Bir ulus devlet artık milli egemenlik haklarına dayanarak sorumsuzca çevre kirliliği yaratamaz, mutlaka bir denetleme/engelleme mekanizması kurulmalıdır.
Mevcut anayasal sistemi güçlendirilmiş bir parlamenter sisteme dönüştürmek de gündemde olmalıdır, buna hiçbir itirazım olmaz.
Bir vatandaşın, bir siyasetçinin görevdeki cumhurbaşkanının istifasını istemesi kadar normal ne olabilir ki, böyle bir talep için bir demokraside neden yürek gerekmektedir?
Bu ekonomik-sosyolojik manzaranın bir biçimde siyasal davranışları etkileyeceği kanaatindeyim.
Ancak, sonradan anlaşıldı ki, maksat iş yapmaktan öte yandaşlara vergi kaynaklarını rahat dağıtabilmek imiş.
'Yahu bu ülkenin nerede olduğunu sorsan bilen çıkmaz, biz niye hala listede yokuz?'
Konu çok önemli ama maalesef sadece iktisadi ve siyasi boyutu öne çıkarılıyor; oysa kanımca temel mesele hukuki.
Erdoğan, utanmadan, sıkılmadan, Türkiye’nin hukuk devleti standartlarında geldiği yere bakmadan, bundan rahatsız olmadan AB’yi çifte standartlı olmakla suçlayabiliyor.
Cumhurbaşkanının meşruiyeti meselesi de bu “gerekli ve yeterli” mantık ifadesi üzerinden tartışılmalıdır.
YÖK’ün Ulusal Tez Merkezine girdim, tezleri buldum ama karşılaştığım manzara hem yüksek lisans hem doktora tezinin üzerinde ULAŞIM ENGELİ konduğu oldu.
Bir devlet bankası bir vergi cenneti şirketine bu hacimdeki bir krediyi niçin verir?
İşin içinde ABD var, bir Halk Bankası meselesi var, Türkiye 6 Kasım 2020’de Korkmaz’ın mal varlığına el koyma kararı alıyor ve yurt dışına çıkış yasağı getiriyor.
Röportajdaki tuhaflıkları biraz sonraya bırakıp önce yazının manşetinde, ben de aynen aldım kasten...
Türkiye devleti altına imza attığı bu madde ile Demirtaş kararını uygulamayı taahhüt etmiştir.
Yargıtay gibi bir devletin en önemli ayağı, en yüksek temyiz makamı, kendi içinden gelmeyen, muhtemelen şahsen tanımadıkları bir adayı listenin başına getirdi.
Türkiye çok kötü yönetiliyor. Hatta, daha doğrusu hiç yönetilmiyor. Son beş senede milli gelir bir trilyon dolardan 750 milyar dolara indi. Kişi başına gelir...
Bu kaybı dört, beş sene üzerinden hesaplarsanız toplam kaybımızın bir trilyon doları aştığını göreceksiniz.
Devlet hukuk dışına çıkarsa kendi kendine fesih ilan etmiş oluyor.
Her sene basından öğreniriz, traktörlerin arkasında beş kişilik yerlere kırk kişi binerek gider, yollarda kazalar olur, okul yaşlarındaki çocuklar ölür.
Ekonominin kuralları futbol kadar katı değil belki ama küresel ekonomik kurallara uygun bir ekonomi yönetimi daha etkin, daha büyümeci, daha adil bir ekonomi üretiyor.
Erdoğan uyuşturucu tacirleriyle boy boy resim çektiren rahmetli Burhan Kuzu’yu bile görevden almamış idi, kendi damadının istifasına engel olmadı ya da olamadı...
Hukuk devleti de lokantacılıktaki mönü uygulamasına çok benziyor. Alakartta olduğu gibi ben pirzola yemeyeceğim, köfte yiyeceğim yok.
ABD, İngiltere ve 27 üyeli AB dünya katma değerinin her sene yaklaşık yarısını üretiyorlar ama nüfus toplamlarının dünya nüfusu içinde payı yüzde onun ancak biraz üzerinde.
ABD ile Türkiye’nin benzer yanları vardır ama özünde çok ama çok farklı iki ülke, “Türkiye ne kadar da Amerika’ya benziyor” ucuzluğuna kaçmayacağım.
ABD kadar verimliliği yüksek bir ekonominin “yerli malı kullan” kampanyası yapması ayağına kurşun sıkmasıdır.
Bugün de AKP zaten karaya oturmuş ve ülkeyi de karaya oturtmuş ise bunun temel nedeni AB ile müzakere sürecinin fiilen bitmiş olmasıdır; yakında hukuken de bitme ihtimali yüksek.
Devlet başarısızlığının da en temel göstergesi enflasyon oranının yüksekliğidir.
Türkiye’nin az konuşulan temel bir meselesi yasal olan ile meşru olanı arasında makas her geçen gün yasalın aleyhine açılması.
Demokrasi ve hukuk ne zaman geriliyor ya da günümüzde olduğu gibi adeta tümüyle ortadan kalkıyorsa o zaman bu “ulusal çıkar” söylemi hep zirve yapıyor.
İşçi sınıfının ve köylünün, yani ezilenin bu kadar kalabalık olduğu bir ülkede hep sömürenden, hep kapitalizmden yana olan partilerin kazanması akıl işi midir, rasyonellik midir.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.