İrfan Aktan
Nuray Özdoğan: Kobanê Davası'nda AİHM’in ikinci Demirtaş kararına hazırlık yapılıyor
Artı Gerçek - Çok sayıda skandalla beraber üç yıldır devam eden Kobanê davası HDP’nin, Kürt hareketinin, Türkiye’deki barış ve demokrasi güçlerinin, başta Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak üzere çok sayıda HDP’li siyasetçinin geleceğini yakından ilgilendiriyor.
Kobanê davasından yargılanan siyasetçilerin avukatlarından, HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüsü avukat Nuray Özdoğan’la davanın tüm veçhelerini konuştuğumuz söyleşimizin ikinci ve son bölümüne buyrunuz…
'SEÇİM ÖNCESİNE YETİŞTİRMEK İSTİYORLARDI'
Sizce Kobanê davasının bu kadar hızla karara bağlanmak istenmesinin nedeni ne?
Aslında seçim öncesine cezayı yetiştirmek istediler ama deprem nedeniyle yapamadılar. Öte yandan HDP’nin kapatma davası sürüyor ve o davanın temelini de Kobanê davası oluşturuyor. Çünkü deliller ortak. Sonuç itibariyle aslında bir amaç hasıl oldu ve HDP kendi amblemiyle seçime giremediği için de çok sayıda oy ve vekil kaybetti. Şimdi ise yerel seçimler için bu dava kullanılmak isteniyor. Kapatma davasıyla HDP’nin üzerine toprak serildi, şimdi de Kobanê davasıyla beton dökülmeye çalışılıyor. Kobanê davası IŞİD’in Kobanê’yi alamamasının intikamına dönüştü. Bugün IŞİD’in hâlâ en çok örgütlendiği ülke Türkiye. Hâlâ IŞİD tarafından kaçırılmış Ezidi kadınlar, çocuklar Türkiye’den çıkıyor. Ayrıca devletin bir kanadı, Kobanê davasıyla çözüm sürecinin intikamını alıyor ve o süreci hafızalardan tamamen silmek istiyor.
Nasıl?
Çünkü MYK üyesi olmadığı halde bu davadan tutuklananların veya yargılananların bir kısmı çözüm sürecinin aktörleriydi. Bir daha çözüm sürecine benzer bir gelişmenin, barış umudunu yaratacak bir ihtimalin asla yaşanmaması için hafızayı tamamen silmek istiyorlar. Ayrıca HDP Türkiye’deki tüm ezilen kesimlerin kendilerini ifade edebilecekleri tarihi bir proje. Kobanê ve kapatma davasıyla HDP yok edildiğinde Türkiye’deki ezilenler açısından bu umudun da yok edilebileceği düşünülüyor.
KOBANÊ OLAYLARININ ARAŞTIRILMASINI İLK HDP İSTEMİŞ, AKP-MHP REDDETTİ
Kobanê olayları sırasında hayatını kaybedenlere dair malumat muhtelif. Kobanê davasında 37 kişiden bahsediliyor ama kimi beyanatlarda 51 veya 52 kişinin bu olaylarda hayatlarını kaybettiği söyleniyor. Gerçekte bu olaylarda kaç kişi hayatını kaybetti?
Mahkeme 37 kişi diyor ama bizdeki bilgiye göre hayatını kaybedenler 52 kişi. Erdoğan bu olaylardan bahsederken, Demirtaş’ı kastederek “52 kişinin katili” diyor. Dönem dönem mahkemede sayılar değişiyor. Eğer mahkemenin derdi gerçekten hayatını kaybedenler ve onlar için adalet olsaydı, karşımıza bu kadar belirsiz ve çelişkili sayılarla da gelmezdi. Aynı şey hükümet açısından da geçerli. Daha Kobanê davası ortada yokken bu olaylarda hayatlarını kaybedenlere dair TBMM’de araştırma komisyonu kurulmasını HDP istemiş, AKP-MHP reddetmişti. Mütalaaya baktığınızda mahkeme yargılananlara açık ve somut olarak “sen şu ve şu insanların ölümünden sorumlusun” bile demiyor. Dolayısıyla dava dosyasında hayatını kaybeden insanların kimler olduğuna, hayatlarının nasıl yok edildiğine dair hiçbir tartışma yok.
Peki siz avukatlar olarak bu konuda bir araştırma yaptınız mı?
