerlerle, yargılarla doğrulanma beklentisi yoktur. Dilsel bozmalar, sapmalar, değiştirmeler, yıkımlar, çarpıtmalar şiirde şairin derinleşme, genişleme ve açılım arayışına yönelik girişimlerdir. Öyle değerlendirip okumak gerekir.

Roni Margulies’in kitabının adında yer alan “harfiyat”ı da dile ait bir yanlışın şiirsel imkânlarını arayan girişim, deney olarak okunup yorumlanacak örnek diye düşünebiliriz.

Kitapta üç adet “Harfiyat Kamyonları” başlıklı şiir var. Söz konusu şiirler aynı zamanda kitabın bölümler arası geçişini de sağlıyor. Ama aslında herhangi bir biçimde belirlenmiş bölümleme söz konusu değil. ilk “Harfiyat Kamyonları”ndan bir bölüm aktaralım:

“Harfiyat mı? Ne Harfiyatı?”

“Öyle yazıyor baba bak.”

Olamaz oğlum, yanlışın var”

Çok olmamış sökeli okumayı.

Kelime de zor, tüm kelimeler gibi.

Açıp gazeteyi bakıyorum tekrar.

Bir sözcükle şair çocukluğuna dönmekle kalmıyor, kişisel tarihinden bir kesit, ama aynı zamanda o kesite içkin bir bakış açısı; duygusal, düşünsel bir atmosfer de sunuyor. Şiirin, kitabın atmosferini kuran niteliğiyle de dikkat çektiğini belirtelim. Şu alıntımız da aynı şiirden:

Takıyor gözlüklerini alıyor eline gazeteyi.

Gülüyor önce uzun uzun. Sonra…

Hava kararıyor gözlerinin içinde sanki.

Diyecek diyemiyor.

Bir şey biliyor ama bana söyleyemiyor gibi

Yıkıntıyla, yorumla, başaramamakla ilgili.

Şair “harfiyat”ı bir düzelti yanlışı olmaktan çıkarıyor; bir duygunun, bir durumun, bir olayın duygusal temsiline dönüştürüyor. Şiirin dildeki dönüştürücü gücüne örnek olarak da gösterilebilecek bir deney. Şiirin “sahiden hafriyat başka, harfiyat başkaymış” dedirttiğini, dedirtebildiğini de kaydedelim. Bunu dedirtmesi, dedirtebilmesi, bizi bu yönde düşünmeye kışkırtması az şey mi?

DUYGULARIN, DÜŞÜNCELERİN ŞİİRSEL SÖKÜMÜ

Roni Margulies’in kitabındaki şiirler için, şairin yaşlanmayla birlikte yaşadığı şokun şiirleri denilebilir. Altınel’in yorumu da bu yönde. Yazara göre “altmışından sonra bir noktada ansızın altüst olmasına yol açan bir şey olmuş, gençliğin büyük özgüveni ve gücü sonunda onu terk edip geride yalnızca kronolojik yaşını bırakmış”. Şavkar Altınel şairin de kendisiyle aynı görüşte olduğunu kaydediyor ve “Altmış Beş Yaş” başlıklı şiirini örnek gösteriyor. Şiirden bir bölüm okuyalım:

Biliyorum, saatler var daha sabaha,

geceler uzun çünkü, gölgeler gaddar.

Hiçbir şey bana hayatımda

koymadı bu yaşa girmek kadar.

Gençliğin kaybının anlamı ve etkisi anlaşılabilir. Ama söz konusu evrenin kaybından sonra oluşan zorluğun sonuçlarını anlamak başka, o zorluklarla yüzleşmek, gerçeği birebir deneyimlemek elbette daha başka. Altınel, herkes gibi Margulies’in de ömrünün son yıllarında gençliği kaybettikten sonra yaşamaya devam etme sorunuyla karşı karşıya kalmaktan etkilendiğine dikkat çekiyor. Yazının devamında onun, “Arkadaşlarının teker teker evlerine dönmesiyle boşalan sokakta kalmayı seçen cesur ve meraklı bir çocuğu” çağrıştırdığı saptamasına yer veriyor.

