Yalanların sarmalında dönüp duran talihsiz bir ülkede Can Yücel gibi bir dehanın yokluğunu her yıl daha derinden hissediyoruz.
Ondan aldığım bir mektupta, '1971’de Avusturya’ya gittikten yarım yüzyıl sonra Viyana’da hemen herkesin tanıdığı, çok sevilen bir sanatçı ve bilim adamıydım' diye yazmıştı bana.
1894 - 1896 arasında sınırlı bir katliam uygulanmışsa da kıyım / katliam; 1915’te soykırıma dönüşmüştür.
Dîna Evînê (Aşkın delisi) adlı şiir kitabının yazarı Delal Ay, şiir yazarken en çok işkenceler, göçler, ayrılıklar ve yarım kalan aşklardan etkilendiğini söylüyor.
Tabii ki her insan 'şiirle bir hâldir' ama hayatın katı hâlinden nasibini almışsa hayatın şiir hâline geçebilir.
Çünkü şair, tek şiirle de şair olur, yarına kalır. Aslolan karşılık bulmaktır.
Hakkında konuşmak ve yazmak yasak olduğu için Nâzım Hikmet ile ilgili bütün bilgiler sonradan ortaya çıktı. Bunlar arasında en önemlisiyse ünlü şairin yurtdışına kaçış operasyonudur.
Dizdize üç dize, üç kardeş gibi, üç şiir, üç şair.
Olmayanlara karşı iktidarın hastalığı kimi muhalefete de böylece sirayet ediyor. Madem yoklar neden olmayanlara göre politika üretiyorsunuz da denebilir.
Bilinçaltı ile duyguların, duygular ile gerçeğin çelişkisinde huzursuz, kaygılı ve korkunun ağırlığı ile yürünen bir hayat…
Anadolu insanlarının yanında ve safında yer aldı. Bir şair taraf olmalıdır, damgalanıncaya kadar, söylemine uygun davrandı hep
Hani bazen umutlu gözükürüz ama umutsuzluğa yakındır ruh halimiz; bazen de umutsuz gözükürüz; ama ilmik ilmik örmektedir umudu yüreğimiz, işte öyle bir şeydir bu.
Enternasyonel şair Nazım Hikmet'in 'İstanbul’da 1 Mayıs' şiiri ilk kez yayınlandı. Banu İşlet, şiiri arşivlerde bularak Latin harflerine çevirdi.
Ahmet Oktay’ın şiirindeki izleklerden birincisi yalnızlıktır, yalnız bırakılmadır ya da yalnız kalmayı bilinç olarak alma ve tercih etme hatta dünya karşısında tercih etmek zorunda kalmaktır
Bazı şairlerin üçleri, beşleri, yedileri vardır hayatın kırkına toplanırlar, A. Galip ve Dehliz de böyle işte. Dünyanın kahrına bakıyorsa şiiri, şair Ankara da olsa ne yazar!
Müthiş bir yaşam deneyimi Sinan Oza’nınki… Hem 12 Mart’ı hem 12 Eylül’ü kapsayan, Parti/Cephe geleneğini canlandırmaya çalışan…
Muzaffer’i üretken kıldı bu yeni kıta. Yazdı ve resmetti ha bre. Ne güzel oldu 2015 yılında onunla yeni kıtada buluşmak.
İnsanın ölüm karşısında en önemli ve temel sorunu (hala) yaşıyor olmasıdır.
Burada bir gülistan var ve o gülistan kokmuyor şimdilerde.
Yalnız Edebiyat, geçmişe vurulan bir zımparanın açığa çıkardıklarını bize getirmiş. ‘Evde kâğıt’ olduğu için bütün bunlar oluyor, diyor Şeref Bilsel.
Zaten Sebüktay Kaan Orhan Veli, Nazım Hikmet damarından giden bir şair. Şimdi de Nazım’dan yaptığı yeni tercümeleri yayımladı ve harika bir iş yaptı.
PEN Türkiye Yazarlar Derneği, 2020 Şiir Ödülü’nü Ahmet Telli’ye verdi.
Şiir devrimi, devrim de şiiri sevmiştir. Devrimcilerin sırt çantalarında her zaman yeri olmuştur şiirin.
Ayşe Nur’un 2002 yılında 56 yaşında erken vedalaşması ile Belge’nin fetret devri başladı. Sinan’a, Deniz’e kolay gelsin!
Kurduğu Sol Yayınları 1965 sonrası, 1971 darbesine kadar adeta infilak etti peş peşe çıkardığı kitaplarla, Marksist Yayıncılığın belkemiğini oluşturdu.
'Cenazenizde buluşmak dileğiyle Bay Azrail!'
Ataol Behramoğlu’nun mücadele dolu yaşamından geriye onlarca kitapla birlikte bu onurlu sıfat da kalacak.
Çaresizliğin ve korkunun bulaştığı insan kitlelerinden ayrılmayan bir şair portresidir karşımızda duran.
Her şairin mutlaka bir ya da birkaç kenti ve kente dair şiiri vardır. O şiirlerde, sadece yaşanılan yer değil, anıların, hüzünlerin ve zamanın taşındığı yerdir kent.
Oyun, Türkiye’nin dört bir yanından Avrupa ve dünyaya siyasi ve ekonomik nedenlerle göç etmiş insanları ‘sürgün’de bir araya getiriyor.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.