Celal Başlangıç

Celal Başlangıç

Teyo Pehlivan olsa bu seçimi kazanırdı!

Kendileri “Yeter Söz Milletindir” demek için seçimi öne aldıkları 14 Mayıs’ı darbe günü ilan ettiler. Öne aldıkları seçim tarihini bile “darbe tarihi” ilan edecek bir şuursuzluğun zirvesine vardılar. İyi ki Teyo Pehlivan artık yaşamıyor.

Ne yazık ki erken ölmüş Erzurumlu ünlü palavracı Teyo Pehlivan.

Aslında şu 10 gün kalan 14 Mayıs seçimlerinin kampanya sürecini görseydi ne güzel yalanlar söylerdi de; can kulağıyla dinler, palavra olduğunu bile bile katıla katıla gülerdik hiç değilse.

Bakmayın “pehlivan dendiğine. O da palavra. Esas adı Tayyip İde’ydi.

Çok geniş ve renkli bir hayal dünyası vardı Teyo Pehlivan’ın.

Liz Taylor’undan Sophia Loren’ine, Lady Diana’sından Prenses Süreyya’sına dünyanın en güzel ve en ünlü kadınları yıllarca onun peşinde koşmuştu.

Yeniçeri Ağalığı sırasında Napolyon Bonapart’tan Hitler’e, Churchill’den Frankeştayn’a hepsi kılıcının önünde diz çökmüştü.

Şatolarda, saraylarda Kanuni Sultan Süleyman’dan İran Şahı Pehlevi’ye, daha nicelerine konuk olmuştu.

Muhammet Ali Clay’den Mike Tyson’a dünyanın bütün ünlü boksörleri onun yüzünden boksu bırakmıştı.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki gün Antalya mitinginde Devlet Bahçeli’nin neyi neyle toplayıp çıkardığı, dönüp çarparak böldüğü belli olmayan abuk hesap oyunlarına benzer bir hikaye anlatırken duyunca aklıma geliverdi işte rahmetli Teyo Pehlivan.

Ama haksızlık da etmeyeyim, Erdoğan’dan dinlediğim hikaye Teyo Pehlivan’ın Bahçeli’yle karıştırılmış kötü bir kopyasıydı.

Muhalefet “birleşe birleşe kazanacağız” diye seçim meydanlarını dolaşırken, Erdoğan da muhalefeti toplaya toplaya bitirme yöntemini seçmişti belli ki. Kendisini dinleyenlere muhalefetin “sayısal” hikayesini anlatıyordu Erdoğan.

Altılı olarak yola çıkmışlar… Masanın altındaki gizli ortak HDP de bu cümbüşteki yerini almış. Olmuşlar yedi.

Bakmışlar ki yedi ortakla bu iş olmayacak, iki belediye başkanını da dahil edip “Dokuzlu Masa” olmuşlar.

FETÖ ve PKK durur mu?

Onlar da masaya dahil olunca olmuşlar 11 ortak.

Tamam, Teyo Pehlivan tadında değil ama kabul etmek lazım ki anlatıcının bir çabası var!

Seçim günü yaklaştıkça Cumhur İttifakı cephesinde panik ve şaşkınlık artıyor. Ağızlarına gelen her yalanı fütursuzca söylüyorlar.

Bugüne kadar Erdoğan seçim kampanyasını yaşanan büyük ekonomik krizi gizlemek üzerine kurdu.

“Soğan” diyene yerli ve milli otomobil TOGG’u gösterdi.

Et alamayanlara “insansız savaş uçağı Kızılelma verelim” dedi.

Marketteki süte erişemeyenlere “savaş gemisi” diye pazarlanan üzerine pist yapılmış çıkartma gemisi TCG Anadolu’yu seçim otobüsü gibi liman liman gezdirdi.

Ucuz ekmek alabilmek için Halk Ekmek’te kuyruğa girenlere “yerli ve milli gözlem uydusu” İmece’nin hikayesini anlattı.

Baktı millet artık bunları yemiyor, daha doğrusu bunlardan hiçbirinin karın doyurmadığını millet çakıyor, hemen anlatımını değiştiriyor:

Biz TOGG’u, TCG Anadolu’yu, Kızılelma’yı, İmece’yi geliştirirken aslında vatandaşımızın manavdaki soğana, domatese, salatalığa, kasaptaki ete, marketteki süte erişmesini de kolaylaştırıyoruz.”

Teyo Pehlivan olsa elbette bu hikayeyi öyle bir ballandıra ballandıra anlatırdı ki…

“Bir gün koskoca bir ülkeye padişah olmuşum. Millet sarayın önünde kuyruk. Her birinin derdi ayrı. Elbette bana anlatacaklar. Hepsini dinliyorum teker teker.

Yaşlı bir kadın diyor ki ‘Et almak için kasaba gidemiyorum‘.

Hemen cebimden bir deste anahtar çıkartıyorum:

‘Bak hanım, şurada kırmızı bir araba var. İlk yerli ve milli otomobilimizdir. Ben yaptım. Bin TOGG’a git kasaptan istediğin kadar et al.”

