Enver Topaloğlu
Şairi uğurlamak…
Uzun süredir İzmir’de yaşayan şair Süreyya Berfe (1943), 9 Ocak 2024’te öğleden önce yaşamını yitirdi. Bu cümleyi, modern Türkçe şiir ömrünü şiire veren bir şairi yitirdi biçiminde genişletebiliriz. Berfe, 1965’e kadar Süreyya Kanıpak imzasını kullanır. Kürtçe kar, kar topu anlamına gelen Berfe’yi ona, soyadı olarak Cemal Süreya önerir. Öneriyi kabul eder ve bu tarihten itibaren Süreyya Berfe adını kullanmaya başlar.
İlk şiiri 1961’de yayımlanan Süreyya Berfe’nin şiir çevrelerinde ve okurlarca tanınması 1966’da, Türkiye Milli Talebe Federasyonu Kültür Yarışması’nda “Kasaba” adlı şiiriyle aldığı birincilik ödülüyle olur. Şairin şiir yolculuğunun miladını oluşturduğu için şiirden bir bölüm paylaşalım:
Kasabayı götürür gibi gözden kaybolurken
Tam önümde pencerede
Kasaba yavaş yavaş başlıyor
Çünkü üzüm dolu kerteller
Tütüncüler çeltikçiler
Akşamla kasabaya dönüyor
Akşam sessiz bir tören gibi başlar
Ve dönenleri
Tozlu yorgun bir özlemle dönenleri
Sevinçle karşılar
En temiz rüzgârları saklamıştır onlara
En yıldızlı geceyi
En geniş gökyüzünü
Evlerini akasya kokularıyla doldurur
Taş avlularına Ay'ı gönderir
Bir bulutluk yağmurla ıslanmış damlarda
Çocuklar uyur
Kadınlar yün eğirir
Önce masal yüzlü ninniler
Sonra bağ türküleri
Yaşmaklı yemenili türküler
Kasaba türküleri söylenir
Şairin Mayıs 2022’de yayımlanan yeni kitabı “Bilemiyorum Yavaş Yavaş”la ilgili 14 Ocak 2023’te, Artı Gerçek’te yayımlanan yazımıza şöyle başlamışız: “Şiirle süren uzun yolculuğu altmış yılı aşmış ve hâlâ aktif olarak devam eden şairlerden biri Süreyya Berfe. ‘Aktif şair’ dememizin nedeni, hâlâ şiir yazmayı, şiir düşünmeyi, şiirle düşünmeyi sürdürüyor oluşundan.”
“Aktif şair” ifadesinin ilhamını Edip Cansever’in “Gül Kokuyorsun” başlıklı şiirindeki şu dizelerden aldığını da belirtelim:
Mermerini emerek dağlarının
Şiirler söylüyor gene
Ölümünden bu yana yazdığı şiirler
Kızaraktan birtakım şiirlere
Büyük sular büyük gemileri sever çünkü
Ve odur ki büyüklük
Şiir insanın içinden dopdolu bir hayat gibi geçerse
O zaman ölünce de şiirler yazar insan
Ölünce de yazdıklarını okutur elbet
ŞİİR KİTAPLARI
Süreyya Berfe’nin önemli bir şiir külliyatı var. Şairin ilk şiir kitabı “Gün Ola” 1969’da yayımlanır. Onu, 1971’de okurla buluşan “Savrulan” takip eder. Dokuz yıl aradan sonra 1980’de “Hayat ile Şiir” çıkar. Şairin dördüncü kitabı “Ufkun Dışında” 1985’te, bir sonraki şiir kitabı “Şiir Çalışmaları” 1992’de yayımlanır. 1998’de “Ruhumun” adıyla okurla buluşan kitabından sonra, 1965-1998 yıllarının şiirlerini kapsayan “Kalfa”, 1999’da yayımlanır.
