Barolar ve sayılarla yönetimde cinsiyet eşitliği meselesi

Ülkede 700 civarında yönetim kurulu üyesi olan avukat var dersek, bunların yalnızca 215’i kadın.

Geçtiğimiz iki hafta bu köşede, meslek örgütlerinde ve STK’larda, ama ağırlıklı olarak da baroların yönetimlerinde kadınların temsili konusundaki durumu ve ilk yazıma gelen tepkileri anlatmaya çalıştım. Pek çok meslek grubunu ve genel olarak tüm sivil toplumu ilgilendiren bu meseleyi yapıcı bir şekilde tartışabilmemizi umarak üyesi olduğum meslek örgütü baro olduğu için oradan başlamak istedim mevzuyu anlatmaya. Diğer meslek örgütlerinden ve STK’lardan da bahsedecektim ki Evrim Kepenek bilmeden yükümü hafifletmiş oldu. ‘İşi Yapan Kadın Yönetenler Erkek’ başlıklı yazısında Türkiye’deki çeşitli meslek örgütlerindeki ahvali güzelce anlattı. Evrim bir önceki yazısında da akademi ve medyadaki durumu anlatmıştı. Benim konuyla ilgili yazılarımla beraber Evrim’in yazılarına göz atıldığında ülkedeki ahvalin ne derece kötü olduğunu görmek mümkün.

Ben de bu hafta baroların yönetimlerinde kadınların temsili konusunda detaylı bilgi vererek sorunun boyutunu göstermeye çalışacağım. Bu mevzuyu neden kendime dert edindiğimi merak eden insanlar olduğunu biliyorum. Hem üyesi olduğum Diyarbakır Barosu’nda hem de Ankara’da katıldığım eğitimlerde bir araya geldiğim, memleketin dört bir yanındaki barolardan gelen avukatlarla yaptığımız sohbetlerde bu konu sıklıkla dile geldi. Bazı baroların yönetimlerinde hiç kadın olmadığını ya da sadece bir kadın avukatın olduğunu duyduğumda çok şaşırdım. Ayrıca sosyal medya paylaşımlarında da bölge baro başkanlarının tamamının ve meslek örgütleri ile STK’ların başkanlarının çoğunun erkek olduğunu, yönetimlerinde de çok az sayıda kadın olduğunu fark ettim. Bunun üzerine biraz eleştirmeye biraz da araştırmaya başladım. Bilgi aldıkça şaşkınlığım arttı. Şahsen durumun bu kadar kötü olduğunu bilmiyordum. Son yıllarda durum kadınların lehine değişiyor olsa da sanırım o kadar kötü bir yerden başlanmış ki gelinen noktada kadınların yönetimde temsili hala çok yetersiz.

Bu sorunu şimdi, şu anda konuşuyor olmamıza bazıları şaşırıyorlar ama bilmeleri gereken şu ki, aslında kadınlar bu sorunun farkındalar ve de durumdan epey rahatsızlar. Tablonun değişmesini de istiyorlar ve bunun için mücadele de ediyorlar. Belki bugüne kadar yüksek sesle ve ulusal düzeyde büyük bir gürültü koparmadan mücadele ettiler. Ben de naçizane, bu konuda biraz daha yüksek sesle konuşmamız gerektiğini düşünerek yazmaya başladım. Bu yazı da bu konuda şimdilik yazdığım son köşe yazısı olacak.

Türkiye Barolar Birliği’nin web sitesindeki verileri kullanarak, aynı zamanda bütün baroların web sitelerindeki bilgilerle kıyaslayarak, ayrıca hakkında bilgi olmayan baroları tek tek arayarak bir tablo hazırladım. Bilgilerin bazılarında güncelleme yapılmadığı için hata olabilir. Ancak küçük düzeltmelerin büyük resimde kayda değer bir değişikliğe yol açmayacağından eminim.