Biz mahkemeden bu araştırmanın yapılmasını istedik. “Müştekiler gelsin, aileler dinlensin” dedik. Bazı yargılananlara “sen şu kişinin veya şu kadar kişinin ölümünden sorumlusun” bile denmiyor ama haklarında müebbet hapis isteniyor. Açıkçası böylesi bir mütalaayı ve iddianameyi herhangi bir hukukçunun, hukuk fakültesi mezununun hazırladığına inanamıyorum. Kobanê iddianamesi yargıdan ziyade iktidarın iddianamesi gibi.
Geri dönelim; Kobanê davasına konu edilen ve olaylarında hayatını kaybeden 37 kişi kim?
İddianamede isim olarak biliyoruz. Ama hayatları bu davanın konusu değil ne yazık ki…
BELKİ BİR AŞAMADA AİLELERE GİDİP TANIK OLMALARINI İSTEYECEĞİZ AMA…
Nasıl yani?
HDP hayatını kaybedenlerin önemli bir kısmının kendi üyesi veya seçmeni olduğunu söylüyor ama bizim hayatını kaybedenlerin aileleriyle doğrudan bir bağımız yok. Çünkü herhangi bir şekilde yargıyı etkileyecek bir girişimde bulunmak istemiyoruz. O yüzden bu araştırmayı mahkemenin yapmasını istedik ama mahkeme bu araştırmaya girişmiyor. Belki bir aşamada ailelere gidip tanık olarak gelmelerini rica ederiz ama zaten hayatını kaybedenlerin dava dosyaları mahkemede var. Mahkemeye diyoruz ki, “Madem bu iddialarda bulunuyorsun, o zaman 37 kişiyle ilgili dosyanın müştekilerini dinle.”
Yani mahkeme şimdiye kadar 37 kişiyle ilgili dosyaların müştekilerini hiç dinlemedi mi?
Aslında ilk başlarda tüm müştekilere çağrı yapılmış, bazıları gelip beyan vermişti ama onların önemli bir kısmı mahkemenin hedefinin dışında konuştukları için bu süreç kapatıldı. Ölümler dışında, müşteki denilerek ifadesi alınanların çoğu mahkemeye geldiklerinde kime karşı ifade verdiklerini bile bilmiyorlardı. Devletin zararlarını karşılayacağını düşünerek poliste genel olarak “şikayetçiyiz” demişler. Dosya böyle böyle kabartıldı.
Kobanê olayları sırasında hayatını kaybedenlerin her biri için ayrı ayrı süren veya sonuçlanan davalar var mı?
Tabii, her biri hakkında farklı illerde bu davalar sürdü, sürüyor. Bunların şimdiye kadar yedisi sonuçlandı diye biliyoruz, diğerleri devam ediyor.
MAHKEME SİYASETÇİLERİ ÖLÜMDEN SORUMLU TUTUYOR AMA ÖLÜMLERİ SORUŞTURMUYOR
Peki bunlarla ilgili hukuki sürecin gerektiği gibi yapılıp yapılmadığını biliyor musunuz?
Bilmiyoruz çünkü bunu Kobanê davası dosyasında sorgulayamıyoruz. Zira mahkeme siyasetçileri ölümlerden sorumlu tutuyor ama ölümleri soruşturmuyor. Bakın, dava dosyasına sanık olarak PKK yöneticileri de konmuş ve savcılık, “Bakın bunlar PKK yöneticileriyle aynı dosyada olmaya itiraz etmediler” diyerek ayrı bir suçlama yöneltiyor.
Sanıklar buna niye itiraz etmedi?
Yahu yargılananlar zaten yargılanmaya, suçlanmaya itiraz ediyor ve örgütle böyle bir bağlarının olduğu iddiasını her aşamada reddediyorlar. Kaldı ki, çoğu soruşturma sürecinde, iddianame ortaya çıkana kadar bu bilgiye sahip değildi. Sonuçta savcılık dolaylı olarak “eğer etkin pişmanlık gösterseydiniz, birbirinizi suçlasaydınız burada olmazdınız” diyor. Bakın, psikolojik sıkıntıları olan bir tanığın çok çelişkili ifadeleri alınıyor; adamcağız sorgudan çıkar çıkmaz emniyette tek başına olduğunu, yanında avukatı olmadığını, avukatın sonradan imza attığını,ne ifade verdiğini bile hatırlamadığını söylüyor. O adamın yargılandığı bambaşka bir dosya vardı; Kobanê davasını yürüten savcı bu tanıktan bir şey alabileceğini düşünerek o dosyayı alıp Ankara’ya getirdi, kendisini o dosyanın da savcısı yaptı. Zaten başka bir yerde devam eden bir dosyayı kendi bünyesine almanın, söz konusu kişiyi Kobanê davasında yargılananlar aleyhine beyan vermek üzere baskı altına almak dışında nasıl bir amacı olabilir?
