Suriyelileri nasıl bilirsiniz?

Türkiye’de yaşayan Suriyeliler, ne vatandaşların ne de mültecilerin sahip oldukları haklara sahipler. Ölmeden sürünerek yaşamak denilen bir standartta, gelecekleri meçhul bir şekilde yaşamaya gayret ediyorlar.

Nurcan KAYA

Çalışmadan yan gelip yatan, devletin maaş bağladığı, herhangi bir kurumda sıra dâhi beklemeyen, üniversitelere sınavsız giren, vergi ödemeyen, bir bakıma bu ülkenin ‘sınırlı ve sadece kendi vatandaşlarının hakkı olan’ kaynaklarını pervasızca tüketen insanlar olarak mı biliyorsunuz?

Öyle ise üzülerek söylemeliyim ki yanlış biliyorsunuz. Üzülerek diyorum, lakin sizin için değil, sandığınız koşullarda yaşamadıklarından dolayı Suriyeliler için üzgünüm. Hem sanılan koşullarda yaşamadıkları için, hem de ülkenin hemen her bölgesinde yaşayan insanların ırkçı ve aşağılayıcı muamelelerine maruz kaldıkları için. Bu ülkede sahip oldukları tek lüks sadece "hayatta kalma lüksü" olduğu halde, vahşi bir savaş yaşanan ülkelerinde güle oynaya öldürülmeyi beklemeyip can havliyle Türkiye’ye sığındılar diye suçlandıkları için. Mütemadiyen, iktidarıyla muhalefetiyle, siyasetçilerin seçim malzemesi haline geldikleri, Avrupa ile ahlaksız pazarlık ve anlaşmaların unsuru haline getirildikleri ve Avrupa ile işler her bozulduğunda Türkiye tarafından bir şantaj aracı olarak kullanıldıkları için. Türkiye’de bulunmaları bir hak değil, kendilerine gösterilmiş bir lütuf olarak sunulduğu ve sıklıkla kendilerine parmak sallandığı için…

Tahminlere göre Türkiye’de 3 milyon civarında Suriyeli yaşıyor. Uluslararası hukuka, Türkiye’nin de taraf olduğu 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi’ne göre ‘mülteci’ olarak tanımlanmaları ve bu statüden kaynaklı haklara sahip olmaları gereken Suriyeliler, Türkiye’nin sözleşmeye koyduğu ve onu adeta uygulanamaz hale getiren, sözleşmenin yalnızca Avrupa’dan gelen sığınmacılara uygulanacağına ilişkin çekince nedeniyle mülteci olarak kabul edilmiyorlar. Yıllarca ne olduğu belirsiz bir statüde Türkiye’de yaşayan Suriyeliler, Ekim 2014’te kabul edilen Geçici Koruma Yönetmeliği  çerçevesinde geçici olarak korunmaktalar. Yani, bir yönetmelikle kendilerine tanınan haklar, bir başka yönetmelikle geri alınabilir. Ayrıca geçici demek, kalıcı olmamak, uzun vadede entegre olmamak da demek.

Türkiye’de ‘geçici’ olan Suriyeliler, hukuki açıdan, kamu hizmetlerine erişimde ve gündelik hayatta pek çok sorunla baş etmek zorundalar. Öncelikle kayıt işlemlerinde sorun yaşıyorlar, zira kaydolabilmek için nereye gideceklerini bilmeleri ve anladıkları bir dilde hizmet almaları gerekiyor. Kayıt ile başlayan zorluklar, bildikleri ve konuştukları dilde eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimde de kendini gösteriyor.

Çocuklarının devlet okullarında okuma şansları var ama öncelikle kayıt altına alınmış olması gereken Suriyeli çocuklar bir de Türkçe eğitim almakta sorunlar yaşıyorlar. Bir dönem, Milli Eğitim Bakanlığı’nın onayıyla, geçici eğitim merkezlerinde Suriyeli öğretmenler tarafından Arapça olarak verilen ve Suriye’deki müfredat ile uyumlu bir eğitime erişebildi bazı Suriyeli öğrenciler. Bazıları da devlet okullarında akşamları, yine Suriyeli öğretmenler tarafından verilen derslere girebildiler. Okul çağındaki Suriyeli çocukların hepsinin bu okullarda eğitim alabildiğini sanmayın. Suriyeli çocukların önemli bir kısmı ya dilencilik yapmakta ya da sömürülerek çalışmakta. Hayata Destek Derneği’nin İstanbul’da yaşayan Suriyelilerle ilgili yayımladığı bir raporda durum şu şekilde ifade ediliyor:

"Çocukların büyük çoğunluğu okula gitmek yerine ailelerine destek olmak amacıyla dilencilik yapmakta ya da fabrikalarda/atölyelerde çalışmaktadır. Suriyelilerin çoğu aynı işte çalışan Türkiyeli vatandaşların aldığı ücretten çok daha düşük ücretler karşılığında çalışmakta ve istismar edilmektedirler."