Şavkar Altınel, Roni Margulies’in şiirini ve şairliğini değerlendirirken son kitabının “bir dizi olağanüstü şiir” içerdiğini üstüne bastırarak vurguluyor. Altınel’in kitapla ilgili yorumu şöyle: “İlerideki sayfalarda okuru gerçekten de her şeyi yazmaktan başka işi de, avuntusu da kalmamış bir yaşlı adamın tuhaf bir dalgınlık havası içinde kendini, hayatını ve dünyayı anlamaya çalıştığı bir dizi olağanüstü şiir bekliyor. En hafifleri bile buruk, çoğu derin bir kederle dolu, birkaçı da dayanılmaz; ama yenilgilerden söz etmeleri sonucun edebi açıdan bir zafer olmasını engellemiyor. Hayatı boyunca gençliğe özgü değerleri yücelten Roni en iyi ürünlerini verebilmesi için her şaire gerekli olan o özel konuyu sonunda yaşlanmakta bulmuş.”

Şairin yaşlanmanın ve gençliğin kaybının şokunun etkilerini duygusal ve düşünsel düzlemde “bozuma”, “söküme” ve “yıkıma” uğrattığını söyleyebiliriz. Yıkıma karşı yıkım girişimi de diyebiliriz. “Hüzünlü müsünüz” başlıklı şiirden bir parça okuyalım:

Bir gözyaşının altında,

“Hüzünlü müsünüz,

Sürekli ve nedensiz?

Yardımcı olabiliriz.”

Bir psikoloji kliniği.

Yol boyunca düşündüm:

İlk bindiğimde bu metroya,

18 yokken yaşım daha,

ilgilenmez, güler geçerdim

çıksa bu reklam karşıma.

Niye gülemiyorum şimdi?

Niye cevabım evet?

Roni Margulies’in anlatımcı şiirleri, onun ayırt edici özelliğinin odaklandığı konuya, izleğe, temaya bir tür “bozum”, “söküm” ya da “yıkım” yöntemiyle yaklaşması olduğunu düşündürüyor. Başta kitabının adı bunu çağrıştırıyor. Ancak öyle olmasa da bu düşünceyi destekleyecek örnekler gösterilebilir.

SON KİTAP, VEDA ŞİİRLERİ

Roni Margulies’in şiirine bakılarak onun çok kalabalık biri olduğu düşünülebilir. Ama yine aynı kaynaktan yola çıkarak son derece yalnız olduğu yorumu da yapılabilir. Onunki sanki “şair yalnızlığı”nın “politik kimlik ve etkinlik”le dengelendiği bir “kalabalık olma hali” gibidir. Yeri gelmişken onun politik kimliğiyle şairliğinin ayrılmaz bir bütünlük içinde olduğunu da belirtmek gerekir. Belki şu da söylenebilir: O, politikacı kimliği nedeniyle şair olmuş ve şair olduğu için politikleşmiş gibidir.

“Harfiyat Kamyonları” için “son kitap” demek konusunda çekimseriz. Şavkar Altınel’in “Şairin bize son armağanı” cümlesiyse yoruma açık. İki şehirli Margulies’in, İstanbul Londra arasında gidip gelmiş şairin çekmecelerinde, göçmen bavullarında kalmış şiirleri çıkar da sürpriz yapar mı?

“Gördüm” başlıklı şiirin son betiğini paylaşalım:

Ne kadar baksam da kıpırdamadan

delemedi bakışlarım gecenin karanlığını.

Yavaş yavaş alıştı sonra gözlerim

ve gördüm,

görecek bir şey olmadığını.

“Harfiyat Kamyonları” okura doğru yola çıkmış ve yükü şiir olan bir konvoy… Kitabı navlunu okunmaya değer nitelikte şiir olan, “harfiyat” yüklü bir kamyon konvoyu olarak da tanımlayabiliriz.

Şiir okurunun olduğu kadar şiir okuru olmayan okurların da Roni Margulies’in son armağanı “veda şiirleri”ni gözden kaçırmaması gerektiğini söyleyebiliriz.


Enver Topaloğlu Kimdir?

Türk dili ve edebiyatı öğrenimi gördü. Birçok sanat edebiyat dergisinde şiirleri yayımlandı. Altı şiir kitabı bulunuyor. Cumhuriyet gazetesinde 1993 – 2015 yılları arasında düzeltmen olarak çalıştı. Emekli oldu. Gazete Duvar’da yazarlığa başladı. Beş yıl süreyle cumartesi günleri modern Türkçe şiiri odak alan yazılar yazdı. 10 Eylül 2022 tarihinde Artı Gerçek’te başladığı köşe yazarlığını sürdürüyor. Topaloğlu 2017’den bu yana İzmir’de yaşıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Enver Topaloğlu Arşivi