Sonuç?
Sonuçta bir şey çıkmadı ama bunlar yapılıyor.
'EN AZ ÜÇ AY HAZIRLIK GEREKİRKEN 28 GÜN SÜRE VERİDLER'
Kobanê davasının bundan sonraki hukuki takvimi, aşamaları nedir?
Depreme, adli tatile ve bizim bütün itirazlarımıza rağmen duruşmalar kesintisiz devam ediyor. Mütalaa çok geniş ve hepsine cevap verebilmemiz için süre istiyoruz. İsnat edilen suçlar konusunda, örneğin hayatını kaybeden yedi kişiyle ilgili dosyanın her birini tek tek incelememiz lazım. Müvekkilimi yedi kişinin ölümünden sorumlu tutuyorsan, benim o dosyaları didik didik etmem, edebilmem gerekiyor. Adli tatilden önce bize 28 gün süre verildi ama biz en az üç ay zamana ihtiyacımız olduğunu söyledik.
Neden bu kadar uzun bir zamana ihtiyacınız var?
Adam öldürmenin de olmadığı herhangi bir basit ağır ceza davasına hazırlanmak için bile üç-dört aydan az süre verilmez. Bu süreye mahkemenin de ihtiyacı var. Mesela Kobanê davasında savcı mütalaayı hazırlamak için en az beş ay süre aldı. Bize gelince süre verilmiyor ve sürekli duruşma yapılıyor. Tutuklulara son bir yıla kadar bilgisayar kullanma hakkı verilmedi. Büyük uğraşlar sonucu bu hakkı elde edebilen tutuklular şu an gece-gündüz bu davaya hazırlanıyorlar. Üstelik mahkeme ara kararında, “Sanıklar mütalaanın ne kadar boş olduğunu söylediğine göre, savunma için uzun bir zamana da ihtiyaçları yok” gibi bir yorum yapmış! Sincan gibi Ankara şehir merkezine uzak bir cezaevinde aralıksız devam eden duruşmalara avukatlar olarak gidip gelmemiz, bunun dışında hiçbir şey yapamamamıza neden oluyor.
MAHKEME AİHM’İN YAKINDA ÇIKACAK İKİNCİ DEMİRTAŞ KARARINA HAZIRLIK YAPIYOR
Önceki soruya dönelim; mahkemenin takvimi nedir?
Bir kere Selahattin Demirtaş’ın ikinci tutukluluğuna ilişkin AİHM kararı bekleniyor ve bu kararın her an çıkma ihtimali var. Üstelik AİHM önceki Demirtaş kararında HDP’nin Kobanê tweet’iyle ilgili de değerlendirme yapmış ve olayların gerçekleşmesiyle bu tweet arasında hiçbir bağ olmadığını, yargılamanın siyasi saikle yapıldığını net olarak belirtmişti. Şu anda Kobanê davasına bakan mahkeme, eylül veya ekim ayı gibi çıkması beklenen AİHM’in ikinci Demirtaş kararına hazırlık yapıyor. Diğer yandan da Bakanlar Komitesi’nin AİHM kararını uygulaması için Türkiye’ye uyarıda bulunduğu bir süreç söz konusu.
'AİHM KARARINI HÜKÜMSÜZ KILMAK İSTİYORLAR'
Yani Demirtaş’ın daha uzun bir süre hapiste tutulmasının formülü mü yaratılmak isteniyor?
Tabii, üstelik bu sefer yedi kişinin ölümünden sorumlu tutarak! Böylece Demirtaş’ı bu sefer Kobanê davası kapsamında hükümlü hale getirerek AİHM kararını hükümsüz kılmak istiyorlar. Sadece Demirtaş değil, o dönem neredeyse HDP’nin kapısından geçenler için bile müebbet isteniyor. Mahkeme, Türk Ceza Kanunu’ndaki neredeyse tüm maddelerini yargılananlara uygulamaya çalışıyor. Yani mabedlere saldırıdan konut dokunulmazlığına, çocuk düşürmeye kadar her türlü suçlama var. Üstelik “Şu tarihte şu cam kırıldı ve sen de bundan şu şekilde sorumlusun” denmiyor. Sadece suç atılıyor, aksini yargılananların ispat etmesi bekleniyor.
