Görgü tanığı bir ressam: Timur Çelik
Bu olay bir ressamın gazetecilere, foto muhabirlerine haber atlatmasıydı. Bu olay bir ressamın görgü tanıklığıydı. Bu olay Timur’un iki Kürt köylünün katledilmesine müdahale etmesiydi. Bu olay devletin karanlık perdesini yırtmaktı. Timur bu habere hepimizden fazla içerlemişti.
Kürt medyasından gelen bir haberle donakalmıştık. 11 Eylül 2020 tarihinde, Van’ın Şax ilçesinden operasyona çıkan askerler, tarım işçisi iki köylü olan 7 çocuk babası Servet Turgut (55) ve 8 çocuk babası Osman Şiban’ı (50) gözaltına almışlardı. Servet Turgut ve Osman Şiban köy meydanında çok sayıda askerin işkencesine maruz kaldıktan sonra Skorsky marka askeri bir helikoptere bindirilmişti. Aileleri, yakınlarını iki gün sonra Van Bölge ve Eğitim Araştırma Hastanesi Yoğun Bakım Servisinde bulabilmişlerdi. Askerler gözaltına aldıkları iki vatandaşı bindirildikleri helikopterden aşağıya atmışlardı.
Servet Turgut aynı gün hastanede hayatını kaybetti. Osman Şiban ise ağır yaralıydı.
Berlin’in sıcak sayılabilecek bir Eylül günüydü haberi aldığımız gün. Timur bu habere hepimizden fazla içerlemişti. 1990’lı yıllarda devletin Kürt halkına uyguladığı kanlı politikaların, sokak ortasında vurulan aydınların, gazetecilerin, hala çocuklarının kemiklerini arayan Cumartesi Anneleri’nin acısı asla soğumamıştı.
Devlet yeniden en karanlık, en cüretkar, en acımasız yüzünü göstermişti bizlere. Aynı 1990’lardaki gibi haberi yapan, olayı açığa çıkaran meslektaşlarımızın başına belalar geliyordu. Tehditler, gözaltılar, tutuklamalar, gazete bürolarına baskınlar, gazete dağıtıcılarına kurşunlar…
Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tüm gücüyle cinayetin örtbas edilmesi için seferber olmuş, görgü tanıkları ve savcılar baskı altına alınmıştı. Bir avuç gazeteci olayı gündemde tutmaya çalışıyor, muhalif medya dahi suskunluğunu koruyordu.
Fakat olay yerinin binlerce kilometre ötesindeki başka bir görgü tanığının varlığını kimse hesaba katmamıştı. Timur bu habere hepimizden fazla içerlemişti. Günlük olarak alışkanlık edindiğimiz, birbirimize olan biteni özetlediğimiz sohbetlerimizden biriydi. Telefonda telaşlı konuşuyordu. Her zamankinden kısa tuttu sohbeti. “Kapatalım artık” dedi. Aradan çok vakit geçti mi hatırlamıyorum. Yeniden aradı beni.
“Bir baksana Instagram hesabıma, yeni bir resim boyadım.”
Timur, devletin tüm imkanlarıyla üzerini örtmeye çalıştığı cinayeti, olay yerini karartmaya çalışan kötülüğü, polisi, savcıyı, askeri, barikatı aşmış ve olan biteni görmüştü. Cinayetin nasıl işlendiğini, köylülerin hangi mesafeden atıldığını, helikopteri, köylüleri, gökyüzünü, yeryüzünü görmüş, katili teşhis etmişti. Olayı resmetmişti.
Haber, devletin tüm baskılara rağmen kamuoyuna mal oldu. Hem Türkiye hem de dünya medyası cinayeti manşete çektiler. Uluslararası ajanslar, Timur’un “Helikopterden Atılan Köylüler” tablosunu haberin tek görseli olarak servis etti.
Osman Şiban, hastaneden taburcu olunca yeniden gözaltına alındı. Ardından o da hayatını kaybetti. Haberi yapan gazeteciler Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur, Jinnews Muhabiri Şehriban Abi, Gazeteci Nazan Sala tutuklu ve MA Muhabiri Zeynep Durgut tutuksuz olarak yargılandı. Beraat ettiler.
Bu olay bir ressamın gazetecilere, foto muhabirlerine haber atlatmasıydı. Bu olay bir ressamın görgü tanıklığıydı. Bu olay Timur’un iki Kürt köylünün katledilmesine müdahale etmesiydi. Bu olay devletin karanlık perdesini yırtmaktı. Timur bu habere hepimizden fazla içerlemişti.
Fırçasıyla dokunduğu her tuvalde başka bir derdi, başka bir acıyı, başka bir direnişi tarif etti bizlere. Olan biteni gördü ve anlattı. Gerçeğe tanıklık etti. Yarınlara bugünleri gösterebilmek için tarihe not düştü. Gördüğüm en iyi, en cesur, en komik, en güzel insandı Timur. Kendisi de eserleri de sonsuzluğun içinde artık.
Gördüğün, tanık olduğun ve boyadığın için müteşekkiriz sana Timur Çelik. İyi ki yaşadın…
Timur’un cenaze töreni 13 Şubat Perşembe saat 10.00’da Berlin’de gerçekleşecektir.