Bu çocukların etinden, kanından faydalanılmasını ifade etmekte ‘sömürü’ kelimesi yetersiz kalıyor gerçekten de, zira bu çocuklar açıkça istismar ediliyorlar.

Suriyeli gençler devlet üniversitelerinde öğrenim görebiliyorlar, ancak Türkiye’deki diğer yabancılar gibi çeşitli kriterlere uygun görülmeleri veya belirli sınavlardan geçmeleri kaydıyla.

Kaydolmayı başarabilmiş Suriyelilerin devlet hastanelerinde verilen sağlık hizmetlerinden yararlanma hakları var ancak anladıkları bir dilde hizmet veren doktor ve sağlık personelinin neredeyse hiç olmaması nedeniyle bu hizmetlere erişimde zorluklarla karşılaşıyorlar.

Geçen yıl kabul edilen bir yönetmeliğe göre Suriyeliler Türkiye’de çalışma hakkına sahipler ama kamu sektöründe çalışmaları henüz pek mümkün değil; özel sektörde çalışmaları için ise işverenin kendileri için çalışma izni alması gerekiyor. Bu ülkedeki başka yabancılar gibi –tıpkı çeşitli ülkelerde kendi işyerini açma hakkına sahip olan Türkiyeliler gibi– belirli şartlara uymak kaydıyla kendi işyerlerini açabiliyorlar. Bu ülkede ticaret yapan insanlar ne kadar vergi ödüyorsa, onlar da o oranda vergi ödemekle yükümlüler. Çalışan Suriyelilerin çoğu kayıt dışı ve kimi yerlerdeTürkiye vatandaşlarının üçte biri oranında ücret alarak ve yine Türkiye vatandaşlarından çok daha uzun saatler çalışıyorlar.

Suriyelilerin sadece bir kısmı devletten aydan aya maddi destek alıyor. Sanılanın aksine devletin kendilerine bağladığı öyle ahım şahım bir maaş değil. Bazı Suriyeliler Kızılay’dan aylık giderleri için ailedeki kişi başına 100 TL yardım alıyorlar. Bazı uluslararası insani yardım kuruluşları ve ulusal STK’lar da bazı ailelere her ay belirli marketlerden belirli bir miktar harcama yapabilmelerine olanak veren bir kart veriyorlar. Hepsi bu.

Yani anlayacağınız, Türkiye’de yaşayan Suriyeliler, ne vatandaşların ne de mültecilerin sahip oldukları haklara sahipler. Ölmeden sürünerek yaşamak denilen bir standartta, gelecekleri meçhul bir şekilde yaşamaya gayret ediyorlar. Her millette olduğu gibi Suriyeliler arasında da ekonomik durumu görece iyi olanlar ve Türkiye’de daha rahat yaşayanlar var tabii ama bu kişilerin sayısı oldukça sınırlı.

Başa dönmek gerekirse, Suriyeliler hakkında, özellikle sosyal medyada çokça yalan yanlış bilgi paylaşılıyor. Geçen hafta CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Suriyelilerle ilgili söylediği bir cümleyi twitter hesabımda paylaştığımda, tweetin altına yorum niyetine bırakılan bu yalan yanlış bilgileri görünce karar verdim bu yazıyı yazmaya. Ben yazı üzerine çalışırken bir websitesinde Suriyeliler hakkında doğru bilinen yanlışlar hakkında bir haber yayımlandı. Okumanızı tavsiye ederim.

Siz oy peşindeki siyasetçilerin söylediklerine ve ırkçıların yazdıklarına bakmayın. Suriyelileri, mültecileri merak ediyorsanız, onlara emek veren, çok kıymetli işler yapan Hayata Destek Derneği, Mülteci Hakları Merkezi ve Uluslararası Af Örgütü gibi STK’ların yayımladıkları raporları okuyun. Olmadı, sokakta karşılaştığınız bir Suriyeliye sorun Türkiye’ye ne koşullarda geldiğini ve nasıl bir hayat yaşamakta olduğunu. Ve bir kerecik olsun düşünün, ya siz onun yerinde olsaydınız?

"Allah korusun!", değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi