Bu çıkışların Türkiye için fayda-maliyet analizinde maliyetleri çok ağır basıyor. Sayın Erdoğan’ın da bu fayda-maliyet dengesinde maliyet kefesinin çok ağır bastığını görmemesi olanaksız.
Türkiye’nin idari, siyasi kültüründe zaten yöneticisinin siyasi iktidar tarafından tayin edildiği bir kurumun tarafsızlığı havada kalmaya mahkûm bir kavramsallaştırmadır.
AKP’nin Afyonkarahisar Belediye Başkanı Mehmet Zeybek, ‘Dobra Dobra’ anlattı. Ankara adayı Mehmet Özhaseki de il başkanlarının yarısını görevden aldıklarını söyledi. Sonuç...
Türkiye’de Cumhurbaşkanı, aynı zamanda da bir parti lideri çok sakıncalı videoyu seçim meydanlarında, çocukların bile izleyebileceği ortamlarda defalarca gösteriyor, seyrettiriyor.
Siyasal iktidar mali dengenin istikrar için önemini çok iyi bildiğinden bu hedefe ulaşmak ya da yaklaşmak için uğraşacaktır ama bu uğurda topluma büyük maliyetler yüklenecektir.
Rabia terennümü yani 'tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan' demek 'Türkiye’nin başkenti Ankara’dır, milli marşı İstiklal Marşı’dır' demekten farklı değildir.
AKP’ye artık oy vermek istemeyen ama eli başka partiye de gitmeyen bir kesim için beyaz oy en çekici tercih olabilir, çünkü bu kesim sandığa başka nedenlerden dolayı gitmeyenlerden farklı.
Aklıma takılan ilk soru muhalefet partilerinin, mesela CHP’nin, mesela HDP’nin böyle bir yasal düzenleme teklifini 31 Mart sürecinde neden siyasal gündeme taşımadıkları.
S-400 füzeleri alımı meselesi Türkiye’nin başına çok büyük sorunlar çıkarmaya aday bir mesele, umarım bir NATO üyesi ülkeye Rusya’dan S-400 füzeleri alma hatasını yapmazlar.
Bir hukuk devletinin yapması gereken işler vardır. Bunlar Anayasa'nın adem-i merkeziyet ve yerel vergiler, anadilde eğitim hakkı ve anayasal vatandaşlık maddelerinin değiştirilmesidir.
En iyisi, hiç kuşkusuz, bu korkunç kelimeleri, mesela zillet (alçaklık), kullanmadan bu işin nereye kadar uzanabileceğinin hesabını sağduyu ile yapmak.
Türkiye’de bir vicdan problemi yaşanıyor ve bu iade edilen meyve sebzenin iç piyasa tüketicilerine yedirilmesi söz konusu vicdan meselesinin en ahlaksız bölümü muhtemelen.
Rusya’dan S-400 ya da ABD’den Patriot füzesi alımı meselesi doğrudan bir duruş meselesi, nasıl bir ülkede yaşamak istediğinizin de çok somut bir göstergesi, kanıtı.
Gül ve Babacan’ın kurmayı planladıkları söylenen parti, 2002 tarihli eski AKP programına samimiyetle sahip çıkacak ise bu eski bir parti olacaktır. Bu 'eski' tabiri olumsuz anlamda değil.
Allah aşkına düşünün, Futbol Federasyonu Başkanı'nın ortak olduğu bir şirketin iddaa ihalesini kazandığı bir ülkeye doğrudan yabancı sermaye kaynağı girer mi?
Türkiye’de basın ve üniversiteler kamu ihale sistemi ile daha yakından ve eleştirel bir gözle ilgilenmeden Transparency International’ın yolsuzluk endekslerinde daha çok irtifa kaybederiz.
Özellikle sermaye transferlerinin (5 milyar TL) Ocak ayında bu ölçüde artış göstermesinin altında hiç kuşkusuz 31 Mart 2019 yerel seçimlerini hedef alan kamu yatırımlarının artışı yatıyor.
Eğer bu ürünleri iç piyasaya sürüyorlarsa ülkemizin necabetine hem maddi hem manevi anlamda gölge bile düşebilir Maazallah.
Bu sorumluluk bu şehrin büyükşehir belediye başkanlığını AKP’nin elinden alarak hem İstanbul’u hem de Türkiye’yi içinde bulunduğu eğik zemin ortamından kurtarmaktır.
Sultanahmet meydanının kodunu iki metre indirin, aşağıdan Bizans’ın ünlü hipodromu çıkacak. Bunu görmeye dünyadan milyonlar akabilir ama bizim siyasetçilerde aptal korkular hâkim.
Bu tanzim satış meselesi her açıdan sorunlu. AKP yandaşı kabzımallar yeni ulaştırma görevleri üstlenecekler. Yeni ve çok büyük bir yolsuzluk kapısı daha açılıyor anlaşılan.
İçinde yaşadığımız topluma inancımızı yitirmemek için söz konusu vicdan faktörünün artık ağırlıklı olarak devreye girmesi lazım.
Devlet kurumları, Diyanet ya da bir mahkeme 'dinin doğru yorumu' kararı alabiliyorlar ise, bu devletin gerçekten resmî bir dini var demektir.
Sene 2019, başka sorunları şimdilik kaydıyla bir kenara bırakalım, Türkiye siyasetine iki temel ve çok önemli konu hâkim. Birincisi laiklik meselesi, ikincisi ise Kürt meselesi.
Sayın Cumhurbaşkanı marketleri silkeleyerek, hesaba çekerek fiyat artışını sınırlayabileceklerini düşünüyor. Bu yöntemler işe yarasalar idi Osmanlı'nın narh geleneği işe yarardı.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun Bursa konuşmasında ortaya attığı sorular bizim siyasi sistemi iyi anlamak için çok önemli.
31 Mart’ta önemli bir yerel seçim yapacağız, tartışmalarda her konu gündeme geliyor ama yerel vergiler, yerel kamu hizmetleri dengesi hiç ama hiç konuşulmuyor.
Bir Türkiyeli öğrenciye oranla Fransa’daki bir öğrenci daha güçlü eğitim harcamalarını daha iyi eğitimli bir ailede, daha iyi sağlık, konut, ulaştırma koşullarında alıyor.
Meseleyi teknolojiye falan indirgemek istiyorlar; tarımda teknoloji meselesi de önemlidir ama öncelik ortalama tarım işletme büyüklüğünü en azından üçe katlamaktır.
Sayıştay, Rekabet Kurulu ülkenin en önemli kurumlarıdırlar, Cumhurbaşkanlığı kararları karşısında sessiz kalmayı bir tavır olarak benimserlerse bu durumdan da Türkiye çok zarar görür.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.