Enver Topaloğlu

Enver Topaloğlu

Şiir okuru için kısa notlar - 10

İkinciyeni dalgasındaki şairlerin bilhassa 'şair şiir düşünürü' rollerine ilişkin düşüncemizin anlaşılırlığını kolaylaştırmak için, biraz da gülümsetmek maksadıyla şöyle bir benzetmeyle devam etmek istiyoruz: İkinciyeni modern Türkçe şiirin sol kanadıdır.

Bir önceki bölümde İkinciyenici “şair şiir düşünürü” olarak Ece Ayhan üzerinde durmuştuk. Bu bölümde de İkinciyeninin bir başka şair şiir düşünürüne, Cemal Süreya’nın, modern Türkçe şiirdeki “şair şiir düşünürü” olarak önemine değinmeye çalışacağız.

Aslında İkinciyeninin “şair şiir düşünürü” denildiğinde, hatta modern Türkçe şiirde “şair şiir düşünürü” denildiğinde akla ilk gelen birkaç isimden biridir Cemal Süreya. Çünkü onun birçok şairden farklı olarak hem düşünsel, hem uygulama hem de şiirin şairle okur arasındaki aktarma ya da buluşma, karşılaşma noktasında önemli bir konumda yer aldığını biliyoruz. Dergi çıkarmış, dergi yönetmiş, o dergilerde eleştiri, inceleme, araştırma yazıları yayımlamış ve hepsinin de konusu çoğunlukla şiir olmuştur.

Ayrıca İkinciyeninin başlangıcından itibaren, nasıl bir İkinciyeni olması gerektiği noktasında da söz almış, önemli rol oynamıştır. Hatta İkinciyeninin bazı birtakım uçlarını kırmak, makul, makbul ölçülerini belirlemek, “dalga”yı bir bakıma sakinleştirmek, yumuşatmak yönünden de etkili olmuştur. Bir başka söyleyişle İkinciyeniyi uysallaştırıcı, uzlaştırıcı bir rol oynamıştır.

Cemal Süreya’nın modern Türkçe şiirdeki ve İkinciyenideki rolünü belki şöyle bir öykü daha açıklayıcı olabilir: Orhan Veli’nin kasket giydirip sokağa çıkardığı şiirle örneğin Ece Ayhan, onu nasıl sivilleştirmek gerektiği yönünden ilgilenmiştir. Cemal Süreya ise kasketi fötr şapkayla değiştirme ve ceketsiz, ama kravatlı olacak şekilde üstünü başını düzeltme yanlısı olmuştur. Öyle midir sahiden, öyle mi olmuştur?

Açıyı biraz genişletelim ve şunu ekleyelim: Ece Ayhan’ın “sıkı şiiri”ni de kapsayan modern Türkçe şiirde, aynı zamanda “devrimci bir sivilleşme hamlesi” olan İkinciyeninin kimler tarafından, nasıl başka bir yöne çevrildiği üzerinde düşünmeye değmez mi? Şimdilik bir soru olarak bırakalım.

Konu Cemal Süreya olunca elbette şiir de olacaktır. Şairin 1957 tarihli şiiri “Aslan Heykelleri”nden iki betik aktaralım.


Yeni sözler buldum bir nice seni görmeyeli
Daha geniş bir gökyüzünde soluk aldıracak şiire
Hadi bir de bunlarla çağır gelsin aslan heykelleri

Oldurmanın yıkmanın yeniden yapmanın aslan heykelleri

Olduran yıkan yeniden yapan gözlerini seviyorum kaç kişi

Bir senin gözlerin var zaten daha yok
Ya bu başını alıp gidiş boynundaki
Modigliani oğlu Modigliani

Az şey değil seninle olmak düşünüyorum da
İçimde bir sevinç dallanıyor kaç kişi
Bir geyik kendini çiziyor karanlığa sonra kayboluyor

Karanlık maranlık ama iyi seçiliyor
Yorgan toplanmış bacakların seçiliyor
Bir uçtan bir uca bacaklarının aslan heykelleri
Onları ne denli sevdiğimin aslan heykelleri
Ayık gecemizi dolduruyorlar bir uçtan bir uca

Şiirin, Cemal Süreya’nın “1958’de yayımlanan ilk kitabı “Üvercinka”da yer aldığını da belirtelim.

İKİ ŞAİR BİR SÖYLEŞİ

Ece Ayhan ve Cemal Süreya, belki okul arkadaşı olmalarının da etkisiyle değişik zamanlarda birbirleriyle çeşitli yayınlarda yer alan söyleşiler yapmışlardır. Onlardan biri de Cumhuriyet Kitap ekinin 21. sayısında Ece Ayhan imzasıyla yayımlanan söyleşidir. Anlaşıldığı kadarıyla söyleşi seksenli yıllarda gerçekleştirilmiş. Cemal Süreya’nın ölümünden sonra Ece Ayhan tarafından dergiye gönderilmiş.