Süreyya Berfe şiir yolculuğunun başlangıcı olan altmışlı yıllarda, “halkçı” bir yönelim içine girer. Altmışlı yılları deyim yerindeyse dikine geçer. Birlikte anıldıkları şairlerin tersine o kırsala yönelir. Oysa örneğin altmışlı yılların “ikinci toplumcu yeni gerçekçi” şairleri Ataol Behramoğlu, İsmet Özel, Egemen Berköz özellikle kentte, kentten konuşur. Onun kent mi kır mı ikileminde önceliği “kırlar”dır. Kırlardan gelerek kentleri fethetmekten yana gibidir. “Bereketli Yol” başlıklı şiirde bu düşüncenin, eğilimin izini sürmek mümkündür. Aktaracağımız dizeler adı geçen şiirden:
Bilmediğim köylere doğru gidiyorum
Kafamın ve gönlümün uyarına
Her şeyi ilk kez görmek için
Her şeyimi gözden geçirmek için
(…)
Uyuşuk gençliğim yitiyor
Battal gençliğim uzaklaşıyor
Toplu şiirleriyle bir bakıma arkasını toplayan şairin bir sonraki yapıtı “Nâbiga” 2001’de çıkar. Şairin toplu şiirlerini saymazsak sekizinci kitabı olan “Seni Seviyorum”un yayın tarihi 2002’dir. Dokuzuncu kitap “Folklar Söyledi Ben Yazdım” olur. Şairin onuncu kitabı olma şanı 2008’de yayımlanan “Çıkrık”a aittir. “Kalfa” adıyla yayımlanan toplu şiirleri 2009’da genişletilmiş ikinci baskısını yapar. Bir sonraki kitap 2010’da yayımlanan “Seferis ile Üvez” olur. On ikinci kitap olan “Her Gölge Titrer” 2015’te okurla buluşur.
ÜÇ ANA BAŞLIK
Berfe’nin şiir uğraşısını üç ana başlık altında toplamak olası. Bu bağlamda onun “Şiir Çalışmaları”nı bir başlık olarak düşünebiliriz. Şiir egzersizleri, eskizleri, araştırmaları; “Kalfa”nın ustasına saygıda kusur etmemek için atölyede tek başına yaptığı “işler” gibidir. Şair öyle sunar okura. Aslında bir yönüyle şiir tartışmaları ya da şiir çatışmaları da diyebileceğimiz çalışmalardır söz konusu olan. Aktaracağımız şu ikilik “Nâbiga”dan:
Duvar yıkılır.
Bahçe kalır.
Süreyya Berfe’nin yedinci kitabına ad da olan Nâbiga”nın Ferit Develioğlu’nun Osmanlıca Türkçe sözlüğündeki ikinci sıradaki karşılığı “sonradan şair olan”dır. Berfe’nin sözcüğü bu anlamda kullandığı açık. Bu adlandırma Berfe’nin kendi şairliğiyle ilgili ironik yaklaşımının da ifadesi gibidir. Öte yandan onun şiir uğraşısının üç ana başlığından biri olduğunu düşündüğümüz şairle uğraşısına da işaret eder. Berfe şiirle uğraştığı kadar şairle de uğraşır. Yani şair oluşla, şair kimliğiyle, kişiliğiyle… Bir üçüncü başlık olarak da kendisiyle uğraşmasını kaydedebiliriz. Kısaca şair ömrünü verdiği şiir yolculuğu süresince şiirine şiiri sorun edinerek uğraşmıştır şiirle… Belki didişmiştir demek daha yerinde bir ifade olacak. Şairle uğraşmıştır. Kendisiyle uğraşmıştır. Orhan Koçak’ın “Seferis ile Üvez” kitabına değindiği “Üvez Buruk Bir Meyvedir” başlıklı yazısını “İçinde Melih Cevdet’in de, Turgut Uyar’ın da seslerinin uzaktan uzağa uğuldadığı bu inkara inanmak gerek” ifadesiyle bitiriyor. Ama daha önce yazıda yer alan bir şiir alıntısı var. Onu da paylaşalım:
Bir anlasam şiirden
şiirden ne anladığımı bilsem
Aşktan -yalan-
yaşlılıktan -doğru- anlarım
Belki bilirim yaşlı olanları
sadece onları
Yaşlı karmaşık ilişkileri
Yaşlı sıkıntıları bıkmaları
Yaşlı istememeleri ve sonuçlarını
ve benim gibi bütün yaşlıları
Yaşlarına göre geç de olsa anlarım
Aşktan ve şiirden
ve insan sevgisinden
ve senden anlamam
Şiir olsun diye değil
sahiden anlamam
BİR YANIT
Son kitabının adı “Yavaş Yavaş Bilemiyorum" aslında bir yanıttır. Arkasında kalan yolun önündekinden daha uzun olduğunu duyumsayan şairin yanıtıdır, karşılığıdır bu söz. Çevresine, okurlarına, hayata, dünyaya yanıtıdır.
