Her yıl 21 Mart dünya şiir günü

Şiir her zaman okunabilir. Okumak isteyenler olsun yeter ki. Ama şiir okumayı istemek başka, şiir okuru olmak başka... Şiir okumanın hedefi, tepeden tırnağa bir şiir okuruna dönüşmek olmalı.

Bir soruyla başlayalım: Dünya şiir gününde ne yapacaksınız?

Her yıl 21 Mart, dünya şiir günü olarak kutlanıyor. Bu yıl da 21 Mart’a az bir zaman kaldı. O nedenle soruyoruz. Şiir günü ilan edildiği tarihten bu yana genellikle değişik mekân ve ortamlarda düzenlenen kutlama ve etkinliklerle geçiyor. Kutlama için bu etkinliklere katılmak bir tercih olabilir. Ama diyelim ki buna imkânınız yok. O zaman ne, neler yapıyorsunuz, örneğin bu yıl ne yapacaksınız?

Yani şunu belirginleştirmeye çalışıyoruz: Siz şiir gününü nasıl kutluyorsunuz?

Daha önce önemsememiş de olabilirsiniz. Belki de daha önce, “bu yıl şiir gününde ne yapıyorsunuz” sorusuyla karşılaşmadığınız için umursamadınız. Ancak bu yıl, dünya şiir gününe çok az bir süre kala karşınıza bu soru çıktı. Soruyor, dünya şiir gününü nasıl kutlayacaksınız? Ya da kutlayacak mısınız?
Elbette mecbur değilsiniz. “Dünya şiir gününden bana ne” diyebilirisiniz. Sizi ilgilendirmediği gerekçesiyle yok sayabilirsiniz. Ama zaten sorunun muhatabı dünya şiir gününden bana ne demeyenler.

Şiir okumak için…

Dünya şiir gününde, başka şeyler de yapılır, ama esas olarak şiir okunur, hatta dönülür yine okunur… Elbette şiir okumak için illa da dünya şiir günü olması gerekmiyor.

Şiir her zaman okunabilir. Okumak isteyenler olsun yeter ki. Ama şiir okumayı istemek başka, şiir okuru olmak başka.

Bu durumda Nâzım Hikmet’in, önerdiği gibi davranılabilir. Modern Türkçe şiirin öncü şairi, ne diyordu “Bulut mu Olsam” başlıklı şiirinde

Denizin üstünde ala bulut
yüzünde gümüş gemi
içinde sarı balık
dibinde mavi yosun
kıyıda bir çıplak adam
durmuş düşünür.

Bulut mu olsam,
gemi mi yoksa?
Balık mı olsam,
yosun mu yoksa?..
Ne o, ne o, ne o.
Deniz olunmalı, oğlum,
bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla

Yani kısaca; hem şiir okumayı istemek hem de şiir okuru olmak gerek demeye getitiriyoruz sözü. Ancak, bunun için, yani şiir okuru olmak için istek, gayret ve emek gerekir. Bu da şiir okumanın bir günle sınırlanacak bir şey olmadığını gösterir.

Özetle şöyle diyebiliriz: Şiir okumanın hedefi, tepeden tırnağa bir şiir okuruna dönüşmek olmalı.

Şiir söz konusuysa, nihai amaç şiir okuru olmaktır. Şiiri okuru olmak, şiir yazmaktan daha önemlidir. Çünkü her şair önce şiir okuru olmak durumundadır. Deneyime ve tarihsel birikime dayanarak diyebiliriz ki dünyada şiir yazan tek kişinin kendisi olduğunu düşünen hiç kimse şimdiye kadar şiirde
yol alamamıştır.

Şiir günü ve amacı

Dünya şiir günü, teklif edilerek kabul edilen ve kısa sürede tüketim gününe dönüşen başka birçok gün gibi değil. Belki henüz değil diye eklemek gerekir. Marx’ın sözü: “Kapitalizm gölgesini satmadığı ağacı keser”. Şimdiye kadar satışa çıkarılmaya değer görülmediğinden midir nedir; bilmiyoruz, ama gerçek
şu: Şiir günü henüz ticarileşmedi. Sevinebiliriz.