Bu tabloya göre, daha önce de yazdığım gibi Türkiye’deki 127.691 avukatın 57.184’ü, yani avukatların yüzde 44.7’si kadın. Türkiye’de şu anda 80 baro var ve 80 barodan yalnızca 6’sının başkanı kadın. Tüm baroların yönetim kurullarında yer alan toplam kadın avukat sayısı 215. Her baronun yönetim kurulundaki toplam avukat sayısı aynı değil ancak çoğunun yönetiminde 10 civarında avukat var. Dolayısıyla ülkede 700 civarında yönetim kurulu üyesi olan avukat var dersek, bunların yalnızca 215’i kadın.

Baroların yönetim kurullarında yer alan başkan yardımcılarının, genel sekreterlerin ve saymanların da çoğu erkek. Daha önemlisi, pozisyonun önemi arttıkça, kadınların temsili azalıyor. Şöyle ki; 80 baro genel sekreterinin 25’i, 80 baro saymanının ise 24’ü kadın. 80 baro başkan yardımcısından ise yalnızca 15’i kadın. Yani, baro başkanlarından sonraki en yetkili kişiler olan başkan yardımcılarının yalnızca yüzde 18’i kadın. Özetle söylemek gerekirse, kadınların derdi yönetim kurullarına girmekle de bitmiyor. Yönetim kurumlarında başkan yardımcısı, genel sekreter ve sayman olmak konusunda da erkeklerle eşit durumda değiller.

Birçok baroya kayıtlı olan avukatların en az üçte biri kadın olmasına rağmen baroların bazılarının yönetimlerinde tek bir kadın avukat yok. Yozgat Barosu’na üye avukatların yüzde 31’i, Siirt Barosu’na üye olan avukatların yüzde 26’sı kadın olmasına rağmen bu barolarının yönetimlerinde tek bir kadın avukat yok. 20 baronun yönetim kurulunda ise yalnızca 1’er kadın avukat var.* Düşünün, 20 baroda, yaklaşık olarak her 10 yönetim kurulu üyesinden yalnızca 1’i kadın.

Durum işte bu kadar vahim…

Hak hukuk mücadelesi veren baroların bazılarında en etkili çalışma yürüten birimler kadın komisyonları ya da kadın merkezleri olmasına rağmen…

Bölgemizdeki barolara üye avukatlar başta olmak üzere avukatların çoğunun demokrasiye ve cinsiyet eşitliğinin gerekliliğine inandığını söylüyor olmasına rağmen…

Bu tablonun değişmesi için yıllar boyu sürecek olan uzun bir mücadele bekliyor kadınları. Yılmayacaklarından, sırf bu sorunu dile getirdikleri için ‘yoksa aday mısınız?’ diye sorulduğunda ‘neden olmasın!’ diye cevap vereceklerinden kuşkum yok. Kadınlara da erkeklere de düşen görev, kadın adayların sayısının artması için çalışmak, aday olmayı düşünenleri teşvik etmek ve desteklemek olmalı. Niyet sorgulamaya, iktidar mücadelelerinin kargaşasında bu eşitsizliğin gölgede kalarak sürüp gitmesine izin verecek lüksümüz artık olmamalı. Bir adayımız mı var, bu nedenle mi kadınların temsili konusunu dile getiriyoruz diye merak içinde kıvranıp etrafımızdaki kadınlara şüpheli gözlerle bakmak yerine bu eşitsizliği ortadan kaldırmak için neler yapılabileceğine kafa yormalı herkes.

Gelecek yıllarda gerçekleşecek seçimlerde hem barolardaki hem diğer kurumlardaki bu tablonun adım adım değişmesi dileğiyle mücadele eden herkesin şimdiden emeğine, azmine sağlık diyorum.

*Diyarbakır Barosu’nun yönetim kurulunda yer alan 3 kadın avukattan 2’si istifa ettiği için yönetimdeki kadın avukat sayısı 1'e düştü.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nurcan Kaya Arşivi