Süreyya Berfe’nin şiir amacını, şiirdeki hedefini dile getirdiği şu açıklamasının modern Türkçe şiirin nasıl bir şairini kaybettiğini vurgulaması bakımından da önemli diye düşünüyoruz: “5000 yıl önce söz vardı. Söz, en ilkelinden en gelişimine, bütün toplumlar için büyük önem taşıyor. Benim karşı koyuşum ise: Anadil bilincimi korumaya çalışmak, dili kullanırken kılı kırk yarmak ve şiirin alanında yaşamak... Şiir çağlar boyunca edebiyatın üvey evladı olmuş. Bugün, yani günümüzde neredeyse bütün dünyada üvey evlat şöyle, dursun, edebiyat evlatlığı... Dönen çarklar büyüdükçe, karmaşıklaştıkça, sanayileşme, kentleşme, tüketim toplumuna doğru hızlı gidiş arttıkça, şiir elbette kıyıda, köşede kalacaktır. İnsan faaliyet denen şey, yani insanın edişi, onun dünyasından, şiire yer bırakmıyor ya da pek çok bırakıyor. Irak’ı seyrediyoruz, Amerika’yı seyrediyoruz, AB’yi eylemlerimizden biri seyretmek. Bu seyrüseferde şiir hâlâ yazılabiliyorsa ve pek çok az da olsa okunabiliyorsa, ne mutlu...”
KIRSALDAN KENTE
Uzun süre askıya alınan kent, şairde ancak seksenli yıllardan sonra ortaya çıkar. Onun tavrı için kentin bir tür reddi diyebiliriz. Bilinçli bir tercih midir? Herkesin kırları terk etmekten yana olduğu, kentlere göçün yoğunlaştığı süreçte şairin kırsal yaşantıya odaklanmasını bir karşı çıkış olarak değerlendirebiliriz. Benimsediği “halkçılık” görüşünün bir tür şiirlerine yansımasıdır söz konusu olan.
Enver Ercan’ın hazırladığı ve TÜYAP tarafından 2015’te 20. İzmir Kitap Fuarı’nın “kültür hizmeti olarak yayımlanan” “Gün Ola’dan Seferis’e Süreyya Berfe” kitabının, şairle yapılan söyleşilerin, şiirlerinden seçmelerin ve yapıtlarına ilişkin yazıların yer aldığı önemli bir kaynak niteliğinde olduğunu kaydedelim.
SAYGIYLA
Şairin Gülten Akın’a ithaf ettiği “Bir Dost Bulamadım Gün Akşam Oldu” başlıklı şiirinden bir betik paylaşalım:
Şehre inince keyfim kaçıyor
Her yerde yüzüme çarpan bir tokat
Eski bir kin gibi geçiyor gözüm önünden
Kapılar kapanmış
Hükümet çekmiş ayağını
Bekledim köle oldum
Yere yapıştı dizlerim
Umuduma set kondu
Valiye vardım ödlek
Başkana vardım gülüyor
Belki çıkar diye evrak
Sustum oturdum
Bir dost bulamadım
Gün akşam oldu.
Süreyya Berfe’nin modern Türkçe şiir için çok önemli bir kayıp olduğunu belirtmiştik. Bu düşüncemizi bir kez daha yineleyelim. Şiirleriyle yaşayacaktır. Saygıyla uğurluyoruz…
Enver Topaloğlu: Türk dili ve edebiyatı öğrenimi gördü. Birçok sanat edebiyat dergisinde şiirleri yayımlandı. Altı şiir kitabı bulunuyor. Cumhuriyet gazetesinde 1993 – 2015 yılları arasında düzeltmen olarak çalıştı. Emekli oldu. Gazete Duvar’da yazarlığa başladı. Beş yıl süreyle cumartesi günleri modern Türkçe şiiri odak alan yazılar yazdı. 10 Eylül 2022 tarihinde Artı Gerçek’te başladığı köşe yazarlığını sürdürüyor. Topaloğlu 2017’den bu yana İzmir’de yaşıyor.