Filinta gibi bir genç geliyor, ‘Param yok, sevdiğime kavuşamıyorum’ diye ağlıyor.

İçim dayanmıyor, ben de hüngür hüngür ağlıyorum.

‘Geç hemen içeri’ diyorum, ‘Orada yerli ve milli gözlem uydusu İmece var. Ben yaptım. Git ekrandan sevgilini görüp biraz hasret gider.”

Anket sonuçları geldikçe Saray görüyor ki, seçimi kaybediyorlar.

Yalanlar, baskılar, iftiralar daha çok artıyor.

Artık muhaliflerin söylemediklerini söylemişler gibi anlatıyorlar.

Örneğin Erdoğan mitinglerde, televizyon programlarında milletin gözünün içine baka baka Kılıçdaroğlu’nun ve Akşener’in Öcalan’ı serbest bırakacaklarını söylediklerini iddia ediyor.

Oysa böyle bir anlam çıkacak en küçük bir sözcük kırıntısı çıkmamış Kılıçdaroğlu‘nun ve Akşener’in ağzından.

Ama böyle bir yalan iktidar sahipleri tarafından fütursuzca söylenebiliyor milyonlarca insana.

Saray’dan beslenen gazeteleri ve televizyonları “flaş flaş” diye, manşet manşet haberler veriyorlar diye.

Oysa yazdıkları haberin içinde Kandil’den söylenmiş tek bir Kılıçdaroğlu sözcüğü geçmiyor, ama olsun başlıkla algı yaratılsın yeter.

Kimse enflasyonu, alım gücünü, soğanın, ekmeğin, sarımsağın fiyatını sormasın yeter.

Bu arada da sorana çok kızıyorlar. Mesela AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş “Biz TOGG diyoruz, adamlar soğan diyor. Biz TCG Anadolu diyoruz adamlar sarımsak diyor” diye tepki göstermekten kendini alamıyor.

Elbette Tayyip Reis, Teyo Pehlivan kıvamında hikayeler anlatır da avenesi durur mu? Akıllarına gelen gelmeyen her şeyi sallıyorlar propaganda diye.

İçişleri Bakanı ve milletvekili adayı Süleyman Soylu da LGBT+’ya takmış.

“Hani LGBT+Q diyorlar ya onun içerisinde hayvanla insanın evlenmesi de var.”

Hani rahmetli Teyo Pehlivan bu lafı duysa “Destur! Ben yeniçeri ağasıyken sefere giderken yanımızdaki oğlan taburu…” diye patlardı.

Şimdi de kendileri “Yeter Söz Milletindir” demek için seçimi öne aldıkları 14 Mayıs’ı darbe günü ilan ettiler.

Yani dış güçler içerideki şer güçlerle birlikte darbe yapacaklarmış 14 Mayıs günü.

Öne aldıkları seçim tarihini bile “darbe tarihi” ilan edecek bir şuursuzluğun zirvesine vardılar.

Çünkü kaybetmekten korkuyorlar ve yenilmeleri durumunda seçim sonuçlarını tanımamanın yollarını arıyorlar. Hatta Erdoğan kaybetseler bile iktidarı devretmeyeceklerini söylüyor resmen:

“Kandil bunları destekleyecek, Kandil’in desteği ile beraber bu ülkede cumhurbaşkanı olacak. Benim milletim Kandil’den aldığı destekle cumhurbaşkanı olana bu ülkeyi teslim etmez.”

Ancak bu o kadar kolay değil.

Erdoğan muhalifleri korkutup sandığa gitmesini engellemek istiyor. Sandığa gitseler bile sayım sonuna kadar sandık başında kalmalarını hiç istemiyor.

Bu nedenle korku salmak, muhalif seçmeni ürkütmek, sandıktan uzaklaştırmak, böylece kaybetse bile iktidarı bırakmamak istiyor.

İyi ki Teyo Pehlivan artık yaşamıyor.

Çünkü o Erdoğan’ın bu planını duysa “Bak Tayyip, bu kadar saçmalığı ben bile hayal edemem” diye katıla katıla gülerdi.


Celal Başlangıç: 1956 yılında İstanbul’da doğdu. 1975’te Ekspres’te gazeteciliğe başladı. 1978 yılında Ege Üniversitesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nu bitirdi. Demokrat İzmir, Politika ve Cumhuriyet gazetelerinde muhabirlik, istihbarat şefliği, bölge temsilciliği, politika servis şefliği ve yazı işleri müdürlüğü yaptı. 1995’te Evrensel Gazetesi’nin Kurucu Genel Yayın Yönetmenliği görevini üstlendi. Radikal’de 10 yıldan fazla süreyle “Zaman Mekan ve İnsan” röportajları yaptı. 2002’de Beyoğlu Gazetesi’nin Kurucu Genel Yayın Yönetmeni oldu. 2011’de İMC TV’nin Kurucu Yayın Kurulu Üyeliğinde bulundu. T24, Haberdar ve Gazete Duvar haber sitelerinde köşe yazarlığı yaptı. 2017’de Artı TV ve Artı Gerçek’in Kurucu Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Celal Başlangıç Arşivi