Altında imzaları bulunan ve şiir eksenli hemen hemen her yazılarında onların “şair şiiri düşünürlüklerinin” izini sürmek mümkündür. Andığımız şairlerin şiir üzerine düşüncelerini içeren yapıtlarını yazıyı uzatmamak için listelemiyoruz. Nasılsa olsa meraklısı arayıp bulur.

Bu defa da Ece Ayhan’dan bir şiir okuyalım. Alıntımız “Zambaklı Padişah” başlıklı şiirden:

Ne zaman elleri zambaklı padişah olursam

Sana uzun heceli bir kent vereceğim

Girilince kapıları yitecek ve boş!

Azizim, güzel atlar güzel şiirler gibidirler

Öldükten sonra da tersine yarışırlar, vesselam!

I

Ey imece ile başsız gömülecek derviş

Sen kendin o zamandan değilsin

Ya bu hikâyeyi nereden bilirsin?

Ey ustalıkla taşaronluğu birbirine karıştıran ve

Yaşayan okur!

Sen yabancı değilsin bense bir fakir derviş.

II

Ve bir derviş ... atını saldı salar.

III

Karartma benizli bir sözcük kırıntısından bile.

Kesekâğıdı yapıyor, yapabiliyor.

IV

Hava gırçımadır

İki çocuk da bir gömlek içinde

Valde külhandadır

Hafız! Sence çocuklar

Çiçeklerin koynunda uyumalıydı değil mi!

Her iki şairin “şiir düşünürlükleri” elbette, sözünü ettiğimiz kitap ekindeki söyleşiye de yansımıştır. Ece Ayhan’ın, Cemal Süreya’nın İkinciyenici olarak üstlendiği oyun kurucu rolüne değinirken yaptığı değerlendirme de örnek sayılabilir: “Üstü Kalsın diyerek ölen Cemal Süreya; bilindiği gibi, 1956’larda Ankara’da Pazar Postası’nda beliren; İstanbul’da kendisinin Papirüs’ünde ve Memet Fuat’ın Yeni Dergi’sinde süren ve yaygın bir kullanışla ‘İkinci Yeni Akımı’ çerçevesinde, kimilerine göre ise işin başında sayılmaktadır.” Şu cümledeyse tüm açıklığıyla Ece Ayhan’ın İkinciyeni tanımı yer alıyor: “Temel olarak ‘ikinci Yeni’; ‘Sıçrama’ (mutation), ‘Kakışma’ (dissonance), ‘Bakışımsızlık’ (dissymetri) ve ‘Batinilik’(esoterizme) ile iç içedir.” Burada aslında daha çok Ece Ayhan’ın kendi poetikasının tanımı söz konusu. Ama İkinciyeniyle olan bağını ve ortak yanlarını da işaretliyor.

Öte yandan, Ece Ayhan’ın özellikle İkinciyeni şiirinin “bakışımsız” olduğu savının önüne, İkinciyeni şiiri gerçekten de “bakışımsız” bir şiir midir sorusuyla birlikte bir soru işareti getirmek gerekir diye düşünüyoruz? Ece Ayhan, söyleşi kapsamında İkinciyeniyle ilgili görüşlerini ifade etmeyi sürdürüyor: “Türkiye’de bir ‘Aykırı Dal’, kurcalayan ve bu arada Lobaçevski geometrisinden de ‘Kazık’ sorular sorabilen ‘İkinci Yeni’; o güne kadarki şiiri teper ve zamandaş ‘şiir toplumunu’ yıldırır ve dinmez bir fırtına çıkarır.”

Ece Ayhan’ın provokatif ifadeleri karşısında, anlaşıldığı kadarıyla Cemal Süreya son derece sakin bir tavır sergiliyor. Arkadaşının kışkırtmalarını makul bir bağlama oturtuyor. Bir yerde şunları söylüyor: “Her şeyden şiire döne döne, şiirden her şeye çıkmak isteye isteye geldim.” Yine biraz ileride, Cemal Süreya’nın kendi şiiriyle ilgili yaptığı tanımlamasını okuruz: “Güneşten yırtılmış caz, kavaldan dökülen gökyüzü.” Bu tanımlama aslında “şair şiir düşünürü” Cemal Süreya’nın İkinciyeni anlayışını da yansıtır. Ece Ayhan’ın “Her şairin bir Requem’i yok mudur” sorusuna ise Cemal Süreya şu karşılığı verir: “Requem ‘ağıt’ demek değildir bence. ‘Ağıt’ta ölüyü geri isteme var. Requem uzlaşmadır.”