Dünya şiir günü kutlanması için ilk kez teklifi yapan Türkiye PEN’i oldu. Türkiye PEN bu amaçla Birleşmiş Milletler’e (BM) başvurdu. Bunun üzerine BM UNESCO, 1999 yılında 21 Mart’ı Dünya Şiir Günü ilan eti ve amacını da şöyle belirledi: “Farkındalık yaratmak ve ulusal, evrensel, bölgesel şiir hareketlerine taze bir enerji” sağlamak.

O tarihten itibaren kutlanmaya başlanan 21 Mart Dünya Şiir Günü’nün etkinliklerinden biri de şiir
günü bildirisi yayımlanması oldu. Başlangıçta PEN’in belirlediği bir şair tarafından yazılıp yayımlanıyordu. Artık isteyen her şair şiir günü bildirisi yazıp yayımlıyor. Bu “serbestliğin” daha mı iyi olduğu, yoksa bir karmaşa mı yarattığını belki ayrıca konuşmak gerekir.

İzlenimimiz bildiri enflasyonu oluştuğu yönünde. Bununsa şiir günü bildirilerinin ilk yıllarda edindiği saygınlığın zedelenmiş gibi göründüğü. Buna karşın, Türkiye PEN geleneğini koruyor. Her yıl ödül verdiği şairin şiir günü bildirisini kamuoyuyla paylaşıyor. Bu yıl ödül Hilmi Yavuz’a verildi. Dolayısıyla şiir günü bildirisini de Türkiye PEN’in ödülünü alan Yavuz yazdı ve yayımladı.

Daha önce Ataol Behramoğlu, Kemal Özer, Özdemir İnce, Sait Maden, Sennur Sezer, Eray Canberk, Refik Durbaş, Afşar Timuçin, Güven Turan, Egemen Berköz, Cengiz Bektaş, Süreyya Berfe, Ahmet Telli, Erdal Alova, Türkan İldeniz, Barış Pirhasan ve Enis Batur’a verilen ödülün bu yıl Hilmi Yavuz’a verilme gerekçesini PEN Yazarlar Derneği Yönetim Kurulu şöyle açıkladı:

“Türkçenin önde gelen şairi, düşünce insanı ve deneme yazarı Hilmi Yavuz’un şiir ve yazı birikimi edebiyatımız için benzersiz bir hazine. İşlek bir düşüncenin,imgelem gücünün ürünleri olan her yapıtıyla gündeme yeni konular getiren, tartışmalar açan ve ateşleyici kıvılcımlarıyla ilgi uyandıran Hilmi Yavuz yeni şiir kitabı Rüya Şiirleri’yle 2025 PEN Şiir Ödülü’ne de değer görüldü. Hilmi Hoca’nın başta sayısız şiir kitabı olmak üzere, tüm düşünce, deneme kitaplarını da mart kitabı olarak seçmekten ve sizlerle paylaşmaktan onur duyuyoruz. Ödülünü kutlarken nice yeni kitaplarıyla buluşmayı diliyoruz.”

Hilmi Yavuz’un şiir günü bildirisi

Bu yılın PEN Şiir Ödülü’nü alan Hilmi Yavuz’un şiir günü bildirisi şöyle:

“Adorno, Auschwitz Toplama Kampı’nı Nazi soykırımının simgesi olarak görmekte haklıydı:

Auschwitz’den sonra şiir yazılamaz sözü bunun için söylenmiştir: Adorno, Nazilerin Avrupa’daki soykırımıyla, insanlık adına değer verilip yüceltilen ne varsa, tümüyle yok ettiklerini imâ eder. Güzellik, iyilik, doğruluk koyu bir karanlıkta görünmez olunca, nasıl şiir yazılabilir ki?

Doğrudur: Auschwitz, tarihi iblisleştirmiştir…

Tarihin acımasız ironisi: Nazi soykırımın mağdurlarını, bu kez bir soykırımın gaddarlarına dönüştürdü; mazlumlar zalim, acınasılar acımasız oldular.

Soralım şimdi: Gazze’den sonra şiir yazılamaz mı?

Ama yazılmalı: Dünyamızı iğrenç çirkinlikleri, iblisçe kötülükleri ve budalaca yanlışları, şiirin lirik varlığı arındırmıştır çünkü –ve arındırmayı elbette sürdürecektir.