DAVANIN İLK BAŞKANI 'DEDELER ÇETESİ' SORUŞTURMASINDAN DOLAYI GÖREVDEN ALINDI
Başka siyasi davalarda bunun örneği var mı?
Böylesini hiç görmedik.
Kobanê davasında karar verildikten sonraki hukuki süreç nasıl işleyecek?
Önce istinaf mahkemesine, ardından Yargıtay’a gidecek. Ayrıca bu suçlamalardan kime ceza, kime tahliye verileceğini bilmiyoruz. Çünkü dosya milletvekili olan siyasetçilerin konuşmalarından, diğerlerinin de “baz istasyonu kaydın buradan çekmiş”, “MYK toplantısına katılmışın” gibi suçlamalardan ibaret. Ama bu kadar ağır cezaların verilmesi şu an tutuklu bulunanların tahliye edilmemesi ve tutuksuz yargılananların bazılarının tutuklanması sonucunu doğurabilir. Sonuçta siyasi ilerleyen bir süreci hukuken okumak zor.
Bu durumda istinaf ve Yargıtay aşaması bitene kadar tutukluluk hâli devam edebilir mi?
Edebilir ve bu yılları bulabilir. Ayrıca bu dosyanın ilk iddianamesini kabul eden mahkeme başkanı 2021’de çete soruşturmasından dolayı görevden alındı.
Ne çetesi?
“Dedeler” isimli yargı içindeki mali çeteden. Önceleri bize “Mahkeme başkanı Covid-19 nedeniyle hastalandı, gelemiyor” dediler. Meğer Kobanê iddianamesi hazırlanırken bu adam hakkındaki soruşturma devam ediyormuş. Dolayısıyla bu başkanın yaptığı tüm işlemlerin usulsüz olduğunu ve sürecin tekrar edilmesi gerektiğini söyledik. Çünkü bu süreçte bir sürü tutuklama, tutukluğun devamı kararları verildi ve biz o zaman mahkeme başkanının çete üyesi olduğuna dair ciddi bir isnat olduğunu bilmiyorduk. Ayrıca mevcut mahkeme heyetine de “sizin de hakkınızda herhangi bir soruşturma olup olmadığını öğrenmek istiyoruz” dedik. Denetimi olmayan bir yargılama gerçekleştiriliyor.
SAVUNMA YAPAMAYIP CELSEYİ TERK ETMEK ZORUNDA KALMIŞIZ, 'DURUŞMADAN SIVIŞTILAR' DİYE TUTANAĞA YAZMIŞLAR!
Az önce mahkemenin avukatlara yönelik çok hasmane bir dil kullandığını söylemiştiniz. Nasıl bir dil bu?
“Hırçın davrandılar” deniyor. “Güneydoğu Anadolu Bölgesi baro başkanları ya da dernekler adı altında faaliyet gösteren avukatlardan oluşan gruplar müdafilerin yanına konuşlandırılmak suretiyle, bu kişilere de sözler verdirilerek savunma adeta bir şova dönüştürülmüştür” deniyor. Savunmayı sürekli aşağılayıcı, rencide, kriminalize edici bir tutum var. Bir duruşmada müvekkili savunma olanağı ortadan kalktığı, tüm talepler reddedildiği, avukatlara orada yokmuş muamelesi yapıldığı için celseyi terk etmek zorunda kalmışız mesela, “duruşmadan sıvıştılar” diye tutanağa yazmışlar! Tutanağa itiraz ediyoruz, karara bile bağlanmıyor.
Sizce HDP bu kadar ağır suçlamaların ve tarihi yargılamanın olduğu Kobanê davası konusunda, örneğin 6-8 Ekim olaylarında aslında ne olduğuna, nasıl olduğuna dair güçlü bir hazırlık yaptı mı?