Onun, İkinciyeninin uzlaşma arayan, isteyen “şair şiir düşünürü” olduğuna dikkat çekmiştik. Ama şunu da ekleyelim: Yapıtları ve yazıları, hatta yaşamı kaynak gösterilerek “uzlaşma”nın Cemal Süreya için temel ilke olarak kabul gördüğü söylenebilir. Öte yandan yine şairin yaşamöyküsünden yola çıkarak benimsediği uzlaşmacı tavrının oluşmasında haklı nedenleri olduğu da öne sürülebilir. Araya bir şiir ekleyerek devam edelim. Şairin “Turgut Uyar” başlıklı şiirini hatırlayalım:

Ak odada oturur
Kapısı penceresinden çok

Gözlerinde yıldızlar
Serin yerde durur

Bir elinde kadeh
Öbürünü yarasına bastırır

İnşaattan ses gelir
Bir şeyi okşar gibidir

Uzanıp durmuş mahcup
Işığagöçerin şarkısı

Dönülmez dizeler içinde
Onunkiler gülaçılır

Öldüğü gün
Hepimizi işten attılar.

MODERN TÜRKÇE ŞİİRİN SOL KANADI

İkinciyeni dalgasındaki şairlerin bilhassa “şair şiir düşünürü” rollerine ilişkin düşüncemizin anlaşılırlığını kolaylaştırmak için, ama biraz da gülümsetmek maksadıyla şöyle bir benzetmeyle devam etmek istiyoruz: İkinciyeni modern Türkçe şiirin sol kanadıdır. Sol kanat deyince akla gelenlerden biri de futbol takımı olur.

Öyleyse buradan, İkinciyeniyi bir futbol takımı gibi kurgulayarak devam edelim. Buna göre tanımlarsak İkinciyeniye öncülük eden şairler sol kanat oyuncularıdır. Kim hangi mevkide yer alır? Deneyelim: İkinciyeni futbol takımının sol açığına Ece Ayhan, sol bekine Turgut Uyar’ı yazabiliriz. Santrfor İlhan Berk olabilir, ama uzun olduğu için değil, “aramaktan” vazgeçmediği için. Orta sahada Cemal Süreya. Hatta Cemal Süreya, oyun kurucu rolünü üstlenmiş olması itibarıyla on numara gibi düşünülebilir.

Edip Cansever için uygun mevkiyse sağ açık, on bir numara uygun gibi. Kaleye belki öneriler de dikkate alınarak Sezai Karakoç yazılabilir. Ancak kale ve defans için devşirme oyuncular da söz konusu olabilir. Çünkü İkinciyeni ofansif bir dalgadır. Defansif düşüneni olmayan bir dalga da diyebiliriz.

İkinciyeni takımında unutmamak gerekir elbette; olmazsa olmaz Ülkü Tamer de vardır. O da modern Türkçe şiirin sol kanadına, ama İkinciyeni takımının orta sahasına yazılabilir. Gülten Akın’ı unutmuyoruz elbette, bir başka “şair şiir düşünürü” Ahmet Oktay’ı da. Onun yeri elbette yalnızca İkinciyeni değil. Aynı şeyi Gülten Akın için de söyleyebiliriz.

İKİNCİYENİ ADLANDIRMASI

İkinciyeninin “şair şiir düşünürü” sayısının çokluğuna daha önce de değinmiştik. Şunu da ekleyelim: İkinciyeni değerlendirmeleri yapılırken dalganın içinde yer alan “şair şiir düşünürleri”nin sayısının çokluğunu bilhassa dikkate almak gerekir. Çünkü İkinciyeninin nitelikçe genişlemesinde, derinleşmesinde, modern Türkçe şiirin sol kanadı olmasında, hatta modern Türkçe şiirin bir sol kanat olmasında en önemli rolü üstlenen onlar olmuşlardır. Bilindiği gibi İkinciyeni adlandırması onlara, dalganın öncü şairlerine ait değildir.

Muzaffer Erdost’un Pazar Postası’nda yayımlanan bir yazısında şiirdeki yeni eğilimi tanımlamak üzere bu adlandırma yapılır. Erdost’un adlandırması aslında modern Türkçe şiirin gelişim aşamalarını sıralama konusunda yanıltıcıdır. Çünkü modern Türkçe şiirin ilk yenilikçi girişimini başlatan Nâzım Hikmet’tir. Ancak ellili yıllarda Nâzım Hikmet’ten de şiirlerinden de modern Türkçe şiirdeki devriminden de herhangi biçimde söz etmek mümkün değildir. Kimsenin açıkça işlemeyi göze alamayacağı bir suçtur.

İkincyeni adlandırma onlardan gelmemiş olsa da bu devrimci dalgayı düşünsel olarak inşa edenler, dalganın öncülüğünü üstlenen “şair şiir düşünürleri” olmuştur.


Enver Topaloğlu Kimdir?

Türk dili ve edebiyatı öğrenimi gördü. Birçok sanat edebiyat dergisinde şiirleri yayımlandı. Altı şiir kitabı bulunuyor. Cumhuriyet gazetesinde 1993 – 2015 yılları arasında düzeltmen olarak çalıştı. Emekli oldu. Gazete Duvar’da yazarlığa başladı. Beş yıl süreyle cumartesi günleri modern Türkçe şiiri odak alan yazılar yazdı. 10 Eylül 2022 tarihinde Artı Gerçek’te başladığı köşe yazarlığını sürdürüyor. Topaloğlu 2017’den bu yana İzmir’de yaşıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Enver Topaloğlu Arşivi