Eluard ne demişti: Gece asla kör karanlık değildir. Bir yerlerde bir kibrit alevi varsa, o alev şiirdir: -o lirik alevdir ki, Dünya’yı aydınlığıyla arındırır. 21 Mart Dünya Şiir Günümüz kutlu olsun. Şiir günümüz kutlu olsun"

Yavuz’a ödülü getiren kitabı

Şair gerçeğin olduğu gibi rüyanın da türlü çeşit yorumunu yapar. Kaldı ki şiir için, dilin rüyasıdır da diyebiliriz. Şiir mi rüyanın içindedir, rüya mı şiirin içindedir?

Soruyu, konuyu dağıtmamak için geçeceğiz. Ama eğer yanıtı merak edecekler için şu kadarını söyleyelim; sorunun karşılığı için en güvenilir kaynak şiirlerdir. Bu bahsi Hilmi Yavuz’un yayımlanan son kitabında, okurunun karşısına rüyanın içinden konuşan bir şair olarak çıktığını belirtmeden geçmeyelim.
Kitabın adı üstünde “Rüya Şiirleri”. O nedenle şairin rüyanın içinde olmasında da, oradan konuşmasında da şaşırtıcı bir durum yok.

Yavuz’un kitabı “Şenlik”, Yakuza ve “Kâbus” olarak üç bölüme ayrılmış. İlk bölümde dokuz, ikinci bölümde on iki, son bölümde altı şiir yer alıyor. Kitabın ilk şiirinin başlığı “Rüya ve Aşk”, ikinci şiirinse “Rüya ve Şiir”. Alıntılamak için ikinci şiiri seçtik ve seçimimizde şiirin adı da önemli bir etken
oldu.

“Rüya ve Şiir”i okuyalım:

denizi yüzdüm ve derisinden
ince bir şiir yaptım, mor ve bulanık;
dedim: böyle şiir yazılmaz artık,
içinden gül geçen her kelimesinden…

şiir ve ben, savunduk bir ormanı,
çiçeği, ağacı, kuşu geldi peşimizden;
işte şimdi kışın talan zamanı;
bir eski buluttur, geçmişimizden…

şiir, akşamın yorgun sesinden
yapılmış aşklardan geçer, -bin yıllık;
ve bir keder gibidir eski sandıkta;
kalan da bu işte, kalbin tehlikesinden…

Kitapta şiirlerin karşı sayfasında el yazısıyla müsveddelerine de yer verilmiş. Bu da kitabın biçimsel özellikerinden bir başkası.

Şiirlerin dikkat çeken biçimsel bir başka özelliği de her şiiri üç dörtlükten oluşması. Bu arada alıntıladığımız “Rüya ve Şiir”i “Rüya ve Şair” başlıklı şiir takip ediyor.

Kitabın en kasvetli bölümü, başlığından da anlaşılacağı üzere “Kâbus”. “Rüya Şiirleri’nin arka kapağında “Yakaza” başlıklı ikinci bölümün ilk şiiri “Rüya ve Gemi”ye yer verilmiş. “Yakaza” kitap için önemli bir bölüm.
Bölümün adından başlayan bir gizemin izi sürülebiliyor. O gizem bölümün adından başlıyor diyebiliriz. Ama bölüm başlığının ne anlama geldiğini de, işaret ettiğimiz gizemi keşfetmeyi de açıklamayacağız; okurun elinden o imkânı almayalım.

Arka kapak yazıları okura bir mesaj sunar. Buna göre arka kapaktaki alıntıyla kitabın favori şiirinin işaret edildiği yorumu yapılabilir.

Şiirin ilk dörtlüğünü okuyalım:

rüyada biri var, daima benimle
yüzü hiç görünmüyor, sanki o bir giz!
hep siyah ve belirsiz, yanı başımda
birlikte yürüyoruz, ikiz gibiyiz…

Hilmi Yavuz’un Eylül 2024’te okurla buluşan kitabına “tadımlık” ölçüsünde değindik. Modern Türkçe şiirin, Cevat Çapan’dan sonraki, yaşayan en eski kuşak şairinin yayımlanan son şiirlerini şiir okurunun dikkatine sunuyoruz.

Şiir gününüz bir günle sınırlı kalmasın!

şiir