HDP bunu yapmaya çalıştı ama yapabildi mi, tartışılır. Çünkü HDP kadroları o kadar fazla operasyona, yargısal ve politik tacize uğruyor ki! Kobanê ile ilgili yapılacak her söylem, eylem suç olarak kabul ediliyor. Ayrıca HDP’nin çalışan bir çok kadrosu, il, ilçe yöneticileri, belediye başkanları cezaevinde. Seçim öncesinde bile üye ve yöneticileri defalarca operasyona maruz kaldı. Bugün HDP üyesi olmak neredeyse örgüt üyeliğinden hapse atılma sebebi. Elimizde böyle dosyalar var! Ayrıca mahkemede kullanmak üzere ihtiyaç duyulan bilgi ve belgeye erişimin önünde de inanılmaz bariyerler var. Örneğin Kobanê’deki ölüm olaylarıyla ilgili dosyaları ancak taraf olursan alabiliyorsun. Dolayısıyla biz bu dosyalara ulaşamıyoruz. Ulaşsak da delil olarak kullanamayız. Çünkü mahkeme müzekkereyle o dosyayı isteyecek ki, o dosyadaki bilgiler delil olarak kullanılabilsin. Bilgi toplama işi mahkeme ve devletin elinde. Böylesi koşullarda HDP’nin Kobanê davasına hazırlık konusunda eksik kalması son derece normal. Üç yıldır aralıksız süren ve devletin tüm mekanizmalarının harekete geçtiği bir davadan bahsediyoruz. Duruşma çıkışı kamuoyu bilgilendirmesi yapmamız bile polis müdahalesiyle engelleniyor.
DEMOKRATİK, SOL MUHALEFET KOBANÊ DAVASININ ÖNEMİNİ İDRAK EDEMİYOR
Kobanê davası bittiğinde sizce ne tür sonuçları olacak?
İleride, “bu topraklarda demokrasi ve barış mücadelesini verenler ve buna karşı Türkiye’yi karanlığa gömmek isteyenler kimlerdi” diye soracak olanlar dönüp Kobanê davasına bakacaklar. Ayrıca HDP’nin Türkiye’yi nasıl bir barış ve demokrasi iklimine taşımak istediğine dair inanılmaz bir hafıza var Kobanê dava dosyasında. Çünkü yargılananlar bu sürecin kurucuları. Ve Türkiye’de yeniden bir barış hamlesi olduğunda bu davaya dönüp bakılacak, bakılmalı. Kobanê davası sahipsiz bırakılmış bir Türkiye davası.
Nasıl yani?
Kobanê davasında Türkiye’nin geleceği yargılanıyor. Demokrasiden, barıştan, laiklikten, hukuktan, adil yargılamadan, toplumsal barıştan… Neresinden bakarsanız bakın, Kobanê davası bir Türkiye davasıdır. Ama HDP ve bileşenleri dışındaki demokrasi güçleri, kimi sol, sosyalist gruplar başından beri meseleye buradan bakmadılar ve bu davayı sahiplenmediler; yeterli dayanışma göstermediler. Demokratik ve sol muhalefet, bazen bizler de Kobanê davasının önemini idrak edemiyoruz. Kobanê davasında Türkiye’nin çözüm sürecindeki geçmişi ve barış umudu yargılanıyor. O yüzden devletin neredeyse tüm kurumlarının dahlinin sağlandığı Kobanê davası herhangi bir yargılama gibi görülemez. Birileri Kobanê davasını devletle Kürtler arasında bir davaya, bir gösteriye çevirmek istiyor. Kobanê davası bir yargı çalışmasından ziyade bir istihbarat ve devlet çalışmasıdır.
Nuray Özdoğan: Kobanê Davası, IŞİD’in kenti alamamasının intikamına dönüştü
Kobanê Davası’nda ceza talebinde bulunan Diyanet'i protesto eden kadınlara soruşturma
Kobanê Davası'nda ara karar verildi: Mahkeme, Diyanet hakkındaki suç duyurusu talebini reddetti
Diyanet'in Kobanê dilekçesinde ne var?
Avukat Cahit Kırkazak'tan Diyanet'e Kobanê Davası tepkisi: İktidar Diyanet’i araç olarak kullanıyor
Yeşil Sol Parti'den Diyanet'e Kobanê Davası tepkisi: Adeta IŞİD'in sözcülüğüne soyunmuştur
Kobanê Davası: Yargılanması gereken ‘düştü düşecek’ diyendir
Kobanê Davası: 'Dünya ayakta alkışladı, siz yargılıyorsunuz'